Christopher Marlowe

30 Temmuz 2024 Yazar:  
Kategori: Biyografi, Deneme, Edebiyat, Kitaplar, Sanat, Siir, Ustalara Saygı

İngiliz oyun yazarı (1564-1593), tiyatro oyunlarının “açık ölçü”yle (blank verse) yazılma potansiyelinden ve Rönesans hümanizminin trajik kinayesinden yararlanan ilk oyun yazarıdır.

Üniversite kayıtlarına göre Marlowe, okulun son yıllarında sıklıkla okulu aksatırdı; hatta yasa tarafından izin verilen devamsızlık hakkını aşarak öğrenim derecesini tehlikeye atmıştır. Anlaşılan vaktinin çoğunu Kraliçe Elizabeth’in Protestan yönetimine karşı komplo kuran Katolikler arasında Rheimst’e harcıyordu. Kutsal emirleri yerine getirmeyi reddettiği ve devamsızlık hakkını aştığı için üniversite bir süreliğine öğrenim derecesini vermeyi reddetti; fakat yetkililer müdahale ettiler ve sonunda Marlowe’a derecesi verildi.

” denilen, birbirini izleyen bir vurgusuz bir vurgulu on heceden oluşan uyaksız dizeler, Marlowe ve onu izleyen oyun yazarlarının İngiliz yazınına bıraktığı en değerli miraslardan biridir. Marlowe bu teknik yenilikle de yetinmeyerek oyunlarında geleneksel tiyatronun önünü açmayı amaçlamış ve başarılı olmuştur. On altıncı yüzyılın ortalarına doğru kurulan İngiliz Kilisesinin koyduğu yasakla yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlayan “kilise oyunları” ve “cycle”ların yerini alan “interlude”lar (ara oyunları) ve “morality”ler (ibret oyunları) ile yazarlar kendilerini her açıdan geliştirmeye, yenilikler uygulamaya çalışmışlardır.

Marlowe, “ibret oyunları”nda kullanılan basit ve tekdüze olay örgüsünde değişiklikler yapmakla kalmayıp alt-olay örgülerinin yardımıyla oyunlarının çok boyutlu olmasını sağlamıştır. Oyunlarında “5-perde” kuralını uygulayan Marlowe aynı zamanda yeni ve çekici tipler yaratma uğraşını da sürdürmüştür. Dolayısıyla, Marlowe’un kısa yaşamına sığdırdığı birbirinden ilginç yedi oyunuyla yeni yeni parlamaya başlayan İngiliz tiyatrosuna getirdiği yenilikler arasında karakter betimlemeleri önemli bir yer tutar. Konuşması olmayanlar hariç 198 karakterle, Marlowe, ilk kez bu kadar çok sayıda oyun kişisi yaratan yazar unvanını elinde bulundurmaktadır.

Christopher MarloweMarlowe’un oyunlarına temalar egemendir; karakterler görüşlerin, inançların sözcülüğünü yapar; tutkularıyla yaşar, tutkuları uğruna ölürler. Gelişmezler, kişiliklerinde değişme olmaz, düz bir çizgi üzerinde yürürler ve başladıkları yerde bitirirler oyunları. Marlowe’un karakterleri tutkulu, kararlı, her türlü duyguyu en yoğun biçimde yaşayan yiğit kişilerdir. Kısa örneklerle üzerinden geçecek olursak örneğin bir dünya imparatorluğu kurmaya kararlı Timur; Yahudilerin sevilmediği bir adada dünyanın en zengin kişisi olmayı kafasına koymuş olan Barabas; Kartaca’da geçici bir süre konaklamak zorunda kalan, bir imparatorluk kurmak gibi ağır bir görevi üstlenmiş Aeneas’a delicesine tutulan Dido; siyasal güç uğruna ülkesi Fransa’yı ikiye bölmekten çekinmeyen Guise; sevdiği insan uğruna ülkesini karmaşanın ortasına atmaktan çekinmeyen Edward; aldığı eşsiz üniversite eğitimine karşın, bilgi karşılığında ruhunu şeytana satan Faustus… Ölümlüleri yok edici yoğunluktaki tutkulara sahip bu kişiler, bu özellikleriyle devleşir; izleyiciyi ve okuru büyüler.

