Lakposhtha parvaz mikonand / Turtles Can Fly (2004; Kaplumbağalar da Uçar)
Ocak 28, 2024 by Editör
Filed under Manşet, Sanat, Sinema, Yakın Dönem & Günümüz Sineması
Göl kenarında yaşayan bir kaplumbağa, çevresindeki kuşları sürekli izler, onlara imrenirmiş. Zaman geçtikçe bu kuşlarla arkadaş olmuş ve duygularını paylaşmış. Kaplumbağa, yaşadığı gölün diğer tarafına gitmek istiyormuş; ama kendisi de biliyormuş, gidecek olsa bu gezinin bir ömür süreceğini. Kaplumbağa: “Keşke ben de sizin gibi uçabilseydim.” demiş kuşlara. Kaplumbağanın bu dileğini yerine getirmek isteyen kuşlar: “Uçabilirisin!” demişler kaplumbağaya. ”Kaplumbağalar da uçar!”… Bir dal bulan iki kuş, kaplumbağayı karşıya geçirmek için iki yandan tutacakmış. “Tek yapman gereken dalı sıkıca ısırmak.” demişler kaplumbağaya. Isırmış kaplumbağa dalı ve yükselmiş yükselmişler, uçmuş uçmuşlar… Ama kaplumbağa korkmuş yükseklerden. Heyecanla bağıracağı an çenesi açılıvermiş kaplumbağanın ve suya düşmüş; yani ait olduğu yere, kendi yavaş, imkânsız hayatına… Anlamış yüksekler için yaratılmadığını, kuşlar gibi olamayacağını…
Eski bir Kürt hikâyesi olan “Kaplumbağalar da Uçar”, İranlı yönetmen ve senarist Bahman Ghobadi’ye Orta Doğu’nun kanlı vahşetini beyaz perdeye uyarlamada esin kaynağı olmuştur. Savaş ortamında büyüyen ve canları pahasına para karşılığı bölgedeki mayınları toplayan çocukların içler acısı, dramatik yaşamlarını konu alan ve bir kez daha Orta Doğu vahşetini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bir filmdir Kaplumbağalar da Uçar. Ayrıca Ghobadi, filmin tüm oyuncu kadrosunu amatör oyunculardan seçmiştir ve bu film, işgalden sonra (Saddam Hüseyin sonrası) Irak’ ta çekilen ilk film olması açısından önemlidir.
“Saddam’ın devrilişinden sonra filmim “Songs of My Motherland” (Anayurdumun Şarkıları)’ın gösterimi için Bağdat’a gitmiştim. Amacım, süper güçlerin ağır silahlarını Irak’a göndermesine sembolik ama sanatsal bir karşılık vermekti. Taşıdığım küçük DV kamera ile birkaç hafta Bağdat’ta ve diğer şehirlerde gördüklerimi kaydettim. İran’a döndükten sonra beni Irak’ta mutsuz eden her şeyin filmini yapmaya karar verdim: Mayın tarlaları, sakat çocuklar, yakınlarını kaybetmiş insanlar, gitgide artan huzursuzluk… Savaş sanki yeni başlamış gibiydi. Irak’ta çekim izni almam üç ay sürdü. Küçük bir ekiple çekim yaptık. Dünya televizyonları savaşın bittiğini anons ediyordu, bense başrolünde Bush, Saddam ya da başka bir diktatörün olmadığı bir film çekmeye başlamıştım. Savaşın sonunda bu liderler dünya çapında medya yıldızıydılar. Kimse Irak halkından bahsetmiyordu. Halka ait bir tek resim yoktu. Sadece bir sürü gereksiz görüntü dönüp duruyordu. Bu filmde Saddam ve Bush yardımcı oyuncular. Öte yandan Irak halkı ve sokak çocukları başrolü oynuyor. Filmimi diktatör ve faşistlerin politikalarına kurban edilen tüm masum dünya çocuklarına ithaf etmek istiyorum.” — Bahman Ghobadi —
Kaplumbağalar da Uçar, Amerikan işgalindeki bir Kürt mülteci kampında yaşayan ABD hayranı 13 yaşındaki Satellite (uydu) lakaplı Soran adlı bir çocuğun ekseninde gerçekleşen olayları konu edinmektedir. Ailesini savaşta kaybetmiş olan Satellite, günlerini televizyon antenlerini tamir ederek ve köylülere televizyon haberlerini çat pat bildiği İngilizcesiyle tercüme ederek geçirmektedir. Kendine güvenen sağlam duruşuyla kamptaki çocukların hayranlığını kazanan Satellite’in önderliğinde toplanan mayınlar bu çocukların tek geçim kaynağıdır. Para kazanabilmek için ağızlarıyla mayın toplayan eli kolu olmayan çocuklar… Ayrıca filmin içler acısı bir başka yönü de Amerikan askerleri tarafından tecavüze uğrayan küçük bir kız çocuğunun psikolojisini yansıtması. Bu kız çocuğuna yapılanlar insanlık dışı bir vahşet olarak derin bir iz bırakmaya yetiyor insanda. -ki burada yansıtılanlar sadece küçük bir kesit. Zaten bu acımasız kaos içinde hayat mücadelesi veren bu çocukların çırpınış sesleri değil midir insanı yaralayan?… Ne yazık ki 21. yüzyıl dünyası daha buna benzer birçok sahneye tanık olmaktadır. Bütün mesele, görünüşte, ABD’nin Orta Doğu’ya getirmek istediği, bir türlü getiremediği, “demokrasi ve barış” değil midir ekonomik çıkarları uğruna? Peki, gün geçtikçe ABD’nin bu uğurda işgal ettiği topraklarda yaşanan insanlık trajedisi daha kötü bir hâl almıyor mu? Buna benzer birçok soruların Orta Doğu gerçeğini değiştirmeyeceğini ne yazık ki hepimiz bilmekteyiz.
Yönetmenliğini ve senaristliğini Bahman Ghobadi’nin üstlendiği Kaplumbağalar da Uçar, 52. San Sebastian Film Festivali’nde Altın İstiridye En İyi Film, En İyi Görüntü ve En İyi Senaryo Jüri Özel ödüllerini; Berlin Film Festivali’nde Barış Ödülü’nü; 40. Chicago Film Festivali Gümüş Hugo - Jüri Özel Ödülü’nü; 5. Tokyo Filmex Film Festivali Jüri Özel Ödülü ve “Agnés B. Ödülü”nü; 28. Sao Paulo Uluslararası Çağdaş Film Festivali “La Pieze” Ödülü’nü, 19. Fribourg Uluslararası Film Festivali Seyirci Ödülü ve “E-Changer” ödüllerini almış; 2024 Oscar Ödülleri için İran tarafından “En İyi Yabancı Film” dalında aday adayı gösterilmiştir.
Yazan: Melike Karagül