“Bir hayatım tamamlandı, şimdi başka biri başladı.” (Tolstoy, Diriliş) Nabokov’un aktardığına göre Tolstoy’un, yaşlılık yıllarında canı hiçbir şey okumak çekmez, artık yorulmuş, bıkmıştır. Sadece tek bir romanın kendisini heyecanlandırdığını söyler, kitabın adı, Anna Karenina’dır. Klasikler böyledir; insan kendi yazdığına bile yabancılaşıp onu yeni bir eser gibi okuyabilir. Sıradanlığa, rutine ve ...
Devamı »Hermann Hesse’nin Bozkırkurdu İsimli Romanı Üzerine
Harry Haller; yolunu şaşırıp kendi habitatından ayrı düşmüş, kazârâ bir kente inip sürüye karıştığına inandığı kurt tabiatını “Bozkırkurdu” olarak adlandıran, kırklı yaşların sonunda; kendini sadece insânî ya da sadece yabanıl yönleriyle görüp, insan ve kurt olarak ayırdığı iki kimliğin karşıtlığını ruhunda ölümcül bir çatışma hâlinde sürdürüp bir yandan da görünürdeki ...
Devamı »Aşktan da Üstün: Hitchcock Sinemasında Kişisel Bir Gezinti
The Birds/Kuşlar filminin açılış jeneriği kuş sesleriyle beraber ilerler. Bu jenerikte kanarya sesi yalnızca Tippi Hedren’in adı geçince duyulur. Ayrıca daha sakin gelen kuş sesleri ekranda Directed By: Alfred Hitchcock yazısı belirir belirmez bir anda saldırgan seslere dönüşür. Psycho’nun baş kadın karakterinin adı Marion Crane’dir. Crane İngilizcede vinç, turna ve ...
Devamı »Dil Varlığında Gerçekleşen Bir Aşk Söylemi
Dilin mevcudiyetinde esas ilişki yalnızca gösterilenin geçerli olduğu bir anlamı taşımaz. Görülen, dilin yansımalarında sınırlı olanla kendi kendinin yaratısı olur. Bu oluş, ötekine iletilen haliyle belirir. Beliren pek tabii bir ulaşılamaz olana dönüşebileceği gibi, anlamında yitirilene dönüşerek olasılığını kaybedebilir de. Peki yitirilen bir anlam nasıl olur da dile gelebilir; bir ...
Devamı »Tiyatro Eleştirisi Üzerine Önemli Bir Kaynak
Daha önceki yazılarımdan birinde, “Tiyatro Eleştirisi ve Eleştirmenlik” başlığı altında özellikle şuna vurgu yapmıştım: “Tiyatro Eleştirilerini okumak, onların kitap haline gelmesi ve arşivlenmesi tiyatromuzun hangi süreçlerden geçtiğini ve nasıl bir tiyatro birikimimiz olduğunu anlamamız açısından çok önemlidir. Ama ülkemizde arşivciliğe ve bu tarz yayınlara gereken önem verilmediği için yeterli bir ...
Devamı »Hakan Bilge’nin Yeni Kitabı “Aşktan da Üstün: Hitchcock Sinemasında Kişisel Bir Gezinti” Raflardaki Yerini Aldı
“Aşktan da Üstün: Hitchcock Sinemasında Kişisel Bir Gezinti” adlı sinema kitabı Doruk Yayınları arasından çıktı. Kitapta Notorious‘tan (1946) hareketle Hitchcock sineması detaylı bir biçimde kuşatılarak yönetmenin ele almaktan haz duyduğu temalar ve kişisel saplantıları yine kişisel bir bakışla ele alınıyor. Ayrıca gerilim sinemasının ana bileşenleri, yönetmenin teknik ustalığı ve hitchcockyen ...
Devamı »Kadınların Çığlığı
Tiyatro yayıncılığına yeni bir soluk getiren ekip, Sıfırdan Yayınları olarak başladığı serüvene şimdi Dramatik Yayınları olarak devam ediyor. Yayınevi, 7 yeni tiyatro oyununu meraklıları için ilk defa gün yüzüne çıkardı. Genel yayın yönetmenliğini Nurhan Uslu’nun yaptığı yayın evi ayrıca, OYÇED’in mevsimlik yayını “Dramatik” dergisini de çıkarıyor. Ülkemizde nitelikli yayıncılığın, özellikle ...