Marlowe, University Wits dram topluluğu üyelerinden biriydi ve Master yıllarında oyun yazarlığına başladı. Marlowe 7 tane oyun yazmıştır. Marlowe’un oyunları hem kendi hayatında hem de ölümünden sonra günümüze kadarki dönemlerde seyircilerin çok ilgisini çekmekle beraber işlediği konular dolayısıyla her zaman tartışmalara yol açmıştır. İşlediği temalar ve konular arasında; Doktor Faustus’ta ateistlik ve şeytana tapma, Edward II’de eşcinsellik ve ’da anti-semitizm -Yahudi düşmanlığı- bulunmaktadır. Ayrıca Marlowe İngiliz edebiyatı içinde Hero and Leander adlı uzun şiiri ve The Passionate Shepherd to His Love (İhtiraslı Çobandan Sevgilisine) adlı kısa bir şiiri ile de ünlüdür.

Dido, Queen of Carthage (Dido, Kartaca Kraliçesi) muhtemelen ile ortak yazılmış Marlowe’un ilk oyunudur. Oyun Dido’nun dramatik hikâyesini ve Cupid tarafından kandırılan Aeneas’a olan aşkını anlatır. Aeneas’ın ihaneti ve sonuç olarak İtalya’ya giderkenki intiharıyla sonuçlanan oyunlar konu bakımından aslında Aeneid of Virgil’in 1. 2. ve 4. kitabına dayanmaktadır.

Doktor Faustus

O, yüksek şiir sanatını sahnede en doğru yerde kullanmış ve bize yaratıcısı gibi ateşli ve ihtiraslı karakterlerini kendinden bile daha iyi olan bir şair, yani ’e bu yolu hazırlayarak bırakmıştır.

Trajedide ilk önemli gelişmeleri yapan elbette büyük usta Marlowe’dur. Neredeyse her oyununda tek bir karaktere yoğunlaşır. İki bölümden oluşan Tambur laine the Great ilk defa 1590 yılında basılmıştır. İlk bölümün ünlü giriş kısmı yeni bir şiirsel ve dramatik tarzı ilan eder:

“From jigging veins of rhyming mother wits,
And such conceits as clownage keeps in pay
We’ll lead you to the stately tent of war,
Where you shall hear the Scythian Tamburlaine
Threat’ning the world with high astounding terms
And scourging kingdoms with his conquering sword.
View but his picture in this tragic glass,
And then applaud his fortunes as you please.”

Dizelerde olduğu gibi oyun Tamburlaine’nın iktidara yükselişinin apaçık bir göstergesidir. Kahramanımız korkuyu ve merakı oyun boyunca kışkırtır.

Marlowe’un açık ölçüyle (blank verse) yazılmış dikkate değer ilk İngilizce oyun olan Tamburlaine 1587 yılında Londra’da sergilenmiştir. Tamburlaine çobanlıktan savaşçılığa yükselen Fatih Timur hakkındadır. Thomas Kyd’in The Spanish Tragedy’siyle birlikte Tamburlaine genellikle Elizabeth tiyatrosunun olgun evresinin başlangıcı sayılır. Tamburlaine’nin büyük başarısı Tamburlaine II ile izlenmiştir.

Tamburlaine mükemmel sahnelerin yaşandığı bir geçit töreni gibidir; oyundaki her şey Tamburlaine’deki hayattan daha büyüktür. O sadece fethetmekten memnun değildir; büyüklüğünü, fethettiklerine, Dmascus’un tüm kızlarını öldürerek, esir Soldan of Turkey’i maşa olarak kullanarak ve onu kafeste taşırken parmaklıklara vurarak, döverek hatta kendi öz oğlunu korkaklığı sebebiyle öldürerek kendini bazılarına hayran bırakır.

Tamburlaine Babylon’u alır ve yöneticiyi oklarla deldirir (hatta oyun sırasında bu oklardan birkaçı seyirciler içindeki bir çocuğun ölümüne sebep olmuştur) ve kasabada yaşayanları gölde boğar.

Aslında bu, Nazi ve Komünistleriyle birlikte çağımızın bir karikatürüdür; fakat bu karikatür Marlowe’un açık ölçüsüyle, olağanüstü başarısıyla yapılmıştır.

