Dünyanın merkezine yolculuğa çıkmak istediğinizde kadın ve erkeğin özüne ziyarette bulunmak zorunda kalırsınız. Özellikle kadın, o ilk andan itibaren defalarca çizilmiş, şekillendirilmiştir. İyi ya da kötü tarafta savaşmak için verdiğiniz tüm o çaba boşa da gidebilir. Sabit bir akış sağlamak her zaman çok mümkün olmayabilir. Kadın olarak, “Femme Fatale” bir ...
Devamı »Sonuncu Jön: Tarık Akan
Tarık Akan’ın doğum tarihine hiç dikkat ettiniz mi? Dünyaya geldiği yıl bin dokuz yüz kırk dokuzdur. Tevellüdü, Yeşilçam’ın Yeşilçam olduğu en cafcaflı dönem, yani altmışların sonu ve yetmişlerin başı için oldukça geç bir tarihtir aslında. Ancak bu gecikme onun için hiçbir engel teşkil etmemiş, tersine, kendisinden bir kuşak önce, otuzlu, ...
Devamı »Yılmaz Güney’in Gangster Filmleri
Yılmaz Güney, kariyerinin başından itibaren ‘yalnız adam mitosu’nun altını çizmiştir. Sadistik gangster filmlerinden (Yılmaz Atadeniz’in çektiği Çirkin Kral Affetmez ya da Güney Ölüm Saçıyor; kendi yönettiği Canlı Hedef, At Avrat Silah; Mehmet Aslan’ın Çifte Tabancalı Kabadayı’sı) üst düzey gangster filmlerine (kendi yönettiği Umutsuzlar ya da Lütfi Akad’ın Kurbanlık Katil’i), Anadolu ...
Devamı »Türk Sinemasının Politik Halleri
Ergenekon Soruşturması sürecinde sokağa da yansıyan demokrasi talebi ve yükselen darbe karşıtı söylemler, halkı demokratik tepkilerini göstermeleri yolunda teşvik eden resmi erkânın şaşırtıcı tavırları derken, batı demokrasilerini kıskandıracak kadar politik bir toplum olduğumuzu eşe dosta gösterdik. Kazın ayağı öyle değil dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Demokratikleşmenin ‘Olunacak ol!’ komutuyla gerçekleşmeyeceği konusunda ...
Devamı »Türk Sinemasında ’68’liler ve 12 Mart
Sinemayı tarihsel bir belge olarak gören Marc Ferro’ya göre “Film, gerçeğin görüntüsü olsun ya da olmasın, ister belge ya da kurmaca, isterse gerçek ya da tümden düşsel, entrika olsun tarihtir.” Bugün, Türk Sineması’nın geçmişteki örneklerine baktığımızda, Yeşilçam kalıpları ile yapılmış pek çok filmde, aslında Türk toplumunun bilinçaltının, ortak fantazyaların yattığını, ...
Devamı »Kanun Namına (1952, Ömer Lütfi Akad)
Giriş Sosyo-ekonomik şartların spesifikliğine karşın Türk sinemasında film noir stili kimi filmlerin dokusuna sinmiş durumdadır. Sinemacılar Kuşağından, Türk sinemasında öncü filmlere, prototip oluşturacak yapıtlara imza atan ve geçtiğimiz yıllarda yaşamını yitiren Ömer Lütfi Akad’ın 1952 yılında çektiği, başrolünde toy bir Ayhan Işık’ın rol aldığı Kanun Namına (1952) Türk sinemasında rastlanan ...
Devamı »Yeşilçam’ın Politikayla İmtihanı
Bu yazıda, Cüneyt Arkın’ın Cemil ve Cemil Dönüyor filmlerinden hareketle 70’lerin polisiye sinemasının asal bileşenlerini ve bu filmlerdeki suç ve suçlu etiğinin doğasını okumaya çalışacağım. Yanı sıra her iki filmdeki ideolojik parametreleri gözden geçirmek suretiyle Arkın’ın Türk sineması için ne ifade ettiğini de göstermeye çalışacağım. 70’ler Yeşilçam’ın tarihe karışmasına ramak ...
