Günümüz İngiltere’sinde, yaşayıp yaşamadığı halen tartışılan, The Demon Barber of Fleet Street (2007; Fleet Sokağı’nın Şeytan Berberi) adıyla efsaneleşen seri katil Sweeney Todd… Rivayete göre, 1700’lü yıllarda İngiltere’nin sefilliği içinde doğmuş olan ve ailesinin onu 12 yaşında terk etmesiyle tek başına yaşam mücadelesi veren Sweeney Todd, bıçak ve ustura imalatçısının yanına çırak olarak girmiştir. Daha sonraları bilinmeyen bir sebepten dolayı da kendini Newgate Hapishanesi’nde bulmuştur. Newgate Hapishanesi, zamanın şartlarına uygun olarak her yaştan suçlunun, parasız ve aç insanların bulunduğu karmaşık bir hapishanedir. Bu kaos içinde yaşam mücadelesi veren 14 yaşındaki Todd, kendini hapishane berberine çırak olarak kabul ettirerek hem hayatını bir nebze olsun kurtarmış, hem de berberlik zanaatı öğrenmiştir. Beş yılın ardından beraat eden Todd, seyyar berberlikle geçimini sağlasa da sevdiği kadına asıldığı için berber koltuğundaki sarhoş bir denizcinin boğazını kesip öldürerek ilk cinayetini işlemiş ve faili meçhul bir cinayetin müsebbibi olarak gazetelere geçmiştir. Bu cinayetten birkaç sene sonra, Fleet Sokağı’nda, üst katında kaldığı iki katlı binada kendi berber dükkânını açmıştır. Bundan sonraki süreçte gerçekleşen olaylar ise bahsedeceğim Hollywood uyarlaması müzikalle aynı doğrultudadır; ama rivayetten farklı bir sona sahiptir: Bayan Lovett, kendilerine insan eti yedirildiğini anlayan müşteriler tarafından linç edilme tehlikesi ile birlikte hakkında açılan dava ile idama gideceği kesinleşmiş ve kendini zehirleyerek öldürmüştür. Todd ise her ne kadar acımasız ve soğukkanlı hareket etse de etkili olamamıştır ve çocukken bir kez girdiği Newgate Hapishanesi’nde, 40 yıl sonra, 2 Ocak 1802’de idam edilmiştir. Yaklaşık 200 yıldır dilden dile dolaşan efsane Sweeney Todd, İngiliz yazar Peter Haining tarafından araştırma konusu olmuştur. Yazar, yoğun araştırmaları sonucunda böyle bir berberin varlığını doğrulayan verilere ulaşmıştır.
Sweeney Todd’un efsanesi 1846 yılında ilk kez roman olarak yayımlanmış, 1936 yılında da ilk kez filme çekilmiştir. Ayrıca 1973 yılında İngiliz oyun yazarı Chistopher Bond tarafından kaleme alınmıştır (anlatılanların yukarıda bahsettiğim rivayetle ilgisi yok). 1979 yılında da Stephen Sondhem ve Hugh Wheeler tarafından Brodway müzikaline dönüştürülmüştür.
Stephen Sondhem’ın 1979 yapımı ödüllü müzikal-gerilimine dayanan ve Tim Burton’ın yönetmenliğinde beyazperdeye uyarlanan 2024 yapımı Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street (2007, Fleet Sokağı’nın Şeytan Berberi) adlı müzikal filmin başrollerinde: Johnny Depp (Benjamin Barker / Sweeney Todd) ve Helena Bonham Carter (Mrs. Nellie Lovett) oynamaktadır. DreamWorks Picture ve Warner Bros Picture işbirliği ile yapımcılığını Richard D. Zanuck, Walter Parkers, Lauire MacDonald ve John Logan üstlenmişlerdir.
