Alfred Hitchcock’un ve filmlerinin Hollywood’u hatta dünya sinemasını nasıl etkilediği malum. O etkilenmeden en çok payını alan kişinin Brian De Palma olduğu da öyle. De Palma, Hitchcock’un resmi vekilharcıymışcasına filmlerinde bazen alenen bazen göndermelerle büyük ustanın yarattığı sahneler üzerinden kendi sinemasını türetmiştir. 1976 yılındaki Carrie/Günah Tohumu’ndan sonra korku-gerilim filmleri ve ...
Devamı »George Sand
Erkeklere âşık bir kadın travesti: George Sand İlk romanı Indiana’da yaşlı zalim kocasından kaçan bir genç kadının hikâyesini anlatarak çağdaşlarını dehşete düşüren George Sand, özgürleşebilmek için erkek kılığında gezen ama âşık olduğu erkekleri kendine esir kılan bir dişi örümcekti. Tanınmak ya da tanınmamak ve her ikisi için de kılık değiştirmek ...
Devamı »Edebiyattan Beyazperdeye Koyu Kırmızı Bir Tabu: Ensest
“Her öyküde arzu ile yasa çatışır ki öykünün temelini de bu çatışma oluşturur.” (A.J. Greimas, Semantique Structurale) Nasıl ki edebiyat kutsal kitaplardan, mit, efsane ve söylencelerden esinlenmişse, sinema da edebiyattan beslenerek “kutsal” olanı yeniden üretmiş, kendini kutsalın arketipi üzerine var etmiştir. Sinemanın göstereni edebiyat ise edebiyatın sürekli yararlandığı kutsal da ...
Devamı »Love (2015, Gaspar Noé)
Ars longa, vita brevis… Yakın zamanda sinemaya baktığımızda, Mulvey’in veya Zizek’in* baktığı açıdan, sanatsal aşkın pornografik hazcılığını en provokatif şekilde yansıtan iki isimle karşılaşırız: Lars von Trier ve Gaspar Noé.** Bu yazı da Gaspar Noé’nin Aşk’ından geriye kalanlar… “Sen ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az belirtirsen, o kadar çoğa ...
Devamı »Belle de jour (1967, Luis Buñuel)
Edebiyat ve Psikolojinin Birey Kavrayışındaki Farklılıklar Üzerine Bir İnceleme: Gündüz Güzeli Varlık dilsizdir ve zihin gevezedir. Bunun adına bilmek denir. –Cioran Yaşam tasarlanmamış ve planlanmamış bir kendiliğindenlik üzerine tutkuyla yaşandığında, içerisinde binlerce gizem, heyecan, haz ve keder taşır. Varlıkla hemhal olduğumuz her randevusuz karşılaşma, geçmiş yaşantıların biricikliği üzerine inşa edilen ...
Devamı »La fille sur le pont (1999, Patrice Leconte)
“Sana bir hikâye anlatacağım: Uzun zaman önce sokağın çift tarafında, 22 numarada kalırdım. Sokağın karşısındaki tek numaralı evlere bakar; orada oturan insanların daha mutlu, odalarının daha güneşli, partilerinin daha eğlenceli olduğunu düşünürdüm. Aslında onların odaları daha karanlık ve küçüktü. Sonra onlar da sokağın karşısına gözlerini diktiler. Çünkü biz şansı hep ...
Devamı »Pornografinin Dibi: Vahşet Sergisi
Ballard, erotizm ve teknolojinin sınırında dolaştığı, et ile metali iç içe sokarak simgesel bir pornografi yarattığı kült romanı Çarpışma’da, bir otomobili dahi arzu nesnesi haline getiren kitle kültürünü eleştirirken bunun nedenlerini savaş, kan, ölüm ve şiddetle örülmüş tarihsel perspektifte arıyordu. Kazalardan ve bedensel yaralardan erotik arzu ve heyecan duyulması, yara ...
Devamı »Kadın İçin Yanlış Bilinç
BİR SADİSTE BAĞLANMAK “Kendisine verilen erkeğe fırtınalı bir aşkla bağlanan yeni evli genç kadına ne oldu?” (Sibylle Knauss, Markiz) Kendi rızasıyla, eşsiz bir mutluluk ve ısrarla “kötü adamlar”a bağlanan, kendilerini ancak onlarla vareden ve onlar tarafından yok edildiğini anlayamadan yok olan kadınlar vardır. Onunla birlikte intihar edecek denli Hitler’e âşık ...
