Kültürel, Dinsel ve Doğasal Şölen Hindistan
(Fazlasıyla Dünya Mirası / Değişik Kültürler Mozaiği)
Hindistan, vaat ettiği zengin algılanabilir antik tarihsel yerleri ve modern şehir siluetleri ile eşsiz bir doğal güzellik sunan bir ülke. Gezginin hangi türevinden olursanız olun Asya’nın güneyinde dünyanın en büyük yedinci ve en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’ın size önereceği birçok alternatif var. Öncelikle ülkenin kazıdıkça içine daha fazla girdiğiniz ve bir noktada bütünselleştiğiniz tarihi en dikkat çeken özelliği. Hindistan’da kültür baktığınız her yerden yankılanıyor, tarih ise en ufacık mimarı yapıdan yansıyor, gelenekler herkesin dudaklarında, gizem ise her döndüğünüz köşede. Sıfırın rakamsal kavramını, aum* ilksel kelamını, yoga, Sihlik, Canilik ve Budizm’i bizlere sunan Dünyamızın yaşayan en eski uygarlığı hiç şüphesiz Hindistan.
Sanat, mimari, felsefe, mitoloji, geleneksel dans, müzik, tarih ve din Hindistan’ın sunduğu zenginliklerden sadece bir kaçı. Nefes kesen Tac Mahal, sonsuz Ganges Nehri, 200.000 km²’den daha büyük olduğu bilinen Thar Çölü, uçsuz Himalayan Dağları, tropikal yağmur ormanları, üç denizin birleştiği burun, vahşi, hayvanlar, Bengal kaplanı ülkenin içeriğinde yer alan unsurlardan sadece ama sadece birkaçı zira bu liste birçok ülkenin muhteviyatını fazlasıyla katlayacak durumda.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde hâlihazırda yirmi bir kültürel ve beş doğal mekânıyla yer alan, daha yirmi dokuz mekânı da yedek listeden asıl listeye geçmek için beklemekte olan bir ülke Hindistan. Adeta taşı toprağı bir kültür mirası, zengin, renkli ve dokusal. Yeni Delhi’deki ilk Mughal İmparatoru tarafından inşa ettirilen Red Fort (Kırmızı kale), gizemli Kacuraho Tapınakları, Racastan’ın eşsiz sarayları ve Tac Mahal bu Kültürel Miras Listesi’nde hakkıyla yer alanların sadece birkaçı.
Türk Havayollarının Delhi ve Mumbay uçak seferlerinin sıklığı ile Hindistan’ın gezginlere önerebileceği pek çok güzergâh ve içerik var ancak zamansızlığı da göz önüne alırsak ülkede yapılabilecek en kısa ve özgün program Altın Üçgen (Delhi-Agra-Caypur) dedikleri. Bunun başlangıç veya bitiş noktası mutlaka bir zıtlıklar şehri olan Delhi olacaktır. Şehrin nefes kesen Mughal dönemine tarihlenen Red Fort (Kırmızı Kale) gezilmesi gerekenlerin başında yer alıyor. İslam, Pers ve Hindu kültürlerinin mimariye yansıdığı bu eser dünyada bir başka örneği olmamakla birlikte sizi bir anda ülkenin kültürel zenginliğine davet etmekte. Bir diğer önemli mekân Kutub Minar ve anıtları. 12. yüzyıla tarihlenen bu kalıntılar, zaman yolculuğunun günümüzdeki gerçek örneği. 1193 yılında tamamlanan 72,5 metre uzunluğundaki Kutub Minar ve çevresindeki yapılar adım adım tarih teneffüs edeceğiniz bir oluşum.
Agra’ya doğru mesafe kat ederken yolda Dünya Miras Listesi’nde yer alan Fatehpur Sikri’ye uğramak şart. Burada bir İmparatorun bir aziz için gösterdiği hürmetin mimariye bürünmüş halini gözlemleyeceksiniz. 1571 yılında yapılan Fatehpur Sikri İslam ve Hindu mimarisini harmanlayan güzel ve dünyanın en mükemmel hayalet şehirlerinden biri.
