Mahir İrfan Benli’yi İzmit Öldürdü!
“Artık bu kent deli bir hayvandır” diyordu şiirinde Mahir İrfan Benli 90′larda, bugün ise hain bir sırtlan bu kent, kendi çocuklarını yiyen…Bu kadar üzmeselerdi haksız yere İrfan Abi’yi, kalbi bu kadar yorulmazdı hayattan. Azar azar öldürdüler İrfan Benli’yi haksız ithamlar, vefasızlık ve nankörlükle. Ölümünde sonra bile devam ediyor bu kentin nankörlüğü İrfan Benli’ye. Yıllarca çalıştığı, bu kentteki ilk sanat sayfası çalışmasını başlattığı, İzmit’in ilk yerel gazetesi, İrfan Benli’nin ölüm haberini standart ölüm ilanlarının arasına koydu. Telefon açıp karşıma çıkan gazete idarecisine “Utanmadınız mı sizin gazetede yazarlık yapmış İrfan Abi’nin ölüm haberini standart ölüm ilanları arasında yayımlamaya. Sizin gazetede çalışmış olmasını bırakın, bu adam bu kentin en önemli değerlerinden biriydi” diyerek fırça attığımda ise karşımda eveleyip gevelediler.
Kıskançlıklarına kurban ettiler Mahir İrfan Benli’yi bu kentte. Asla erişemeyecekleri sanatsal yetiye ve genç kadınların yoğun ilgisine sahipti, bunu çekemediler. En çok da genç kadınların ilgisini kıskandılar, özellikle İzmit’teki şiirin konsomatrisleri tayfası. Yakışıklıydı, karizmatikti, çok yetenekli ve çok yönlü bir sanatçı olmasıyla da ayrıca çekiciydi elbet İrfan Abi; genç kadınlar kendileri gelirdi yanına tanışmaya. Asla hiçbir kadını rahatsız etmezdi İrfan Abi, peşine düşmezdi, kur yapmasına bile gerek kalmazdı. İzmit’in tipsiz ve yeteneksiz şiir konsomatrisleri de hasetlerinden çatlardı bu durum karşısında, diş bilerlerdi İrfan’a.
Büyükşehir Belediyesi’nin “kadrolu” heykeltıraşıydı, kendisine “bizim oğlan” muamelesiyle üç kuruşa heykeller yaptırılırken, İstanbullu heykeltıraşlara astronomik paralar ödenirdi benzer işler için. Hatta o üç kuruşu bile çok görürler de sonradan pazarlık ederlerdi, gözümle şahit olduğum üzere. Deprem Anıtı için kendisine para teklif edildiğinde ise – gene gözümle şahidim- ölenlerin sırtından para kazanmayı reddederek geri çevirdi bu teklifi ve ücretsiz yaptı o anıtı. Oysa yıllar sonra kendisi için vicdansızca “hırsız” ithamında bulunacak kadar alçalanlar çıktı bu kentte. Kendisi “aramızda kalsın” diyerek açıklamıştı geçen kış evime ziyarete geldiğinde bana, bu iğrenç iftiraların kaynağını. Artık boynumun borcudur kamu âleme bunu aktarmak…Plastik Sanatlar Merkezi’nde, İrfan Abi ile yıllarca birlikte çalışan adamı –kendisini ben de şahsen tanırım- bir erkekle ilişki halinde yakalıyor tesadüfen İrfan Abi, tabi “kişinin kendi özel hayatıdır, kendi cinsel yönelimi, kimliğidir” diyerek hiçbir tepki vermiyor. Bir erkekle yakalanan gizli eşcinsel iş arkadaşı ise İrfan’ın bu durumu ifşa edeceğinden korkup diş biliyor İrfan’a ve fırsatını bulunca da “hırsız” ithamında bulunuyor İrfan için. İrfan’ı kıskanıp çekemeyen şiir konsomatrisleri ve benzerleri de balıklama atlıyor tabi bu iftiraya, iyice etrafa yayıyorlar ve İrfan’ı bilen bilmeyen arasında da inananlar çıkıyor…
Deprem Anıtı için kendisine önerilen parayı etik bulmayıp reddeden bir adamın, birilerinin çantasından para çalacağına ya da başka bir iftira versiyonuna göre öğrencilerin burs paralarını bankamatiklerden çekeceğine inanmak için ya kötürüm kalpli ya da fazlasıyla İrfan’ı kıskanıp kuyusunu kazmayı bekleyen bir hain olmak gerekir.
