Anasayfa / Etiket Arşivi: türk edebiyatı

Etiket Arşivi: türk edebiyatı

Günler Damlıyor Ama Aynı Kaba Değil / Seyrek Yağmur

“Her ironi bir hayal kırıklığını gizler, diye düşünüyor Rıfat. Koşup da yetişememeyi, uzanıp da tutamamayı gizler. Bacakları kendilerine yetmediği için kanat çıkarmak zorunda kalan atların çaresizliğini gizler. Her ironi bir hayal kırıklığının üzerini örter, diye düşünüyor Rıfat. Issız, soğuk yatağına girip yorganı üzerine çekiyor.” (Seyrek Yağmur, s.30) Kafka’nın Aforizmalar’ından sonra ...

Devamı »

2016’da Türk Edebiyatına “Nitelikli-Niteliksiz” Penceresinden Bir Bakış

Türk edebiyatının lokomotif dergisi Varlık’ın Ocak 2024 sayısı geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Dergi, editörü Enver Ercan’ın da sunu yazısında belirttiği gibi yıllardır hasret kaldığımız “Geçtiğimiz Yıl Değerlendirmesi” dosyasıyla karşımıza çıktı. Pek çok yazar ve eleştirmen 2024’daki yazın etkinliklerini kendi pencerelerinden değerlendirmişler. Feridun Andaç, bu dosyanın ilk yazısını kaleme almış. Özellikle roman, ...

Devamı »

Melih Cevdet’in “Garip’i (II)

Ahmet Hamdi Tanpınar’a varana değin pek çok kişinin Servet-i Fünun edebiyatını, özellikle de “milli edebiyat” lafzı uyarınca “köksüzlük”le itham ettiği bilinen bir vaka.[1] Melih Cevdet Anday 1942’de yazdığı bir denemede, Servet-i Fünun şahsında, köksüzlük ithamı hakkında süregelen yorumlama tarzına istisnai ve parlak bir ilavede bulunur: “Bir edebiyat isterse, suni, köksüz, ...

Devamı »

Leblebi Tozu Yediren, Gazoz İçtiren Öyküler: Mahir Ünsal Eriş

Meddah öykücülüğü diyebileceğimiz bir tür ile modern öykünün kapılarını 19. yüzyılın sonlarında zorlayan bu coğrafyanın çocukları, 21. yüzyılın hemen başında özgün bir öykü dünyası yaratmayı başarabildi. Bu süreç, Türk edebiyatında modern öykü denemelerinin ilk temsilcileri Aziz Efendi, Samipaşazâde Sezâi ve Ahmet Mithat’tan günümüzün genç öykü yazarlarına, yüzlerce sanatçı sayesinde yaşandı. ...

Devamı »

Melih Cevdet’in “Garip”i (I)

Edebiyat tarihçileri ve eleştirmenleri tarafından epeyce şey yazıldı; Türkçe şiirin esaslı damarlarından olan “Garip akımı”yla ilgili. Gerek akımın sahneye çıktığı başlangıç evresinde (1937-1941) gerekse sonraki dönemlerde yapılan yorumlara “yeni yorumları” eklemek hakikaten zor. Zira böylesi bir işe girişecek kişinin karşısına “Garip şiirinin kendisinden çok” bu şiir hakkında yapılmış yorumlar silsilesi ...

Devamı »

Sevgi Soysal Üzerine

12 Mart, Sevgi Soysal’ın hayatında ve edebiyatında dönüm noktasıdır. Tutkulu Perçem ve Tante Rosa’nın yazarı ile Şafak’ın yazarı arasında epey fark vardır. Sudan nedenlerle girdiği cezaevinden “gerçek hayat sahneleri” biriktirerek çıkmıştır Soysal. Konuları ve karakterleri gittikçe politikleşmiştir. Ama bu, onda bir devrimci ajitasyon itkisine yol açmamıştır. Eleştirel mesafesini bir algı ...

Devamı »

Tek Beden Pek Sanat

Kabul edilmeli ki bir sanat dalında kült sayılabilecek ürünler vermek büyük bir lütuf. Dünyaya sanatçı gözüyle bakabilmek -bunun büyük bir ceza olduğunu düşünenler de yok değil-  bir insanın genlerine yerleştirilmiş en büyük armağan. Böyle insanların dünyayı nasıl algıladıkları ve bunu insanı hazzın doruklarında dolaştıran ürünlere ne ölçüde dönüştürdükleri malum. Farklı ...

