Günce “Bir ressamın aslında tek yapabildiği kendi yüzünü tarif etmektir. Kendin olmaya mahkumsun. El yazın. Yürüyüşün. Seçtiğin porselenlerin deseni. Bunların hepsi seni ele verir. Yaptığın her şey elini açık etmene neden olur. Her şey bir otoportre. Her şey bir günce.” “Bir sanatçının görevi kaostan düzen yaratmaktır. Ayrıntıları toplarsın, model oluşturur, ...
Devamı »Gabriel Garcia Marquez’in Nobel Konuşması: Latin Amerika’nın Yalnızlığı
Antonio Pigafetta, Macellan’ın dünya çevresinde yaptığı ilk seyahate katılan Floransa’lı denizci, Amerika’nın güney kıyılarına geldiğinde bir serüveni fanteziye dönüştüren anlatısını tamı tamına yazmıştı. O anlatıda; karınları uyluklarında domuzlar, yumurtalarını erkeklerinin sırtına bırakan pençesiz dişi kuşlar ve diğerleri, mesela dilleri olmayan kaşık ağızlı pelikanlara benzer yaratıklar gördüğünü kaydetmişti. Bir katırın başına ...
Devamı »“Tiksinti”nin Lordu: Georges Bataille
ANNEM VE GÖZÜN ÖYKÜSÜ Yalnızca şehvet yüklü, saldırgan olmayan bir tür dans, parçalama zevkine olduğu kadar zina yapma zevkine de dalıyor ve kendini en bayağı zevke vererek aynı zamanda acıya, ölümün soluğunu kesmeye göz dikiyordu. Zina polemiği hâlâ sürerken yüzyıl önce bu satırları kaleme alan Georges Bataille’ın, ‘Annem’ adlı öyküsünden, ...
Devamı »Joyce Carol Oates
Gotik çığlık, kör karanlık “Ne zaman bir kasaptan içeri girsem, orada asılı duran hayvanın yerinde olmayışım beni hep çok şaşırtır.” Francis Bacon Hayvanın doğasında asılı olmak yoktur. Doğasından edilip bozuşturularak bir et parçasına dönüştürülmesi ve sonra yeniden dolaşıma sokularak, yani sahte bir can bahşedilerek doğal düzenin ritminin simule edilmesi, sistemin ...
Devamı »Eşsiz Bir Okuma Serüveni: Gülün Adı
Epey uzun zaman önce, yeni olmayan ama daha çok uzun süre güncelliğini koruyabilecek bir kitapla ilgili yazmak üzere bir not almıştım. 16 Mayıs 2024’te “Gerçeğin Yalanı” diyen bir yazım da şöyle bitiyordu: “Gerçeğin adı hangi dildedir? Peki gülün adı?” 1 Yanıtı o kitapla ilgili yazacağım yazının girişinde vermeyi planlamıştım. En ...
Devamı »Truman Capote’nin Trajedisi
“Yaşamım -en azından bir sanatçı olarak- tıpkı bir vücut ısısı gibi kaydedilebilir: Yükselme ve düşüşler, son derece kesin evreler.” Çağdaş Amerikan edebiyatının ve Güney geleneğinin en önemli yazarlarından Truman Capote, en sevdiğim kitaplarından biri olan ‘Bukalemunlar İçin Müzik’e bu cümlelerle başlar. Kimseden örnek almadan, esinlenmeden, ansızın 8 yaşında yazmaya başladığında, ...
Devamı »Chuck Palahniuk, “Görünmez Canavarlar”dan Alıntılar
“Televizyondaki şu talk showlarda olduğu gibi, yeterince izleyici bulunca dürüst olmak çok kolaydır. Eğer yeteri kadar insan dinliyorsa, her şeyi söyleyebilirsiniz. Kalabalık bir izleyici karşısında insanın tüm duyguları zirveye vurur. Ya gülme krizine tutulursunuz ya da ağlama krizine, arası yoktur.” “Şimdi (…) bütün hikâyeni anlatacaksın. Hepsini yazacaksın. Bana hikâyeni tekrar ...
Devamı »“Bir Gün Elbette Orhan Pamuk’u Seveceksiniz (Orhan Pamuk’u Seviniz)”
Bu gözler neler gördü Orhan Pamuk’la ilgili, bu kulaklar neler işitti. Bir canlı yayında “Burada Orhan Pamuk’un infazı var infazı,” diye bağıran çatlak profesörler mi? Benzer bir üslup ve öfke ile gazete manşetlerinden olmadık laflar edenler mi? Sanki dil insanların uzun yaşamı içinde olumsal bir şekilde oluşmuş bir şey değil ...