Bu vicdansız iftira kampanyası başlayana kadar sapsağlam adamdı İrfan, hiçbir hastalığı yoktu, ruhsal sıkıntılarını bir kenara koyarsak. Bunca heykel, resim sergisi, şiir kitapları, tiyatro oyunu, gazetede sanat sayfası çalışmaları, deneme-makale yazıları ile bu kentin sanatsal vizyonuna bunca artı değer katmışken, karşılığında bunca nankörlük görüp böylesine haksızlığa uğradıktan sonra başladı İrfan’ın kalbi teklemeye.
Önce yerel gazetedeki sanat sayfasını aldılar elinden bir bahaneyle. Ruşen Hakkı’ya yalakalıkla şair geçinen, gazetede köşe kapan İzmit’in baş şiir konsomatristi kaptı hemen yerini. Muhtemelen İrfan’ın yerini kapmak için yönetime baskı da yapmıştır, beleş rakı-balık faslı için uyduruk şiir dinletilerinde boy gösteren bu sufli şahıs.
İzmit’ten elini eteğini çekti İrfan, Değirmendere’de açtığı sahafta münzevi bir hayat sürdü…Kimseyi bile isteye üzdüğünü görmedim 13 senelik tanışıklığımız boyunca, kimseye bir zarar verdiğine şahit olmadım, duymadım. İlk şiirimi İrfan Abi yayımlamıştı 98’de, çalıştığı yerel gazetede hazırladığı sanat sayfasında. Bendeniz acemi bir yazarken daha, o sanat sayfasında bir köşe bile verdi bana, ilk düzyazı deneyimlerimi gerçekleştirdiğim. Bugün şiirlerim, kendi çevirimle uluslar arası dergilerde yayımlanabiliyorsa, İrfan Benli’nin o dönem bana verdiği desteğin katkısı yadsınamaz. Abimdi, ustamdı, kalender bir şiir dervişiydi. Sağlığında yüzüne karşı çok kez söylediğim gibi, Rönesans sanatçıları gibiydi, bu denli farklı sanat disiplininde layıkıyla üretimde bulunan bir sanatçı olarak ve dünya tarihinde örneği azdı bu bağlamda. Bu kente fazlaydı İrfan Benli, bu gezegene fazlaydı hatta. Abimdi, ustamdı, nankörlük silahıyla alenen öldürüldü.
Ruşen Hakkı’nın sağlığında, yaşadığı sokağa adının verilmesi için imza kampanyası girişimini İrfan Benli başlatmıştı. Ruşen Hakkı ki İstanbul’da yaşayan bir şair olsa, onca büyük şairin arasında kaynayacak vasat hatta vasat altı bir şairdi, ama İzmit’teki şairler arasında, ulusal çapta en önce tanınmış ve en yaşlı şair olarak şiirin rantını tepe tepe yedi bu kentte. Layık olduğundan çok daha fazla ilgi gördü. Oysa Ruşen Hakkı, İhsan Topçu, Ayşe Nalân ve bendeniz gibi -nesnel bir ölçü olarak sayarsak- şiir yıllıklarına girebilen şairler ve diğer, kendini şair zanneden amatör küme şiir oyuncularını toplayınca bir tane İrfan Benli etmezdik şiir yetisi bağlamında. Ne var ki Ruşen Hakkı’ya gösterilen ilginin onda birini bile çok gördü İzmit, İrfan’a. Abimdi, ustamdı, vefasızlık hançeriyle sırtından vuruldu…
Artık bu kent hain bir sırtlandır!
sekoengo@gmail.com
31 Ağustos 2024