Devamı »Türk Sinemasının Dünü, Bügünü, Yarını
Sinemanın Türkiye’ye girişine 1896–1897 yıllarından başlarsak kendimizi 90 yılı aşan bir sinemasal maceranın içinde buluruz. Bu sinemasal maceranın dönüm noktası ise ilk çevrilen filmler oluyor, ister konulu, ister belgesel. Fuat Uzkınay’ın tartışılan “Aya Stefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı”nı (1914) bir başlangıç olarak saydığımızda Türkiye’de 74 yıldan beri (yapımın durduğu yılları düşersek ...
Devamı »Türk Sinemasında Oyunculuk
Sinema tarihçileri, genelde, bir ülke sinemasını değerlendirirken daha çok o sinemayı yaratan yönetmenlere ağırlık verirler, yaratıcıları önemserler, akımlar ve başyapıtlar üzerinde dururlar. Bu yöntem doğaldır hatta geleneksel ve kaçınılmazdır. Ancak bu yapılırken nerede ise zorunlu olarak bir haksızlığa yol açılır, geniş seyirci kitleleri için sinemanın en çekici veya tek çekici ...
Devamı »Dünyayı Kurtaran Adam, B Filmleri, Bilimkurgu Sineması
Beethoven’in 5. senfonisi vs Hacıbektaş-ı Veli Türbesi.. Beckett’in Endgame’ini andıran bir varoluşsal ortam.. “Anamın tarhana çorbası” temelli halk edebiyatı.. Beyinsiz uzaylılar ile çevrili bir dünya.. Sihirbaz tarafından dillendirilen içinden pathos’un eksik olmadığı, Schiller’e taş çıkartan bir edebi söylem: “Sana ulaşamamak seni kaybetmek değildir dünya!” Dünyanın oluşumunu ve yeniden doğuşu andıran ...
Devamı »Mektubun Sinemasal Tarihinde Gezinti
Bu yazıda, mektubun sinemasal coğrafyadaki kültürel ve insansal algılanışı/okunuşu üzerinde duracağız; yazınsal haritayı da kat ederek… Defaatle sorulan klasik soru: Mektup öldü mü? Kamusal alanda fazla bir yeri yok, kabul; ama yazınsal tür olarak mektup hiç ölmedi. Bizi ilgilendiren de bu zaten. Mektup, edebiyat ve sinema sanatı var oldukça yaşamaya ...
Devamı »Popüler Kültür Analizleri (2) – Kemal Sunal ve Popüler Filmler Üzerine Notlar
“Aşırı esinlenme” ile “intihal” arasında pek fark göremiyorum. Yazınsal alanda olduğu gibi sinemasal haritada da örnekleri bir hayli çok. Türk sinemasının ise söz konusu mevzuda kabahati daha da çok. Bir tür ikâme sorunu yaşadık Tanzimat’tan beri. Alıp yerine koyma, inşa etme… Fakat sinema söz konusu olunca durum çok daha vahim. ...
Devamı »Yeşilçam Klasikleri: Aşk ve Kin (1964)
Turgut Demirağ’ın Aşk ve Kin’i (1964; diğer adıyla “Öldükten Sonra Bile”) görsel dili gelişkin bir melodram. Entrika ve düğümün detektif olmayan bir amatör tarafından çözümlendiği ve genel olarak İngiliz romanı ve dolayısıyla sinemasında yaygın olarak işlenegelen Cozy’lere benzeyen Aşk ve Kin, akılda kalıcı, eskimeyen, güçlü sahneler yaratmayı başarmıştır. Tam olarak ...
Devamı »Seks ve Cinayet
Başlarken… Yeşilçam’ın janr sinemasında uzmanlaşmış yönetmenlerinden Mehmet Aslan’ın Aşka Susayanlar – Seks ve Cinayet (1972) filminin ismini ilk işittiğimde kahkahalarla güldüğümü iyi anımsıyorum. Öyle pek üstünde durmamış ve hemen unutmuştum. Gel zaman git zaman Beyoğlu’nda bir evde ilk izlediğimden bu yana da üstünden epey geçmiş, ben yine en ufak ilgi ...
Devamı »