Tahsin Yücel’in “Yapısalcılık” Yapıtı Üzerine Bir Değerlendirme

Ocak 21, 2025 by  
Filed under İnceleme Kitapları, Kitabiyat, Sanat

Tahsin-Yucel-YaiısalcilikTahsin Yücel’in Yapısalcılık adlı çalışması, ana hatlarıyla, Dilbilim, Budunbilim, Göstergebilim konularını inceleme altına alır. Yücel giriş bölümünde, sanat ve düşün alanının doğasına ve tartışma alanlarına değinerek, farklı disiplinlerinde benzer tanımlanma ve değerlendirilme sorunları yaşadığını söyler. Yapılan tartışmaların yapısalcılığın ana ilkelerinden çok, bu bilim ile organik ilişkisi olan araştırma dallarının, göstergebilim, dilbilim, budunbilim alanlarında yoğunlaşmasına dikkat çeker. Yapısalcılık alanında araştırma yapan bazılarının çeşitli yanlış değerlendirmelere yol açmaları sonucunda, bu önemli bilimin neredeyse tanınamaz bir hale getirilmiş olduğu önemle vurgulanır. Kimi yazarların Sarte örneğinde olduğu gibi, yapısalcılığı felsefe kökenli bir sanat dalı olarak ele almış olmalarına değinir. Aslında yapısalcılığın karmaşık bir alan olmadığını söyleyerek, Saussure ve Greimes’ın yönelimlerine bir giriş yapar. Bunun sonucunda yapısalcı yaklaşımın, felsefi siyasal ya da sanatsal bir öğreti olmadığı amacının tutarlı bir çözümleme yöntemi olduğu ortaya çıkar. Kitabın, yapısalcı düşünceyi tanıtmayı amaçladığı ve tutumunun oldukça yalın olduğa vurgu yapılır. Yapısalcılığın, öncelikle ‘başkası’nı anlama ve ‘başkası’nı anlamanın nesnel koşullarını oluşturma çabası olduğu söylenerek kitabın bölümlerine geçilir.

1. Bölümde Dilbilim açımlanır. Dilbilim Devrimi başlığı altında, Yapısalcılığın tarihsel sürecine bir giriş yapılır. Strauus’un, Amerikalı düşünür, Franz Boas’ı yapısalcı düşüncenin başlıca ustalarından biri saymasını ya da kimilerine göre, Amerikalı dilbilimci Bloomfield’ın yapısalcılığın en önemli öncüsü olarak gösterilmesini örneklenir. Ancak ayrıntıların bırakılıp işin özüne inildiği zaman Ferdinand de Saussure’ün Genel Dilbilim Dersleri adlı yapıtının ana kaynak olarak ortaya çıktığı söylenir. Saussure’ün dönemin dilbilimsel yönelimlerini yetersiz bulmasına değinilerek, dil üzerine, herhangi bir araştırmaya girişebilmek için, öncelikle dilin ne olduğunu anlamak ve bunu sağlayacak temel kavramları belirlemek gerektiği düşüncesinin çalışmalarının merkezini teşkil ettiği vurgulanır. Cenevre Üniversitesi’nde yaptığı dilbilim derslerinin hangi ortamda ve döneminde nasıl değerlendirildiği söylenir. 1950’lerden sonraki çalışmaların Genel Dilbilim Dersleri adlı yapıttan yola çıkılarak gerçekleştirildiği üzerinde durulur. Saussure’ün dil olgusuna yaklaşımının temelini günümüzde yerini yapı kavramına bırakmış olan dizge kavramının oluşturduğu belirtilir. Çeşitli örneklendirmelere gidilerek konu açımlanır. Dili bir göstergeler dizgesi olarak tanımlayan Saussure’ün, ses ayrılıkları olarak değindiği tanımlamaya değinilir. Örnek olarak ‘ağaç’ sözcüğü ele alınarak, bu göstergede ‘ağaç’ sesinin gösteren, ‘ağaç’ kavramının ise gösterilen olarak tanımlandığı vurgulanır. Saussure’ün kendinden önceki dilbilimsel incelemelerden farklı olarak, dilsel olguları artsüremli olarak değil eşsüremli olarak ele aldığı ve tarihsel gelişiminde bu tutumu doğruladığı belirtilir. Sausure’ün, ileride yapılacak olan incelemelerin temelini attığı söylenerek, göstergebilimin ortaya çıkacağı saptaması yapmış olmasına yer verilir. Genel Dilbilim Dersleri’ nin yayımlanmasından on yıl sonra otaya çıkan, Prag Dilbilim Çevresi nin doğrudan doğruya Saussure’den esinlenmiş olduğu söylenerek, Dil ve Ses başlığı altında öncelikle bu konunun incelenmesine geçilir.

         Prag Dilbilim Çevresi’nin de Saussure gibi dilin bir bildirişim dizgesi olduğu görüşünden yola çıkarak incelemelerini eşsüremsel çözümleme yöntemini kullanarak yaptıkları söylenir. Bu araştırmacıların en önemli yanının, Saussure’ün bile olanaksız bulduğu, sözsel yani, bireysel sesleri incelemekten öteye geçemeyen Sesbilgisini aşmış ve dilsel sesleri inceleyen sesbilimini kurmuş olmaları olduğu belirtilir.

         Daha sonra, Prag Dilbilim Çevresi’nin verilerini takip eden ve Saussure’den esinlenen Kopenhag Okulu’nun öncüsü, Hjelmslev’in Genel Dilbilim İlkeleri, Trubetzkoy’un Sesbilim İlkeleri ve Jakobson’un sonraki sürdürdüğü çalışmaların özellikle sesbilime ve değişik dilbilim çalışmalarının yapısalcılığın en verimli yanlarını oluşturduğu söylenir.

         Geleneksel dilbilimin, yapının varlığını benimser görünmekle birlikte, tekil öğeler üzerinde oyalandığı, yapısal dilbilimin ise, her öğenin yapı içinde bir işlevi bulunduğu varsayımında bulunarak öğeden yapıya ulaşmaya çalıştığı söylenir. Bu yaklaşımın temeli olarak eşsüremli bakış açısı öne çıkar. Örnek olarak Saussure’ün satranç benzetmesi verilir.

         Sesbirimsel inceleme açısından, ‘yapı’ ya da ‘kapı’ sözcüklerinin çok değişik biçimlerde söylenebildiği ancak sözcüğün aynı dili konuşan başka bireylerce de anlaşılabildiği sürece, tüm değişik söyleyişlerin aynı biçimin değişkeleri olduğu vurgulanır.

         Barthes’ın giyim düzlemi örneğinin gösterilmesinden sonra, Dil ve Anlam konusuna geçilir. Bu bölümde dilin sessel yapısını belirleyen temel bağların anlam düzleminde de geçerli olup olmadığı ele alınır. Andre Martinet’in bu sorunlara açıklık getirdiği, çift eklemlilik kuramı incele altına alınır. Sesbilimlerin düzenlenim kurallarıyla anlambirimlerin düzenlenim kuralları arasında bir koştuk bulunmasa bile, her iki düzlem açısından aynı türden bağıntının tanımlandığının otaya çıktığı söylenir. Gösterenleri ve gösterilenleriyle birinci eklenimin sunduğu birimler birer gösterge olarak saptanır. Daha sonra, Greimas ve Bloomfield’ın anlambilim konusunun değerlendirmelerine geçilir. Anlatım, içerik, biçim ve anlam terimlerinin Hjelmslev’in yapıtlarında yepyeni bir anlamlar kazandığı vurgulanır.