Devamı »Ütopyada Israr: Peter Pan
“Tek derdim asla büyümemek, hep çocuk kalmak, Peter Pan gibi neverland’e gitmek” diyen, Kobane direnişinde şehit düşen Nejat Suphi Ağırnaslı’ya… Dünyayı şimdi olduğundan başka türlü hayal etmek güç ister. Hayalin peşi sıra eyleme geçmekse cesaret işidir. Düşlerin iğvasına kapılmış özne hareket etmek zorundadır. Kasların gevşediği rüyalar, dallarında türlü yemişlerin olgunlaştığı ...
Devamı »Oyun Yazarlığında Yepyeni Bir Soluk: “Hakikat Erleri Börklüce Mustafa”
Tiyatro yayıncılığına yeni bir soluk getiren Dramatik Yayınları, son olarak Nazif Uslu’nun kaleminden çıkan, “Hakikat Erleri Börklüce Mustafa” adlı oyunu okuyucularla ve tiyatroseverlerle buluşturdu. Nazif Uslu, Börklüce ve yoldaşlarını tiyatro oyununda buluşturmuş. Kitabın girişinde Tamer Levent’in Uslu’yu anlatan kısa ve vurucu bir yazısı karşılıyor okurları. Tamer Levent, Uslu’nun Türk tiyatrosundaki ...
Devamı »Arthur Schnitzler – Ölmek
“Siyah olan ben, beyaz olan ben’in yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu.” – Stefan Zweig, Satranç) Bu yüzyılın insanları ne çok şey üzerine düşünüyor. Tüm koşturmaca içerisinde bizleri silah zoruyla yaşatan bir gerçek var. Yaşam çok tatlı geliyor olabilir. Neresi tatlı bunun bilinmez. Alın bakalım güneş, güzel insanlar, hava ama bir ...
Devamı »Joyce Carol Oates
Gotik çığlık, kör karanlık “Ne zaman bir kasaptan içeri girsem, orada asılı duran hayvanın yerinde olmayışım beni hep çok şaşırtır.” Francis Bacon Hayvanın doğasında asılı olmak yoktur. Doğasından edilip bozuşturularak bir et parçasına dönüştürülmesi ve sonra yeniden dolaşıma sokularak, yani sahte bir can bahşedilerek doğal düzenin ritminin simule edilmesi, sistemin ...
Devamı »Eşsiz Bir Okuma Serüveni: Gülün Adı
Epey uzun zaman önce, yeni olmayan ama daha çok uzun süre güncelliğini koruyabilecek bir kitapla ilgili yazmak üzere bir not almıştım. 16 Mayıs 2024’te “Gerçeğin Yalanı” diyen bir yazım da şöyle bitiyordu: “Gerçeğin adı hangi dildedir? Peki gülün adı?” 1 Yanıtı o kitapla ilgili yazacağım yazının girişinde vermeyi planlamıştım. En ...
Devamı »Bir Yeni Zaman Tanrısı: Palahniuk
Kapak Babalar şiddet evrenine dişlerini geçirmişse, çocukların dişlerini buradan çekmek zordur… Romanları kimilerince iğrenç, pornografik, müstehcen, hatta hastalıklı bir ruhun hezeyanları olarak algılanan Chuck Palahniuk’un genetik şiddet döngüsünden payını alan yazarlardan biri olduğunu, kişisel tarihinin vahşet, katl, intihar ve uyuşmazlıklarla örüldüğünü bilmek, onu daha iyi anlamlandırmaya yarar ise bu yararcılık ...
Devamı »Feminist Filmlerde Sınır İhlali
Anneke Smelik’in feminist sinemaya ve film teorisine, dişil öznelliğin temsili içinden baktığı kitabının temelleri, 1978’de ilk kez feminist bir film seyrettiğinde atılır. Benliğinde iz bırakacak denli derinden sarsan, onu feminist bir seyirci olarak kuran bu film, Margarethe von Trotta’nın Christa Klages’in İkinci Uyanışı’dır. Filmlerinde mutlaka iki kadın kahramana yer vererek ...
Devamı »Chuck Palahniuk, “Görünmez Canavarlar”dan Alıntılar
“Televizyondaki şu talk showlarda olduğu gibi, yeterince izleyici bulunca dürüst olmak çok kolaydır. Eğer yeteri kadar insan dinliyorsa, her şeyi söyleyebilirsiniz. Kalabalık bir izleyici karşısında insanın tüm duyguları zirveye vurur. Ya gülme krizine tutulursunuz ya da ağlama krizine, arası yoktur.” “Şimdi (…) bütün hikâyeni anlatacaksın. Hepsini yazacaksın. Bana hikâyeni tekrar ...
Devamı »