Anasayfa / Etiket Arşivi: irem aydın

Etiket Arşivi: irem aydın

Persona (1966, Ingmar Bergman)

Persona Filmindeki Oyuncu-Seyirci Algısı ve Sessizlik Üzerine Latince “’persona-ae’ yani maske; karakter, rol; kişi, kişilik” anlamına gelmektedir. İsme etimolojik olarak bakarsak, “per: herhangi bir şeyin içinden, ortasından geçmek, sonus –i: ses, gürültü; ton” olarak literatürde yerini almıştır. Tiyatro kökenli olan Bergman’ın filminin taşıdığı mesaj doğrultusunda, filme böyle bir isim atfetmesi ...

Devamı »

Leviathan’daki Merkezi İktidarın Modernizm ile Parçalanışı ve Büyük Birader Örneği

Thomas Hobbes, eserinin hemen girişinde Leviathan’ın ne olduğunu açıklar. “…Latince’de Civitas denilen, DEVLET adlı o büyük EJDERHA yaratılır; bu, doğal insanın korunması, savunulması için tasarlanmış olup ondan daha büyük bir cesamete ve kudrete sahiptir ve onda, egemenlik bütün gövdeye canlılık ve hareket veren yapay bir ruhtur; yargıçlar ve diğer yargı ...

Devamı »

1 Film 6 Analiz: Blowup (4. Analiz – İrem Aydın)

“Duyular kimi zaman insanları aldatır; buna göre, belki de her zaman aldatmaktadır.” (Descartes) “Her imgede bir görme biçimi yatar ve her imge bir görme biçimi yaratır; bir fotoğrafta ne denli az olursa olsun, fotoğrafçının sınırsız görüntü arasından o görüntüyü seçtiğini farkederiz; fotoğraflar sanıldığının aksine nesnel, mekanik kayıtlar değildir… Pozlanmış fotoğraf ...

Devamı »

Bir Dasein Olarak Danny Boodman T.D. Lemons 1900

Egzistansiyel ve fenomenolojik bir şekilde anlaşılan dünya, bir insani ilgi alanıdır; insan bir “dünya içinde varlık”tır çünkü dış varlığa iştirak yoluyla kurduğu dünyası, insan varlığına şekil vermektedir. İnsan bir çevre içinde varlığa sahiptir ve insanın dünyası başka insanlarla paylaştığı bir dünyadır. İnsan, ilgilerin meydana getirdiği bir varlıktır; çevreyle bağlantısı ve ...

Devamı »

Nikos Kazancakis – Zorba

Kitap yazarı yıllar önce tanışmış olduğu ve hayatı boyunca asla unutamayacağı Aleksi Zorba ile olan anılarını anlatırken, hayatın çarpıklıklarını, tek düze şehir bayağılıklarını ve insanın kendisine nasıl yabancılaştığını da Zorba sayesinde tasvir ediyor. Fakat tüm bunları yaparken içinde belirli bir acıma oluşuyor; çapraşık metafizik düşüncelerin sonucuna benzer, soğuk bir acıma… ...

Devamı »

Arkadaş (1975, Yılmaz Güney)

Arkadaş, Yılmaz Güney’in burjuvaziye nefretini en açık bir biçimde gösteren filmidir. Filmde yozlaşmış burjuva eleştirisi oldukça çiğ bir şekilde verilir. 1974’te hapishaneden çıkan Güney, burjuvaziye öfkesini, diğer filmlerinin aksine, bir kent filmiyle, küçük burjuva alışkanlıklarının çirkinliğini alabildiğine gözler önüne sererek gösteriyor. Halk insanı olan Âzem (Yılmaz Güney) ile fabrikatör; kaybolmuş, ...

Devamı »

The Matrix (1999, Wachowski Kardeşler)

Tavşan deliğinden düşen Alice gibi hissetmek. Deliğin ne kadar derin olduğunu ve sonunda nereye varacağını bilebilmek. Masal dünyasına mı yoksa gerçeğin dünyasına mı? Burada karşımıza ‘gerçeklik’ olgusu çıkıyor. Sahi, nedir gerçeklik? İnanmak istediklerimiz mi, bize sunulanlar mı, ötesini bilmeye cesaret edemeyip yetindiklerimiz mi? Kant’ın “bilmeye cesaret et” sözünden yola çıkalım… ...

Devamı »