Türk Tiyatrosu Üzerine Önemli Bir Kaynak!

“Türk Tiyatrosu Üstüne Notlar” Türk tiyatrosu tarihi açısından çok önemli ve ayrıksı bir yapıt olarak ön plana çıkıyor. Tiyatroya, eleştirmen, akademisyen olarak uzun yıllardır çeşitli hizmetlerde bulunan Ayşegül Yüksel’in, gayet anlaşılır ve sürükleyici bir anlatımla kaleme aldığı yapıt, sıkıcı tiyatro kronolojisi olmaktan öteye geçerek, Türk tiyatrosunun gelişim süreçlerini çeşitli başlıklar altında inceliyor. Yapıtı oluştururken sıralı bir çizgi izlemeyen Yüksel, okurların rahat okuyabileceği her bölümün kendi içerisinde anlamlar taşıyan bölümlere ayırmış.

Her ne kadar tiyatro üzerine notlar başlığı içerisinde yer alsa da aslında yazılanlar Türk Tiyatrosu tarihinin genişçe bir özeti.  Bu tarihe önemli bir katkı sunmuş ve büyük bir bölümüne tanık olmuş bir yazarın kaleminden çıkmış olması ise yapıtın en ayırt edici özelliği. Yazarın yapıtını oluştururken en önem verdiği alanın modern Türk tiyatrosunun oluşumuna ayırdığı göze çarpıyor. Bu oluşumun en önemli halkası olan doğu ile batı arasında kimlik arayışı konusunun Türk tiyatrosunun kendi içerisinde uzun dönemlerdir çözemediği bir sorun olmasının nedenselliğine iniliyor. “Gelenekten Beslenme” başlıklı bölümde, tiyatromuzun geleneksel Türk tiyatrosu ile olan tarihsel ilişkisinin hangi mecralarda ilerlediği gösterilerek, tiyatro sanatında geleneksel bağları modernize etmemizin hangi kazanımları sağlayacağı örnekleniyor.

“Cumhuriyet Dönemi Sürecinde Dünden Bugüne” başlıklı bölümde ise, cumhuriyetin sanat ve kültür bağlamında özellikle tiyatro sanatı doğrultusunda hangi toplumsal koşullarda oluştuğu irdelenerek, günümüze kadar olan devlet-tiyatro ilişkisinin tarihsel süreci mercek altına alınıyor. 

“Oyun Yazarlığında Nitel ve Nicel Oluşumlar” başlığı altında incelenen bölüm, özellikle Türk tiyatrosuna oyun yazarı olarak katkı koymak isteyen herkesin kesinlikle incelemesi gereken konular olarak öne çıkıyor. Türk tiyatrosunun ilk yazılı eserlerinden günümüze kadar öne çıkan yazarlar, konular, türler, toplumsal ve tarihsel koşulları ile beraber açıklayıcı bir şekilde ortaya seriliyor. 

“Yazar Tiyatrosu” konusunda ise, yüksel, ülkemizde hala hak ettiği yere ulaşamayan yazarların tiyatro eylemi ile organik ilişkisinin korunduğu, belirli yazarların oyunları ile tiyatro hayatını sürdüren ve ekol haline gelen oluşumlar incelenerek, günümüzde bu çabayı sürdüren tiyatro gurupları örnekleniyor.

“Belgesel Oyun Tiyatro” başlığı içerisinde yazar, Türk Tiyatrosunda belgesel oyunların ve bu oyunları sahneleyen tiyatro guruplarının, yazarlarının oyuncularının izini sürüyor. Ülkemizde bu konuda birçok dramatik malzeme olmasına rağmen, bu türde oyunların ne kadar az olduğu düşünüldüğünde, geçmişte yapılan başarılı uygulamaların örneklenmesi, tiyatro sanatçıları için önemli başvuru kaynağı olması gereken bilgiler içeriyor.

“Müzikli Tiyatromuz” konusunu içeren bölümde ise, tiyatromuzda tarihsel geçmişi olan ancak, günümüzde çok fazla sürdürülmeyen bu tiyatro anlayışının uygulayıcıları ve ürünleri sıralanıyor.

Yapıtın en kapsamlı ve en işlevsel bölümü olmaya aday kısmı ise” Devlet Tiyatroları: Zorunlu ve Sorunlu” başlığı içerisinde ele alınanlar oluşturuyor. Bu bölüm, Yakın bir zamanda tiyatro sanatçılarımız arasında başlayan Devlet Tiyatroları’nın gerekliliği ve sorunları hakkındaki tartışmalar ve buna eklenen hâkim siyasal anlayışların bakış açıları ile şekillenen konuları anlamak ve anlamlandırmak için kesinlikle gözden kaçırılmaması gereken nesnel yorumlamalar sunuyor. Devlet tiyatrolarının tarihi ve siyasal panaroma ile olan ilişkisi de gözler önüne seriliyor. Ancak burada yazar, eleştirisini genel bir düzlemde sürdürerek kişileri ve Türk tiyatrosuna yaptıkları zararları örneklemekten kaçınıyor. Özellikle Devlet Tiyatrosu içerisinde iktidar ile uzlaşma hamlesi yapan ve sanatın muhalif gücünden uzaklaşılmasına hizmet eden Cüneyt Gökçer gibi tiyatroculara değinilmemesi yapıtın eleştirilecek konularından biri olarak öne çıkıyor. 