Devamı »Jean Genet’nin Manifestosu: Un Chant D’Amour
“Sizin dünyanızın erdemlerini yadsıyan suçlular, yasak bir dünya kurmayı umutsuzca kabul ederler. Orada yaşamayı kabul ederler. Orada hava iğrençtir: Onlar bu havayı solumayı bilirler. Aşkta olduğu gibi, kendilerini dünyadan ve dünyanın yasalarından ayırırlar. Onların dünyası ter, sperm ve kan kokar.” (Jean Genet, Hırsızın Günlüğü) Giriş Fransız yazar Jean Genet’nin 1950 ...
Devamı »Görsel Haz & Anlatı Sineması
I.GİRİŞ A. Psikanalizin Politik Kullanımı: Bu yazı, tekil öznede ve onu yoğuran toplumsal formasyonlarda zaten işlerlikte olan verili büyüleme kalıplarının, filmin sihrinin nerede ve nasıl güçlendirdiğini keşfetmek için psikanalizi kullanmayı amaçlıyor. İmgeleri, bakışın erotik tarzlarını ve temaşayı denetleyen cinsel faklılığın, yerleşik toplumsal açıklamasının film tarafından düpedüz yansıtılışının, açığa çıkarılmasının ve ...
Devamı »La pianiste (2001, Michael Haneke)
nobel edebiyat ödüllü, avusturyalı, feminist oyun yazarı ve romancı elfriede jelinek’in piyano öğretmeni (die klavierspielerin) kitabından; 2024 yılında michael haneke tarafından sinemaya aktarılan, başrollerinde isabelle huppert ve benoit magimel’in oynadığı; bol ödüllü film. schubert ve schuman alacakaranlığından ruhlara süzülen haneke başyapıtı. filmin başkahramanı piyano öğretmeni erika kohut, çifte bir hayat ...
Devamı »Susuz Yaz (1964, Metin Erksan)
“Kadın Kısmını Ara Sıra Korkutmak İyidir” “Bir objeye duyulan sevgi, ona sahip olma isteğinden gelir.” (Sigmund Freud) “Eğer su, bilinçaltı için temel maddeyse, toprağa egemen olmalıdır. Toprağın kanıdır zaten. Toprağın yaşamıdır. Bütün manzarayı kendi yazgısına doğru sürükleyecek olan sudur.” (Gaston Bachelard, Su ve Düşler) * Metin Erksan, Susuz Yaz’ı (1964) ...
Devamı »Alfred Hitchcock’un Psycho’su – 4. Analiz (Seçim Bayazit)
PSHYCO-PATH: PSHYCO’NUN İZİNDE Hitchcock’un bu filmi ile alakalı olarak beylik laflar etmeyeceğim. Zaten kendi kendini kanıtlamış bir film olan Pshyco’ya ne kadar övgü düzsek azdır. Ama genel olarak Hitchcock’un filmlerinin taşıdığı ortak karakteristikler dolayısı ile belki de yanlış anlaşılması en muhtemel filmlerden birisi olarak bakabiliriz. Bu bağlamda bir bakış açısı ...
Devamı »Marquis de Sade ve Kant
“Tüm fikirlerimiz karşılaştığımız nesnelerin temsilleridir; nesnesiz bir fikir olduğu kesin olan Tanrı fikri bizde neyi temsil edebilir? Böyle bir fikir, diyeceksiniz onlara, nedensiz sonuç olması kadar imkansız değil midir?… Bazı bilginler, diyeceksiniz, Tanrı fikrinin doğuştan varolduğunu ve insanların annelerinin daha karnındayken bu fikre sahip olduklarını ileri sürerler. Ama bu yanlıştır, diyeceksiniz ...
Devamı »Alfred Hitchcock’un Psycho’su – 2. Analiz (Hakan Bilge)
BİR “SEMPTOM” OLARAK PSYCHO & NORMAN BATES İlk takıntılı, saplantılı, imkânsız aşk; anne bedenine duyulan sevgi, Psycho’nun (Sapık) konusudur, diyebilir miyiz? Eğer cevabınız “evet” ise okumaya devam ediniz… Bu analiz Norman Bates, Bayan Bates ve genel olarak Hitchcock sineması ile ilgili çünkü. “Görünenin ardında başka şeyler olabilir… yani çevrilen dolaplar…” ...
Devamı »