         Söylem başlığı altında, tümcenin tanımlanması söylem kavramı açısından ele alınır. Marinet’in çözümlemesi örneklenir. Tümce ile söylemim özdeşleştirilmesi düşüncesinin anlaşılır bir çaba olduğu savlanır. Tesniere’ın Yapısal Sözdizimin Temel Kavramları adlı yapıtında, özne ile yüklem arasındaki karşıtlığın dilbilimsel açıdan belirleyici olamadığı düşüncesi örneklenir.

         Bu konuda Jakobson’un bildirilerin iletilme süreci konusunda geliştirdiği çizgenin herkes tarafından benimsendiği dile getirilerek örnekleme yoluna gidilir. Jakobson’un bu gözlemlerinin dilin iki düzleminin, sözce ve sözcelem düzlemlerininin önemini ortaya çıkardığı söylenir. Sonuç olarak, ‘ben’ yerlemlerine göre anlamlandırmaların yapıldığı söylenerek, nesnel söylemin olmadığı yargısı belirir.

         Bölümün sonunda, bu incelemelerin dili kendi öğelerinin bağıntılarıyla tanımlanan bir yapı biçiminde ele alındığı ve yöntemlerinin de, eşsüremlilik/arsüremlilik, dizi/dizim, dil/söz, gösteren/gösterilen, biçim/içerik gibi karşıtlıklar çerçevesinde ilerlediği düşünülür.

         2. Bölüm Budunbilim başlığını taşır. Öncelikle Amerikalı dilbilimci Chomsky’nin üretici-dönüşümsel dilbilgisi yaklaşımı ele alınır. Bazı incelemecilere göre, bu kuramın yapısalcılıktan ayrıldığı bazılarının da örtüştüğü düşüncesi tartışılır. Yücel bu noktada yapısalcılığa yapılan, onun sadece dil konusunu ele aldığı diğer insan bilimlerini incele altına almadığı yönünde yapılan eleştirilerine karşı yorumlamalarda bulunur. Ülkemizdeki bazı yanlış değerlendirmelerin, Strauss dışında kalan tüm yapısalcıların, ele aldıkları konuları, toplumun yapısı ile dilin yapısı arasında herhangi bir fark yoktur diye düşünebildiklerini söyler. Daha sonra bu konuda Strauss ve diğer kuramcılar arasında oluşan yargıların nedenselliğine değinilir. Dil ve kültür ilişkisi bağlamında ortaya çıkan yapının analizine gidilir. Strauss’un ünlü çalışması Yaban Düşünce’den örnekler sunulur. Dilbilime yapılan bu budunbilimsel yaklaşımın sonucunda ekinsel olguları gösterge dizgesi oluşturduğu ve bunlarında tıpkı dil gibi bağıntılar demeti olarak işlevsel açıdan bir iletişim öğesi oldukları düşüncesi vurgulanır.

         İletişimin her toplumda en az üç düzeyde gerçekleştiği belirtilerek, kadın iletişimi, mal ve hizmet iletişimi, bildiri iletişimi olarak saptanır. Kadın iletişimi al başlığı altında, Strauss’un yöntemi ele alınır. Akrabalık ilişkileri üzerinden evlenme konusu ve toplumların yapısı incelenir. Toplum içinde kadın dolaşımını sağlamanın biçimleri düşüncesi açımlanır. Yakın akrabalar arası cinsel ilişkilerin yasaklanması olgusu üzerinden toplum yapılarına göre çeşitli örneklendirmelere gidilir. İlkel toplumlar ile batılı yaklaşımın arasındaki çelişkiler ortaya serilir. Bu bağlamda tekeşlilik ve çokeşlilik olguları ele alınır. İnsanın en önemli uzlaşmasının doğa ile ekin arasında kurduğu uzlaşma olduğu vurgulanır.

         Söylenler alt başlığı altında, doğa ile ekin karşıtlığının çözümlenmesine devam edilir. Strauss’un doğa/ekin, karşıtlığından sonra, ölüm/yaşam, yer/gök vb uzlaşmaz bir takım gerçek karşıtlıklarına yönelinir. Daha sonra, Strauss’un budinbilimsel uğraşının doruğu olarak nitelenen Mythologigues adlı çalışmasının ele alınmasına geçilir. Oedipus söyleni üzerine yaptığı işlemin örneklemesi yapılır. Bu incelemede ortaya çıkan sonucun artsüremli değil eş süremli bir okumayla anlam kazandığı belirtilir.

         Tüm söylenlerin doğadan ekine geçişi ‘mutfak ateşi’nin bulunmasına ve besinlerin pişirilmesine bağlanır. Söylenlerin terimsel incelemelerine geçilerek sınıflandırmaları yapılır.

         Biçim ve Anlam alt başlığı altında, ilk olarak Strauss’un, düşüncelerine karşı yapılan eleştirilerin değerlendirilmesi yapılır. Ona yapılan biçimci olduğu yönündeki eleştirilere örneklerle cevap verilir.

         Strauss’un batılı düşünürlerin yapmış olduğu ilkel/uygar tanımlamasına olan karşı çıkışı önemli bir nokta olarak ele alınır. Bilimsel denilen yapının yorumlamalarına eleştirel yaklaşımını Yaban Düşünce’nin temel özelliklerinde dile getirmiş olduğuna vurgu yapılır.

         Barbar ve Uygar alt başlığı altında bir önceki bölüme paralel olarak yine Strauss’a yapılan eleştiriler ele alınır. Strauss, yapılan eleştiriler karşı, ilerleme düşüncesini yıkmaya çalışmadığını, onu insan gelişimin evrensel bir ulamı halinden bizim toplumumuza özgü, özel bir varoluş biçimi düzeyine indirmeye çalıştım diyerek açıklar. Çalışmaları Avrupa toplumlarının modernist yaklaşımlarına karşı eşsüremli bir yaklaşım modeli ortaya koyar.

         3. Bölümde Göstergebilim ele alınır. Öncelikle Amerikan Okulu olarak adlandırılan, yaklaşım incelenir. Peirce’in göstergebilim alanında Saussure ile olan öncelik durumları ele alınır. Peirce’in göstergebilimi, farklı alanlarda uygulama pratiğine almış olmasına vurgu yapılarak tüm bilgi nesnelerini göstergebilimin konusu haline getirdiği söylenir. Daha sonra Morris’in, Peirce’in dağınık ve değişken göstergebilim anlayışından uzak bir biçimde davranış kuramına dayanarak genel bir göstergebilim kuramı oluşturmaya çalışması ele alınır.