Sıra daha sonra Dünya’nın yedi harikasından biri olan Tac Mahal’e geliyor. Bu devasa mozole iki yüzyıl boyunca gelişen Mughal desenlerinin zarafetini yansıtıyor. Şah Cahan tarafından 1631–1648 yılları arasında inşa edilen bu inci kadar zarif beyaz mermer kütlesi, günümüzde aşkın ruhunu temsil eden, insanoğlu tarafından yapılan dünyadaki tek örneği. Günümüze değin, Tanrıdan dileklerinin yerine gelmesini arzulayan birçok insan, bir zamanlar bir imparatora bağışlanan mutluluğun kendilerine de nasip olması umuduyla bu yatırı ziyaret etmektedir.
Altın üçgenin son halkası ise “Pembe Şehir” olarak bilinen, Hindistan’ın en büyüleyici kentlerinden biri olan Caypur. Bir kısmı bir ortaçağ kalesini, bir kısmı modern bir metropolisi, bir kısmı antik folklorik gelenekleri içeren bu şehir kelimenin tam anlamıyla görkemli bir mozaik. Fil sırtında çıkabileceğiniz Amber Kalesi ortaçağ aristokrasisinin en zengin örneklerinden biri ve şehrin mutlak gezilecek mekanı. Tepeye vardığınızda, önünüze serilen aşağıdaki geçit ve sizi çevreleyen tepelerin görüntüsüne doyum olmaz. Şehir Sarayı yakınında Cantar Mantar isminde hayranlık uyandıran bir kompleks ise ikinci durağınız olmak durumunda.
Daha dinsel serüvenlere sokulmak isteyenler için iki günden on güne kadar bilumum alternatifler mevcut. Bu kavramda bilgi sahibi olmak isteyenler için İmparator Asoka tarafından yaptırılan 50 metre yüksekliğindeki Mahabodhi ve 3.133 metre deniz seviyesinde olan Bodhgaya tapınakları kaçırılmaması gerekenler arasında. Dinselliğin yanı sıra biraz da ruhanilik arayanlar için ise Ambaji, Dwarka, Somnath, Palitana, Girnar ve Udvada gezilmesi gerekenler listesinin en üst sırasında yer almalı.
Herkesin bir şekilde kulak misafiri olduğu Goa ise sadece sahilleri ile ünlü değil zira bölgenin az turistik olan kısımlarında yer alan kilise ve manastırlar Hıristiyan Dünyasında önemli konumda. Özellikle Bom İsa Bazilikası ve Se Katedrali Hıristiyan hacıların en uğrak mekânları. Öte yandan Goa Hindistan’ın hiç uyumayan bölgesi olarak ta biliniyor zira burada sabahın ilk saatlerine kadar geleneksel müzik ile savrulup ilk günışığının habercisi olan kilise çanları ile yatağa girebilirsiniz eğer nefis sahilde deniz keyfi yapmak istemiyorsanız.
Mumbay ise Hindistan’ın en kalabalık şehri olmasının yanı sıra ülkenin size hoş geldiniz buketleri ile karşılayan bir diğer kapısı. Burada en dikkat çeken geziler ise 5. yy’a tarihlenen kaya tapınakların yer aldığı Elephanta Adası; bir saatlik uçuş mesafesinde olan Acanta ve Ellora Mağaraları ise kaçırılmaması gerekenler arasında. Özellikle Acanta’da yer alan 29 mağara 200 Budist papazının yuvası ve tapınağı. Duvardaki eşsiz diyagramlar ve Buda’nın heykelleri büyüleyici. Dinsel armoninin sembolü olarak kabul edilen Ellora Mağaraları ise on ikisi Budistlere, on yedisi Hindu’lara ve beşi Cansi’lere ait olan 32 mağarasıyla üç dinin kesişim noktası. Tek bir çatı altında üç farklı dinin buluştuğu kutsal mekân.
Kuzey, Güney, Ladak, Sikkim, Kerala, Karnataka, Orissa, Racastan bölgelerinin yanı sıra Ay Tanrısı’nın Şehri olarak bilinen Kacuraho, dillere destan erotik kabartmaları ile görülmesi gereken bir diğer kültürel durak. Hatta fırsat varsa atlanmaması gereken bir şehir, zira iki yüz yılda tamamlanan ve 11. yüzyıla tarihlene bu tapınak oluşumlarını görmek kaçırılmayacak kadar değerli.
