Federico Fellini Klasikleri (1) – La strada (1954, Sonsuz Sokaklar) yazısına yapılan yorumlar http://sanatlog.com/sanat/federico-fellini-klasikleri-1-la-strada-1954-sonsuz-sokaklar/ Sanatla büyüyenlere... Wed, 17 Dec 2024 17:45:23 +0000 hourly 1 http://wordpress.org/?v=4.1 Yazar: Sukru, İzmir http://sanatlog.com/sanat/federico-fellini-klasikleri-1-la-strada-1954-sonsuz-sokaklar/comment-page-1/#comment-81806 Wed, 19 Nov 2024 23:03:28 +0000 http://sanatlog.com/?p=3154#comment-81806 Aradan geçen yıllarla algı ve estetik de evrimleşiyor (biraz kötüye doğru) artık bu filmleri meraklı insanların seyretmesi bile güçleşmeye başladı çünkü daha kolay ama daha gösterişli ve fast food bir sinemayla terbiye ediliyoruz zaman içinde. Ne kadar kaçınmak istesek de durum bu…

İnceleme çok keyifliydi bu arada emeğinize sağlık….

]]>
Yazar: kurabiye http://sanatlog.com/sanat/federico-fellini-klasikleri-1-la-strada-1954-sonsuz-sokaklar/comment-page-1/#comment-12853 Fri, 20 Jan 2024 08:57:44 +0000 http://sanatlog.com/?p=3154#comment-12853 80 li yıllarda izlediğimiz Fellini fimlerini özlüyoruz. Ama ne sinemalarda ne TV lerde bu güzel ve kaliteli filmleri güzel bir tanıtımla düzgün biçimde veren yok.

Yalnız Satiricon’u hariç tutuyorum. İçimi kasvet ve mide bulantısı basmıştı. Zaten Roma’nın güçle birleşmiş dejenerasyonunu gösteren her film böyle aslında.

]]>
Yazar: Sinema Tarihinin En İyi 100 Filmi « INFINITECTUAL http://sanatlog.com/sanat/federico-fellini-klasikleri-1-la-strada-1954-sonsuz-sokaklar/comment-page-1/#comment-12821 Mon, 16 Jan 2024 16:56:30 +0000 http://sanatlog.com/?p=3154#comment-12821 […] La strada (1954, Sonsuz Sokaklar) – Federico […]

]]>
Yazar: persona http://sanatlog.com/sanat/federico-fellini-klasikleri-1-la-strada-1954-sonsuz-sokaklar/comment-page-1/#comment-3140 Mon, 23 Nov 2024 10:24:29 +0000 http://sanatlog.com/?p=3154#comment-3140 Fellini filmlerini de yazmaya başlamanız ne güzel… Filmi hep bir “yol filmi” olarak düşünmüşümdür. Yolculuk kadın ve erkeği aynı yere götürmese de Zampano en nihayet silkinip üzerindeki bütün maçoluğu atıyor. Çok çok güzel bir film…

Ayrıca La strada yerinde bir ilk adım olmuş bence de. Devamını da bekliyorum kendi adıma. Eline sağlık Calderon…

]]>
Yazar: kusagami http://sanatlog.com/sanat/federico-fellini-klasikleri-1-la-strada-1954-sonsuz-sokaklar/comment-page-1/#comment-3091 Mon, 16 Nov 2024 16:45:17 +0000 http://sanatlog.com/?p=3154#comment-3091 gerçekten hocamın ellerine sağlık. la strada her zaman kafamda iz bırakan -diğer sanatsal fellini filmlerinin yanında- iç burkucu bir hikaye olarak çıkıyor.

neorealismo etkilerinin izlerini bana göre la notti cabiria filmine kadar izleyebiliriz. fellini, la notti cabiria’dan sonra gerçek kimliğini bulmuştur bana göre. yani onu fellini yapan değerleri, biz la notti cabiria’dan sonra görmeye başlarız. ki kendisi de bunun ayırdına sonradan varmış ve filmlerinin başına kendi ismini getirmiştir; fellini satycrion, fellini il casanova…

neorealismo akımının bir anda yok olduğunu veya onun yerini post-neorealism aldığını söylemek bana göre biraz yanlış bir tanımlama oluyor ya da la strada’da böyle bir şey aramak biraz abes kaçıyor. sonuçta sonradan yapılan beyaz telefonlu filmlerde, fellini, de sica, monicelli ve visconti’nin sonradan yapacakları romantik komedilerin ardında da (gerek bocaccio gerek ayrı ayrı yaptıkları eserler) bir neo realizmin etkisi olacaktır. (pembe yeni gerçeklik deniyor misal) bu yüzden şu akımdan bu akıma geçiş ya da bu akımın karşıtı olarak görmek yerine etkisini hala sürdüren bir yeni-gerçeklikten bahsetmek kulağa daha hoş geliyor. fellini sinemasını şahsım adına iki döneme ayırdım, birinci dönem (la notti cabiria filmine kadar olan dönem) yeni gerçekçiliğin etkisindeki dönem. ikinci dönem (la notti cabiria’dan sonraki dönem) büyülü gerçekçilik dönemi. burdaki büyülü gerçekçilik kendisinin inşa ettiği bir akımdır.