           Daha sonra, Peierce’in göstergebilimsel çalışmalarının mantık kökenli olduğu belirtilerek, Avrupa’da göstergebilimin dilbilim kökenli olduğuna değinilir. Ve Avrupa’daki göstergebilim anlayışı açımlanır. Roland Barthes’ın göstergebiliminin konusunu anlam olarak kesinleştirip, gösterge dizgelerinin, yazın ve tiyatro yapıtlarının, birer anlamlandırma dizgesi oluşturduğu düşüncesi ele alınır. Bu saptaması ile Barthes’ın, dilbilimi göstergebilimin bir kolu olarak düşünen Saussure’ün görüşünün tersini savunduğu ortaya çıkar.

         Bir sonraki alt başlıkta Rus Biçimcileri olarak adlandırılan, Moskova Dilbilim Çevresi ve Şiirsel Dil araştırmaları Derneğinin çalışmaları ele alınır. Saussure’a çok benzeyen bir yaklaşım ile nesnenin kendisini eşsüremlilik düzleminde ele almış oldukları söylenir. Bu incelemelerinde yazarın yaşamı, çağ ve toplum gibi kendi varlığının dışında kalan verileri ele almayarak, her şeyden önce yazınsallık vurgusunu öne çıkardıkları görülür. Propp’un Masalların biçimbilimi adlı çalışması ele alınarak metinlerdeki anlatı kurgusu deşifre edilerek Rus Biçimcilerinin değerlendirilmesi yapılır.

         Göstergebilimsel anlam konusunda ise, genel olarak, Greimas’ın göstergebilim anlayışı incelenir. Göstergebilimin konusunun anlam olduğu düşünüldüğü için öncelikle anlamın ne olduğu sorusu tartışmaya açılır.

         Göstergebilimsel dörtgen başlığı altında ise, anlamlamanın temel yapısı olarak nitelenen bağıntıların örneklenmesi olan göstergebilimsel dörtgen çalışmaları ele alınır. Örneklemeler sonucunda göstergebilimsel anlam çözümlemesinin, özelden genele, genelden özele, bütünden parçaya, parçadan bütüne doru sürekli bir açılım biçiminde eklemlendiği ortaya çıkar. Konuyu desteklemek için Strauss’un doğa/ekin karşıtlığı saptaması çizgileştirilerek verilir. Sonuç olarak, göstergebilimsel dörtgen uygulamasının yalnızca cinsel ilişkilerin ya da kişiler arası bağıntıların çözümlenmesinde değil, herhangi bir dizgenin temel anlam yapısından, değişik dizgelerin karşılaştırılmasına kadar tüm alanlarda yapılabileceği özetlenir.

         Eyleyenler başlığı altında, göstergebilimsel incelemede yüzeysel düzeyin ele alınmasına geçilir. Propp, Greimas ve Tesniere’in bu konuyu açımlayan çalışmalarına değinilir. Propp’un izinden giden bir çalışma yapan, Etienne Souriau adlı Fransız yazarın, tüm oyunların altı ‘oyunsal işlev’ üzerine oluştuğu örneklendirmesi ele alınır.

         Greimas’ın ayrıntılı çözümlemeleri ele alınarak, anlatı kavramını alabildiğince genişlettiği, yazınsal söylemden bilimsel söyleme, ekinsel uzamın kuruluşundan, sıradan bir eylemin hazırlanışına kadar her şeyi bir anlatı çizgesinde çözümlemeye çalışmasının nedenleri üzerinde durulur.

         Koşullandırım Türleri araştırmalarında ise, Greimas’ın bu konudaki örnekleri inceleme altına alınır. Greimas’ın koşullandırmayı öznenin yüklem üzerinde gerçekleştirdiği bir değişim olarak tanımlaması gösterilerek örneklere devam edilir.

         Çözümlemelerin, belirli bil dil ya da dil topluluklarının yapısına göre yapılmasının önemine değinilerek, bunun göstergebilim tasarısının zayıflığı olarak görülmemesi söylenir. Ve göstergebilimin sorunu olarak“insan için dünyanın ve insanın anlamı” olduğu belirtilir.

         Özneler ve Öznellik Alanları başlığında ise, Yapısalcılığın ve göstergebilimcilerin özneyi ve öznenin alanları konusunda yaklaşımları incelenir.

         Greimas’ın İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde verdiği derslerde temelinin atılmış olduğu söylenen göstergebilimin ana çizgileri ile nereden gelip hangi düzeye gelmiş olduğunun özetlenmeye çalışıldığı vurgulanır.

         Çalışmanın IV. Bölümünde Sonuç başlığı altında, Yapısalcılığın sınırları, tarih çerçevesinde değerlendirilmesi ve kavram hakkındaki çekinceler dile getirilir. Yapısalcılığa yapılan eleştiriler ve ondan beklenenler somut olarak ortaya serilir. Toplum için önemli olanın neden yapı değil değişim olduğu ele alınır. Yapısalcılığın, bilimsel bir yöntem olduğu ve kendi kendini aştığı oranda kesinleneceği vurgulanır.

         Tahsin Yücel’in ülkemizde alanında ilk olarak nitelen Yapısalcılık adlı bu çalışması, birbirinin iç içine geçmiş olan farklı disiplinlerin başlangıç aşamalarından hangi noktalara evrildiklerini göstermesi bakımından özellikle felsefe ve sanat öğrencileri için çok önemli bir kaynak kitap olarak değerlendirilmektedir.

Serkan Fırtına

[email protected]

Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız.

Cities of the World

Cities of the World – Fotoğraflar: Utku Atalay

[email protected]

doga-fotograflari

sanatlog-com

sanatlog.com

manzara-resimleri

sanatlog-fotograf

sanatlog-site

sanatlogcom-web-sitesi

odullu-sanat-siteleri-sanatlogcom

utku-atalay-fotograflari-sanatlog-com

sanatlog-yazarlari

odullu-sanat-bloglari-sanatlog.com

Edebiyat-Kültür-Sanat Dergileri E-mail Adresleri

Ocak 11, 2025 by  
Filed under Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Sanat

edebiyat-dergileri-e-mail-adresleri-sanatlog 

Hazırlayan: Osman Akyol

DERGİ

KATEGORİ

EDİTÖR

E-MAİL

Adam Sanat

(Kapandı)

Aylık/Sanat dergisi

Turgay Fişekçi

 

Adam Öykü

(Kapandı)

İki Aylık/Öykü dergisi

Semih Gümüş

 

Agora

(Kapandı)

İki Aylık

Osman Akınhay

 

Alaz

(Kapandı)

Mevsimlik

E.Mine Ömer

[email protected]

Argos

(Kapandı)

Aylık

Enis Batur

 

Akköy

İki Aylık

Güven Pamukçu

[email protected]

Aykırı Sanat

Aylık

M. Demirel Babacanoğlu

[email protected]

Afrodisyas Sanat

İki Aylık

Tahsin Şimşek

[email protected]

Akdeniz Edebiyat

İki Aylık

Faruk Demirel

[email protected]

Ada

Üç Aylık

Serkan Türk

[email protected]

[email protected]

Aylak

(Kapandı)

İki Aylık/Öykü dergisi

Murat Gülsoy

[email protected]

Aylak Fanzin

Aylık

Halil İbrahim Öztürk

[email protected]

Adı Yok

Mevsimlik

Ezgi Harmancı

[email protected]

