İran sineması genel itibariyle duygusal, dram filmlerinin yoğunlukta olduğu bir yapıya sahiptir. Bunu İran coğrafyasının tarihsel seyrinden tutun da geçirdiği onlarca talihsiz deneyime kadar birçok sebebe bağlamak mümkün. Ancak bu İran toplumunun bir mizah anlayışının olmadığı anlamına gelmiyor. Nitekim Nietzsche’nin, “İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasında yalnız o, ...
Devamı »Viridiana (1961, Luis Bunuel)
Viridiana (1961), Luis Bunuel’in dini, din kodamanlarını, burjuvazinin ahlak mastürbasyonunu ifşa edip irdeleyen bir filmidir. Viridiana (Silvia Pinal) rahibe olmak üzere olan bir genç kadındır. Rahibe olmadan önce hayatta kalan tek akrabasını -eniştesini- başrahibenin ısrarlarıyla ziyarete gider. Viridiana’nın eniştesi Don Jaime (Fernando Rey) bir şatoda yaşamaktadır. Şatonun içinin ilk gösterildiği ...
Devamı »Erken Dönem Pasolini Filmleri
Pier Paolo Pasolini, 1975’te vahşice noktalanan 53 yıllık kısa sayılabilecek yaşamına pek çok “mükemmel” sığdırabilen ender sanatçılardan. Onlarca romanı, altı ciltlik şiir koleksiyonu, pek çok tiyatro prodüksiyonu olan Pasolini, çok önemli bir sinemacı olduğu kadar, değerli bir kuramcı ve dilbilimci. Pasolini’nin bu renkli entelektüel dünyası, yönettiği filmlere de yansımış. “Auteur” ...
Devamı »Din ve Siyaset İlişkileri
Din, her türlü kiri pası temizleyen, lekeleri çıkaran, pislikleri aklayan, beyazları daha beyaz, renklileri daha renkli gösteren bir deterjandır. Bu sebeple ülkemizdeki seküler partiler, kirli işleri gizleme, kara paraları aklama, çalınan minarelere kılıf bulma konusunda yetersiz görüldüler. İnandırıcılıklarını kaybederek demode oluşları ve halkı ikna etme düzeylerinin düşüklüğü sayesinde, dindar kisveli ...
Devamı »Kötülüğün Şirinliği
Mazlumların sesi gürültücü yığınlar tarafından işitilir mi? İşitilse aldırış edenler olur mu? Dünyayı gürültüye boğan ve bunu eğlenceye dönüştüren hoyratlık, herkesi sağır etmiyor mu? Sesimizi, isyanımızı, insanlığımızı yutan bir ıssızlık, ıssızlığa mahkûm edilmedik mi? Issızlık, sağırlar evreninde beyhude yere bağırmak; ıssızlık mazlumların barınağı şu zalim çağımızda. Masumların ve mazlumların sesi ...
Devamı »Charlie Hebdo Olayı Üzerine: Sanat Daima Zayıfın Yanında mıdır?
PARCE QUE LE CRAYON SERA TOUJOURS AU DESSUS DE LA BARBARIE… (Çünkü kalem daima barbarlıktan üstün olacak…) Charlie Hebdo dergisinin internet sitesine girdiğinizde karşınıza yukarıdaki ifade çıkıyor. Kendilerini sol kanada ait tanımlayan derginin çizimlerine göz attığınızda gerçekten de sağ kanadı eleştiren, dinleri, homofobiyi, ayrımcılığı en acı biçimde yeren görsellerle karşılaşıyorsunuz. ...
Devamı »Türkiye’nin Gericileşmesi, Sömürgeleşmesi ve Demirtaş Ceyhun’un “Haçlı Emperyalizm” Kitabı Üzerine Notlar
-I- Demirtaş Ceyhun’un daha önce Habora Kitabevi Yayınları tarafından baskısı yapılmış araştırma kitaplarından biri, Haçlı Emperyalizm. Güncelliğini yitirmeyen bu kitap Seyyit Nezir’in de geniş bir önsunumuyla yeniden yayımlandı, tam 42 yıl sonra. Kitabın arka kapağına bu tarihsel araştırma için iddialı bir not düşülmüştü: “Dinler, geleceğe yönelik ...