Özel tiyatrolar konusunda ise yazar, geniş bir döküm sunarak tiyatro tarihimiz içerisinde öne çıkan ve önemli şeyler ortaya koyan zorluklar içinde mücadele ederek bu sanata katkı koyanları inceliyor. 

Amatör tiyatroculuğumuzun tarihinin bir anlamda ülkemizin tiyatro tarihinin de bir süreci olduğu ortaya çıkıyor. Çünkü yazarında belirttiği gibi amatör olarak tiyatro çalışmalarına başlayan birçok ekibin ve ismin ileride tiyatro sanatımıza büyük katkı sunan uygulayıcılar oldukları ortaya çıkıyor. Yazarın özelikle, amatörlük ve profesyonelliğin aslında birbirinden kesin çizgilerle ayrılmadığını amatörlüğünde içerisinde profesyonel bir disiplin, profesyonelliğinde içerisinde amatör bir sevgi ve heyecan taşıması gerektiğini belirttiği bölümler, tiyatro sanatı ile uğraşan amatör ve profesyonel herkesin dikkatle okuması gereken bölümler haline geliyor.

Tiyatro eleştirisi üzerine, yapıtın yazarının da aynı zamanda tiyatro eleştirmeni olması göz önüne alınırsa, beklentiyi çok karşılamadığı ortaya çıkıyor. Tiyatro eleştirisi üzerine çalışmalarda bulunan eleştirmenlerin ve dönemlerin kısa bir tanıtımı yapılmak kaydıyla bu bölüm sonlanıyor. Burada, özellikle tiyatro eleştirisi bağlamında ortaya çıkan neredeyse yazdıkları tüm oyunları “beğenen” bir eleştirmen kitlesinin oluşumunun incelenmesi beklentisi oluşuyor. Günümüzde tiyatro internet portallarının çeşitliliği ile beraber, eleştiri alanında hiçbir altyapısı olmayan kişilerin yazdıkların yazıların eleştiri olarak sunulmasının özellikle saygın eleştirmenler tarafından dikkate alınmasının gerekliliği kendini gösteriyor. 

Yazarın, tiyatro eğitimi konusunda saptadığı sorunların ve durumların yorumu, kendisinin aynı zamanda uzun yıllar tiyatro bilimcisi olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Özellikle birçok üniversitede yeterli eğitimci olmadan açılan tiyatro okullarının karşılaştıkları sorunlar hala yakıcı bir sorun olarak gündemdeki yerini taşıyor. 

“Türk Tiyatro Biliminin Üç Büyükler’i” başlıklı son bölümde ise, yazar Türk Tiyatrosuna büyük hizmetlerde bulunmuş, Metin And, Sevda Şener ve Özdemir Nutku ile yaptığı söyleşileri ve onlar hakkında yaptığı yorumlara yer veriyor. 

Yazar, sondeyiş kısmında belirttiği üzere yapıtı, “Yaşayacağız ve göreceğiz… Öyleyse yola devam!” diye noktalamış, Türk Tiyatrosu tarihini kendi kişisel tarihinin kattıkları ile harmanlayarak notlar ortaya çıkarmış ve bunu sürdürmekte ne kadar kararlı olduğunu göstermiş. 

Yapıtın özellikle, tiyatro bölümlerinde okutulan “Türk Tiyatrosu Tarihi” derslerinde kaynak kitap olarak öğrencilere okutulması gerekiyor. Bu alanda yaşanan kaynak sıkıntısı bilindiği göz önüne alındığında, tiyatro sanatına katkı sunan, tecrübeli kişilerin deneyimlerini kitaplar yazarak sunmalarının gerekliliği ortaya çıkıyor. 

Sadece tiyatro bölümü öğrencilerinin değil, hali hazırda bu sanatı icra etmeye çalışan amatör profesyonel ayrımı yapmadan herkesin okuması gereken bir yapıt.

Ayşegül Yüksel, Uzun Yolda Bir Mola ‘Türk Tiyatrosu Üstüne Notlar’, Cumhuriyet Kitapları, 2024, 324 sayfa.

Serkan Fırtına

sekoizmir@hotmail.com

SDÜ Güzel Sanatlar Enstitüsü Sahne Sanatları Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi