1998’de gösterime giren 60.000 dolarlık bağımsız sinema yapımı “Pi”, Darren Aronofsky isminin yönetmen etiketi altında geçtiği ilk uzun metrajlı sinema macerası olma başarısını sağladığında beri, yönetmenin tanınmışlığı katlanarak günümüze kadar gelişim gösterdi. 2024’de pek çok kimseye göre “en iyi” sıfatını hak eden günümüz klasiği Requiem for a Dream’in yönetmenin ününe ...
Devamı »Gazap Üzümleri: Amerika’nın Kalbine Yolculuk
Bu yazıda, Gazap Üzümleri’ni “Great Depression” ile koşutlukları ve proletaryanın uyanışı bağlamlarında okumaya çalışacağız… “Benim bir senede öğrendiğimi, size anlatmaya çalıştım arkadaşlar. Ben, iki çocuğum ve karım ölünce anladım. Bana kimse bir şey söylemedi. Size, çocuklarımın çadırın içinde, göbekleri şişmiş, bir deri bir kemik kalmış hallerini anlatamam. Yavru köpekler gibi ...
Devamı »Coenlerin Başyapıtı: Barton Fink
Yazma ve bir sanat eserini sıfırdan yaratma süreci meşakkatli işlerin her zaman başında gelir; süreç, önümüze aldığımız boş kâğıdı insanları tatmin edecek fikirlerle tıka basa doldurmak, eleştirilere göğüs germek, yapıt uzunluğuna ve beklentisine göre de değişir elbet. Coenlerin Miller’s Crossing’in (1989, Miller Kavşağı) senaryo yazım sürecindeki bazı aşamalarında üretememe boşluğuna ...
Devamı »Yeşilçam Klasikleri: Suçlular Aramızda
“Sanatın sosyo-kültürel ve politik bağlamdan soyutlanamayacağını” düşünen usta sinemacı Metin Erksan’ın yönettiği Suçlular Aramızda (1964) özenli üslubu ve gelişkin anlatımından ötürü sağlam bir suç öyküsü. Ekrem Bora, Belgin Doruk, Leyla Sayar ve Tamer Yiğit’in oynadığı filmde; şantaj ve hırsızlık, metres hayatı yaşayan vamp tiplemesi (typification), caz müziği, striptiz yapan kadınlara ...
Devamı »One Flew Over The Cuckoo’s Nest (Guguk Kuşu)
“Delilik, tek tek insanlarda pek seyrektir; ama gruplarda, partilerde, halk arasında, çağlarda kural olarak bulunur.” (Friedrich Nietzsche, “Tan Kızıllığı”) Beş Perspektif 1) Etki Alanı ve Çerçevesi Hollywood’da 1970’lerin hayat tarzı ve sinema anlayışı bugün kısmen de olsa referans alınmakta ve üstelik buna hem büyük (dev yapım şirketlerinde, star’larla çekilen “A ...
Devamı »Woody Allen - Ingmar Bergman
Ingmar Bergman’ın ölümünün ardından Woody Allen’ın yazdığı yazı… Bergman’ın öldüğü haberini film çekmekte olduğum İspanya’nın kuzeyindeki küçük ve sevimli bir kasabada, Oviedo’da aldım. Bir keresinde Bergman bana güneşli bir günde ölmek istemediğini söylemişti, umarım dilediği gibi, öldüğü zaman hava aşırı parlak olmamıştır. Birilerinin kalbinde veya düşüncelerinde yaşamaktansa, birilerinin evinde yaşamayı ...
Devamı »Film Arası Sinema Dergisi, 17. Sayı
Film Arası Sinema Dergisi’nin 17. sayısı, 7 Aralıktan itibaren D&R, NT ve Türkiye genelindeki 300’ü aşkın satış noktasında… Bu sayının kapak konusu Muhsin Bey, Gölge Oyunu, Eşkıya, Gönül Yarası ve Av Mevsimi gibi filmlerin usta yönetmeni Yavuz Turgul. Senarist-yönetmen Barış Pirhasan Ayaküstü’nde. Murat Saraçoğlu, Gökhan Yorgancıgil, Görkem Yeltan gibi tanıdık ...