Yaklaşık 1589′da yazılmış olan The Jew of Malta (), Elizabeth dramasının en güçlü Machiavellian karakterinden biri olan Barabas’ın bir hikâyesidir. Tamburlaine’in aksine Barabas kurnaz, üçkâğıtçı ve ağzı sıkıdır. Oyunun başında Machiavelli giriş kısmını okuduktan sonra uzun açılış konuşmasıyla Barabas’ın serveti kutlanır. Fakat Barabas’ın tüm serveti Türklerin övgüsünü kazanmaya çalışan Malta’nın yöneticisi tarafından mahrum edilir. Bu olaydan sonra Barabas öç almaya girişir ve bu öç sadece Malta yöneticisinden değil, aynı zamanda Hıristiyan ve Müslümanlardan kaynaklanır. Barabas rahibeleri zehirler, kendi kızlarını seven çocukları birbirlerine öldürtür ve en sonunda Türklerin liderlerini katletmeyi teklif eder. Düşmanları için hazırladığı kızgın yağ kazanlarında ölen düşmanları değil, kendisi olur.

Marlowe's Plays

Marlowe’un en iyi eseri olarak düşünülen Doktor Faustus’un ana karakteri tüm alanlarda uzmanlaşmak isteyen ve bunun için şeytanla pazarlık yapan bir bilgindir. Dünyadaki her şeyi öğrenmesi için şeytan onun 24 yıla ihtiyacı olduğunu söyler ve bunun karşılığında ondan ruhunu ister ve de anlaşma sağlanır. Doktor Faustus’un bu trajik hikâyesi Faust efsanesinin ilk dramatize versiyonu olan Alman Faustbuch’a dayanmaktadır.

Şeytanla anlaşma versiyonları dördüncü yüzyıla kadar dayansa da Marlowe kahramanının kitaplarını yakamamasıyla ya da merhametli Tanrı’nın anlaşmasını feshetmediği için oyunun sonunda pişman olmasıyla diğer versiyonlardan önemli bir şekilde ayrılır. Marlowe’un kahramanı şeytanlar tarafından parçalanarak çığlıklarla cehenneme gönderilmiştir. Aslında Dr. Faustus metne ait bir problemdir çünkü çok fazla düzeltme yapılmış ve muhtemelen sansürlenmiştir; hatta Marlowe’un ölümünden sonra tekrar yazılmıştır. Oyunun iki versiyonu da mevcuttur. Metin A ve Metin B olarak ayrılmıştır ve birçok bilgin A metninin Marlowe’un orijinalini yansıttığını savunur; nedeni ise A metninin düzensiz karakter isimleri içermesidir.

The Massacre at Paris (Paris’te katialam) 1572′deki Saint Bartholomew’s Day Massacre olaylarını betimleyen kısa bir çalışmadır. Dr. Faustus’la beraber Marlowe’un en tehlikeli oyunlarından biri sayılır; Londra’da kışkırtıcılar yakalandığından son sahnede böyle bir olasılık için birinci Elizabeth’i uyarır.

Marlowe’un oyunları müthiş ölçüde başarılıdır ve bu başarı Edward Alleyn’in başarısına da bağlıdır. Tamburlaine’in, Faustus’un ve Barabas’ın kibirli rolleri muhtemelen Edward için yazılmıştır. Marlowe’un oyunları Alleyn’in şirketinin The Admiral’s Men repertuvarının temelidir.

Bazen Marlowe’un Morley olduğu kuramı sunulmuştur. Morley, Arbella Stuar’ın özel öğretmenidir (1589). Morley’in Marlowe olduğu olasılığı ilk TLS mektubunda E. St. John Brooks tarafından ortaya atılmıştır ve eğer Marlowe gerçekten de Morley ise bu onun ajan olduğu ihtimalinin bir göstergesidir aslında.

Edward II

Marlowe tanrının düşmanı olarak imalarda bulunduğundan ateist olarak sayılmıştır. Modern tarihçiler, onun ateizmini katolizmiyle birleştirip detaylı ve güçlü rol yeteneğini de ekleyerek bir diğer işi olan hükümet ajanlığını benimsemiş oluğunu düşünmektedirler.

Marlowe’un akran yazarlar arasındaki ününden bahsedecek olursak ölümüne haftalar kala George Peele onu “Marley, the Muses’ Darling” (Marley Muses’in sevgilisi ‘Muses Yunan mitolojisinde yazarlara, şairlere ilham veren tanrılardır’) olarak hatırlatmıştır. Michael Drayton ise ilk şairlerde olduğu gibi içinde bulundurduğu özgüveni takdir etmiştir. Ben Johnson “Marlowe’s Mighty Line’ı yazmış, Thomas Nashe arkadaşına “Poor Deceased Kit Marlowe”u yazmıştır ve yayımcı Edward Blount, ’a Hero and Leander’ı adarken Marlowe’u anmıştır.