Devamı »Kuşbakışı Aylak Adam ve Anayurt Oteli
Aylak Adam “Mektubumu “senin” diye bitirmeyi düşünüyor muyum? Hayır, bundan daha yanlış bir şey olamaz. Hayır, sonsuza dek kendime zincirlendim, neysem oyum ve bununla yaşamak zorundayım.” (Kafka, Felice’ye Mektuplar) Aylak adam biraz da benim. Böyle hissettiğim anlar oluyor. Ama bu sadece metinle aramdaki olabildiğince kişisel serüvene işaret etmekten başka neye ...
Devamı »Yeniden Üretilen Roman: Kara Kitap ve İçerdiği Metinlerarası İlişkiler
Berna Moran, Orhan Pamuk’un Kara Kitap romanı üzerine yazdığı yazısında, Pamuk’un romanlarında; masal, mesnevi gibi geleneksel anlatı formlarından yararlandığını ifade etmektedir (2003, s. 95). Moran’ın bu tespiti, modern ve postmodern roman tekniğinde kullanılan kurgunun altyapısını anlamada zihin açıcıdır. Zira postmodern anlatıların, “yeniden” temeline dayanarak kendinden önce yazılmış ve anlatılmış bütün ...
Devamı »J.D. Salinger
HİÇKİMSE OLMAK İSTEYEN ÇOCUKLAR O zamanlar dünyayı reddettiğime inanıyordum, şimdiyse biliyorum boşluğu reddetmiş olduğumu. Boşluk bırakmadan yaşarken, sınırsız bir anlamsızlık duygusu, hiçlik ve boşvermişlikle doldurmaya çabalamışım sanki hayatımı… Reddederken bir öteki yarattığının, ikilikleri yıkmaya çalışırken taraf tuttuğunun pek de farkında olunmadığı o çağlar, boşluk değil, başıboşluk çağları olmalı besbelli. Hayatla ...
Devamı »Pamuk’un Tanpınar’la Edebi Akımlar Arası Dansı
Giriş Nasıl ki bir çift keman konçertosu çalınırken ortaya bir harmoni çıkıyorsa, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Orhan Pamuk’u birer bestekâr virtüöz olarak düşünüyorum. Böylece romanlardaki karakterler de ister istemez birbirine karışmayan ama bir diğerini tamamlayan melodilerin farklı özelliklerine uygun biçimlerde adımlarını atarak sahnedeki müzikalin oyuncularına benziyorlar. Sanki birbirleriyle danslarında bir ...
Devamı »Attilâ İlhan’ın Memleket Sorunu Tahlili ve Çözümü: Kurtlar Sofrası (1963)
Günümüz bireysel edebiyat yöneliminin aksine Türkiye’de 1940’lardan itibaren var olan bir akım olarak toplumsal gerçekçilik ışığında Attilâ İlhan 1954 Mayıs’ında kaleme almaya başlayıp, 1961 Eylül’ünde bitirdiği ve 1963’te yayımladığı kurgu romanı Kurtlar Sofrası’dır. Bu eser her ne kadar yazılmaya başlandığı dönemin sorunlarını ve edebî akımını yansıtsa da basılış tarihi dolayısıyla ...
Devamı »Bedava Kitapların Değeri: İnsanlık Bedava
Belki de insanlığın, sevginin, inançların, etik değerlerin, hukukun, yaşamın bu derece aşındırılmış olduğu bir ortamda kitaplardan söz etmenin hiç anlamı yok. Oktay Akbal suçumuz insan olmak demişti. (1) Ama en azından benim bilebildiğim kadarıyla, hiçbir normal dönemde insan olmak bu kadar ağır ve örgütlenmiş bir saldırıyla karşılaşmamış, kendi değerlerini başkalarına ...
Devamı »Yüzyıllık Yalnızlık’ta Sinema
Gabriel García Márquez’in Yüzyıllık Yalnızlık adlı ünlü romanından sinemaya dair ironik bir bölüm: “…Yükünü tutmuş bir tüccar olan Bruno Crespi’nin aslan ağızlı gişeleri olan tiyatroda oynattığı canlı resimler ise, Macondoluları çok öfkelendiriyordu. Çünkü bir filmde ölüp gömülen ve ardından seyircilerin gözyaşı döktüğü biri, bir sonraki filmde yeniden canlanıyor ve bu ...
Devamı »