Devamı »Dünyayı Kurtaran Adam, B Filmleri, Bilimkurgu Sineması
Beethoven’in 5. senfonisi vs Hacıbektaş-ı Veli Türbesi.. Beckett’in Endgame’ini andıran bir varoluşsal ortam.. “Anamın tarhana çorbası” temelli halk edebiyatı.. Beyinsiz uzaylılar ile çevrili bir dünya.. Sihirbaz tarafından dillendirilen içinden pathos’un eksik olmadığı, Schiller’e taş çıkartan bir edebi söylem: “Sana ulaşamamak seni kaybetmek değildir dünya!” Dünyanın oluşumunu ve yeniden doğuşu andıran ...
Devamı »Luis Bunuel - Şiir ve Sinema
Octavio Paz şöyle demişti: “Zincire vurulmuş bir adamın, dünyayı parçalayacak gücü kazanması için gözlerini kapaması yeter”; ben de bu sözü biraz daha açarak şunu ekliyorum: “Evreni parçalamak için, perdenin beyaz göz kapaklarının kendisine özgü ışığı yansıtması yeter.” Ama şimdilik rahatça uyuyabiliriz, çünkü sinemanın ışığı büyük bir dikkatle ayarlanmakta ve zincirlenmektedir. Geleneksel ...
Devamı »Delilik ile Aşk Aynı Şey
Bu yazıda, Godard’ın yapıtlarını kalkış noktası yaparak “yabancılaşan” aşk ve aşk ilişkilerine, “aşkın delilik hali”ne bakacağız. Fransız Yeni Dalga’sı (Nouvelle Vague) ile birlikte kadın imajı da değişip dönüşmüştür. En genel anlamıyla insan-öznenin düşünce ve eylem yapısının karmaşıklığı À bout de souffle’da (1960) Patricia’nın da (Jean Seberg) içinde bulunduğu o geniş ...
Devamı »Boş Bir Kâğıt
Geçtiğimiz günlerde, Sinan Çetin, katıldığı bir Tv programında, son filmi Kağıt’a dair konuşuyor; daha doğrusu, henüz düzgün cümle kuramayan, ve fakat, şekline şemailine hürmeten sunucu yapıldığı aşikar kızın da çanak çömlek sorularıyla, her zaman olduğu üzere, atıp tutuyordu, sola dair kafasında en küçük bir olumlu fikri bile besleyen herkese. Buna ...
Devamı »Sinemada ‘Savaşın Çocukları’
Bu yazıda, sinemada savaş ve çocukluk düzlemini kalkış merkezi yaparak, çok fazla detaya girmeden ve genel özelliklerden hareketle bu filmlerdeki savaş psikopatolojisi ve çocukluk travmalarına odaklanacağız… Sinemanın, konuşmaya başladığından itibaren masumluğunu yitirdiğine dair ilginç ve tartışmaya açık bir tez vardır. Sesli filmi kabul etmeyen Amerikalı öncü-maestro David W. Griffith, ki ...
Devamı »Mektubun Sinemasal Tarihinde Gezinti
Bu yazıda, mektubun sinemasal coğrafyadaki kültürel ve insansal algılanışı/okunuşu üzerinde duracağız; yazınsal haritayı da kat ederek… Defaatle sorulan klasik soru: Mektup öldü mü? Kamusal alanda fazla bir yeri yok, kabul; ama yazınsal tür olarak mektup hiç ölmedi. Bizi ilgilendiren de bu zaten. Mektup, edebiyat ve sinema sanatı var oldukça yaşamaya ...
Devamı »Throne of Blood (1957, Akira Kurosawa)
Throne of Blood (1957, Kumonosu-jô / Kanlı Taht) Akira Kurosawa’nın Macbeth’i Japon konteksinde uyarladığı filmidir. Bu film, Shakespeare’in günümüze dek yapılan en iyi uyarlamalarından birisi olarak kabul edilir. Aslında filmde anlatılanlar dikkatli bir biçimde incelendiğinde modern Japonya’nın daha formalize edilmiş hali olarak yansıtılmaktadır. Filmin genel bir bakış açısı ile incelendiğinde ...
Devamı »Ahlaksızlığın Meşruiyeti
Bakıldığı yere göre; bir toplumsal kaideler bütünü, bir felsefe dalı, bir dinsel öğreti, bir soyut yasalar toplamı veya bunların hepsi olan ahlak kavramı, özellikle son dönemde, üzerinde fazlaca konuşulmayı hak eder hale geldi. Türkiye solcularının, Batı’ya bakarak yön tayin etme hastalığının tezahürü ile, 12 Eylül sonrası, ağızlarına almadıkları bu sözcük, ...
Devamı »