En önemli övgü ise Shakespeare tarafından As You Like It adlı eserinde yapılmıştır. Aslında Shakespeare, Marlowe’dan çok fazla etkilenmiştir ve bu etkilere kanıt olarak Shakspeare’in Anthony and Cleopatra eseri Marlowe’un Dido eserinin, The Merchant of Venice Jew of Malta’nın, Love’s Labour’s Lost’un The Massacre at Paris’in, Richard II ise Edward II’nin ve Macbeth ise Dr. Faustus’un aynı temalarla tekrar yazılmış hali gibi olmasıdır. Bazı kişilerse ünlü İngiliz oyun yazarı William Shakespeare tarafından yazılmış olduğu kabul eden ünlü oyunların gerçekte Marlowe tarafından yazıldığını iddia etmişlerdir. Aslında bu büyük olasılıkla doğrudur.

Her ne kadar hayatı üzerine bilinenler olsa da aslında Marlowe’un hayatı ve ölümü gizemlidir. Devletin gizli bir ajanı olduğuna dair elde belgeler bulunmaktadır fakat hala tartışmalar sürmektedir. Ne yazık ki usta yazar çok genç bir yaşta henüz 27 yaşında iken bir bar kavgası sırasında başına bir kama saplanması ile öldürülmüştür. Ateist olması veya eşcinsellik konusunu işlemesi dolayısıyla hükümet yanlılarınca bir suikaste uğraması veya işlediği konuları sevmeyenlerin bir komplosuna kurban gitmesi hala tartışılmakta olan konulardandır…

Yazan:

EK;

OYUNLARI:

Dido, Queen of Carthage (1586) (Thomas Nashe ile beraber)
Tamburlaine, part 1 (1587)
Tamburlaine, part 2 (1587-1588)
The Jew of Malta (1589)
(1589, ya da1593)
Edward II (1592)

ŞİİRLERİ:

Translation of Book One of Lucan’s Pharsalia (tarihi bilinmiyor)
Translation of Ovid’s Elegies ( 1580s?)
The Passionate Shepherd to His Love (1593′ten önce)
Hero and Leander (1593′te yazılmış ancak bitirilmemişti; George Chapman tarafından 1598′de tamamlandı.)

Quotes (Alıntılar):

“Was this the face that launched a thousand ships, and burnt the topless towers of Ileum?”

“Nature that framed us of four elements, warring within our breasts for regiment, doth teach us all to have aspiring minds.”

“Is it not passing brave to be a King and ride in triumph through Persepolis?”

“Hell hath no limits, nor is circumscrib’d one self place; for where we are is Hell, and where Hell is, there must we ever be.”

“What are kings, when regiment is gone, but perfect shadows in a sunshine day?”

“That perfect bliss and sole felicity, the sweet fruition of an earthly crown.” Literary career “Where both deliberate, the love is slight: Who ever lov’d, that lov’d not at first sight?”

“Who ever loved that loved not at first sight?”

“Come live with me, and be my love, and we will all the pleasures prove.”

“You stars that reigned at my nativity, whose influence hath allotted death and hell.”

“I count religion but a childish toy, and hold there is no sin but innocence.”

“O, thou art fairer than the evening air clad in the beauty of a thousand stars.”

“All places are alike, and every earth is fit for burial.”

Enter Google AdSense Code Here

Yorumlar

9 Yorum on "Christopher Marlowe"

  1. azaplanca on Cum, 31st Tem 2024 8:59 am 

    Eline sağlık Gamze. Sayende İngiliz edebiyatı serisi oluşacak gibi :)

  2. kusagami on Cum, 31st Tem 2024 10:35 am 

    an itibariyle sepetime girmiş bulunmaktadır. yapı kredi yayınlarından çıkmış bütün oyunlarının yer aldığı hem ciltli hem de karton kapaklı kitap bulunmaktadır. duyurulur ayrıca. gamze arkadaşıma ayrıca arigato diyorum.