Akatalpa

Aylık/Şiir dergisi

Tülay Elal Muş

[email protected]

Amanos Yazıları

(Kapandı)

İki Aylık

Murat Altunöz

[email protected]

Altyazı

Aylık/Sinema dergisi

Fırat Yücel

[email protected]

Andız

(Kapandı)

Aylık/Şiir dergisi

A.Uğur Olgar

[email protected]

Aşkar

İki Aylık

İdris Ekinci

[email protected]

Aşkın (e) Hali

Üç Aylık

Metin Demirci

[email protected]

Ardıçkuşu

Aylık

Burhan Mendi

[email protected]

Ay Vakti

Aylık

Şeref Akbaba

[email protected]

Ayraç

Aylık/Kitap tanıtım dergisi

Yunus Emre Tozal

[email protected]

Ayna İnsan

Üç Aylık

Fatih Yavuz Çiçek

[email protected]

Acemi

İki Aylık

Şeref Yılmaz

[email protected]

Büyük Doğu

(Kapandı)

Aylık

Necip Fazıl Kısakürek

 

Baykuş

Dört Aylık/Felsefe dergisi

Güçlü Ateşoğlu

[email protected]

Berfin Bahar

Aylık

İsmet Arslan

[email protected]

Bireylikler

İki Aylık

Halim Şafak

[email protected]

Berceste

Aylık

Ümit Fehmi Sorgunlu

[email protected]

Bir Nokta

Aylık

Mürsel Sönmez

[email protected]

Beşparmak

İki Aylık

Talat Avcı

[email protected]

Biri

Üç Aylık

Nergis Canefe

[email protected]

Beyazperde

(Kapandı)

Aylık/Sinema dergisi

Mehmet Atak

 

BoardTurk

İnternet sitesi

 Web admin: Ender Cengiz

[email protected]

B Planı

İki Aylık

Salim Nacar

[email protected]

BASAD Kültür Sanat Dergisi

Aylık

Günel Altıntaş

[email protected]

Cin Ayşe

(Fanzin)

Altı Aylık

Anita Sezgener

[email protected]

Çevirmenin Notu

Üç Aylık

Tozan Alkan

[email protected]

Çağdaş Türk Dili

Aylık

Sevgi Özel

[email protected]

Çağdaş Yaşam

Aylık

Duran Aydın

[email protected]

Diriliş

(Kapandı)

Aylık

Sezai Karakoç

 

Dar Sokak

(Kapandı)

Aylık

Murat Altunöz

[email protected]

Damar

Aylık

Özgen Seçkin

[email protected]

Dünya Bizim

dunyabizim.com

İnternet sitesi/kültür sanat portalı

Asım Gültekin

[email protected]

Dergi-lik

Blog sayfası

Abdullah Birokur

[email protected]

Değirmen

İki Aylık

Rüstem Budak

[email protected]

Deliler Teknesi

İki Aylık

Aydın Şimşek

[email protected]

Düşünbil

İki Aylık

Olcay Yılmaz

[email protected]

Dergah

Aylık

Mustafa Kutlu

[email protected]

Düşle

(Kapandı)

Aylık

Barış Kuran

[email protected]

Dünyanın Öyküsü

İki Aylık/Öykü ve eleştiri dergisi

Özcan Karabulut

editor@dunyanınoykusu.com

Dünden Bugünden Edebiyat

İki Aylık

Orhan H. Aydın

[email protected]

Duvar

İki Aylık

Enis Rıza Sakızlı

[email protected]

Dil ve Edebiyat

Aylık

Üzeyir İlbak

[email protected]

Edebiyat ve Eleştiri

İki Aylık

Ahmet Yıldız

[email protected]

Eylülce

İki Aylık

Ahmet Antmen

[email protected]

Ekin Sanat

Aylık

Turgut Koçak

[email protected]

Eylül

Aylık/Toplumcu edebiyat dergisi

Erdal Süsem

[email protected]

Edebiyatta Üç Nokta

Aylık

Cenk Gündoğdu

[email protected]

Evrensel Kültür

Aylık

Nuray Sancar

[email protected]

Emektar Daktilo

Aylık

İlke Deniz

[email protected]

Eşik Cini

İki Aylık/Öykü dergisi

Ali Enver Ercan

[email protected]

Edebiyat ve Eleştiri

(Kapandı)

İki Aylık/Eleştiri dergisi

Ahmet Yıldız

[email protected]

Eliz

Aylık

Hilmi Haşal

[email protected]

Edep

Aylık

Arif Ay

[email protected]

Edebi Müdahale

İki Aylık

Ömer Faruk Dönmez

[email protected]

Edebiyat Ortamı

Aylık

Mustafa Aydoğan

edebiyato/span/[email protected]

Edebiyatta Üç Nokta

Üç Aylık

Cenk Gündoğdu

[email protected]

Esrar

Aylık

Veysel Karani Tur

[email protected]

Fayrap

Aylık

Hakan Arslanbenzer

[email protected]

Film Arası

Aylık/Sinema dergisi

Suat Köçer

[email protected]

Güney

Üç Aylık

Aziz Özer

[email protected]

Gülistan

Aylık

Süleyman Karakaş

[email protected]

Geceyazısı

(Kapandı)

Dört Aylık

Enis Batur

 

Gediz

Mevsimlik

 

Ahmet Çınar

[email protected]

Genç

Aylık/Gençlik dergisi

Mehmet Lütfi Arslan

[email protected]

Galapera Öykü

(Fanzin)

Aylık

Jale Sancak

[email protected]

Gölge

Aylık e-dergi

Mehmet Kaan Sevinç

[email protected]

Hürriyet Gösteri

Üç Aylık

Doğan Hızlan

[email protected]

Hariçten Gazel

(Kapandı)

İki Aylık

Murat Ali Seven

 

Haşhaşi

Aylık

Osman Çakmakçı

[email protected]

Hece

Aylık

Hüseyin Su

[email protected]

Hayalet Gemi

(Kapandı)

İki Aylık

Murat Gülsoy

 

Hece Öykü

İki Aylık/Öykü dergisi

Hüseyin Su

[email protected]

Heves

(Kapandı)

Üç Aylık/Şiir dergisi

Ali Özgür Özkarcı

[email protected]

Hicran

İki Aylık

Adem Korkmaz

[email protected]

Hayal

Üç Aylık

A. Savaş Savaşoğlu

[email protected]

Haksöz

Aylık

Hamza Türkmen

[email protected]

Haber Kültür

İnternet sitesi

Ercan Yılmaz

[email protected]

Hayvan

(Kapandı)

Aylık/Paldır Kültür dergisi

Metin Üstündağ

 

Hayal Bilgisi

Aylık

Cihat Albayrak

[email protected]

Har

İki Aylık

Nazmiye Kete

[email protected]

Havsala

Aylık

Gürsel Tanrıverdi

[email protected]

Islık

(Sanal dergi)

İki Aylık

Engin Akbaba

[email protected]

İnsancıl

Aylık

Cengiz Gündoğdu

[email protected]

İskele

Mevsimlik

Safa Arslan

[email protected]

İtibar

Aylık

İbrahim Tenekeci

[email protected]