Film, Yargıç Trupin (Alan Rickman) tarafından hapse atılan, karısı Lucy’nin ve küçük kızı Johanna’nın intikamını almak için yanıp tutuşan Fleet Sokağı’nın berberi Benjamin Barker (Johnny Depp)’ın, hapiste geçen on beş yılının ardından Sweeney Todd adıyla tekrar Fleet Sokağı’na dönmesiyle başlayan süreci anlatmaktadır. Benjamin Barker, Sweeney Todd kimliğiyle eskiden berber dükkânının bulunduğu yere gelir ve alt katındaki, pek de nezih olduğu söylenemeyen bir pastanenin işletmecisi olan dul Bayan Nellie Lovett ile tanışır. Bayan Lovett, burada yaşamış olan berber ve karısının acıklı hikâyesini Todd’a anlatır. Todd’un Barker olduğunu öğrenmesi üzerine kendisine, karısının, ona olan ihanetinden dolayı kendisini zehirleyerek öldürdüğünü ve küçük kızı Johanna’nın da Yargıç Trupin’in evlatlığı olarak yaşadığını anlatır. Artık Todd’un amacı, o alçak Yargıç Trupin’in elinden küçük kızını kurtarmaktır.
Tekrar mesleğini icra etmek isteyen Todd, İtalyan berber Pirelli’ye (Sacha Baron Cohen) ondan daha iyi olduğunu ispatlamasıyla reklâmını yapmıştır. Müşteri olarak öncelikli hedefi Yargıç Trupin ve onun alçak yardımcısı Beadle Bamford’dur (Timothy Spall). Başarısının gölgelendiğini düşünen Pirelli, Todd’un gerçek kimliğini açıklayacağını söylemesi üzerine Todd tarafından boğazı kesilerek öldürülür. Cesedin ne olacağı konusunda Bayan Lovett, yapmış olduğu turtaların içini insan etiyle doldurmayı çözüm olarak sunar. Böylece turtaların lezzeti daha da artacak ve sallantıda olan pastanesi kurtulup daha iyi bir hayat sürecektir…
Film bundan sonra bu döngüde (Todd, müşterilerinin boğazını kesiyor, cesetlerini de hazırladığı bir düzenekle, dükkânın altındaki mahzene atıyor; sonra mahzende kıyma haline gelen cesetler, Bayan Lovett tarafından turtalarda kullanılıyor…) devam ederken Yargıç Trupin, genç ve güzel Johanna’yı evde hapis tutmakta ve ona yan gözle bakan erkekleri cezalandırmaktadır… Bu durumdan nasibini alan genç denizci Anthony (Jamie Campbell Bower), âşık olduğu Johanna’ya kavuşmak için zamanında denizden kurtardığı Todd’dan yardım ister. Todd, Yargıç Trupin müşteri olarak dükkânına geldiğinde Johanna’ya göz koyduğunu anlaması üzerine genç denizciye yardım edeceğine söz verir ve harekete geçerler. Böylece olaylar ilerlerken gerek Todd’un gerekse Bayan Lovett’in ünü bütün şehre yayılmıştır. İntikamı için yaşayan Todd’un sevgili suç ortağı ve âşığı şeytan ruhlu Bayan Lovett’ın tek hayali Todd ile evlenip yanındaki küçük yardımcısını da evlatlık alarak deniz kıyısında huzurlu bir hayat sürmektir. Todd’a aşkından dolayı ona yalan söylemiştir. Karısının intihar etmediğini, aklını yitirmiş bir dilenci olarak hayatta olduğunu ondan saklamıştır.
Trajik bir sonla biten filmde, Bayan Lovett sevdiği adam tarafından ateşe atılıp can verirken, kahramanımız Todd ise kendi silahının kurbanı olmuştur. Geride kalan ise, bazılarının üstünden eti sıyrılmamış kemikler, üst üste yığılmış sayısız ceset ve çürümüş kafatasları…
The Demon Barber of Fleet: Sweeney Todd, 65. Altın Küre Ödülleri’ne dört dalda aday olmuş, (Müzikal/Komedi -En İyi Aktör Johnny Depp, Müzikal/Komedi En İyi Aktris Helena Bonham Carter, En İyi Yönetmen Tim Burton ve En İyi Sinema Filmi Müzikal/Komedi), En İyi Aktör (Johnny Depp) ve En İyi Müzikal Film dallarında ödüle layık görülmüştür. Ayrıca film, En İyi Erkek Oyuncu (Johnny Depp), En İyi Sanat Yönetimi (Dante Ferretti ve Francesca Lo Schiavo) ve En İyi Kostüm Tasarımı (Colleen Atwood) olmak üzere üç dalda Oscar’a aday olmuş, En İyi Sanat Yönetimi (Dante Ferretti ve Francesca Lo Schiavo) dalında Oscar’ı kazanmıştır.
