Howard Hawks’ın filmlerindeki erkek karakterlerin cinsel belirsizliği dikkat çekicidir.
Yönetmenin en ünlü western filmlerinden Rio Bravo’da (1959, Kahramanlar Şehri) kasaba şerifi John T. Chance (John Wayne) güzel ve alımlı bir kadın olan Feathers’ı (Angie Dickinson) defalarca reddeder. Niçin? Dekor, kasabayı acımasız bir çetenin tahrikkâr reisi ve onun tehditkâr kiralık haydutlarının gazabından korumakla görevli şerif John T. Chance’in, alkolik ekürisi Dude’la (Dean Martin) birlikte söz konusu çeteye karşı eyleme geçmesi üzerine kurulmuştur.
Bir yan öykü gibi durma riski taşısa da konunun erkeksiliğine, esas çatışmanın erkekler arasında yaşanmasına karşılık, buna koşut ölçüde şerif Chance ile Feathers arasında da bir karşıtlık söz konusudur ve ikili arasında da rol çalmaya dönük bir çatışma yaşanmaktadır. Çatışma ya da karşıtlık, itiş kakış her şeyden önce sahip olup olmamakla, arzu edip etmemekle ilgilidir. Feathers’ın davetkâr tekliflerini reddeden Chance, kendisini handiyse kasabayı korumaya, kötü adamlarla mücadele etmeye adamıştır. Sonunda, Amerikan ütopyasının en öncelikli arketipi Şerif John Wayne, kasabayı işgal eden haydutları ekürileriyle birlikte (Dude, Stumpy vb.) tek tek temizleyecektir. Şerif ve Feathers aralarındaki yaş farkına karşın önünde sonunda kasaba kötü adamlardan arınıp temizlendikten sonra bir araya gelebilirler.
Rio Bravo’da gizli dekor, profesyonel Şerif ile kışkırtıcı güzellik Feathers’ı bir araya getirme çabası üzerine kurulmuştur, denebilir. Rio Bravo haricinde The Tall Men (1955, Dev Adam, Raoul Walsh), High Noon (1952, Kahraman Şerif, Fred Zinnemann), Johnny Guitar (1954, Nicholas Ray) gibi örnekler aslında birbirleri arasındaki güven sorununu aşmak isteyen, birbirlerini arzu etmekten alıkoyacak engelleri yıkmak isteyen bastırılmış karakterlerle ilgili western filmleridir. Elbette tematik olarak Rio Bravo ve High Hoon alabildiğince karşıt tez içeren filmlerdir; ama Hollywood’da işler böyle yürüyor.
Gözü pek Şerif’in kışkırtıcı Feathers’la yaşadığı çatışma kadar aynı zamanda Dude’la yaşadığı erkeksi çatışma da bahis konusu edilmelidir. Çatışmanın genel orijini belki burada gizlidir. Dude’la eskiden de çalışmış olan Şerif, onun serseriliği, alkolikliği karşısında bir yol gösterici konumundadır. Öykü boyunca üçe bölünen Şerif (kasabalılar, Dude, Feathers), toplumsal baskılar yüzünden açığa çıkamayan, gizliden gizliye yaşanmış olması muhtemel bir eşcinsel ilişkinin baş öznesidir. Dude, olasılıkla belirli bir travmaya neden olan mazideki ilişkisinden utanmakta, baskılar nedeniyle asıl düşüncesini ortaya koyamamaktadır. Böylelikle görev aşkıyla tutuşan kasaba şerifinin de Feathers’ı neden hep elinin tersiyle ittiği giriftliğine rağmen anlam kazanmaktadır.
Eski bir zamanda kasabadan ayrılan Dude yeniden kasabaya döner; sonra yeniden gitmek ister ve en sonunda Şerif’in yüreklendirmesiyle orada kalmaya karar verir; ama bu kez Şerif, Feathers’ı seçmiştir. Dude’un kalma nedeni de esasen budur. Üzeri sıkıca örtülen eşcinsellik dosyası böylelikle kapanmış olur.
Şerif ile ekürisi Dude arasındaki komplike ve ucu yoruma açık ilişki, Appaloosa’da (2008) yeniden, ama daha direkt vurgularla ele alınmaktadır. Konunun heteroseksist Hollywood’daki en son örneklerinden biri de Ed Harris’in hem yönetip hem oynadığı, Hollywood western geleneğinden, dolayısıyla Rio Bravo’dan etkilendiği apaçık belli olan Appaloosa’dır. Filmde üzeri örtülen; ama imalar vasıtasıyla sezdirilen, farklı yollarla açımlanmaya çalışılan bastırılmış bir eşcinsellik söz konusudur. Yol gösterici ve asıl talimatları veren kişi, kanunun kendisi konumundaki Virgil Cole’dur (Ed Harris). Emri altındaki kişi, arkadaşı, yoldaşı ise Everett Hitch (Viggo Mortensen). Rio Bravo’dan farklı olarak kasabayı terk eden Everett’tir. Virgil, ikiyüzlülüğüne karşın femme fatale betisi Allison’ı (Renee Zellweger) seçer. Everett’in tıpkı Dude gibi yeniden kasabaya dönmesi işten bile değildir. Rio Bravo’da konu kapanmıştır belki; ama Appaloosa’da öykü devam etmektedir.
Hollywood’da travma, anksiyete, nevroz gibi ruh durumları genel olarak yolculuk imgesiyle betimlenegelmektedir. Baskılanmış eşcinsel karakterler de genel olarak alkol bağımlısıdır. Bir örnek: Richard Brooks’un, Tennessee Williams’ın aynı adlı tiyatro yapıtından uyarladığı Cat on a Hot Tin Roof’taki (Kızgın Damdaki Kedi) Brick Pollitt (Paul Newman) tiplemesi. Benzer şekilde Dude da ancak alkolle uyuşabilen yarı travmatik bir karakterdir. Şerif Chance ile ilişkisi dostluktan, sırdaşlıktan ve aynı dava üstünde kafa kafaya vermekten de ötedir. İkili arasındaki karmaşık ilişki aynı zamanda baba-oğul ilişkisini de çağrıştırmaktadır.
Özetle Hawks, stüdyo sistemi içinde çalışan ve janr sinemasında uzmanlaşan çağdaşlarından farklı olarak özellikle erkek kahramanlarını hemen her zaman arafta, cinsel anlaşılmazlık ve kafa bulanıklığı içinde betimlemeyi tercih etmiştir. Rio Bravo da o filmlerden biridir.
Hakan Bilge
Karabatak dergisinin 12. sayısında (Ocak-Şubat 2024) yayımlanan “Humphrey Bogart & Lauren Bacall” adlı yazımdan bir bölüm.
Yazarın diğer yazıları.