İzlek

(Kapandı)

Aylık

Nizamettin Uğur

[email protected]

İmge Öyküler

(Kapandı)

İki Aylık/Öykü dergisi

Özcan Karabulut

 

İmlasız

(Kapandı)

İki Aylık anarşist dergi

Halim Şafak

[email protected]

İspinoz

(Kapandı)

İki Aylık/Şiir der/span /pp class=”MsoNormal” style=”text-align: center;” align=”center” gisi

Hasan Güneş

[email protected]

insanokur.org

İnternet sitesi

Ümit Yıldırım

[email protected]

[email protected]

İzdiham

Aylık

Bülent Parlak

[email protected]

İzafi

İki Aylık

Mustafa Orman

[email protected]

İnceleyen

İki Aylık/Kitap Eleştiri ve Tanıtım

Fatih Budak

[email protected]

Kurşun Kalem

İki Aylık

Veysel Çolak

[email protected]

Kar

İki Aylık

Niyazi Yaşar

[email protected]

Kertenkele

Üç Aylık

Şermin Hüküm

kertenkeleedebiyatdergisi@

gmail.com

Kuzey Yıldızı

(Kapandı)

İki Aylık

Vedat Kamer

[email protected]

Kum

İki Aylık

Gencer Uçar

[email protected]

Kaçak Yayın

(Kapandı)

Aylık

Aslan Özdemir

[email protected]

Kurtuba

Aylık

Ahmet Tek

[email protected]

Kıyı

İki Aylık

Fethi Yılmaz

[email protected]

Köprü

Üç Aylık

Mesut Zaimoğlu

[email protected]

Karagöz

İki Aylık/Şiir ve temaşa dergisi

Hakan Şarkdemir

[email protected]

Kitap-lık

Aylık

Murat Yalçın

[email protected]

Kitapçı

İki Aylık/Kitap tanıtım dergisi

Ayhan Şahin

[email protected]

Koridor

Üç Aylık

Levent Özbek

[email protected]

Kül Öykü

İki Aylık/Öykü dergisi

Bilal Kolbüken

[email protected]

Karakalem

Aylık

Metin Karabaşoğlu

[email protected]

Kurgu

İki Aylık

Alaattin Topçu

[email protected]

Karayazı

İki Aylık

Süreyya Filiz Sisli

[email protected]

Karşın

İki Aylık

Dilek Genç Dilsiz

[email protected]

Kardelen

İki Aylık

Kadir Bayrak

[email protected]

Kökler

(Kapandı)

Üç Aylık

Osman Özbahçe

[email protected]

Kaos GL

İki Aylık/Labunya dergisi

Ali Erol

[email protected]

Kuyudaki Koro

Üç Aylık

Bünyamin K.

[email protected]

Kalem

İki Aylık

Kemal Akoğlu

[email protected]

Karabatak

İki Aylık

Ali Ural

[email protected]

Kün Edebiyat

İki Aylık

Ali Tavşancıoğlu

[email protected]

Kum

İki Aylık

Aydın Şimşek

[email protected]

Kırtıpil

İki Aylık

Berkan M. Şimşek

[email protected]

Kültür Mafyası

(Kapandı)

Aylık/Kültür Sanat Dergisi

Turgay Özçelik

[email protected]

Kasaba Sanat

Mevsimlik

Emine Kuşoğlu

[email protected]

Kızılcık

İki Aylık/Sosyalist Siyasi Kültür Dergisi

Hüseyin Hasançebi

[email protected]

Koza Dergisi

İki Aylık

Semih Samyürek

[email protected]

Kirpi

Aylık

 

[email protected]

Lacivert

İki Aylık

Esengül Kutkan

[email protected]

Ludingirra

(Kapandı)

Üç Aylık/Şiir dergisi

Nemciye Alpay

 

Mesele

Aylık

Osman Akınhay

[email protected]

Mavera

(Kapandı)

Aylık

Cahit Zarifoğlu

 

Milliyet Sanat

Aylık

Abdi İpekçi

[email protected]

Mühür

İki Aylık/Şiir dergisi

Mustafa Fırat

[email protected]

Mahsus Mahal

Üç Aylık

Aytekin Yılmaz

[email protected]

Mor Taka

Aylık/Şiir dergisi

Yaşar Bedri Özdemir

[email protected]

Mostar

Aylık

Mehmet Raşit Küçükkürtül

[email protected]

Mavi ADA

Mevsimlik

Şenol Yazıcı

[email protected]

Moral Dünyası

Aylık

Yavuz Bahadıroğlu

[email protected]

Mahalle Mektebi

İki Aylık

Ulvi Kubilay Dündar

ulvikubilaydundar@

mahallemektebi.net

Mavi Yeşil

İki Aylık

Hasan Öztürk

[email protected]

Mimesis

Altı Aylık/Tiyatro dergisi

Fırat Güllü

[email protected]

Mürekkep

(Fanzin)

Üç Aylık

Ömer Uyan

[email protected]

Notos Öykü

İki Aylık

Semih Gümüş

[email protected]

Nikbinlik

Aylık

Ahmet Antmen

[email protected]

Nida

Aylık

Fatih Bütün

[email protected]

Natama

Üç Aylık

Enis Akın

[email protected]

Patika

Üç Aylık

Zeki Afacan

[email protected]

Poetikhaber

Blog sayfası

Mustafa Celep

[email protected]

Papirüs

(Kapandı)

Aylık

Cemal Süreya

 

Picus

(Kapandı)

Aylık

Gülenay Börekçi

 

Peyniraltı Edebiyatı

Aylık

Selim Bektaş

[email protected]

Roman Kahramanları

Üç Aylık

Ömer Asan

[email protected]

Rind

Edebiyat Kitabı

Tuğrul Tanyol

[email protected]

Ortanca

Üç Aylık

İbrahim İmer

[email protected]

Öteki-siz

Aylık

 

[email protected]

Özgür Edebiyat

İki Aylık

Metin Celal

[email protected]

Öykü Teknesi

(Kapandı)

İki Aylık

Aydın Şimşek

[email protected]

Öteki-siz

İki Aylık

Salih Aydemir

[email protected]

Peyniraltı Edebiyatı

Aylık

Selim Bektaş

[email protected]

Sanat Cephesi

Üç Aylık

Sırrı Öztürk

[email protected]

SanatLog

sanatlog.com

İnternet sitesi

Hakan Bilge

[email protected]

Sıcak Nal

İki Aylık

Süreyya Evren

[email protected]

Sabit Fikir

Aylık

Elif Bereketli

[email protected]

Sincan İstasyonu

Aylık

Abdülkadir Budak

[email protected]

Sinema

(Kapandı)

Aylık/Sinema dergisi

Mehmet Açar

Engin Ertan

 

Siyahi

(Anarşist/Kapandı)

İki Aylık

Bülent Usta

[email protected]

Sızıntı

Aylık

Dr. Arif Sarsılmaz

[email protected]

Somuncu Baba

Aylık

Musa Tektaş

[email protected]

Sombahar

(Kapandı)

Aylık/Şiir dergisi

Murat Yalçın

 

Sözcükler

İki Aylık

Turgay Fişekçi

[email protected]

