Sapına Kadar Erkekler, Feminizmi Def Ederler! “Siz cevaplar bulmaya çalışıyorsunuz, biz ise daha çok soru sormak niyetindeyiz.” (Sigmund Freud) Kadınlar ne ister, hiç düşündünüz mü? Freud’un bu soruyu sormuş olmasını (1) önemsemeyebilirsiniz. Bunun birçok geçerli nedeni var. Freud’un mesai arkadaşları ve bazı öğrencileri, post-freudcular, 1960’lardaki feminist kuramcılar ve daha birçok ...
Devamı »Görsel Haz & Anlatı Sineması
I.GİRİŞ A. Psikanalizin Politik Kullanımı: Bu yazı, tekil öznede ve onu yoğuran toplumsal formasyonlarda zaten işlerlikte olan verili büyüleme kalıplarının, filmin sihrinin nerede ve nasıl güçlendirdiğini keşfetmek için psikanalizi kullanmayı amaçlıyor. İmgeleri, bakışın erotik tarzlarını ve temaşayı denetleyen cinsel faklılığın, yerleşik toplumsal açıklamasının film tarafından düpedüz yansıtılışının, açığa çıkarılmasının ve ...
Devamı »Brief Encounter: İmkânsız Aşkın Sinematografisi
“Sonu mutlu biten bütün aşk hikâyeleri, birkaç cümleden fazlasını hak etmez.” (Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi) (1) “Erotik vurguların kamu hayatına götürülmesi feodal ve proleter bir özelliktir. Bir kadınla beraber görülmek onunla yatmaktan büyük önem taşır.” (Walter Benjamin, Tek Yön) (2) Kadın: Ölmek istiyorum. Erkek: Ölürsen, beni unutursun. Ben hatırlanmak istiyorum. ...
Devamı »Geyşa ve Samuray İmgesinden, Şiddet, Ölüm ve Cinselliğe Japon Edebiyatı
“Evde yaşayıp sadakatle eşlerine hizmet eden, gelecekten tek bir heyecan verici beklentileri olmayan, ama yine de tam anlamıyla mutlu olduklarına inanan bütün o kadınları düşündüğümde, küçümsemeyle doluyor içim…” Sei Şonagon, Japon kadınını, kimonoları içinde, küçücük ayaklarıyla hızlı ve kısa adımlar atarak yürüyen, hizmette ve sadakatte kusur etmeyen kadınlar olarak görenleri, ...
Devamı »“Ama daha beni tanımıyorsun ki”
Erkek: Senden çok hoşlandım. Kadın: Ama daha beni tanımıyorsun ki. Erkek: … Bu diyalog sayısız erkek ve kadın arasında yaşanmış ve yaşanmaktadır. Kadın “Ama daha beni tanımıyorsun” dediğinde erkek ne diyeceğini bilemez ve bir şeyler geveler. Kadınlar hep erkeklerin kadın ruhunu algılayıp keşfetmek için yeterli çaba sarf etmediklerinden yakınırlar, ama ...
Devamı »Peeping Tom (1960, Röntgenci)
Peeping Tom, Sinemanın Voyeuristic Doğası, Jack the Ripper (Karındeşen Jack) Filmi çektiği dönemde Michael Powell’ın kariyerinin zirvesinde olması ve aynı zamanda kariyerini hemen hemen bitirmesi nedeniyle bu filmin sitede yönetmenin incelenen ilk filmi olması tuhaf karşılanabilir. Ama filmin referansa açık yapısı ve sinemanın kült filmlerine yakın olması hasebiyle (biraz da ...
Devamı »Özgürlük mü Annelik mi?
Oriana Fallaci’nin, feminist literatür için bir manifesto niteliği taşıyan, bir kadının bedeninde filizlenen küçücük canlıyla, onu karnında taşıdığı sürece yürüttüğü monolog Doğmamış Çocuğa Mektup, Can Yayınları tarafından yeniden yayımlandı. Fallaci’nin 1975’te yazdığı bu içdökümü, dil zenginliği ve sadeliği, akıcılık ve samimiyetinin yanı sıra savaş, para, özgürlük, ekoloji, aşk, toplumsal cinsiyet ...
