1 Film 6 Analiz: Blowup (1. Analiz – Orhan Miçooğulları) yazısına yapılan yorumlar http://sanatlog.com/sanat/1-film-6-analiz-blowup-orhan-micoogullari/ Sanatla büyüyenlere... Sun, 02 Sep 2024 12:35:46 +0000 hourly 1 http://wordpress.org/?v=3.4.1 Yazar: kusagami http://sanatlog.com/sanat/1-film-6-analiz-blowup-orhan-micoogullari/comment-page-1/#comment-14969 kusagami Sun, 02 Sep 2024 12:35:46 +0000 http://sanatlog.com/?p=12454#comment-14969 uyarınız için teşekkür ederim. en kısa zamanda düzeltilecektir, kesinlikle öyle olduğundan emin olabilirsiniz ;) uyarınız için teşekkür ederim. en kısa zamanda düzeltilecektir, kesinlikle öyle olduğundan emin olabilirsiniz ;)

]]>
Yazar: 16billiejean http://sanatlog.com/sanat/1-film-6-analiz-blowup-orhan-micoogullari/comment-page-1/#comment-14963 16billiejean Sat, 01 Sep 2024 23:39:57 +0000 http://sanatlog.com/?p=12454#comment-14963 "Ve Antonioni filmlerindeki bu içsel uzam ile dışsal uzam arasındaki bağlantılar tahrip edilmeye müsait alanları teşkil ederler. Belki de bunu ifade edebilecek en güzel örnek Kızıl Çöl filminin sonundaki sahnedir. Film boyunca imgelerden, varsıl ideolojilerden, iktidarın gözünden kaçmakta olan karakterler çölde bir araya gelmiştir. Ve filmin sonunda şirketler bu çöldeki mekânlara gözlerini dikmiş parsellemenin yollarını arıyordur, nitekim bunu başarırlar da. Ancak daha önce bu çöle sığınmış Daria, bu alan üzerinde yapılmış ve inşa edilmiş olan oteli patlatır. Bu patlatma sahnesinden sonra otelin patlamamış olduğunu ve halen yerli yerinde olduğunu görürüz. Daria otelin zihnindeki imgesini yok etmiştir, parçalamıştır. Ancak gerçeklik yeniden geri dönmüştür (bastırılmışın geri dönüşü olarak okuyabiliriz). Antonioni filmlerindeki bu uzama yapılan tecavüzler ya da uzamsızlık mı diyelim, bizlere Kafka’nın Şato’sunu, ya da Dönüşüm’ünü hatırlatacaktır." bahsettiğiniz filmin adı Zabriskie Point, Il deserto rosso değil, ufak bir yanlışlık olmuş sanırım. Film çölde geçtiği için, ismi aklınızda Kızıl Çöl olarak kalmış herhalde. Güzel analiz, emeğinize sağlık. “Ve Antonioni filmlerindeki bu içsel uzam ile dışsal uzam arasındaki bağlantılar tahrip edilmeye müsait alanları teşkil ederler. Belki de bunu ifade edebilecek en güzel örnek Kızıl Çöl filminin sonundaki sahnedir. Film boyunca imgelerden, varsıl ideolojilerden, iktidarın gözünden kaçmakta olan karakterler çölde bir araya gelmiştir. Ve filmin sonunda şirketler bu çöldeki mekânlara gözlerini dikmiş parsellemenin yollarını arıyordur, nitekim bunu başarırlar da. Ancak daha önce bu çöle sığınmış Daria, bu alan üzerinde yapılmış ve inşa edilmiş olan oteli patlatır. Bu patlatma sahnesinden sonra otelin patlamamış olduğunu ve halen yerli yerinde olduğunu görürüz. Daria otelin zihnindeki imgesini yok etmiştir, parçalamıştır. Ancak gerçeklik yeniden geri dönmüştür (bastırılmışın geri dönüşü olarak okuyabiliriz). Antonioni filmlerindeki bu uzama yapılan tecavüzler ya da uzamsızlık mı diyelim, bizlere Kafka’nın Şato’sunu, ya da Dönüşüm’ünü hatırlatacaktır.” bahsettiğiniz filmin adı Zabriskie Point, Il deserto rosso değil, ufak bir yanlışlık olmuş sanırım. Film çölde geçtiği için, ismi aklınızda Kızıl Çöl olarak kalmış herhalde. Güzel analiz, emeğinize sağlık.

]]>
Yazar: kusagami http://sanatlog.com/sanat/1-film-6-analiz-blowup-orhan-micoogullari/comment-page-1/#comment-14958 kusagami Fri, 31 Aug 2024 21:29:16 +0000 http://sanatlog.com/?p=12454#comment-14958 teşekkür ederim arkadaşlar :) kaynaklar için de buradan ayrıca teşekkür ederim salim hocam :) darısı sonraki analizlerin başına ;) yazılarını merakla bekliyorum. teşekkür ederim arkadaşlar :) kaynaklar için de buradan ayrıca teşekkür ederim salim hocam :) darısı sonraki analizlerin başına ;) yazılarını merakla bekliyorum.