Seçilmiş Hikayeler

(Kapandı)

Aylık/Öykü

Salim Şengil

 

Sühan

(Kapandı)

İki Aylık

Hüseyin Kaya

[email protected]

Sanat ve Hayat

(Kapandı)

Aylık

Hacı Orman

 

Sınırda

(Kapandı)

Üç Aylık

Hüsamettin Çetinkaya

[email protected]

S’imge

(Kapandı)

İki Aylık

Emine Tutar

[email protected]

Sunak

Aylık

Hakan Keysan

[email protected]

Sosyalist Forum

sosyalistforum.org

Sosyalist internet sitesi

Bilal Kolbüken

[email protected]

Sekizinci Kıta

Kırk beş Günlük

Can Ulusoy

[email protected]

Sarnıç

Aylık

İnan Çetin

[email protected]

Semaver Öykü

İki Aylık

Deniz Dengiz Şimşek

[email protected]

Sonsuzkare

Aylık/Sinema dergisi

Mesut Uçakan

[email protected]

Siyah Beyaz

Üç Aylık

Zafer Köse

[email protected]

Şiir Atı

(Kapandı)

İki Aylık/Şiir dergisi

Seyhan Erözçelik

[email protected]

Şiiri Özlüyorum

Aylık/Şiir dergisi

Fuat Çiftçi

[email protected]

Şehrengiz

İki Aylık

Cihat Karaman

[email protected]

Şiir Akademisi

İnternet sitesi

Hilmi Haşal

[email protected]

Şiir Saati

Üç Aylık/Şiir dergisi

Gülümser Çankaya

[email protected]

Şair Çıkmazı

Aylık/Şiir dergisi

Adnan Acar

[email protected]

Şiirden

İki Aylık/Şiir dergisi

Metin Cengiz

[email protected]

Tersakan Toros

(Kapandı)

İki Aylık

Ali Ozanemre

[email protected]

Taflan

(Kapandı)

İki Aylık

Faruk Bal

[email protected]

Türk Edebiyatı

Aylık

Beşir Ayvazoğlu

[email protected]

Temrin

Aylık

Hüseyin Kaya

[email protected]

Tasfiye

Aylık

Ahmet Örs

[email protected]

Türkçe Bilgi

İnternet sitesi

 

[email protected]

Türk Dili Dergisi

Aylık

Ahmet Miskioğlu

[email protected]

Temren

İki Aylık/Şiir ve yazın dergisi

Muammer Can

[email protected]

Tmolos Edebiyat

Üç Aylık

Ömer Akşahan

[email protected]

Tavır

(Sosyalist)

İki Aylık

Veysel Şahin

[email protected]

Tay

İki Aylık/Kültür, sanat ve çevre dergisi

Halil Nihat Yıldız

[email protected]

Tasart

Tasarım ve sanat e-dergisi

Kamil Eser

[email protected]

Umran

Aylık

Şemsettin Özdemir

[email protected]

Üçüncü Mevki

Aylık

Gökçe Özder

[email protected]

Ücra

İki Aylık/Şiir dergisi

Murat Üstübal

[email protected]

Varlık

Aylık

Enver Ercan

[email protected]

Virgül

(Kapandı)

İki Aylık

Mustafa Arslantunalı

[email protected]

Videosinema

(Kapandı)

Aylık/Sinema dergisi

Vecdi Sayar

 

Velvele

(Fanzin)

Aylık

 

[email protected]

Varaka

İki Aylık

Mikail Söylemez

[email protected]

Yaba/Yaba Edebiyat

İki Aylık

Aydın Doğan

[email protected]

Yasakmeyve

İki Aylık/Şiir dergisi

Bülent Usta

[email protected]

Yordam

İki Aylık

Mehmet Sait Çakar

[email protected]

Yaprak

(Kapandı)

On beş günlük

Orhan Veli Kanık

 

Yağmur

İki Aylık

Abdullah Aymaz

[email protected]

Yedi İklim

Aylık

Ali Haydar Haksal

[email protected]

Yumuşak g

(Kapandı)

İki Aylık

Adullah Faruk Gönüllü

[email protected]

Yeniyazı

İki Aylık

Yavuz Türk

[email protected]

Yitik Ülke

(Kapandı)

Aylık

Kadir Aydemir

[email protected]

Yolcu

İki Aylık

Ferhat Kalender

[email protected]

Yom Sanat

(Kapandı)

İki Aylık

Cuma Duymaz

[email protected]

Yeni İnsan Yeni Sinema

Üç Aylık/Sinema dergisi

Zahit Atam

[email protected]

Yüzakı

Aylık

Muhammet Ali Eşmeli

[email protected]

Yedinci Sanat

(Kapandı)

Aylık/Sinema dergisi

Atilla Dorsay

 

Yeni Sinema

(Kapandı)

Aylık/Sinema dergisi

Şakir Eczacıbaşı

 

Yeni Film

Üç Aylık/Sinema dergisi

Bülent Görücü

[email protected]

Yön

(Kapandı)

Aylık

Doğan Avcıoğlu

 

Yazko Edebiyat

(Kapandı)

Aylık

Memet Fuat

 

Yaratım

Aylık/Şiir dergisi

Ahmet Çakmak

[email protected]

Yel Değirmeni

Nüsha

Muhammed Emre Yapraklı

[email protected]

Yalnızlar Mektebi

İki Aylık

Devran Bostancıoğlu

[email protected]

Zalifre Yazıları

İki Aylık/Şiir ve eleştiri dergisi

Hüseyin Avni Cinoğlu

[email protected]

Zula

Aylık

Efecan Keskin

[email protected]

Zamansız

Aylık

Eyüp Fazlı Koştan

[email protected]

 

Kadın Gücünün ve Bilgeliğinin İkonası

Cadı

Tanrıça, Madonna, Meryem, evdeki melek, büyücü, şeytan, cadı… Tarih boyunca eril iktidar tarafından yaratılan kadın imgeleri arasında cadı, ataerkil toplumun imgeleminden modern çağlarda dahi silinmeyen stereotiplerden biri ve kadınla özdeşleşen bütün stereotipler gibi doğrudan kadının cinselliğiyle ilişkili… Ataerkinin kuruluşundan bu yana, yetişkin bir dişillikle ilintili cadılık kovuşturuldu, çocuksu ve işveli kadınlıkla bağlantılı tatlı cadılık ise özendirildi, arzu edilir bir ikon olarak popüler kültür tarafından meşrulaştırıldı. Kadın cinselliğine duyulan arzu ile korku arasındaki eril bölünmenin ifadesi oldu cadılık hep… Cadılarla ilgili ilk bilgileri veren Ortaçağ yazmalarından romanlara, tarih kitaplarından tiyatro eserlerine kadar geniş bir literatüre sahip olan bu “kurum” çerçevesinde kadın daima korkulası ve cezalandırası bir vahşi güç olarak belirlenir. Doğal iyileştirici, büyüleyici ve kuşaklar boyunca anadan kıza aktarılan sırların taşıyıcısı olan kadın, cadı avı ideologları tarafından günahkâr (günah doğayla eşanlamlıdır), cinsel olarak denetlenemez, doymak bilmez ve erdemli erkeği baştan çıkarmaya hazır bir kötülük timsali olarak aşağılanır. Doğaüstü güçler ve bastırılmış cinsellik ayrılmaz şekilde birlikte işlenir. Kadın doğasında varolan vahşi yetenekler ve bilgelik, şeytan tarafından ele geçirilmişliğin göstergesi olarak değerlendirilir ve bu durum kendini saldırgan cinsel davranışlarla ifade eder. İğdiş edici canavar kadın olarak erkeklerin iğdiş edilme korkusunun odaklandığı cadı, din ve eril cinsellik gibi ataerkilliğin iki önemli unsurunu tehdit eder. Dolayısıyla kontrol altına alınmalıdır. Korku sineması ve edebiyatı 50’lerden itibaren cinselliklerini kullanarak erkekleri tuzaklarına düşüren, aileyi, dinsel değerleri, erkeğin cinselliğini ve otoritesini tehdit eden dişi canavar imgesinden faydalanmıştır. Cadı genellikle “ötekidir”, asıl olan ise uysal, masum, dilsiz, iyi yürekli kadın… Bu janra dahil hikâyelerin sonunda dişi canavar yok edilerek cezalandırılırken eril kaygılar yatıştırılır ve ataerkil sistemin devamına olan inanç pekiştirilir.

