Catherine O’Flynn - Kaybolan (What Was Lost)
“Kaybın farklı, çoğu kimseye görünmez dereceleri olduğunu öğreniyordu. Ölümle gelen kayıp, kaybolmakla gelenden farklıydı.”
Bazı romanlar vardır. Okursunuz, çok kolay bitirirsiniz. O kadar çok şey anlatır ki, dolu dolu olursunuz. Bunu bir yere boşaltmanız gerekir. İşte öyle bir durumla karşı karşıyayım. Fakat aklıma tek bir kelime bile gelmiyor.
Kaybolan, normalde hayatımızda sıkça karşılaştığımız ama farketmediğimiz olayları, oldukça açık ve kolaycacık anlatıyor. Alışkanlıklarımızdan dolayı, böyle zor bir konudan daha zor bir metin çıkar diye düşünürüz. Fakat genç yazarın anladığım kadarıyla bu taraklarda bezi yok. Gayet saf ve akıcı bir dili var. Üstelik o kadar yerinde tespitleri, o kadar esprili bir tarzı var ki, bazı paragraflarda kahkahalara boğuluyor, “Nasıl böyle bir genelleme yapabilir?” diyerek tekrar tekrar okuyor ve yine gülüyorsunuz. Yazarımız kıvrak zekalı ve bu zekasını göstermekte hiç zorluk çekmiyor.
Önce, 1984′te kendi çapında dedektiflik yapan 10 yaşındaki Kate ile tanışıyoruz. Her ne kadar esprili bir dille de anlatılsa, kızın hayatının pek de kolay olmadığı satır aralarında belirtiliyor. Ama bu acar dedektifimiz, işi drama bırakmıyor ve küçük yerleşim bölgesinde, muhtemelen zararsızca yaşayan komşularını paranoyakça gözlemliyor. Öyle ya, suçun nereden çıkacağı belli olmaz.
Bu anda, kitap birden zaman atlıyor ve 2024 yılına geliyoruz, hemen hemen 20 yıl sonrasına. Green Oaks adlı süper alışveriş merkezinde, bir müzik bayiinde satış müdürlüğü yapan Lisa ve bu soğuk binanın beton koridorlarında kaybolma eşiğindeki güvenlik görevlisi Kurt ile karşılaşıyoruz. İlk başta bu iki tarih arasında bir ilişki yok zannediyoruz. Fakat ilerleyen satırlarda, yavaş yavaş çözülen gizemin ardından, her şeyin birbiriyle ilişkili olduğunu; hayatın zincirleme reaksiyonlarla bir sonraki adımı etkilediğini görüyoruz.
Lisa, takıntılı ve sinsi patronundan bezmiş, sevmediği halde alışkanlıktan beraber olduğu sevgilisiyle aynı evde yaşayan, müşterilerin garip isteklerine kayıtsızca cevap veren bir kız. Kurt ise kaybettiği karısının melankolisini yaşayan, yalnız, babasının gölgesine hapsolmuş bir adam. Bu bir aşk romanı değil! Hayatının çeşitli dönemlerinde bazı kayıplar yaşayan insanların, bu travmayla nasıl başettikleri ya da edemedikleri anlatılıyor.
Yeniden başa dönelim. Küçük Kate’in okul hayatında arkadaşları, komşu şekerci dükkanındaki Adrian adlı delikanlıyla paylaştığı komplo teorileri; gerçekten çok komik yansıtılıyor. Misal;
“…yasalara uyan hiç kimsenin böylesi doğa dışı bir bileşimden hoşlanmayacağına yönelik inanışı sebebiyle Adrian’a göre çikolatalı limon şekerlerinden isteyen herkes katildi… Kate şüphelerini daha somut delillere dayandırma yanlısıydı ama karidesli cips alabilen kişilerden işkillenmemek elinden gelmiyordu…”
Ha, bu arada yazar Catherine O’Flynn’ın bu gözlem yeteneği; romandakine benzer şekerci ve müzik dükkanında çalışmışlığın verdiği tecrübelerden kaynaklanıyor. O yüzden, tek bir paragrafta bahsettiği karakterler dahi çok boyutlu olabiliyor. Birkaç basit kelimeyle bu kadar başarılı olmak pek az yazara bahşedilmiş bir yetenek olsa gerek.
Peki, bu kadar esprili ve sıcak bir roman, nasıl bu kadar acımasız olabilir? Olaylar ilerledikçe gerçeklik boyutu artıyor ve olaylar sakındığımız sulara doğru yelken açıyor. Yazar, çok zor durumları o kadar kısa ve kesin anlatıyor ki gerçekten içiniz buruluyor. Bir bakıyorsunuz, hayatınızdaki kayıpların anılarında kaybolmuşsunuz. Özellikle Green Oaks bölümünde; insanların soğuk betonarmeye aktardığı hisler, hiçlik ve kaybolmuşluk hali; her bölümün sonundaki isimsiz günlüklerden aktarılmış gibi duran yazılarla ayrı bir boyutta tanımlanıyor. Ve final o kadar hızlı çözülüyor ki; romanın başından beri tembel anlara alıştığımız için adapte olamıyoruz. Halbuki, tüm o sakin seyreden zamanlarda bu sonucun ipuçlarını teker teker önümüze sermişti Catherine O’Flynn.
Kitapçılarda kolaylıkla gözden kaçabilecek kapağı ve okuyucuyu yanlış yönlendiren arka kapak yazısı nedeniyle önem süzgecinizden kaçabilir, dikkat. Bununla beraber, romanı duru bir Türkçeyle çeviren Algan Sezgintüredi’yi kutlamak gerek.
Roman, Costa ilk roman ödülünü ve Jelf Group ilk roman ödülünü almış; BBC Radyo 5′te ayın kitabı seçilmiş. Ayrıca Man Booker ve Orange Broadband gibi prestijli ödüllere aday olmuş.
Kaybolan (What Was Lost) / Catherine O’Flynn - Siren yayınları / 2024 (246 sayfa)
Yazan: Wherearethevelvets