filmde ise calderon hocam magdalalı meryem bağdaşığını kurmuş. aslında tipik akdeniz yönetmenlerinde bunun etkileri bariz bir şekilde görülebilir. almodovar’da, kusturica’da, fellini’de bu bağdaşım kurulabilir. haliyle hıristiyanizmin yayıldığı bölgeyi de kapsamaktadır bu açılım. kadın erkek eşleniğinde ise her zamanki gibi kadın erkeğin gölgesi altında yaşar. bunun metaforik açılımı ise zampano’nun göğsüne bağladığı zincirleri koparırken, gelsimina’nın aynı şekilde hayali zincirlerinden kurtulamamasıdır. filmdeki güzel ayrımlardan birisi de budur bana göre.

son olarak fellini filmlerindeki sirk havası, başka bir şekilde söylersek gezgin yolcularıyla ve eğlenceli havalarıyla adeta bir karnaval havası veriyor. örneğin yasujiro ozu’nun ukigusa monogatari filmi ya da bergman’ın naked night filmlerindeki gezgin sanatçılardan oldukça farklı bir yerde durmaktadır. bu açıdan tati’nin jour de fete filmi fellini’ye bu açıdan en çok yaklaşan filmdir bana göre.

eline sağlık hocam.

]]>
Yazar: Hakan Bilge http://sanatlog.com/sanat/federico-fellini-klasikleri-1-la-strada-1954-sonsuz-sokaklar/comment-page-1/#comment-3087 Mon, 16 Nov 2024 16:13:58 +0000 http://sanatlog.com/?p=3154#comment-3087 Fellini için iyi bir başlangıç oldu Calderon, eline sağlık :)

Üstad için film sanatı başından beri sürrealizmin etkisinde gibi görünüyor; dolayısıyla Fellini, arkadaşları için yazdığı senaryolarda neorealist izlenimi vermiş olsa da, kendi filmlerinde imgelerden ve düş gücünün çağrışımlarından sürekli yararlanageliyor. Zaten filmsel süreçler ve klasik anlatı strüktürü Fellini için her zaman bir sorun oluşturmuştur. Bu nedenle onun sineması sürekli bir arayışın, daimi bir keşfin ürünü/uzantısıdır. La strada’dan önce çektiği “Il Vitelloni”de Fausto’nun (ruhunu şeytana satmıştır o, Faust gibi), karısı Sandra’yı ararken sahildeki Papaz ve öğrencilerini görmesi ile, Gelsomina’nın at ve üçlü sanatçı/müzisyeni görmesi aynı kulvarda buluşuyor bu nedenle. Kilise ve varyasyonları yönetmenin imgeleminin bir parçası; üstelik “Il Vitelloni”de de sirk atmosferi egemen. Çılgın partiler, coşkulu kalabalık, makyaj yapan erkekler filan…Fellini coşkuyla vizör tutuyor onlara.

Şu sorulabilir bu noktada: Fellini gerçek anlamda hiç neorealist oldu mu? Ben bunun yanıtının kolay olmadığı inancındayım. Fellini yapıtları nerede, “Roma, citta aperta” nerede, “Germania anno zero” nerede? “Bisiklet Hırsızları”na değinmeye bile gerek yok… Keskin ayrım ortada.

Öte yandan, Fellini bazı senaryoları ile neorealisttir tamam ve ayrıca kimi röportajlarında bir vakitler neorealist olduğundan filan da dem vurmuştur; fakat neorealizm konjonktürel anlamda İtalyan sinemasının sığındığı bir sanatsal uzamdı. Fellini belli ölçülerde bir ara-aşama olarak algıladı bu sanatsal hareketi ve kısa zamanda da etkilerinden tümüyle kurtuldu. Başka bir röportajında da, hareketi kimi yönleriyle kusurlu bulduğunu da filhakika açıklayacaktı.

Yukarıda, “karakterler hakkında içeriğe dayalı basit yorumlamalardan kaçınmak gerekmektedir. Hele hele, neorealist karakterlerle hiç sınırlandıramayız.” derken, La strada’nın farklılığını birebir ortaya çıkardığını düşünüyorum. Bu açıdan bir sado-mazohist okumaya giremiyoruz örneğin. Kadın-erkek çatışmasına bakamıyoruz. Karakterler o denli farklı ki, metafizik süreçler dahil edilmeden “okuma” yapmak zor gibi duruyor. Bu açıdan yazı, işlevsel olarak yerli yerinde Calderon.

Bu noktada yine “Il Vitelloni”ye değineceğim: Bu filmdeki işsiz gençler sınıfsal kökenleri ile mi araştırılmaktadır? Birey-toplum diyalektiği sınıfsal süreçler ile birlikte mi işlenmiştir? Bu sorulara “evet” demek mümkün görünmüyor diye düşünüyorum. Bireylere bireysel olarak bakılıyor, hepsi bu…

Eline sağlık tekrardan.

]]>