Yazan: Melike Karagül
Kameranın gotik bir atmosferde salınışı çok etkileyiciydi. Johnny’nin marjinal kişilikleri canlandırabilme kabiliyeti ise tavan yapıyor bu filmle birlikte. Kendisine bir kez daha hayran kaldım. Kısacası güzel filmdi.
Teşekkürler Melike.
güzel bir yazı ancak film için aynı şeyi söyleyemeyecem. Tim Burton’ın gothic ortamı ya da grotesk yapıyı kullanması kendi sinemasından çok viktoryen bir dönemi ele almasından kaynaklanıyor. bu da yönetmenin kendisini fazlasıyla sınırlamasına neden olmuş. müzikal olması ayrıca yönetmen için bir ilk olmuyor, önceki filmlerinden bu tür sahnelere en azından aşina olduğunu biliyoruz. seyretmesi keyifli olmasına rağmen aynı zamanda burton’ın en zayıf filmi gözüyle bakıyorum şeytan berbere.
filmin tek artısı artık evde tıraş oluyorum.
Bence sorun filmde değil, müziklerde… Dikkatli kulakla dinlense bile hiç parlak bir melodi içermiyor, ritmik değil. Filmin temposunu düşüren sahneler de genelde müzik parçalarını içeren sahneler. Demek ki müzikali çok kötüydü… Atmosfer iyi fakat Johnny Depp sanki biraz zorlamamış, cepten oynamış. Aynı gotik havayı taşıyan Sleepy Hollow ile arasında dağlar kadar fark var.
Bence Tim Burton, hazır bir formülü filme uyarlamamalı, kendisine uygun müzikler ve konular bulmalı…
Gotik korku türü ve görsel üslubu Burtonesk’in olmazsa olmazıdır, yönetmenin vazgeçemediği anlatım araçlarındandır. Bu filmde de karşımıza çıkması şaşırtıcı değil aslında…
Yönetmenin asıl büyük başarısı olduğunu düşündüğüm kült filmi Edward Scissorhands’de de masalsı banliyö yaşamının ortasına gotizm kalın harflerle çizilmişti. Kaldı ki kısa filmi Vincent olsun, çektiği iki Batman filmi olsun, izlenesi Ed Wood olsun yine gotik stil araçlarının merkezindeki çalışmaları…
Filmin Burtonesk’e katkı sağlayıp sağlamadığı, yeni bir şey söyleyip söylemediği de sorulmalı. Bunun cevabı bence evettir. Tim Burton aynı filmi çekmeye devam ediyor hala, karanlık öyküler anlatmaya devam ediyor. Fleet Sokağı’nın Şeytan Berberi de Burtonesk’in yeni bir aşaması oluyor kanımca; bu aşama müzikal janrdır.
bu konuda, ”burtonesk” şeklinde bir kavram kullanılacak kadar bir auteur olduğu konusunda hemfikiriz. ancak şeytan berber bana göre sadece yönetmenin denemeye çalıştığı ancak başarılı olamadığı bir türde seyrediyor. farklılık getirmeye çalışırken aynı şekilde kendini tekrarlamış, bunda bir broadway müzikalinin olmasının da etkisi var. şu anda da alis harikalar diyarında (pelesenk olmuş bir konu)’yı çekiyor. gerçi bu bile başlı başına büyük bir cesaret işidir. umarım altından kalkar.
Yorumlarınız için teşekkürler arkadaşlar 😉
Sinema tarihine geçmiş birçok müzikalin Broadway müzikallerinden doğrudan uyarlanan veya alt yapılarının buradan desteklendiği müzikaller olduğunu da unutmamak lazım diye düşünüyorum. Sonraları MGM müzikalleri de içinde birçok klasik sinema filmini barındıran eğlenceli müzikallere imza atmıştır. Ki bunların çoğu da sinemada müzikal türünü canlandıran, yenileyen müzikaller olmuştur, uzun uzun yazmaya gerek yok.
Sweeney Todd ise slasher korku alt türünü müzikal anlayışa uyarlayarak türe kendi çapında yeni şeyler katma amacında olan bir filmdir. Seveni var sevmeyeni ama sürükleyici, eğlenceli, izlenesi bir film diye düşünüyorum.
Burton ve Depp bir araya gelince ne izlediğimizin pek önemi kalmıyor…
sırf gotik ve iki iyi adamın bir arada olması sebebiyle izledim… burton ve depp varsa müzikal olmasına rağmen izlenir.