Sanat yapmak için her gün çabalayan onlarca insan kent sokaklarını dolduruyor, sonra da hayatın gerçek sorunlarıyla başetmeye çalışırken, hayallerinden vazgeçiyor. Ekonomik yaptırımların en çok hissedildiği anlar, işte bu umutsuzluk dolu günler olarak herkesi olumsuz etkiliyor. Ekonomi ve sanat birbirine karıştırmamalıdır. Bu etik ve güzel olan eserleri kötü etkiler. Hep bu ...
Devamı »Rene Magrette’in Les Amants II’su
“Benim resimlerim hiçbir şey anlatmayan görsel imgelerdir. Akla gizemi getirirler. Doğrusunu isterseniz, benim resimlerimi gören biri kendi kendine şu basit soruyu sorar: ‘Bunun manası ne?’ O resmin bir manası yoktur. Çünkü zaten gizem de aslında hiçbir şeydir, bilinmeyendir.” 21 Kasım 1898’de Belçika’nın Lessines şehrinde terzi Leopold Magritte ile kadın şapkacısı ...
Devamı »Love (2015, Gaspar Noé)
Ars longa, vita brevis… Yakın zamanda sinemaya baktığımızda, Mulvey’in veya Zizek’in* baktığı açıdan, sanatsal aşkın pornografik hazcılığını en provokatif şekilde yansıtan iki isimle karşılaşırız: Lars von Trier ve Gaspar Noé.** Bu yazı da Gaspar Noé’nin Aşk’ından geriye kalanlar… “Sen ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az belirtirsen, o kadar çoğa ...
Devamı »La fille sur le pont (1999, Patrice Leconte)
“Sana bir hikâye anlatacağım: Uzun zaman önce sokağın çift tarafında, 22 numarada kalırdım. Sokağın karşısındaki tek numaralı evlere bakar; orada oturan insanların daha mutlu, odalarının daha güneşli, partilerinin daha eğlenceli olduğunu düşünürdüm. Aslında onların odaları daha karanlık ve küçüktü. Sonra onlar da sokağın karşısına gözlerini diktiler. Çünkü biz şansı hep ...
Devamı »Demolition (2015, Jean-Marc Vallée)
Yeniden Başlayabilenlere “Yağmurluyken görmezsin beni Güneşliyken düşünürsün beni” (Julia) Demolition (2015, Yeniden Başla) Jean-Marc Vallée’nin 9. filmi. İlk filmlerinden başlayarak bireysel ve aile içi sorunlardan toplumsal sorunlara varan bir çizgide filmler çekmiştir. Demolition, Davis Mitchell’in (Jake Gyllenhaal) trafik kazasında karısını kaybetmesi ile düştüğü duygusal çöküntüden hareketle kendini yeniden keşfetme sürecini ...
Devamı »Notting Hill (1999, Roger Michell)
Türkçeye, Aşk Engel Tanımaz şeklinde çevrilmiş, başrollerini Julia Roberts ve Hugh Grant’in paylaştıkları ve Roger Michell yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılan, 1999 İngiltere yapımı romantik komedi türünde bir film Notting Hill. Klişe bir konuya ve tahmin edilebilirliği zor olmayan bir finale sahip olmasına rağmen, 1994 yapımı İngiliz romantik komedilerini başlatan filmlerden ...
Devamı »Her (2013, Spike Jonze) ve Midnight in Paris (2011, Woody Allen)
Geçmişte, Geleceksiz Bir Şimdi Spike Jonze’un son filmini (Her) seyretmeye başlar başlamaz, “Yine geleceğe dair bir kurgu!” diye geçirdim içimden. Ve Amerikan sinema endüstrisinin neredeyse başlangıcından bu yana “ürettiği”, geleceği öngören (ya da öngörmeye çalışan) onlarca film geliverdi aklıma. Çok uzun süredir, hemen her yıl Amerikalı yönetmenler/senaristler gelecekte “işlerin” nasıl ...
Devamı »Cat on a Hot Tin Roof (1958, Richard Brooks)
Kızgın Damdaki Kedi, 20. yüzyılın en büyük Amerikalı oyun yazarlarından, gerçek adı Thomas Lanier Williams olan ancak Tennessee Williams takma adıyla bilinen Güneyli bir yazarın 1955 yılında Pulitzer Tiyatro Ödülü’nü kazanan bir Broadway oyunundan, 1958 yılında Richard Brooks tarafından sinemaya uyarlanmış, başrollerini Elizabeth Taylor, Paul Newman ve Burl Ives’in paylaştığı, ...
