‘’Bu zavallı vücuda bakın, onun acılarını ve arzularını bu zavallı ruh, kendisine göre açıkladı.’’ (Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt) Rene Girard, yeraltını, ‘’metafizik hakikatin ters dönmüş imgesi’’ şeklinde tanımlamıştı ‘’Yabani sayılacak derecede yapayalnız, ruhumu sıkan, dağınık bir yaşamım vardı.’’ cümlesiyle başlayan hikâye için. Demirkubuz da bu imgeyi, Dostoyevski’nin yaptığı şekilde hem ...
Devamı »Türk Sinemasının Politik Halleri
Ergenekon Soruşturması sürecinde sokağa da yansıyan demokrasi talebi ve yükselen darbe karşıtı söylemler, halkı demokratik tepkilerini göstermeleri yolunda teşvik eden resmi erkânın şaşırtıcı tavırları derken, batı demokrasilerini kıskandıracak kadar politik bir toplum olduğumuzu eşe dosta gösterdik. Kazın ayağı öyle değil dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Demokratikleşmenin ‘Olunacak ol!’ komutuyla gerçekleşmeyeceği konusunda ...
Devamı »Türk Sinemasında ’68’liler ve 12 Mart
Sinemayı tarihsel bir belge olarak gören Marc Ferro’ya göre “Film, gerçeğin görüntüsü olsun ya da olmasın, ister belge ya da kurmaca, isterse gerçek ya da tümden düşsel, entrika olsun tarihtir.” Bugün, Türk Sineması’nın geçmişteki örneklerine baktığımızda, Yeşilçam kalıpları ile yapılmış pek çok filmde, aslında Türk toplumunun bilinçaltının, ortak fantazyaların yattığını, ...
Devamı »Türk Sinemasının Üniversiteye Bakışı
Lumier kardeşlerin 1895’de sinema aygıtını bulmasından sadece bir yıl sonra, İstanbul’da halka açık ilk sinema gösterimi yapıldığında, Türkiye’de üniversitenin öncüsü olarak kabul edilen ilk Darülfünun deneyiminin (1863) üzerinden yaklaşık otuz yıl geçmiştir. Ancak 1900’de sürekli eğitime geçebilen Darülfünun’un, modern üniversite görünümünü aldığı İkinci Meşrûtiyet yılları ise konaklardaki özel seansların dışında, ...
Devamı »Toz Bezi’nin Feminist İzleri
Bugün sınıf mücadelesi üzerine ziyadesiyle söz söylenmesi, yazılıp çizilmesine rağmen kadının mücadeledeki yerini göz ardı edenler için: Toz Bezi, bu mücadeledeki kahramanların yalnızca fabrikalarda çalışan erkek işçi sınıfından oluşmadığını; kapitalist ataerkil kuşatmada, hem ev içinde hem ev dışında, fazlasıyla sömürgeleştirilen, emeği görünmez kılınan kadınların da yer aldığının bir kez daha ...
Devamı »Ana Yurdu Filmi Üzerine Bir Derkenar
Senem Tüzen’in senaryosunu yazıp yönettiği bir ilk film “Ana Yurdu”. Çok kısaca, kocasından yeni boşanmış Nesrin’in, şehirden ayrılıp bir süreliğine geldiği köyde, hayatta olmayan anneannesinin evinde, ona göz kulak olmak üzere bir anda çıkıp gelen annesi Halise ile olan çatışmalı ilişkisini hikâye ediyor. Hacca gidip gelmiş muhafazakâr anne, her ne ...
Devamı »Karanlıkta Uyananlar’dan İş ve Ekmek’e Yeşilçam’da İşçi Filmleri
Yeşilçam’da “işçiler” ve “işçi sorunları”, hiçbir zaman bir furyaya dönüşmediyse de, zaman zaman işlenmiş konular arasındadır. İlk işçi filmimiz, 1964 tarihli bir yapım: Karanlıkta Uyananlar (Ertem Göreç, 1964) İlk prototip olmanın tüm avantaj ve dezavantajını taşıyan Karanlıkta Uyananlar’ın ardından, ekonomik kuşatılmışlık ve sansür gibi çeşitli nedenlerle, işçi filmleri tekrar uykuya ...
Devamı »Türk Sinemasında 12 Eylül
12 Eylül’ün Türk sinemasında iki açıdan önemi vardır. Birincisi, depolitizasyon sürecine sokulan Türkiye’de toplumsal zihniyetin değişimi sinemayı da etkilemiş, Türk sinema tarihinde de “’80 Sonrası” olarak adlandırılan bir süreç başlamıştır. İkincisi, ’80’lerin ikinci yarısından itibaren ardarda, ’80’ öncesi terörü ve 12 Eylül darbesi ile gelen baskı yıllarını anlatan filmler çekilmiş, ...