Eğer amacınız klasik dinlenme tatili yapmak ise o zaman en doğru adres ülkenin Kuzey Doğu’sunda yer alan Bengal bölgesi. Tüm eyaletlerin Kraliçesi olarak kabul edilen Bengal bölgesi dinlenmenin sözlükteki birebir karşılığı. Dinlenirken birazda kültürel alışverişe girmek isterseniz her zaman eyaletin başkenti Kolkata sizleri ağırlamak için hazır ve nazır. Eğer seyahatinizi Eylül veya Ekim aylarına denk düşürürseniz o halde dünya çapında ünlenen Durga Puca kutlamalarına da iştirak etmek imkânı yakalayabilirsiniz. Böylece Bengali topluluğunu daha yakın bir mesafeden inceleme fırsatınız olabilir.
Hindistan’da gelenekler modern ve yankılanan kültürel bolluk içerisinde harmanlanıyor. Toprak cömertlik, yiğitlik, taşkıran yücelik gibi öyküleri anlatmakta gecikmiyor. Önemli olan dinlemek algı hücrelerinizi açık tutmak ve var olanı kabullenmek. Önerilecek çok yer var, yazacak çok söz ancak bir yerde kelama nokta koymak gerek.
Gelin ülkenin renk skalasında sizde süzülün… Jammu ve Keşmir dağlarının tepesinden sizleri selamlayan karlardan, Racastan’ın dalgalanan çöl vahalarına, Agra’daki Taj Mahal’dan Andamans’ın bakir kıyılarına, Goa’nın egzotik sahil şeridinden Kerala’nın yemyeşil, gösterişli durgun yeşil sularına. Hindistan bir diller, dinler, mezhepler, renkler cümbüşü. Hemen hemen her eyalette ayrı diller konuşuluyor: Telegu, Kannada, Malayalam, Konkani, Marati, Dakani, Urdu… Hindistan ayrı bir kıta olabilecek kadar büyük bir ülke resmen başı ve sonu yok. Yüzölçümü Türkiye’nin üç katı, nüfusu ise 15 katı. Bir gezgin için dünyanın belkide en ilginç ülkesi Hindistan. Bu büyük ülkede çok değişik geziler yapmak mümkün. Bu gezileri de yapmak artık sizin göreviniz olsun; zira hiçbir gezgin, Hindistan’ı görmeden, dünyanın bir yerini gördüm diyemez…
UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Hindistan
Kültürel Liste
• Agra Kalesi (1983)
• Ajanta Mağaraları (1983)
• Sançi’deki Budist anıtlar (1989)
• Champaner-Pavagadh Arkeolojik Parkı (2004)
• Chhatrapati Shivaji Terminus (eski adı Victoria Terminus) (2004)
• Goa’nın Kiliseleri ve Manastırları (1986)
• Elephanta Mağaraları (1987)
• Ellora Mağaraları (1983)
• Fatehpur Sikri (1986)
• Great Living Chola Tapınakları (1987)
• Hampi’deki Grupsal Anıtlar (1986)
• Mahabalipuram’daki Grupsal Anıtlar Grupsal Anıtlar (1984)
• Pattadakal’daki Grupsal Anıtlar (1987)
• Hümayun Türbesi, Yeni Delhi, Delhi (1993)
• Kacuraho’daki Grupsal Anıtlar (1986)
• Bodh Gaya’daki Mahabodhi Tapınak Kompleksi (2002)
• Hindistan’nın Dağ Demiryolları (1999)
• Kutub Minar ve Anıtları, Yeni Delhi (1993)
• Kızıl Kale Kompleksi (2007)
• Bhimbetka’daki Kaya Korunaklar (2003)
• Konarak’taki Güneş Tapınağı (1984)
• Tac Mahal (1983)Doğal Liste
• Kaziranga Ulusal Parkı (1985)
• Keoladeo Ulusal Parkı (1985)
• Manas Vahşi Hayat Sığınağı (1985)
• Nanda Devi and Valley of Flowers Ulusal Parkları (1988)
• Sundarbans Ulusal Parkı (1987)* AUM: Bu ebedi Kelâm her şeydir,
Olup bitendir, olmakta olandır
Ve olacak olandır, hem bunların da
Ötesinde, ebediyette yer alandır.
Her şey AUM’dur.
Brahman her şeydir ve Atman da Brahman’dır…İşte bu Atman, Edebi Kelâm AUM’dur.
Bölünmez olsa da, bizzat ilk üç bilinç halini
Oluşturan üç sesi verir: A, U ve M…
Yazan: Zekeriya S. Şen
muzik@tikabasamuzik.com