hande-ogut-sanatlogcom-yazilari

Cadıların Çekici

17. yüzyıl cinsellik perspektifinde cadılık, cinselliğin dizginlerinden kopması olarak görülür. Klasik cadılık prototipinin şekillendirilmesi yönündeki ilk sistematik yaklaşım, 1486’da sorgu hâkimleri Jacob Sprenger ile Heinrich Kramer’in cadı avcıları için yazdıkları Malleus Maleficarum (Cadıların Çekici) adlı kitaptır. Hıristiyanlık içinde demonolojinin, yani cin ve şeytan bilgisinin klasik ansiklopedisi olan ve otoritesini 300 yıl boyunca tüm Avrupa’da sürdüren kitaba göre “bütün cadılık etle bağlantılı olan zevkten kaynaklanıyor, bu zevk kadınların bir türlü doyamadıkları şeydir. Bundan dolayı bütün zevklerini tatmin etmek için şeytanla bağlantı kurarlar.”

Malleus Maleficarum’da anlatılan demonoloji, cadıların gücünü onların şeytanla ilişkilerine, özellikle de cinsel ilişkilerine bağlayan sistematik bir kurum oluşturur. Bir Batı Avrupa fenomeni olan 15. ve 16. yüzyıl cadı algısı, tamamen şeytanla işbirliği yapan, ruhunu şeytana satarak doğaüstü yetenekler elde eden kadınlar üzerinden kurgulanmış bir algıdır. Klasik cadılığın merkezinde cadıların doğaüstü yeteneklere ve güçlere sahip olabilmek için şeytanla bir sözleşme yaptıkları inancı yatar. Bir kadının erkek ayrıcalıklarını kullanmasından duyulan büyük korku, baştançıkarıcılığı ve doğurganlığından duyulan endişeyle birlikte cadı takıntısının iki boyutunu oluşturur. Cadılık ve büyülü güçlerle kadınlar arasında bağlantı kurulmasının en büyük nedeninin, kadının sahip olduğu ve erkeklerin akıl erdiremediği gizemli yaşam verme, doğurma yeteneği olduğunu belirtir Campbell. Çünkü dişi bedende biyolojik bir ritm vardır. Kadın cinselliğinin zamansallığı evrenin zamanına, kozmik zamana, aya, güneşe, dalgalara ve mevsimlerle bağlı başka bir tür ekonomi içinden kurulur. Bu döngüsel zaman, birçok uygarlığa ait mitlerin ve özellikle de mistik tecrübenin zamanı olan anıtsal zamanla birlikte, çizgisel zamandan başka türlü anlamlar, dişil anlamlar ifade eder. Vahşi (wild) sözcüğü gibi cadı (witch) sözcüğü de bir aşağılama niyetiyle kullanılmıştır tarih boyu… Oysa cadı, yaşlı ya da genç şifacılara yakıştırılan bir addır ve kökeniyse, akıl, bilgi anlamına gelen wit sözcüğüdür. Ancak eski vahşi anne dinlerine baskın çıkan tek tanrı dinlerinin görüşünce, kadının doğanın şifalı bilgisine sahip oluşu, cadılıkla suçlanmasına yetip artacaktır bile…

Witch_of_Endor_(Nikolay_Ge)-sanatlog.com

Modern Cadılar, Wicca’lık ve Ekofeminizm

1749’da başlayan cadı tartışmalarına dahil olan en etkili teorisyen Jules Michelet, Büyücü adlı kitabında kendi radikal çizgisini ortaya koyabilmek için cadılıktan faydalanır. Özgür ruhlu, iktidar karşıtı, kadın yanlısı, doğa tutkunu romantik bir figür olarak ortaçağ ikonografyasına eklenir böylece. Cadıların tanrısı olarak hem pagan doğa tanrısı Pan’ı, hem de Hıristiyan Şeytan’ı belirler Michelet. Bu şeytan, nihai isyancı, “suçluların da suçlusu” ve tam bir anti kahramandır. Ona tapınan cadılar, özgürlüğün neşeli savunucuları ve vahşi doğanın bekçileridirler. Masallardaki cadılıkla değil, modern pagan cadılıkla ilgilenen Lois Martin’in Cadılığın Tarihi-Ortaçağ’da Bilge Kadının Katli adlı kitabında belirttiği gibi Michelet’nin, romantikleştirilmiş ortaçağ köylü cadısı, 19. yüzyıl radikalizm ruhunu üzerine geçirmiş olmakla beraber daha sonraki bir dizi versiyonu da etkiler. 1890’larda Amerikan kadın hakları savunucusu Matilda Joslyn Gage, Michelet’den esinlenerek kendi bilge köylü kadınını, kadınların bedenleri, akılları ve ruhları üzerine girişilen bir savaşta Kilise ve Devlet’in güçlerinin karşısına çıkarır. Kadınların rolünü iyileştiricilere ve Toprak Ana’nın kutsal sayıldığı geçmişin anaerkil döneminin adil rahibelerine indirgeyerek, düzenin erkek egemen güce karşı durmaya kararlı bir düşman olarak tasvir eder kendi cadısını. Gage’in cadısı daha sonra 1970’lerdeki radikal pagan feminist düşüncede yeniden ortaya çıkar ve Amerikan Kadın Hareketi’nin mitolojisinde kadın gücü ve bilgeliğinin ikonası işlevini üstlenir.

