Şiir Bahane Rakı Şahane
Barlardaki şiir dinletilerinde, şiir bir güzel rakıya meze yapılır. Zaten, rakı susuz da gider, ama şiirsiz aslaaaa. Şairler, şairlerin yakın dostları ve şair olma heveslilerinden başka tek bir şiir okuru bile gelmez genelde bu üfürükten şiir dinletilerine. Yani şair çalar şair oynar işte. Gelsin rakılar, bir yandan müzik, “haydin dans edelim, oturmaya mı geldik” halleri, arada “hadi şairler birbirimize şiir okuyalım” şeklindeki traji-komik haller… Hani, Çetin Altan’ın güzel bir tanımı vardır ya: “Türk’ün Türk’e propagandası” diye, işte bu şiir dinletileri de şairin şaire propagandasıdır en fazla . Tabi asıl mesele şiir miir değil canım, eğlenmeye bahane olsun, yani klişe slogan kalıbına dökersek: Şiir Bahane Rakı Şahaneee…
Sanmayın ki üniversitelerin, belediyelerin, siyasi partilerin ya da çeşitli derneklerin ve benzeri kurumların şiir dinletilerinde, şiir paneli-kongresi- festivali vs. gibi etkinliklerde durum farklı. Orada da, şiir etkinliğine konuk edilen şairlere, etkinlik sonrası rakılı-mezeli sofralar kurulur bir güzel. Hatta bazılarını pavyona bile götürüyorlarmış aldığım duyuma göre.
Hadi, barlardaki şiir dinletilerinde, her gelen kendisi ödüyor hesabını ya da arkadaşı ödüyor, “ne haliniz varsa görün” denip geçilebilir, ama asıl mesele üniversitelerin, belediyelerin, siyasi partilerin ve kamu kurumlarının düzenlediği etkinliklerde. Çünkü HALKIN PARASIYLA YİYİP İÇİYOR bu şair-paşamlar.
Oralardaki şiir dinletilerinde de gene şairin şaire propagandası vardır zaten. Hani, şöyle yüzlerce şiir okuru, iştahla şiir dinlemeye gelse, “ Ya, adamlar bak o kadar kişinin estetik algısı ve bilinç düzeyine az da olsa katkıda bulundular okudukları şiirler ve şiir bildirileri ile, çok mu yani şimdi akşam bir yemek daveti ” diyeceğim. Gel gör ki, sadece şairler arasında kapalı devre yayındır ne yazık ki bu etkinlikler, şiir okurunu ara ki bulasın. E, o zaman ne diye düzenleniyor bu faaliyetler kardeşim: Tabi ki “Şiir Bahane, Rakı Şahaneeee”. Amaç tamamen ve sadece budur ne yazık ki.
Maksat, bedava uçak biletleri ve ücretsiz konaklama sayesinde, gezelim görelim, yiyelim içelim, oh gelsin rakı-balık ziyafetleri, hatta pavyona götürülenler için “aman da dansöz ne iyiymiş be” halleri…
Uyumayın heyyyyyyyyyyyy!, “Dünyanın En Tuhaf Mahluku” dediği kişiler Nazım’ın, size söylüyorum. Uyumayın, hakkınızı arayın, emeğinizi çalmalarına göz yummayın bunların, sömürtmeyin kendinizi. Sizden toplanan vergilerdir, bu tayfanın, şiiri küçük konformist amaçlarına alet edip ziyafet sofralarında semirmelerini finanse eden. Sizin paranızla yiyip içiyor, hatta pavyonlarda dansözlerle birlikte gerdan kırıyor bunlar. Heyyyyyyyyyyyyy! Uyanın artık be!
Nasıl demişti Tevfik Fikret: “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, / Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!”
HAN-I YAĞMA
İşte bu sofra efendiler
İşte bu sofra kan ağlayan
Can çekişen halkımızın sofrası.
Nesi var, nesi yoksa hepsi bu.
Bekler sizi efendiler bu sofra,
Nasıl da durur, nasıl da titrer karşınızda.
Aman canım, utanacak ne var efendiler?
Yiyin yutun hapur hupur, şapur şupur,
Yiyin efendiler, yiyin,
Bu iştah açan sofra sizin.
Vallahi sizin, doyuncaya kadar yiyin,
Patlayıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin.
Bütün bu nazlı beylerindir ne varsa ortalıkta
Hasef, nesef, şeref, şatafat, oyun, düğün, konak, saray
Hepsi sizin efendiler. Konak, saray, gelin, alay,
Hepsi sizin, hepsi hazır, hepsi kolay.
Yiyin efendiler yiyin, bu hanı iştiha sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin.
Nasıl olsa bu yoksul, bu fukara halk
Verir nesi var nesi yoksa,
Verir malını, canını, ümidini, tüm güzelliğini,
Servetini, istikbalini, sağlığını, rahatını.
İçinde kaynayan mahşeri
Verir bu memleket, verir, hiç tasalanmayın,
Hiç düşünmeyin haram mıdır yoksa helal mi.
Yiyin efendiler, yiyin, ama biraz çabuk yiyin
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak.
Yarın bi bakarsınız, sönmüş bugün çıtırdayan ocak.
Bugün mideniz hazırken, bugün çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, kucak kucak.
Götürün efendiler, götürün, bu yağma sizin,
Bu ihanet sizin, bu hıyanet sizin,
Gün sizin efendiler, şölenler, törenler sizin.
Gelin görün ki ne yapsanız, ne etseniz de
Çare yok efendiler, siz de gelir ve geçersiniz,
Gelmiş ve geçmiş efendileriniz gibi.
Çün bu memleket bizim efendiler, bu memleket bizim.
Söylemek zorunda kaldığım için özür dilerim.
Siz yine de yiyin efendiler, yiyin
Bu iştah açan sofra sizin, yiyin yiyin, yiyin yiyin..
TEVFİK FİKRET
Tevfik’in izinden giden onurlu şairlere selam olsun… Diğerlerini de halk’a ve en büyük yargıç tarih’e havale edelim…
Yazan: Serkan Engin
sekoengo@gmail.com
Kasım 2024