“Bir hayatım tamamlandı, şimdi başka biri başladı.” (Tolstoy, Diriliş) Nabokov’un aktardığına göre Tolstoy’un, yaşlılık yıllarında canı hiçbir şey okumak çekmez, artık yorulmuş, bıkmıştır. Sadece tek bir romanın kendisini heyecanlandırdığını söyler, kitabın adı, Anna Karenina’dır. Klasikler böyledir; insan kendi yazdığına bile yabancılaşıp onu yeni bir eser gibi okuyabilir. Sıradanlığa, rutine ve ...
Devamı »Hermann Hesse’nin Bozkırkurdu İsimli Romanı Üzerine
Harry Haller; yolunu şaşırıp kendi habitatından ayrı düşmüş, kazârâ bir kente inip sürüye karıştığına inandığı kurt tabiatını “Bozkırkurdu” olarak adlandıran, kırklı yaşların sonunda; kendini sadece insânî ya da sadece yabanıl yönleriyle görüp, insan ve kurt olarak ayırdığı iki kimliğin karşıtlığını ruhunda ölümcül bir çatışma hâlinde sürdürüp bir yandan da görünürdeki ...
Devamı »Çağını Aşan Bilge: Jean-Jacques Rousseau
Uzun zamandan beridir masamdaki Jean-Jacques Rousseau çalışmalarımı okuyorum. En büyük isteğim ise ona bir nefes kadar yakın olmak. Onunla sohbet etmek. Onun insan yanını incelemek bana oldum olası ilginç gelmiştir. Ben bunlar üzerinde düşünürken kapımın çalındığını duydum. Gelen Jean-Jacques Rousseau’ydu. Birbirimize sarıldık. Evimi merak ediyormuş. Evi dolaştık birlikte. Çalışma odamdaki ...
Devamı »Günler Damlıyor Ama Aynı Kaba Değil / Seyrek Yağmur
“Her ironi bir hayal kırıklığını gizler, diye düşünüyor Rıfat. Koşup da yetişememeyi, uzanıp da tutamamayı gizler. Bacakları kendilerine yetmediği için kanat çıkarmak zorunda kalan atların çaresizliğini gizler. Her ironi bir hayal kırıklığının üzerini örter, diye düşünüyor Rıfat. Issız, soğuk yatağına girip yorganı üzerine çekiyor.” (Seyrek Yağmur, s.30) Kafka’nın Aforizmalar’ından sonra ...
Devamı »Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü Kitabı Üzerine
İvan İlyiç’in odasında, tavana baktığı o noktada, birden kafasına çark eden, o en bayağı hakîkatle birlikte, inceliklerle dolu muhayyilesi ve yaşamındaki her şey, dahası tüm dünya; yapmacıklı gösterişiyle konuk salonundaki karanlık çehrelerin kendisine nispet edermiş gibi attıkları kahkahaların, karısının kopan gürültüden sonra onu kontrol etmek için odasına gelip gösterdiği bir ...
Devamı »Hakan Bilge: “Godfather, Citizen Kane gibi Notorious da benim saplantılarımdan.”
Söyleşi: Ceyhun Korkmaz Geçen seneki söyleşimizde Truffaut üzerine bir kitap dışında ismini telaffuz etmediğiniz başka bir kitap daha yazdığınızı belirtmiştiniz ve sürpriz biçimde Aşktan da Üstün: Hitchcock Sinemasında Kişisel Bir Gezinti ile geri döndünüz. Ne kadar sürede tamamladınız? Yaklaşık bir yıl sürdü. Kitabın merkezinde benim de çok sevdiğim Notorious var. ...
Devamı »Sanatın Ölümsüz Dehası: Goethe
Bugüne değin hep gitmek istememe rağmen koşullar el vermediği için Almanya’ya gidemedim. Almanya’ya Alman edebiyatının iki önde gelen şair/yazar ve düşünür Goethe ile Schiller’in ülkeleri olduğu için gitmek istiyordum. Bu her iki sanatçının birbirlerinin karşı kutbu olmaları da beni heyecanlandırıyor. Dünya edebiyatına mal olmuş bu iki dehanın yapıtlarına yansıyan kişiliklerini ...
Devamı »Komediyi İnsanlığa Kazandıran Dahi: Moliére
Ömrün merdiveninde oturuyorum. Rüzgârın esintileri yanaklarımı okşuyor, yaşlılık korkumsa karşımda duruyor. Hayatın dram bölümüne kayıt olduğum günü anımsıyorum. İddialı idealleri olan altı yaşında bir çocuktum. İdealist olmayı ideolojim olarak benimsiyordum. Çocukluğun büyülü dünyasına sırtımı dönüyor, büyüklerin riyakârlıklarını yüzlerine haykırmayı yaşama nedenim olarak algılıyordum. O yaşta gözümü oyuncaklara değil de evine ...
