Alfred Hitchcock’un ve filmlerinin Hollywood’u hatta dünya sinemasını nasıl etkilediği malum. O etkilenmeden en çok payını alan kişinin Brian De Palma olduğu da öyle. De Palma, Hitchcock’un resmi vekilharcıymışcasına filmlerinde bazen alenen bazen göndermelerle büyük ustanın yarattığı sahneler üzerinden kendi sinemasını türetmiştir. 1976 yılındaki Carrie/Günah Tohumu’ndan sonra korku-gerilim filmleri ve ...
Devamı »Otopsi: Hitchcock’un Psycho’sunun Sahne Sahne İncelemesi (Görsel Materyallerle Birlikte)
1960 yılında Paramount Pictures şirketinin gözetiminde, Universal’in stüdyolarında çekilen ve Alfred Hitchcock’un son siyah beyaz filmi olan Psycho/Sapık’ın 16 Haziran’da 57. yıldönümü olacak. Norman Bates adını hafızalara kazıyan, otoyol kenarındaki küçük motellere kuşkuyla yaklaşmamıza sebep olan tüm zamanların en iyi korku filmi Psycho, kendisine olan özel ilgim nedeniyle ve ...
Devamı »Night of the Living Dead (1968, George A. Romero)
Halka bir umut olabilecek Kennedy’nin de öldürülmesinden sonra Soğuk Savaş döneminin Amerika’sında bir nükleer savaş çıkacak korkusu yüzünden, toplum tamamen kuşkucu ve organize olamayan yığınlar haline dönüşmüştü. İşte böyle bir cümle hakkında film çekmek isteseniz ne yapardınız? Muhtemelen dönemin Amerika’sında gerçekleşmiş ve içinde Sovyetler’in de olduğu bir olayı hikayeleştirip filme ...
Devamı »The Godfather Üzerine Bilinmeyenler
Francis Ford Coppola’nın The Godfather Blu-ray’inde yer alan yorumlarını aşağıda okuyabilirsiniz. Bu yorumlar arasında, Coppola’nın bazı önemsiz yorumlarını listeye almadım. Bazılarında çeviri hatası yapmış olabilirim. Doğrusunu bilen olursa yorum bölümünde ekleyebilir. 1-Açılış jeneriğinde filmin adının başına yazarın ismini koyduğu ilk film The Godfather olmuş. Daha sonra bu gelenekselleşmiş ve Dracula, ...
Devamı »Dark City (1998, Alex Proyas)
Karanlık Sehir’de Hakikati Aramak Baştan söyleyelim: Karanlık Şehir (Dark City), sinema tarihinde fazla miktarda rastlayamayacağımız nadirattan. Kelimenin tam manâsıyla gizli bir hazine. Bu tespiti yalnızca filmin yeterince tanınmamasına dayanarak değil, tersine, meşhur meçhullüğüne vurgu için ifade ediyorum. Alex Proyas imzalı ve 1998 tarihli Karanlık Şehir, örtmeye çalışmaksızın kullanmaktan çekinmediği onca ...
Devamı »Salò ya da Sodom’un Yüz Yirmi Günü (1975, Pier Paolo Pasolini)
‘’Küçük kuşlar koro halinde şarkı söyler de/ Ahengi yalnız, dalların bir aradaki uyumunda yatmaz mı ağacın?’’1 Pier Paolo Pasolini, Salò ya da Sodom’un Yüz Yirmi Günü (1975, Salò o le 120 giornate di Sodoma). Ölmeden önce çektiği son film.* Sade ironisinin** keskin yorumu. Genel olarak Barthes ve Klossowski’den, yer yer ...
Devamı »They Live (1988, John Carpenter)
Holywood Sineması çoğu zaman sinemayı ticari bir sektör ve filmi de ideoloji pompalayıcı bir meta olarak karşımıza çıkarır. Ancak “Her iyinin içinde bir kötü; her kötünün içinde de bir iyi vardır” düsturu gereğince, Holywood Sinemasını da toptan çöpe atamayız. Nitekim 1988 yapımı They Live (Yaşıyorlar) filmi de Holywood’un bize göre ...