Devamı »

Birinci Ölüm Yıldönümünde: Gülten Akın

Gülten Akın, bir yıl önce, 4 Kasım 2024 günü, seksen iki yaşında öldü. Gülten Akın hayattayken, şiiri hakkında birçok kez söz aldım. Yer yer onu kuşkulandırdım, kızdırdım; ayrım, adlandırma ve tanımlamalarıma itiraz etmesine yol açtım. Hem onun, hem de kendi başıma dert oldum. Israr etmekten ilk vazgeçtiğim bir dönemde, bir ...

Devamı »

“Bir Gün Elbette Orhan Pamuk’u Seveceksiniz (Orhan Pamuk’u Seviniz)”

Bu gözler neler gördü Orhan Pamuk’la ilgili, bu kulaklar neler işitti. Bir canlı yayında “Burada Orhan Pamuk’un infazı var infazı,” diye bağıran çatlak profesörler mi? Benzer bir üslup ve öfke ile gazete manşetlerinden olmadık laflar edenler mi? Sanki dil insanların uzun yaşamı içinde olumsal bir şekilde oluşmuş bir şey değil ...

Devamı »

Kuşbakışı Aylak Adam ve Anayurt Oteli

Aylak Adam “Mektubumu “senin” diye bitirmeyi düşünüyor muyum? Hayır, bundan daha yanlış bir şey olamaz. Hayır, sonsuza dek kendime zincirlendim, neysem oyum ve bununla yaşamak zorundayım.” (Kafka, Felice’ye Mektuplar) Aylak adam biraz da benim. Böyle hissettiğim anlar oluyor. Ama bu sadece metinle aramdaki olabildiğince kişisel serüvene işaret etmekten başka neye ...

Devamı »

Attilâ İlhan’ın Memleket Sorunu Tahlili ve Çözümü: Kurtlar Sofrası (1963)

Günümüz bireysel edebiyat yöneliminin aksine Türkiye’de 1940’lardan itibaren var olan bir akım olarak toplumsal gerçekçilik ışığında Attilâ İlhan 1954 Mayıs’ında kaleme almaya başlayıp, 1961 Eylül’ünde bitirdiği ve 1963’te yayımladığı kurgu romanı Kurtlar Sofrası’dır. Bu eser her ne kadar yazılmaya başlandığı dönemin sorunlarını ve edebî akımını yansıtsa da basılış tarihi dolayısıyla ...

Devamı »

Barışın Öyküsü (2014 Öykü Yıllığı Üzerine)

Bu yıl da korktuğum başıma gelmemiş ama gelecek yıl için Kemal Gündüzalp’in bana kötü bir haberi varmış. Korktuğum bu kez başıma geliyor, “2014 Öykü Yıllığı - Öykü Yağmuru 3” (1) ile yıllık hazırlamayı bırakıyormuş. 2024 ve 2024 (2, 3, 4) yıllıklarından sonra yayımladığı bu yıllık sonuncusu olacakmış. Gerekçelerini sunu bölümünde ...

Devamı »

Karşılaştırmalı Yaşam Taslakları, Yarışmak ve Kazanmak

Günümüz dünyasını bir çırpıda anlatmak istesek hangi sözcüğü seçmeliyiz? En yaygın kullanılan olmasa ve tüm olup bitenleri açıklamasa da, en azından çok önemli bir ipucu veren, herkesin bildiği tek bir sözcük bulabilir miyiz? Tüm karmaşıklığı, bilinçli veya amaçsız eklenen sayısız kavramı eleyebilirsek sanırım tek bir sözcük kalacaktır. Rekabet. …. Günümüzde ...

Devamı »

İpekli Mendil’den Kâğıt Mendil’e

Yaşam sürprizlerle doludur. Nerede, ne zaman, ne olacağını bilemezsiniz. Öyküler de, bu bilinmezliğin sağladığı zenginliğin en ince ayrıntılarını yansıtırlar. “Öykümüzde Nesneler, Karakterler, Mekânlar ve Daha Fazlası” açıklamasıyla yayımlanan “İpekli Mendil” (1) kitabını duyduğumda aklımdan ilk geçen “Ne olağanüstü, ne değerli bir kaynak olmuştur öykümüzün tarihine açılan bu kapı” düşüncesi oldu. ...

Devamı »

Yaşar Kemal: İnsan Olmanın Büyük Ustası

İçimde uzaktaki babamı yeniden yitiriyormuşum gibi bir acı vardı. Acıya alışılmıyor. Oldukça erken karşılaştığım bu acıyla başa çıkmayı öğrenmem de kolay olmadı. Her yeni acı artık geçmişte kaldığı sanılan eski acıları yeniden dağlıyor. İnsanın yaşam karşısındaki ilk gerçek sınavı belki de ölüm acısıyla tanıştığı gündür. Bildikleri, öğrendikleri, yaşama dair ne ...

Devamı »