Devamı »George Sand
Erkeklere âşık bir kadın travesti: George Sand İlk romanı Indiana’da yaşlı zalim kocasından kaçan bir genç kadının hikâyesini anlatarak çağdaşlarını dehşete düşüren George Sand, özgürleşebilmek için erkek kılığında gezen ama âşık olduğu erkekleri kendine esir kılan bir dişi örümcekti. Tanınmak ya da tanınmamak ve her ikisi için de kılık değiştirmek ...
Devamı »Aşktan da Üstün: Hitchcock Sinemasında Kişisel Bir Gezinti
The Birds/Kuşlar filminin açılış jeneriği kuş sesleriyle beraber ilerler. Bu jenerikte kanarya sesi yalnızca Tippi Hedren’in adı geçince duyulur. Ayrıca daha sakin gelen kuş sesleri ekranda Directed By: Alfred Hitchcock yazısı belirir belirmez bir anda saldırgan seslere dönüşür. Psycho’nun baş kadın karakterinin adı Marion Crane’dir. Crane İngilizcede vinç, turna ve ...
Devamı »Tiyatro Eleştirisi Üzerine Önemli Bir Kaynak
Daha önceki yazılarımdan birinde, “Tiyatro Eleştirisi ve Eleştirmenlik” başlığı altında özellikle şuna vurgu yapmıştım: “Tiyatro Eleştirilerini okumak, onların kitap haline gelmesi ve arşivlenmesi tiyatromuzun hangi süreçlerden geçtiğini ve nasıl bir tiyatro birikimimiz olduğunu anlamamız açısından çok önemlidir. Ama ülkemizde arşivciliğe ve bu tarz yayınlara gereken önem verilmediği için yeterli bir ...
Devamı »Kayıp Zamanın İzinde’nin Üzerinden Bir Yüzyıl Geride Kalırken…
Havva gelecek mi? Marcel Proust Yahudi, hasta ve eşcinseldir. Ari ırk, temiz toplum ve ahlaklı vatandaş kristallerinin ölümcül parıltıları altında, bu üç kimlik, ağırdır. Doğduğu gün Yahudidir, 9 yaşında bedensel hastalığa yakalanmış ve bu hastalık 34 yaşına geldiğinde Proust’u, perdeleri kapalı bir odaya çarmıhlamıştır. Dreyfus Davası, başlamış bitmiş; Zola’nın “J’accuse”ü ...
Devamı »Feminist Bir Okumayla: Doris Dörrie
NE İSTİYORSUNUZ BENDEN? Yirmili yaşların arifesinde Ne İstiyorsunuz Benden?’i okuduğumda Doris Dörrie’yi feminist yazarlar kategorisine koyarak takipçisi olmuştum. Ancak sonradan anladım ki, Dörrie feminist bir yazar olmaktan ziyade cinsiyet kategorilerini sabitleştirmekte pek de beis görmeyen, eğlenceli kadın hikâyeleri anlatan bir yazardı. Filme de çektiği Ne İstiyorsunuz Benden?’in ilk öyküsü “Bir ...
Devamı »Kadınların Çığlığı
Tiyatro yayıncılığına yeni bir soluk getiren ekip, Sıfırdan Yayınları olarak başladığı serüvene şimdi Dramatik Yayınları olarak devam ediyor. Yayınevi, 7 yeni tiyatro oyununu meraklıları için ilk defa gün yüzüne çıkardı. Genel yayın yönetmenliğini Nurhan Uslu’nun yaptığı yayın evi ayrıca, OYÇED’in mevsimlik yayını “Dramatik” dergisini de çıkarıyor. Ülkemizde nitelikli yayıncılığın, özellikle ...
Devamı »Sevgi Soysal Üzerine
12 Mart, Sevgi Soysal’ın hayatında ve edebiyatında dönüm noktasıdır. Tutkulu Perçem ve Tante Rosa’nın yazarı ile Şafak’ın yazarı arasında epey fark vardır. Sudan nedenlerle girdiği cezaevinden “gerçek hayat sahneleri” biriktirerek çıkmıştır Soysal. Konuları ve karakterleri gittikçe politikleşmiştir. Ama bu, onda bir devrimci ajitasyon itkisine yol açmamıştır. Eleştirel mesafesini bir algı ...
Devamı »