Neden Telif Ödemelisiniz?
Edebiyat dergileri/gazeteler/yayınevleri! Yazılarını/şiirlerini yayımladığınız yazar ve şairlere telif ödemelisiniz! Öncelikle, yazar ve şairlerin emeğini sömürmemek için telif ödemelisiniz. Hemen ödemelisiniz, şimdi ödemelisiniz, ürünlerini yayımlandığınız tüm şair ve yazarlara ödemelisiniz. O yazar ve şairler, bugüne kadar ses çıkarmadılarsa da, bu bildiriden sonra örgütlü tavır gösterip, telif vermeyen hiçbir dergi ve gazeteye ürün yollamamalılar, emeklerini sömürtmemek adına, sadece yazarak geçimlerini sağlayabilmek adına. Ben kendi payıma, bugünden itibaren, bana telif ödemeyen herhangi bir dergi ve gazetenin yazınsal ürünlerimi yayımlamasını reddediyorum. Bütün şair ve yazarları da aynı yönde tavır koymaya davet ediyorum. Biz ancak toplu şekilde, örgütlü hareket edersek bu sömürü anlayışı yıkılır. Bu ülkenin tarihi için bir ilk de değildir bu, 60’lı yıllarda edebiyat dergilerinin yazar ve şairlerine telif ödediğini anımsamak yeterli olsa gerek
Edebiyat dergicileri! Çıkardığınız dergilerin size mali geri dönüşü, derginin masrafını bile karşılamıyor olsa da, telif ödemelisiniz! O dergi size manevi bir rant sağlıyor, para kazandırmasa bile. Mikro ya da makro erk odağı oluyorsunuz bu sayede ki böyle bir olanak olmasa kaçınız sırf edebiyat aşkıyla dergi çıkartır acaba. Böylece bu kadar seviyesiz dergi bolluğu da ortadan kalkar. Benzer poetik ve politik çizgideki dergiciler örgütlenip tek dergi çıkartırlar. Dergiler, yayımlanacak ürünlere telif ödeyecekleri için yayımlanan ürünlerin seçiminde nitelik de artar, bunca uyduruk metnin sanat eseri diye yayımlanması bolluğu da ortadan kalkar.
Yayınevleri telif ödemelisiniz! Çünkü ancak böylece bu ülkede gerçekten nitelikli sanatsal üretimi olan yazar ve şairler, yazmaktan başka iş yapmak zorunda kalmazlar. Yazarlar ve şairler, teliflerini almadan kitaplarının yayımlanmasına izin vermedikçe bu düzen sağlanabilir ancak. Bu da örgütlü bir yapı gerektirir elbette. Tabela sendikası ve örgütü olmaktan öteye geçmeyen ve birilerinin erk oyuncağı haline gelmiş Yazarlar Sendikası ya da PEN gibi atıl ve köhne örgütlenmelerle bu işin olmayacağı açık ki bugüne kadar bu bağlamda bir şey yapmamış olmaları da bunun kanıtıdır.
Yazar ve şairlerin telif haklarını sisteme bağlayan, dergiler, gazeteler ve yayınevleri ile yazar/şair teliflerini toplu sözleşmelerle belirleyen, sendika üyesi olmayan kimsenin kitap bastırmasına izin vermeyecek yasaların çıkması için mücadele edecek, gerçek anlamda işlevsel bir yazar sendikasına ihtiyaç vardır.
Yazarından şairinden kitabını basmak için üste para isteyen ahlaksız yayınevlerinin çarkını kırmak için ise, bunlara koyun gibi para verip kitabını bastıranlar artık aymalı. Manevi rant uğruna, matbu kitap sahibi olmanın sosyal etiketi adına, kendi onurlarını da edebiyatın onurunu da meze yapmamalı bu şahıslar. İşlevsel bir yazar sendikası kurulana ve sendika üyesi olmayanların kitap bastıramaması yönünde yasal dayanak sağlanana kadarki etik ve işlevsel adım budur ancak.
Onurlu yazar ve şairler! Bu köhne yazar örgütlerini lağvedin, içlerinde yer almayarak, bu çarkların dışına çıkarak. Kendi yazar sendikanızı kurun, sizi öğüten çarklara karşı birleşin, yayınevlerinin sultasına karşı örgütlenin, aranızda niteliksizleri barındırmayın. İpini koparan “şairim/yazarım” diye gezinemesin. Ahbap-çavuş ilişkisinden uzak ve her sene dönüşümlü olarak sendika üyelerinin oylarıyla seçilen bir seçici kurul, kimlerin sendikaya dahil olacağına nesnel sanatsal ölçütlere göre karar versin.
Evet yineliyorum, ben kendi payıma, bugünden itibaren, bana telif ödemeyen herhangi bir dergi ve gazetenin yazınsal ürünlerimi yayımlamasını reddediyorum. Tanımladığım gibi işlevsel bir yazarlar sendikası kurulup dergilerden, gazetelerden ve yayınevlerinden yazar ve şairlerin alacakları telifleri belirlemedikçe, ancak BENİM İSTEDİĞİM TELİF verilerek ürünlerim yayımlanabilir. Bütün şair ve yazarları da aynı yönde tavır koymaya davet ediyorum.
Birleşin, yöntemleri tartışın, ama sömürtmeyin kendinizi, bizi!
Emeğinizin hakkı için örgütlenin!
11.02.2011
sekoengo@gmail.com
Pingback: ”NEDEN TELİF ÖDEMELİSİNİZ” SERKAN ENGİN. | Poetikhaber's Blog
mavara (8 Şubat 2024)
Sn Engin, sizi yeni tanıdım ve yazılarınızı ilgiyle okuyorum. Bu yazınızda “Ahbap-çavuş ilişkisinden uzak ve her sene dönüşümlü olarak sendika üyelerinin oylarıyla seçilen bir seçici kurul, kimlerin sendikaya dahil olacağına nesnel sanatsal ölçütlere göre karar versin.” diyorsunuz. Oysa başka yerde şiir yarışmalarında jürinin nesnel olamayacağını, şiirin de at yarışı gibi nesnel değerlendirilemeyeceğini söylüyorsunuz. Bu iki durum çelişik değil mi? Seçici kurul, nesnel sanatsal ölçütlere göre kimin sendikaya dahil olacağını (yani kimin sanatçı olacağını) belirleyebilecekse (ki, bu bana göre iyi bir öneri değil) niye bir jüri formunda nesnel sanatsal ölçütlere göre iyi şiiri seçemesin?
Serkan Engin (18 Şubat 2024)
Evet, ilk bakışta haklı bir eleştiri gibi görünse de yorumunuz, işin rengi epey farklı. Öznel ölçütlerin görece sıfırlandığı, idealize edilmiş bir seçici kurul vurgusu yapıyorum ve her sene dönüşümlü olarak “oylama” ile seçilen bir kuruldan bahsediyorum. Oysa şiir yarışmalarındaki jüriler genelde sabittir, yıllarca hep aynı isimler jüride yer alır, hatta kimileri birkaç şiir yarışması jürisinde de demirbaştır. Oylama falan da yapılmaz, ince “değerlendirme” hesaplarına zaten girilmez, çoğu jüri okumaz bile dosyaları, kimin borusu çok ötüyorsa onun istediği kişiye ödül gider. Ayrıca yazarlar sendikasının işlevi açısından bu “seçim” gerek-şart olmasına karşı “ödül” kavramının ontolojik zorunluluğu yoktur, yani Şiir bir şey kaybetmez yarışmalar biterse, bilakis kazanır.