Devamı »Münferit (2007, Dersu Yavuz Altun)
Derin Devlet’e Giriş: Münferit’i Yeniden Okumak “Sadizm, bireysel kimliği oluşturmakta kullanılan uzaklaştırma, ayırma ve nesneleştirme işlemlerinin en aşırı biçimidir. Eşduyum, bağlılık ve bağımlılık gibi kadın toplumsallaşmasına has özelliklerden arınan (yalnız yaşayan) kahraman, ölçüsüz bir bağımsızlık, bağsızlık ve eşduyum yoksunluğu kazanır. İşkence, muhafazakâr toplumsallaşmanın mantıksal sonucu, aşırı bireyciliğin gerçek yüzüdür.” (Ryan ...
Devamı »Yaralı Kurt (1972, Ömer Lütfi Akad)
Yeşilçam Gangsterinin Kaderi “Beni öldürmeyen şey güçlendirir.” (Nietzsche) Giriş Selim İleri’nin İngiliz romancı Graham Green’in A Gun for Sale (Kiralık Silah) isimli anlatısından uyarladığı ve Ömer Lütfi Akad’ın yönettiği, başrolünde ise Cüneyt Arkın’ın yer aldığı Yaralı Kurt (1972) Yeşilçam’da genellikle sadistik ve içeriksiz erkek öyküleri anlatan ve bugün çoğu unutulmuş ...
Devamı »Recep İvedik ve Nuri Bilge Ceylan Filmlerinde Tarkovski Etkisi
Recep Nuri Tarkovski. Yazının uzun başlığı böyle kısaltılırsa bundan ne anlaşılır? Kieslowski’nin filmlerinde simge olan üç renk gibi, burada da üç ad sinemaya ve yaşama üç bakışı özetleyebilir mi? Okuduğu bu sözcükleri kim, nasıl algılar, neler düşünür, yaratılan çağrışımlar onu nerelere götürür? Recep İvedik sıradanlık ve basitlik, sokaktaki insan mıdır? ...
Devamı »Kanun Namına (1952, Ömer Lütfi Akad)
Giriş Sosyo-ekonomik şartların spesifikliğine karşın Türk sinemasında film noir stili kimi filmlerin dokusuna sinmiş durumdadır. Sinemacılar Kuşağından, Türk sinemasında öncü filmlere, prototip oluşturacak yapıtlara imza atan ve geçtiğimiz yıllarda yaşamını yitiren Ömer Lütfi Akad’ın 1952 yılında çektiği, başrolünde toy bir Ayhan Işık’ın rol aldığı Kanun Namına (1952) Türk sinemasında rastlanan ...
Devamı »Kış Uykusu (2014, Nuri Bilge Ceylan)
Giriş Başroldeki figürün isminin Aydın (mükemmel bir oyunculuk sergileyen Haluk Bilginer) olması sebebiyle çok bariz bir entelektüel veya aydın tiplemesinin karikatürize edildiği üzerinden gideceksek bu düşünce bizi de kısmen tuzağa düşürmez mi? Çünkü karşımızdaki bastırılmış fügüre yarı-aydın ya da –miş gibi yapan aydın diyeceksek tıpkı eski tiyatrocu Aydın’ın çevresindekilere yaptığı ...
Devamı »Yeşilçam’ın Politikayla İmtihanı
Bu yazıda, Cüneyt Arkın’ın Cemil ve Cemil Dönüyor filmlerinden hareketle 70’lerin polisiye sinemasının asal bileşenlerini ve bu filmlerdeki suç ve suçlu etiğinin doğasını okumaya çalışacağım. Yanı sıra her iki filmdeki ideolojik parametreleri gözden geçirmek suretiyle Arkın’ın Türk sineması için ne ifade ettiğini de göstermeye çalışacağım. 70’ler Yeşilçam’ın tarihe karışmasına ramak ...
Devamı »Kadın Düşmanı Bir Film Nasıl Yapılır?
“Kadın yoktur.” (Jacques Lacan) Giriş Amerikan sinemasının makro ölçekteki egemenliğinin özellikle 1950’lerden başlayarak kırılmaya başladığından bahsedilir; ama söz konusu yargının üçüncü dünya sinemalarının spesifik koşullarına uyarlanması ve genelleme yapılması da bir o kadar zordur. Türlerin çıkış noktasının Hollywood olması, majors’lerin (Metro-Goldwyn-Mayer, Paramount Pictures Corporation, DreamWorks, Sony Pictures Entertainment, 20th Century ...
Devamı »