“Bütün sanatlar içinde yapısı gereği, insan duyularını en çok avucu içine alan, fiziksel olarak insanı büyüleme gücü en yüksek sanattır müzik.” —Pierre Lasserre—
Yazar Pierre Lasserre, bir dahi; ama düşünceleri karmaşık, felsefi görüşleri ve estetik duyarlılığı belli belirsiz; derinden derine birbirine karşıt, yapıları ve kaynakları hiç uyuşmayan bazı kuramları ve zevkleri olan Friedrich Nietzsche’nin düşünce dünyasının karmaşıklığını ve karanlık döneminin dâhiyane evresini ele almaktadır Nietzsche’nin Müzik Üzerine Düşünceleri adlı eserinde. Eserin asıl teması; Nietzsche’nin, “Tragedyanın Doğuşu”ndan “Richard Wagner Bayreuthta” kitabına değin uzanan düşünceleri ve ölümünden sonra bulunan, bu eserlerle ilgili, notlar perspektifinde Nietzsche’nin müzik üzerine olan görüşleridir.
Yazar, müzik üzerine ilk fikirleri evrenin metafizik-estetik bir anlayışına dayanan Nietzsche’nin savlarını, Arthur Schopenhauer – Richard Wagner – Eski Yunanlılar (özellikle Apollon – Dionysos) ekseninde ele almıştır. Eserde “…Yunan doğasının temelde müziğe dayalı bir doğa olduğunu, bunun uzun süre, önce Sokrates felsefesinin, sonra sonra Hıristiyanlık insancılığının içinde boğulduğunu, şimdi ise çağdaş müzikte ve özellikle Richard Wagner’de yeniden ortaya çıktığını, bütün bunların sonuncunda müzik yaratısı dürtüsü ve gereksiniminin dünyanın karamsarca algılanmasına bağlı olduğu…” kanıtlanan savların başında gelmektedir.
Karşılıklı beslendiğine inandığım “müzik ve felsefe”nin mükemmel uyumu, Lassserre’in “Nietzsche’nin Müzik Üzerine Düşünceleri” adlı bu eserinde ispatlanmıştır. Eserin arka kapağındaki yazı ise ilgi çekicidir:
“Nietzsche’nin düşünce evreninde müzik daima büyük bir yer tutar. Yazarlık yaşamının başlarında müziksel esini ve müzik heyecanını metafizik gerçekliklerin bir aracısı gibi almıştır. İnsan aklının gelişiminde ve insan ruhunun oluşumunda müziği daima ön planda tutmuştur. Müzik, o dönemde, onun düşün dünyasının neredeyse tümünü kapsıyordu. ‘Müziğin derinliklerinde doğmuş olanlar ve bu dünya ile ilişkileri temelde müzikle kurulmuş olanlar’ için yazıyordu denebilir.”
Eski Yunan’dan günümüze kadar birçok filozof az da olsa müzikle ilgilenmiştir. Platon, Aristoteles, Sokrates, Konfiçyus, Descartes, Leibniz, Hegel, Kant, Schopenhauer ve nihayet Nietzsche… gibi filozofların eserlerine baktığımızda az çok müzikle ilgilendikleri, hatta müzik teorilerine katkıları olduğu anlaşılır. Nietzsche’nin -kendisinin kendisiyle olan mücadelesinde- müzik anlayışı Richard Wagner’e olan ilgisinden anlaşılmaktadır. Schopenhouer-Wagner ekseninde geliştirmiş olduğu bu felsefesi, hayatının inişlerini ve çıkışlarını belirlemiş, aynı zamanda Nietzsche’nin çelişkili ruhsal durumunun felsefesine yansımasının tamamlayıcısı olmuştur diyebiliriz…
Nietzsche’yi anlamak gerçekten zordur. Bırakın müzik hakkındaki düşüncelerini, felsefesi hakkında da sağlam bir yorum yapamayız. Çünkü Nietzsche çelişkilerin adamıdır… Kendi yansımasında bile çelişki vardır. Bu eserde, Nietzsche’nin, Schopenhauer’in müzik kuramı ve müziksel esin başta olmak üzere, müzikli dramada müziğin mimik ve söz ile bağlarına paralel olarak opera hakkındaki eleştirileri, Wagner’e ve onun sanatına değgin karmaşık düşüncelerinin izini sürebilir, az da olsa bazı soru işaretleri hakkında ipuçları bulabilirsiniz…
Kitabın künyesi: Pierre Lasserre, Nietzsche’nin Müzik Üzerine Düşünceleri, çev: İlhan Usmanbaş, Pan yayıncılık - 2. basım: Haziran 1997
Yazan: Melike Karagül
Nietzsche’nin genelde sanat, özelde ise müzik üstüne yazdıkları tıpkı felsefesi gibi ortak bir paydada buluşmasa da özgünlüğüyle ve yaratıcılığıyla dikkati çekerler. Bir Nietzsche kitabı okumak, eklektik bir müzik yapıtı dinlemek ile eşdeğerdir. Dalgalı kişilikler, dalgalı mizik yapıtlarına benzerler bu bakımdan. Büyük müzik yapıtlarının her dinleyişte farklı açılımlar kazanması ile Nietzsche kitaplarını okurken düşüncenin farklı dolayımlara gebe olması hemen hemen aynı noktada buluşur. Sonuçta Nietzsche okumak da Wagner dinlemek de tarifi imkansız bir zevktir.
Hayatıma yön veren filozof…
Üniversitede tuttuğum ajandaların çoğunda Nietzsche epigrafları ve kitaplarından alıntılar vardır. Unutabilirim endişesiyle acele acele yazmışım… Şimdi bakıyorum da o zamanlar okuduğum kitapların hemen hepsinden kimi tümceler çiziktiriyormuşum; fakat şimdilerde buna ayırabilecek öyle çok zamanım da kalmadı. İyi ki de bu notları düşmüşüm. İşte bu notların bir kısmı da filozofun Müziğin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu adlı eserine ait…
Kalemine sağlık Melike.
Teşekkürler 😉
Bu kitabı okumalıyım Melike 😉 Eline sağlık…
Evet Deniz, kesinlikle okumalısın 😉 Biliyor musun, tesadüf keşfetmiştim bu kitabı ve nasıl oldu da gözümden kaçmış diye kendime şaşırmıştım
Teşekkürler…
ve Bach olmasaydı…
müziğin yazgısı başka bir nehirde akardı.