  3. wherearethevelvets on Cum, 31st Tem 2024 3:21 pm 

    Dr. Faustus’unu okumuş ve bayılmıştım. Garip bir espri anlayışı var adamın. Fakat diğer eserlerine aşina değilim maalesef. Türkçe’ye çevrimlerde birçok yazım tekniğinin heba edildiğini düşünüyorum, asıl dilinde okumak lazım.
    Gamze gerçekten doyurucu bir iş çıkartmışsın. Ellerine sağlık. Sanki Marlowe’u diğer yazdıklarından ayrı tutmuşsun gibi geldi bana… :)

  4. ZuLu on Paz, 2nd Ağu 2024 11:35 am 

    İngiliz edebiyatı dünya edebiyatında çok önemli bir yer kaplıyor. Bilgilendirici post için teşekkürler.

  5. GamzE on Pts, 3rd Ağu 2024 9:00 pm 

    Teşekkürler azaplanca, öyle bir seri oluşturmayı düşünüyorum, umarım yapabilirim.

    Teşekkürler kusagami, duyurun için de teşekkürler.

    Teşekkürler Murat, dediğin gibi farklı bir espri anlayışı var ve iyi ki var. Shakespeare’in sanat için değil de para için oyun yazması gerçeği beni düşündürüyor ve aslında oyunları Marlowe’un yazmış olduğu düşüncesini güçlendiriyor. Ben de Shakespeare’in başarısını Marlowe’a borçlu olduğunu düşünenlerdenim. Çeviri konusunda ben de aynı düşüncedeyim, iyi yapılmıyor. Marlowe’u diğer yazılardan ayrı tutmadım fakat diğer yazımda (Edmund Spenser) Hakan’ın ve senin söylediklerini değerlendirerek eserler hakkında daha çok bilgi vermeye çalıştım. Hamdım ve sanırım pişmeye başladım :)

    Calderon De La Barca, merakla beklediğin Marlowe karşında, umarım isteklerine cevap verir.

  6. cevval on Sal, 4th Ağu 2024 12:58 am 

    bu adamın dr. faustus kitabını mutlaka okumanızı öneririm, ben bayıldım :)

  7. Calderon De La Barca on Sal, 4th Ağu 2024 2:33 am 

    aslında ben Milton demiştim ama Marlowe gibi hala güncelliğini koruyabilmiş bir yazarı da kabullenebilirim :)

    ne demiş Marlowe;

    “To undo a Jew is charity, and not sin.” (antisemitizm kokuyor değil mi?)

    bir de şunu eklemekte yarar görüyorum. Marlowe’un ölümü ile alakalı ilginç bir teori sözkonusu. aslında Shakespeare ve Marlowe’un aynı yazar olduğunu düşünenler bile var. bu nedenle Marlowe’un ölümünün kendisi tarafından ayarlanmış olduğunu ve Shakespeare olarak yazılarına devam ettiği temelinde bir teori geliştirilmiş. tabi ikisinin de doğum tarihleri 1564′tür ve farklı ayların aynı günleri doğmuşlardır. eserlerindeki kronoloji de birbirine uymakta.

    not: Gamze bu arada Milton’dan hala vazgeçmiş değilim :)

    tekrar tekrar eline sağlık..

  8. GamzE on Sal, 4th Ağu 2024 8:36 am 

    Teşekkürler Calderon De La Barca, bu teoriyi duymuştum fakat üzerinde durmadığımız, yazdığım teoriyi güçlendirdiğimiz için yazma gereği duymadım açıkçası. Dün Milton ve Marlowe’u karıştırmışım, kusura bakma, yine sözüm olsun Milton :)

  9. saki on Sal, 4th Ağu 2024 12:35 pm 

    “Who ever loved, that loved not at first sight”
    “kim sevileni ilk görüşte sevmeden sevmiş ki”

    yukarıda da bulunan bu vecize bir şiirinden alıntıdır. paylaşayım:

    It lies not in our power to love or hate,
    For will in us is overruled by fate.
    When two are stripped, long ere the course begin,
    We wish that one should love, the other win;

    And one especially do we affect
    Of two gold ingots, like in each respect:
    The reason no man knows; let it suffice
    What we behold is censured by our eyes.
    Where both deliberate, the love is slight:
    Who ever loved, that loved not at first sight?

Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz...
Yorumunuzda avatar çıkması için gravatara üye olmalısınız!