Bir belgeselden beklediğimiz şey olabildiğince farklı, değişik bilgiler aktararak bizi aydınlatması, önümüzde yeni ufuklar açmasıdır. İlgili sanatçı veya kişi hakkında bize hiç duymadığımız argümanlar aktararak bizi zenginleştirmesidir.
Peki, bu belgesel bunu başarabilmiş, diyebilir miyiz? Bence hayır. The Beatles’ın dağılması olayından tutun da Uzak Doğu kültlerine karşı tutumlarına dek epey geçiştirilmiş malzeme var. Ya yeterince araştırılmak istenmemiş ya da özetleyici bir tutum sergilenmiş. Birçok şey havada kalmış duygusu uyandırıyor.
John Lennon ile Paul Mccartney arasındaki gerilimin nedenlerine inilmemiş ya da inilmek istenmemiş. Lennon ile Yoko Ono arasındaki ilişkinin doğası klişe argümanlarla süslenmiş. Beatles’ın öteki elemanları hakkında neredeyse hiç bilgi yok gibi.
Bununla birlikte John Lennon’ın ilk eşi, çocukları, yakın dostları ufak tefek detayları açığa çıkartıyorlar. Bu açıdan hayli yararlı oldu. Örneğin Lennon evliliğini uzun süre medyadan ve hayranlarından gizlemiş. Turnelere eşi katılsa da hep geri planda kalmış, Lennon ile evli olduğunu kimseye söylememiş. Kadıncağızın epey travma yaşadığı belli ve üzüntüsü hemen belli ediyor, aradan yıllar geçmesine rağmen. Yoğunluk nedeniyle Lennon çocuğuyla uzun süre ilgilenememiş; hatta hiç ilgilenmemiş dense yeridir.
Yoko Ono ise her zamanki gibi soğukkanlı. Yoko demişken, Lennon’a siyasi anlamda nasıl bir katkı sağladı, Lennon ondan hangi açılardan etkilendi, yine karanlıkta kalıyor. Bunu açığa çıkartan bir belgesel henüz izlemedim. Yönetmen Andrew Solt eski kayıtları, arşivleri yeniden gündeme getiriyor, ama bunların çoğunda kameralara genellikle Lennon konuşuyor, Yoko ise sessiz kalıyor; ya da fazla konuşma olanağı bulamıyor diyelim, böylelikle flu noktaların sayısı giderek artıyor.
Lennon’ın hayranlarına karşı inanılmaz bir ilgisi var. Hiçbirini kapıdan geri çevirmiyor, çoğuyla sohbet ediyor, evine davet ediyor. Eski kayıtlar monte edilerek akış içerisine uyumlu bir biçimde yerleştirilmiş, güzel düşünce.
Yoko’nun esas mesleği üzerinde de hemen hiç durulmamış. John ile bir sergide tanıştıklarını öğreniyoruz sadece. Aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra da Yoko onu ziyarete gelmiş ve ilişkileri başlamış. The U.S. vs. John Lennon (2006, ABD John Lennon’a Karşı, David Leaf, John Scheinfeld) adlı belgeselde de değinildiği gibi ne arkadaşları ne de The Beatles’ın öteki üyeleri Yoko’ya hiç ısınamamış. Hatta bir gazete onun çirkin olduğunu bile yazmı; Lennon bu konuda öfkesini ve şaşkınlığını gizlemiyor. İkilinin muhalif tavırlarını püskürtmek isteyen basın mensupları nereden saldıracaklarını kestiremiyorlar ve kendilerince buldukları ilk açığa saldırıyorlar; tıpkı bok parçasına üşüşen kara sinekler gibi! Amerikan medyasının bu tiksinçliği aslında şaşırtıcı değil. Bir insanın ne alanda uzmanlaştıysa o alanda kalmasını yeğliyorlar ama kendileri her boka karışıyorlar; uzman olan onlar çünkü. Lennon müzik dışında savaş karşıtı politik demeçler de verdiği için bundan epey rahatsızlık duydukları belli. Sanatçının statik olanına alışmışlar. Siyasi tavrın sadece politikacıların işi olduğuna inanıyor olmalılar. Halbuki siyaset sanatçının bir başka kimliğidir; her ne kadar tarafsızım dese bile. Ama gazetecilerin her dönemde hangi tarafta oldukları üç aşağı beş yukarı belli: Richard Nixon’dan ve ulvi Amerikan menfaatlerinden yana oy kullanıyorlar; Vietnam Savaşı’nda masum çocukların katledilmesi onları ilgilendirmiyor. Belgesel bunları düşünmek ve anımsamak için bir fırsat yaratmış oldu; çünkü Amerikan saldırganlığı hiç durmadı ve halen devam ediyor.
Şunu anlıyoruz: John Lennon ve Yoko Ono sadece Vietnam Savaşı’nı protesto etmediler, yalnızca barış çağrısında bulunmadılar; aynı zamanda birliktelikleri için de mücadele ettiler. Bunun üzüntü verici olduğunu söylemeliyim. Her söylediği olay olan sanatçı aşkı için de mücadele ederek savaş alanını genişletiyor.
Lennon öldürüldükten sonra ona saldıranlar, Amerika’yı terk etmesi için salyalarını akıtan politikacılar, ikiyüzlü gazeteciler acaba ne düşündü, merak konusu!
sinefil78@gmail.com
Yazarın diğer yazıları, twitter ve facebook sayfası.