Devamı »Lord of the Flies (1963, Peter Brook)
Peter Brook’un yönetmenliğini yaptığı Lord of the Flies (1963, Sineklerin Tanrısı) filmi, William Golding’in aynı isimli romanından uyarlamadır. Film konu olarak bir uçak kazasından arta kalan bir grup çocuğun adaya düşmeleri ve bu adada yaşamlarını sürdürmeleri etrafında gelişen bir dizi olay temelinde senaryolaştırılmıştır. Film insan doğasına yönelik oldukça sorgulayıcı ve ...
Devamı »İyiler Bencildir
İnsanlar çevrenin baskısıyla onların iyi kavramlarına uymaya zorlanır. Kabul edilen, standart, olağan iyilik kavramlarını kendi karakterlerimizle örtüştürdüğümüzü varsayıp iyilerin bencil olduğu konusuna değinelim. İnsanlar hayatta daima çıkarları için yaşarlar. Sosyal düzen bir anlamda vahşi bir arenadır ve insan hayatta kalacak yeterlilikte bencilliğe sahiptir. Ancak bu bencillik kendisini her noktada gösterir. ...
Devamı »Yalnızlığın Dibinde: Autumn Sonata (Sonbahar Sonatı)
“Sonbahar Sonatı, Ingrid Bergman’ın son sinema filmi idi; bu nedenle bu yazı O’na ve tüm sinema yaşamına ithaf edilmiştir.” Klasik Bergman Temaları, Evrensel Yalnızlık ve Ailenin Çöküşü Üzerine Autumn Sonata’da (1978, Höstsonaten / Sonbahar Sonatı) Eva’nın (Liv Ullmann) “Kendi içine kapanıp her zaman kendi ışığında yaşıyorsun.” yollu annesi Charlotte’a (Ingrid ...
Devamı »Livius’un Roma Tarihi, Efsaneler, Mitler ve Kurtlar Vadisi
İsa kendi halkı tarafından çarmıha gerileceğini ve ölümünden iki yüzyıl sonrasında öğretisinin Roma topraklarında kök salacağını tahmin etmiş miydi bilinmez; ancak Roma MS. dördüncü yüzyılda Hıristiyanlığı kabullenmek zorunda kaldı. Yurtseverliğe dayalı ve eski pagan kültlerinden oluşan ve esasında karmaşık bir din ile yaşayan Roma’da Hıristiyanlığın nasıl olur da bu denli ...
Devamı »Tori Amos: Müzikal Tapınak
Nereden başlayacağımı bilemiyorum. İnsana çok sevdiği, neredeyse taptığı bir kişilik hakkında ne yazsa yeterli olmayacakmış gibi geliyor. Bahsettiğimiz kişi Tori Amos olunca, sadece müziğini değil, onu besleyen siyasal yönü, kişisel hayatı ve genetik kültürü de göz önünde bulundurularak birşeyler yazmak lazım; ve bu çok geniş bir mevzu. Her neyse, ...
Devamı »Hangi Mavi Beyazdır?
Beyaz, uçsuz bucaksız beyaz; alabildiğince sonsuz ve kırılgan; gözlerinizi yorar beyazın temizliği, insanın ruhuyla ters düşen bir yönü vardır. Ruhlarımız her şeye açık; oysa beyaz leke kaldırmaz. Anadolu’nun dört bir tarafında aynı iklimin yetiştirdiği, aynı kaderi paylaşacağı düşünülen, kendi halinde; onca yoksunluğa karşın içten içe köpüren ama sessiz… Ağır kış ...
Devamı »Tanrı, Yaşam ve Ölüm Sarmalında: Yedinci Mühür
“İşte burada bu gerçeğe ulaştım nihayet… Belki de en güzel yıllarım geride kaldı. Bir mutluluk olasılığının varolduğu yıllardı. Ama artık geri gelmelerini istemem.” Samuel Beckett Det sjunde inseglet (1957, Yedinci Mühür), metafizik dayanaklarını yitiren 20. yüzyıl insanının manevi karmaşasını irdeleyen bir filmdir. Her ne kadar zaman olarak Ortaçağ seçilmiş olsa ...
Devamı »Korku Filmlerindeki Jinefobi
Erkekler kadınlardan her zaman korkmuştur! Çok iddialı bir cümleyle açılış yaptım ama bunun birçok kanıtı var. İdeolojik olarak kadınlar zararlı, karanlık varlıklar olarak görülüyor. Büyü genelde kendileriyle kişileştiriliyor. Mesela Yin Yang’a bakalım; aslında dualite ikonografisi olan bu imgede siyah olan Yin dişildir. Beyaz ve parlak olan Yang ise eril. Dişil ...
Devamı »