Kaos GL: 127. Sayı

19 Kasım 2024 Yazan:  
Kategori: Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Sanat

Kaos GL #127 - Kasım-Aralık, 2024

Peki, Ne Yapmalı?

İşte “Sosyal Politikalar” dosya konulu 127. sayımızla karşınızdayız! Aslında LGBT’ler nerelerde nefes alır ya da aldırılmaz, çalışır da nasıl çalışır, okula gider de hangi yoldan gider, hastaneye giderse de neleri yutar anlatamaz, kapılar nerede nasıl yüzlere kapanır, ailelerde her şey çok güzeldir de kırılan kolun yeni kaç kalbi acıtır sorularının birleştiği bir dergi bu… Peki, ne yapmalı?

Bu sorunun yanıtını bin bir açıdan bizimle birlikte arayan dosya konuklarımız Burcu Yakut-Çakar, Şemsa Özar, Dicle Çakmak, Elif Tuğba Doğan, Erdal Partog, Gaye Burcu Yıldız, Gülbahar Örnek, Selçuk Candansayar, Simten Coşar, Volkan Yılmaz ve Yüksel Akkaya…

Bu sayının bereketi, ülke dışından gelen katkılardan da geliyor. Sosyal hizmet uzmanı, eğitimci, sağlık uzmanı ve sendikacı konuklarımızdan Kanadalı Brian O’Neill, İsveçli Hans Knutagard, Hollandalı Marten van den Berge ve Juul van Hoof, İngiltereli Martyn Higgins, ve son olarak Kanadalı Onyii Udegbe, Zack Marshall ve Tess Vo, eşsiz katkıları ile dergiye konuk oluyor. Dergi sayfalarındaki evsahipliğimizin, 10-16 Aralık tarihlerinde Ankara’da gerçekleştireceğimiz “Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum” ile devam edeceğini ve siz okurlarımızı da beklediğimizi ayrıca dile getirelim bu vesileyle…

Dosya dışı konuklarımızdan Cenk Erdem, “Orta Şark’ın Altın Bülbülü” Neşe Karaböcek ile bizler için sohbet ediyor. Hakan Bilge, yine tadına doyum olmayan yazısıyla, “Kadın düşmanı bir film nasıl yapılır?” diye soruyor. Osman Bulugil, bu dergiye ayrı bir değer katan futbol derlemelerinin sonuncusuyla, Akdeniz-göçfutbol çemberini bizler için zorluyor. Seçkin Tercan ise, “Don’t Ask, Don’t Tell” yasasına atfen derlediği sergisiyle ABD’li fotoğraf sanatçısı Jeff Sheng’i sayfamıza taşıyor ve soruyor: Sorma! Söyleme! Peki, bu geyler nasıl yaşıyor?

128. sayımızın dosya konusu “Şeyleşme vs. Queer”. Dosya editörü Göksun Yazıcı, bizler için şu sözleri aktarıyor şimdiden: “Akışları yerli yurtlu hale getiren, yeniden kodlayarak şeyleştiren ve katılaştıran kapitalizm, sadece yıkmaz aynı zamanda üretir de… Bu dosyada kapitalizmin ürettiği öznellikleri, işlevselleştirdiği özneleştirme süreçlerini göz önüne alarak, queer düşüncenin bu özneleştirme -kimlik, kendilik ilişkileri vesaire- süreçlerini nasıl sekteye uğratacağını, antikapitalist bir queer kadar queer anti-kapitalizmin nasıl olacağını tartışacağız.” Sizlere şimdiden yardımcı olalım… Anahtar kelimeler: Queer, kapitalizm, kaçış çizgisi, özneleştirme ve şeyleşme.

Katkılarınız için son gönderim tarihini de paylaşalım: 10 Aralık 2024!

İçindekiler

Kaos GL’DEN

Bir sosyal politika meselesi olarak LGBT bireylerin çalışma yaşamında karşılaştığı ayrımcı pratikler

Sosyal Politika(yı): Ne Yapma(ma)lı

Muhafazakârlığın Vatandaşlığı: Sosyal Olanın Reddi

Adalet’in iffeti var mı?

Sosyal Politika Uygulamalarında Sosyal Adalet ve Kimlik

LGBT Politikasının Homo-Nasyonalizm ile İmtihanı

Farklılığın Onuru

Sosyal Adalete Doğru: Queer Bireylerin İnsan Haklarına Uluslararası Bir Bakış

İnsan Hakları Haftasında Ayrımcılıklara Karşı Sempozyum

Görünmez Erkekler

Gökkuşağı Şehirleri’nin kartopu etkisi, Hollanda’nın Yerel LGBT Politikaları

Özgürlük, Aşk, Gurur, İktidar ve Umut

LGBT Gündem

Kadın Düşmanı Bir Film Nasıl Yapılır?

Sorma! Söyleme! Peki, bu geyler nasıl yaşarlar?