Tanrıça ruhsallığının önemini vurgulamaya meyil gösteren neopagan dinler, kadına ve kutsal dişiye yönelik geleneksel dinlerin düşmanca tutumlarını sorgular. Dianik Cadılık (Dianic Wicca) kaynağı radikal feminizmde olan bir dindir; Wiccalık ise panteist pagan inanışlarına dayanan, doğa tabanlı bir inanç sistemi… Doğada tanrısal bir güç bulan ve ekofeminist duyarlık taşıyan Wiccalar, taşlara, kristallere, bitkilere kutsal bir anlam biçerler, doğayla uyum içinde yaşar, ekolojik dengenin sağlanması için çalışırlar. Temel amacı, gezegeni tehdit eden yıkıcı pratiklerin önüne geçecek, yeryüzü temelli yeni bir bilinç geliştirmek olan ekofemistlere adeta ilham olmuştur cadı kültü. Kültürel ekofeminisler doğayla özdeşliklerini çeşitli sanatlar yoluyla dile getirirken, mitlerin anlatımına yönelir, cadı meclislerini yeniden canlandırırlar. Gizemsel kaynaklara, tanrıçaya tapınmaya, paganizme, büyücülüğe veya eski yeryüzü temelli dinlere yönelir, organik yiyecek birlikleri oluşturur, barış kampları düzenler, doğrudan çevre eylemlerine katılırlar. 70’lerde oluşturulan Pagan Federasyonu’nun başkan yardımcılığı görevini yürüten ve kendi kurduğu Hearth of Hecate derneğinin başrahibeliğini yapan Kate West, modern Wicca’lardan biridir. Cadının Mutfağı adlı kitabında Wicca’nın temel prensiplerini anlatır, tütsü, mum ve sabun yapımından yemek tariflerine, bitkilerden yapılan çay ve içeceklerden losyonlara kadar doğal malzemelerle hazırlanan pek çok şifalı karışımın reçetesini verir. Adını cadı avlarının doruğa çıktığı 16. yüzyılda John Knox isimli bir rahip tarafından dağıtılan kadın düşmanı risalelerden alan “Monstrous Regiment Theater” adlı feminist tiyatro grubuysa Vinegar Tom’da dört kadının cadılaştırılması ve sonunda asılmasını anlatır. Oyunda kadınların cadı olarak görülmesine neden olan özellikleri erkeksiz bir hayat seçmeleri, kürtaj yapmaları, sevişmekten haz almaları ve şifalı otlar pişirmeleridir.

12. yüzyılda başlayıp 15. yüzyılda zirveye çıkan, hatta 18. yüzyılda dahi varlığını sürdüren cadı avlarının en büyük nedeni, erkeklerin yapabildiklerini yapabilen kadınların varlığıdır.

witch_house_by_totalnol-sanatlog-com

Yeni oluşmakta olan “erkek bilime” kadın fikrinin girmesinden büyük bir korku duyulur. Bundan dolayı simyacıların görüşlerini erkek bilimciler, tam olarak reddetmeseler bile onu “temiz olmayan” görüşler olarak açıklayıp, “tertemiz” (kadınsız) bir bilim yaratmak istedikleri için reddederler. Kilise zaten doğuşundan bu yana anaerkil toplumsal yapıyı yıkabilmek için sürekli çaba harcamıştır. Cadılık dünyevi bir sorun olarak görülmüş ve davalar şehir mahkemelerinde yürütülmüştür Ortaçağda. Çoğu cadılık suçlamasının ardında, cinsel güç, şifacılık, ebelik, büyücülük gibi bahanelerin yanı sıra mirasa ilişkin kaygı ve rekabetlerin yattığı da bilinir. Suçlanıp mahkûm edilen kadınların, kendilerine kalan mirası erkek akrabalarına geçirmeyi kabul etmeyip haklarını savunmalarıdır cadılıkla yaftalanmalarının nedeni… Salem cadı yargılamaları, Fatmagül Berktay’ın Tarihin Cinsiyeti’nde belirttiği gibi, kadınların gayrıresmi güçlerinin etkisini ve aynı zamanda da sınırlarını ortaya koyar. Suçlayıcılar, suçlananlar ve tanıklar olarak kadınlar, bu büyük toplumsal çalkantının tam merkezinde yer alırlar ama erkeklerin oluşturduğu siyasal ve dinsel seçkinlerin elindeki resmi iktidar ve güç odağının dışında, ekonomik ve toplumsal bakımdan bağımlı ve silahsız durumda kalmaya devam ederler.

Cadıların Esas Suçu: Aktif Cinsellik

Kadınlar, ana tanrıça olarak Bakire Meryem’in şahsında cinsiyetsizleştirilip, kötücül baştan çıkarıcı Havva’nın şahsında kötülenirken, gerçek kadınlar da cadı diye yakılıyordu. Horkheimer cadı avlarını, “bir cinsel gruba karşı gerçekleştirilmiş en korkunç terörizm” olarak adlandırıyordu. Kilise doktrini, kadının bozuk ve günahkâr bir doğası olduğunu iddia ediyor; erkek egemen dünya bu ideolojiyi kadına karşı şiddet uygulamanın gerekçesi olarak kullanıyordu. Ondördüncü yüzyılda başlayan cadı avları, onsekizinci yüzyıla, akıl çağına kadar sürdü. Avrupa, İngiltere ve Kuzey Amerika’da cadı avları gerçekleştirildi. Cadılara akla gelecek her tür suç atılıyordu gerçi ama esas suçları “aktif cinsellik”ti. Kilisenin gözünde cadının gücü cinselliğinden geliyordu; bir kadının cadıya dönüşmesinin şeytanla girdiği haz verici cinsel birleşme ile gerçekleştiğine inanılıyordu.

Jagentowicz Mills, Woman Nature and Psyche

(Metis Ajanda 2025, Metis Yayınları; Hazırlayanlar: Emine Bora, Müge G. Sökmen)

CADININ KİTAPLIĞI

Cadılığın Tarihi: Ortaçağ’da Bilge Kadının Katli/Lois Martin, Çev: Barış Baysal, Kalkedon Yayınları, 2025

Cadıların Günbatımı/Ahmet Güngören, Ayraç Yayınevi, 2025

Cadı Kız/Celia Rees, Çev: Reşit Arnık, Çitlembik Yayınları, 2025

Tarihin Cinsiyeti/Fatmagül Berktay, Metis Yayınları, 2025

Büyünün Cadılığın ve Okültizmin Tarihi/W. B. Crow, Çev: Fulya Yavuz, Dharma Yayınevi, 2025

Ortaçağ Avrupası’nda Cadılar ve Cadı Avı/Haydar Akın, Dost Kitabevi, 2025

İnekler, Domuzlar Savaşlar ve Cadılar/Marvin Harris, Çev: M. Fatih Gümüş, İmge Kitabevi, 1995

Cadılar Büyücüler ve Hemşireler/Barbara Ehrenreich, Çev: Ergun Uğur, Kavram Yayınları, 1992

Hande Öğüt

[email protected]

Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız.

Riot in Taksim

Riot in Taksim - Fotoğraflar: Utku Atalay

[email protected]

politik-olaylar

taksim-gezi-parki-olaylari

siyasal-eylemler

gezi-parki

gezi-parki-fotograflari

polis-siddeti

gezi-parki-direnis-fotograflari-sanatlog.com

utku-atalay-fotograflari-sanatlog.com

sanatlog.com

polis-teroru

gezi-parki-direnis

polis-siddeti-ve-direnisciler-sanatlog.com

gezi-direnisi

gezi-direnisi-fotograflari-sanatlogcom

Sonraki Sayfa »