Devamı »À bout de souffle (1960) ve Jean-Luc Godard
Kahramanlara ve eylemlerine alıştırıldığımız Hollywood sineması (ya da Yeşilçam, fark etmez) bir “jestler nostaljisiydi…” Giorgio Agamben’in dediği gibi, jestlerini, geleneklerini, mekânlarını, hatta nostaljilerini bile kaybetmiş bir antropolojik türün (buna modern insan -burjuva veya proleter- diyebilirsiniz), yitirdiği jestlerini, yolda karşıdan karşıya geçişlerin, çarşı-pazar dolaşmaların, acele ayaküstü sevişmelerin, tesadüfi karşılaşmaların, her köşede ...
Devamı »Kuşbakışı Dead Man (1995, Jim Jarmusch)
Geleneksel Amerikan kültürü ve onun uzantı kimliği niteliğindeki muhafazakâr Hollywood sineması; kendi dışındakini, duruşuna aykırı gelen ahlaki normları dıştalarken düşünsel dünyasını da belgeler ister istemez. Marjinal duruşları, orijinal fikirleri ötekileştirirken kendi düşünsel formlarını da dayatır aynı zamanda. Amerikan tarihi kanla örülüdür, hatta onun sokaklarda doğduğu esprisi belli açılardan doğrudur. Bunun ...
Devamı »Ufuk Açıcı Bir Sinema Kitabı: The Godfather Mitosu
Sinemayı sevmek için birçok neden var, hepiniz az çok bilirsiniz. Kimi bir filmi kült haline getirerek onu belirli zamanlarda yeniden izler, kimisi de bir yönetmenin bütün filmlerini aralıklarla bir daha izler. İlki Rüzgâr Gibi Geçti, Oz Büyücüsü, Şahane Hayat, Ucuz Roman ve bu yazının da konusu olan Baba gibi filmleri ...
Devamı »Mulholland Drive (2001, David Lynch) – 3. Bölüm
Yazının diğer bölümlerini okumak için tıklayınız: Birinci ve ikinci bölüm. Romantizmin Çöküşü, Femme Fatale & Tekinsiz “Hayal kurma ihtiyacı, hayal edilen kişi tarafından mutlu edilme arzusu, pek fazla zamana gerek kalmadan, bütün mutluluk ihtimallerimizi daha birkaç gün önce sahnede beklenmedik, yalancı ve ilgisiz bir görüntüden ibaret olan birine bağlayıvermemize sebep ...
Devamı »Mulholland Drive (2001, David Lynch) – 2. Bölüm
Yazının öteki bölümlerini okumak için tıklayınız: Birinci ve üçüncü bölüm. “Filmlerin çoğu yüzeyde dolaşıyor. Derinlere inemiyorlar, çünkü saatte elli mil hızla su kayağı yapan birisi su yüzeyinin altına inemez. Fakat botunuz durursa -hatta yavaş bile gitse- inip suyun derinliklerine dalabilirsiniz. İyi fikirlerin olduğu yer diptir.” (David Lynch) (1) Bastırılmışın Geri ...
Devamı »Mulholland Drive (2001, David Lynch) - 1. Bölüm
Yazının diğer bölümlerini okumak için tıklayınız: İkinci ve üçüncü bölüm. Giriş “In a way, all of David Lynch’s films, but especially ‘Mulholland Drive’, differ greatly from the cinematic customs the average audience might know from commercial mainstream movies. Lynch’s work does not easily lend itself to an analysis of classical ...
Devamı »Lost Highway (1997, David Lynch) – 4. Bölüm
Yazı dizisinin öteki bölümlerini okumak için bkz: Birinci, ikinci, üçüncü bölüm. Fiziksel & Ruhsal Deformasyon “Bütün dünyanın vahşi bir kalbi var ve her şey bir garip. Ne kadar isterdim, benim için ‘Love Me Tender’ şarkısını söylemeni. Ah, ne kadar isterdim, gökkuşağının üzerinde bir yerde olmayı. Her şey çok kötü oysa.” ...
Devamı »Lost Highway (1997, David Lynch) – 3. Bölüm
Yazı dizisinin diğer bölümlerini okumak için bkz: Birinci, ikinci, dördüncü bölüm. Blue Velvet, Lost Highway & Birbirine Benzeyen Karakterler İki filmde ruhsal bir benzerlik vardır, daha önce de kısmen değinmiştim. Bu bölümde Jeffrey Beaumont (Kyle MacLachlan) ile Pete Dayton (Balthazar Getty) benzerliğine bakarken iki sahneyi kısaca analiz edeceğim: Pete, çimlerin ...
Devamı »