Kaos GL Dergisi: 124. Sayı

28 Nisan 2024 Yazan:  
Kategori: Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Sanat

Kaos GL #124

Mayıs-Haziran, 2024

Sınırların Ardında Buluşmak

Bu sayıda tasviri edilen “sınır”, beden, dil, mekân ve dünyanın yüzü üzerindeki zimmetlerin bütünü oldu aslına bakarsanız. Bize de hem bunları deşifre etmek, hem de gönüllerden geçeni derlemek kaldı. Nefes alanlarımızın, çekilen sınırlar ile belirlendiği dünyada kulağımıza gelen bir dolu sözcük var: Sınırı geçmek, sınır ötesi operasyon, sınırsız özgürlük, sınırını bilmek, sınırda yaşamak, “Ben muhafazakâr demokrat bir partinin bakanıyım”, sınırı aşmak, Türk aile yapısı, genel ahlak, vatandaşı olmak, sınır çekmek, “Bu yüzyılın meselesi değil, “Bu kadar da olmaz”, “Burası Türkiye, Hollanda değil”, “O kadar da değil!”…

Sınırla ilgili aklımıza gelen bütün deyimler, kalıplar ve söylemler, “sınır” denilenin bir yasağın başladığı yer olduğunu hatırlatıyor bize. Sınırlanmak ya da bir sınırla çevrilmiş olmak, hep bir aidiyet alanını, bir kabul edilebilir kimliği ve sınırın ötesindeki “biz”den olmayanı bildiriyor hepimize. Bir sınırla belirlenmiş olmak ya da çevrilmek, aynı zamanda bir sınırın iki yakasında yer alan ve birbirine teması yasaklanmış, aralarında düşmanlık inşa edilmiş ve iletişimleri kesilmiş -belki de hiç kurulamamış- farklı insan gruplarını bize anlatıyor. Sınır, mallardan, bedenlerden, topraklardan, mekânlardan önce zihinlere duvar örüyor. Önyargıların ve nefretin temelleri sınırla oluşturuluyor.

İster mecazen isterse fiilen belirlenmiş bir çizgi olarak sınırı ihlal etmeye yönelik her girişimin cezalandırıldığını belirten Kaos GL Dergisi Yazı Kolektifi’nin derlediği dergide her sınır zorlandı. “Nedir sınır? Nerede başlar? Sınırın içi ve sınırın dışı neresidir? Sınırın öte yakasına geçersek ne olur? Gerçekten de sınırlar ihlal edilebilir mi ya da sınırlar tümden kaldırılabilir mi? Sınırsız olabilir miyiz? Peki, ya sınırları belirsizleştirecek hatta belki silecek olursak, sınırları ihlal etmeye gerek kalır mı?” soruları etrafında derlenen dosya yazıları, bu dergide sınırlarına sığmadı ve tüm dergiyi kapladı.

Dosya, kapılarını Cahide Sarı, Didem Çelik, Emre Özcan, Hakan Bilge, Hatice Pınar Şenoğuz, İmge Oranlı, Latife Akyüz, Levent Şentürk, Murat Çınar, Neşe Özgen, Poyraz Şahin, Sinan Elitemiz, Volkan Yılmaz, Yasemin Akis, Yigilante Kocagöz ve Yusuf Eradam’a açtı.

Kendi sınırlarını zorlayan dosya, Homofobiye Karşı Bölgesel Ağ üyesi Yunanistan Athens Pride, Arnavutluk Pro LGBT, Israeli Queers for Palestine ve Sırbistan Queeria Center örgütlerine mikrofonu uzattı. Dosya dışı sayfalar, Fırat Demir’le yeni kitabı üzerine söyleşen Ebru Tönel’i ve futbola başka bir bakış atan Osman Bulugil’i ağırladı. Hayriye Kara, Türkiye’de yaşayan mülteci dostlarımızla İran’a sırt dönüp sınırın bu tarafına geçmeyi sordu. UMUM’un konuğu Fahrettin Örenli, “Natural History Museum” çalışmasıyla dosyamızı taçlandırdı. Ermenistan’lı fotoğraf sanatçısı Nazik Armenakian, Erivanlı bir trans seksi işçisi, bakışları ve bedeniyle her sınırı aşan Layma’yı dergimizin kapağına armağan etti.

Bütün yazılar ve görseller, sınırların delik deşik olduğu, giderek anlamsızlaştığı ve ortadan kalktığı bir dünyayı hayal etmek için…

125. Sayı: “Göç ve Mültecilik”

Temmuz-Ağustos sayımızda “göç”ü ve “mültecilik”i dert ediyoruz. Taşrada yaşama imkânı bulunmadığı için metropollerde verilen uğraşıdan, hep geriye duyulan özleme ve tam gidememe hallerine… Ölüm korkusundan, başka bir ülkede yaşamaya mecbur bırakılmaya; yersiz yurtsuz kalma hallerimize… Mülteci LGBT’lerin İran’dan başlayan kara tren yolculuklarından, Türkiye’de “tekin olmayı bekleme” duraklarına… İşçi göçleri ve “ucuz işçiler”’den “cahil Türkler”e ve sonunda “terörist Müslüman” kimliğine evrilen göçmenlik hallerine… Entegrasyondan, asimilasyona… Dertlerimiz çok ve büyük. Soruyoruz: Sığınılan limanlar ve yeni yaşam alanları, gerçekten daha mı özgür?

1 Mayıs’ta gökkuşağı bayrağı altında buluşmak üzere…