Devamı »Babanın Kurbanlık Nesnesi
Rüyaların diliyle konuşan Ursula K. Le Guin, bizi rüyanın gücünü ve gerçekliğini kabullenmeye, onu gerçekçiliğin ve akılcılığın terimleriyle açıklamaya uğraşmamaya çağırır. Rüyaların diliyle konuşmak için onları anımsamak ve not etmek gerekir ki, edebiyat, rüya âlemlerinden de beslenmiştir oldubitti. Son zamanlarda, ardı ardına yazar ve filozofların rüya kayıtlarını okuma fırsatı bulduk ...
Devamı »Etin Cinsel Politikası
“Kasaba bakıyordum, istiyordum onu. Oysa kan lekeleriyle dolu önlüğünün sardığı koca göbeğiyle çok çirkindi. Ama eti çekiyordu.” Kadın porno edebiyatının “İncil”i addedilen The Butcher’da (Kasap) böyle yazar Alina Reyes. Sıcak Ten adıyla sinemaya da aktarılan romanda, kan kokan pis bir kasapla yaşadığı ilişkiyi anlatır tüm çıplaklığıyla. Bir kadın neden et kesen, ...
Devamı »Dişil Enerji ve Kadının “Uyanış”ı
Adrienne Rich, kadınlarda ruhani ve aktivist uyanışın en yalın şekliyle baskının ve gücün, zararın ve güzelliğin etkileşimiyle olacağından söz eder. Tarih, “sıradışı”, “örnek teşkil eden”, “alışılmadık” ve elbette “emsal” kadınlarla dopdoludur ki “sıradan kadın” aslında karanlıkta kalmış milyonlarca kadındaki olağanüstü sağ çıkma isteğinin vücuda gelmiş halidir. Bu öyle bir yaşam ...
Devamı »Hollywood’da Cinsel Temsilin Parodisi
Billy Wilder Sineması, Some Like It Hot (Bazıları Sıcak Sever) ve Cinsel Temsil Üzerine Hollywood’a göçen Eski Kıta’nın yetenekli yönetmenlerinin en muhalifi Billy Wilder’ın skandala meraklı zihniyeti Hollywood için fazla ağır gelebilirdi aslında; fakat Akademi onu sürekli Oscar ile ödüllendirdi. Wilder’ın yapıtına baktığımızda ortajen sinema endüstrisini, yanı sıra Hollywood yapım ...
Devamı »Stephenie Meyer Dalgası ve Kültürel Değer Birikimi: “Twilight”, “The Twilight Saga: New Moon” ve Ataerkil Yansımalar
Popüler kültür ürünü ne demek? Daha doğrusu kültürel bir ürün nasıl popüler olur? Bu soruya çok cevap verilebilir, ama benim cevabım daha çok toplumsal miras ile ilintili. Bence herhangi bir kitap, film, tablo vs. popüler oluyorsa, bu o “şeyin” içerisinde, popüler olduğu çevrenin kültürel ve sembolik birikiminden epey fazla şey ...
Devamı »SanatLog-Cem Şancı Söyleşisi
Cem Şancı ile bir röportaj yaptık. Aşağıda tam metni bulabilir; hatta okuyup Cem Şancı dünyasına adım atabilirsiniz… Dikkat! Ezberlerine körü körüne bağlı, kuralları yıkmaktan aciz ve özgürleşmekten korkan insanların canını yakacak bu metni okumamaları sitemiz adına rica olunur. SanatLog SanatLog: Bir Kadın Masal İster romanı gerçek bir hikaye üzerine ...
Devamı »Masallar Diyarından Bir Aşk Öyküsü
İmkansızın kapısının aralandığını düşünün. Tüm o sonu mutlulukla biten masal diyarlarından kopup gelen kahramanların gerçek dünyada bir karşılıklarının olduğu, aşkın tanımının sonsuzluğuna yakışır şekilde anlatıldığı, kuralların olmadığı ve her istediğinizi yapma cesaretinizin olduğu bir dünyayı. Bunu yaşanmış bir öyküden yola çıkaran oluşturan bir yazar, Cem Şancı.
Devamı »Büyüleyici Bir Sinema Şöleni: Cría cuervos (Besle Kargayı)
Sinemanın çocuklara ve çocukluğa adadığı bir film de Cría cuervos (1976, Besle Kargayı)… İlk döneminde neo-realist, 70’lerde Franco dönemi burjuvazisinin sinemasal tarihçisi, 80’lerde ise gösterişli müzikalleri ile dikkati çeken sinema dünyasının gözde isimlerinden İspanyol yönetmen Carlos Saura imzalı patetik, duygusal ve hüzünlü bir film Cría cuervos… 9 yaşındaki Ana’nın (Víctor ...
Devamı »