Devamı »The French Lieutenant’s Woman (1981, Karel Reisz)
Fransız Teğmenin Kadını: Film İçinde Film, Oyun İçinde Oyun İyi filmlerin açılış sahneleri iyi romanların açılış cümleleri gibidir. Bize aslında eserin ruhunu, o ruhun tebellür ettirmeye niyetlendiği aslını ve özünü verir. 1981 yapımı, Karel Reisz tarafından yönetilen ve Meryl Streep ile Jeremy Irons’ın başrollerini paylaştığı Fransız Teğmenin Kadını/The French Lieutenant’s ...
Devamı »Liv & Ingmar (2012, Dheeraj Akolkar)
Dheeraj Akolkar’ın 2024’de çektiği bir belgesel: Liv & Ingmar. Güzeller güzeli Rita Hayworth, eşi Orson Welles’ten boşandıktan sonra, “Anladım ki bir dâhiyle yaşamak zormuş,” minvalinde bir şey söylemiş. Aynı şey Liv Ullmann (d. 1938) ile Ingmar Bergman (1918-2007) için de söylenebilir. Bergman’ın tansiyonu yüksek yapıtlarındaki gelgitli kadın-erkek ilişkileri gibi inişli ...
Devamı »Chikamatsu Monogatari (1954, Kenji Mizoguchi)
Aşkı Siyasalın Kıyılarında Okuma Denemesi: Chikamatsu Monogatari Bu yazıda biraz deneysel denilebilecek bir yorumlama tarzıyla Japon Yönetmen Kenji Mizoguchi’nin “Chikamatsu Monogatari - The Crucified Lovers” adlı filminden yola çıkarak siyasal fenomene ait kavramlarla aşk meselesini irdelemeye çalışacağım.[1] Bu kısa giriş cümlesi bile bu yorumlama işine girmeden önce birkaç tane problematiği ...
Devamı »Kayısı Gülü
Neredeyse yatağa sığmayan doksan kiloluk cüsseli vücudu, bütün kaslarını salmış; ruhu, penceresinden izinsizce içeriye giren ve serinliğiyle tüylerini diken diken eden bir sabah meltemininönüne takılmış tüy misali, arada bir hırslanan esintiyle gökyüzüne yükselmiş, bulutların üzerinde aheste aheste sürükleniyormuşçasına hafiflemiş hissettiriyordu kendini. Öylesine tatlı bir sarhoşluk yaşamaktaydı ki, göz kapaklarını açmakta ...
Devamı »Yanılsama Evrenimiz
Erkekler bir yanılsama evreninde yaşarlar, kadınlar ise bu yanılsamayı yaratanlardır. Kadınlar yanılmayı ve yanılsamayı istemez, yanıltmayı ister, erkekler aksini. Erkek egemenliğinin yarattığı moda, kozmetik, magazin ve eğlence dünyası, kadını yanılsatmaya, ona yalancı bir dünya ve afyon sunmaya çabalarken, erkek bu yanılsama evreninde asıl kendisini yanıltır. Bu yanılsamayı duygu dünyamızdan biliriz. ...
Devamı »Voyager (1991, Volker Schlöndorff)
Voyager filmi 1991 yapımı, Max Frisch’in Homo Faber romanından, Volker Schlöndorff tarafından yapılan bir uyarlamadır. “Homo Faber” Alman kültürel geleneğinde kendini romantik element ile bağlantılandırmıştır ve sosyal bir norm olarak teknokrasinin bir eleştirisini yapmıştır. Dolaylı anlamda politik bir romandır. Daha çok metafizik ve kişisel sorunlar ile içli dışlı olunmuştur. Kişisel açıdan bakıldığında, Frisch ve Schlöndorff’un ...
Devamı »Ingeborg Bachmann - Malina
Ingeborg Bachmann’ın ”Ölüm Türleri” (Todesarten) ana başlığı altında yazmayı düşündüğü bir dizi romanın tamamlanabilmiş ilk ve tek bölümüdür, Malina. Ingeborg Bachmann tarafından tüm insanlığa armağan edilmiş, edebiyat başyapıtı, emsalsiz bir eser. Malina için Ingeborg Bachman iki röportajında şunları söylemiştir: ”Gerek bu kitapta, gerekse sonraki kitaplarda savaş üzerine bir şeyler ...
Devamı »