]]>
Yazar: Hakan Bilge http://sanatlog.com/sanat/1-film-6-analiz-blowup-orhan-micoogullari/comment-page-1/#comment-14956 Hakan Bilge Fri, 31 Aug 2024 20:40:37 +0000 http://sanatlog.com/?p=12454#comment-14956 Katılmadığım noktalar olmakla birlikte çok çok beğendim ben de. Gayet tutarlı, bütünlüklü bir inceleme. Kalemine sağlık dostum... Katılmadığım noktalar olmakla birlikte çok çok beğendim ben de. Gayet tutarlı, bütünlüklü bir inceleme.
Kalemine sağlık dostum…

]]>
Yazar: salim olcay http://sanatlog.com/sanat/1-film-6-analiz-blowup-orhan-micoogullari/comment-page-1/#comment-14955 salim olcay Fri, 31 Aug 2024 20:30:40 +0000 http://sanatlog.com/?p=12454#comment-14955 ''Bir işçiyi çalışırken değil yalnızca ayak sesleriyle ne kadar emek sömürüsüne maruz kalabileceğini, en az Chaplin’in çarklar arasındaki işçisi kadar göstermiş, aynı zamanda dinletmiştir. Thomas fotoğrafa yaklaştıkça gerçeklik ondan uzaklaşmaktadır. Uzaklaştıkça ise ona yakınlaşmaktadır. Çit burada sınır ifadesidir. Ahlaki değer sınırı olarak atfedebileceğimiz Thomas’ın kendisini rahatlatıcı ve rahatça davranabileceğini düşündüğü optik evren sınırıdır. Fiziksel olarak Thomas çitin ardına geçmiştir ancak çitin sonrasındaki uzama makinesiyle tecavüz etmiştir. Thomas’ın arkadaşı yerde yatay olarak bulunan resmi henüz çözemediğini söylerken bizlere şöyle bir ipucu verilir. Dikey olarak asılmış olan resimde bir bacak gördüğünü ancak yatay olan resimde hiçbir şey görmediğini ifade ederek aslında yatay olan resmi henüz dikey bir pozisyonda incelemediğini çıkarsamamız mümkündür. Thomas’ın titizliği adeta Norman Bates’i hatırlatmaktadır. Bates’in cinayet işledikten sonra banyoyu temizlemesi, Thomas’ın fotoğrafları aynı soğukkanlılıkla banyo etmesine benzemektedir. Ancak biri bütün delilleri yok etmeye çalışırken, diğeri delilleri ortaya çıkarmaktadır diyebiliriz. Her iki karakterin içinde bulunduğu uzamın ‘banyo’ olması tesadüf olmasa gerek. Acaba Thomas Norman’In cinayetini mi ortaya çıkarmaya çalışmaktadır? Tenis topu tıpkı Sisifos’un kayasına benzer bir eşdeğere sahiptir. Böylece özne tenis topunu ve oyunu kabul ederek kendi kaderini de kabul etmiş olur.'' Hocam ellerine sağlık, DP'nin dost-çevirmenlerine ithaf edilmesi yazıya ayrı bir güzellik katmış. Yukarıda alıntıladığım cümlelerin filme dair yepyeni bakış açıları kazandırdığını söylemeliyim. Harika olmuş... ”Bir işçiyi çalışırken değil yalnızca ayak sesleriyle ne kadar emek sömürüsüne maruz kalabileceğini, en az Chaplin’in çarklar arasındaki işçisi kadar göstermiş, aynı zamanda dinletmiştir.

Thomas fotoğrafa yaklaştıkça gerçeklik ondan uzaklaşmaktadır. Uzaklaştıkça ise ona yakınlaşmaktadır.

Çit burada sınır ifadesidir. Ahlaki değer sınırı olarak atfedebileceğimiz Thomas’ın kendisini rahatlatıcı ve rahatça davranabileceğini düşündüğü optik evren sınırıdır. Fiziksel olarak Thomas çitin ardına geçmiştir ancak çitin sonrasındaki uzama makinesiyle tecavüz etmiştir.

Thomas’ın arkadaşı yerde yatay olarak bulunan resmi henüz çözemediğini söylerken bizlere şöyle bir ipucu verilir. Dikey olarak asılmış olan resimde bir bacak gördüğünü ancak yatay olan resimde hiçbir şey görmediğini ifade ederek aslında yatay olan resmi henüz dikey bir pozisyonda incelemediğini çıkarsamamız mümkündür.

Thomas’ın titizliği adeta Norman Bates’i hatırlatmaktadır. Bates’in cinayet işledikten sonra banyoyu temizlemesi, Thomas’ın fotoğrafları aynı soğukkanlılıkla banyo etmesine benzemektedir. Ancak biri bütün delilleri yok etmeye çalışırken, diğeri delilleri ortaya çıkarmaktadır diyebiliriz. Her iki karakterin içinde bulunduğu uzamın ‘banyo’ olması tesadüf olmasa gerek. Acaba Thomas Norman’In cinayetini mi ortaya çıkarmaya çalışmaktadır?

Tenis topu tıpkı Sisifos’un kayasına benzer bir eşdeğere sahiptir. Böylece özne tenis topunu ve oyunu kabul ederek kendi kaderini de kabul etmiş olur.”

Hocam ellerine sağlık,

DP’nin dost-çevirmenlerine ithaf edilmesi yazıya ayrı bir güzellik katmış.

Yukarıda alıntıladığım cümlelerin filme dair yepyeni bakış açıları kazandırdığını söylemeliyim. Harika olmuş…

]]>