Çarpışan Yalanlar
Lunapark hayat
Çarpışan yalanlara binmeyi çok seviyoruz
Doğruyu denedik canım ilk başlarda
Ama kime versek doğruyu
Yalancılıkla suçladı bizi
Bıraktık tabii doğruyu
Yalana başladık
Gerçek girsin diye hayatımıza
Balerin kızın gözlerine bak
Eteklerindeki heyecanlı insanlara
Lunapark hayat
Çarpışan yalanlara binmeyi çok seviyoruz
Yazan: Özkan Boz
Buradayım
Kim ne derse desin
Buradayım
Ve daima olacağım
Kimi zaman bir şiir, kimi zaman bir şarkı, kimi zaman bir romanla
Varoluşu kutlayacağım
Bedenimle, ruhumla, benliğimle
Zamanı aşıp
Yokluğa meydan okuyacağım
Ben
Varım ve daima olacağım
Kimi zaman bir şiir, kimi zaman bir şarkı, kimi zaman bir romanla
Zamanı aşıp
Yokluğa meydan okuyacağım
Ben
Varım ve daima olacağım
Yazan: Esin Coşkun
Kitaplarla Fotoğraf Çekmeyi Öğrenmek
Ağustos 14, 2024 by admin
Filed under Fotoğraf, Fotoğraf Sanatı, Kaynak Kitaplar, Sanat
Sinemadan sonra, fotoğrafçılık için de “sanat mıdır, değil midir?” tartışmaları yapıldı ve hala yapılmaktadır. Ancak günümüzde birçok kişi fotoğrafı bir sanat eseri, fotoğrafçıyı da sanatçı olarak görüyor. Nasıl ki her yontma sanat eseri değilse, her fotoğraf da “eser” olarak sayılamaz; ama bir Koudelka, Walker Evans, Sarah May, Ara Güler ve başka diğer ustaları benim şipşakçılığımla karıştırmak abesle iştigal olur.
Koudelka. Invasion Prague 68, 2024
Hiçir sanat dalını kitaptan (veya üniversiteden) öğrenemeyiz elbet. Tarihini, yorumunu, eleştirisini okuyabiliriz; ancak o dalda üretmek çok daha farklı şeyler gerektiriyor. Fotoğrafçılığı da kitaptan öğrenmeye kalkışmak bu açıdan garip gelebilir. Her şeyden öte sanat, özellikle fotoğraf sanatı, tekniğin kullanımıyla ve bıkıp usanmadan çalışmayla mükemmele varır. Ancak ustalara yılların verdiği birikimi okumak ve Amerikayı yeniden keşfetmeye uğraşmadan Amerika’nın kendisine kısa yoldan varmak, yapmak istenileni daha kısa zamanda yapmamıza olanak kılabilir. Ben size bu yazıda fotoğrafa başlarken referans olarak alabileceğiniz başucu kitaplarını tanıtmaya çalışacağım. Kitapları seçerken, fotoğraf kurslarında kullanılmasına, konusuna göre baskısının kalitesine (renkli mi değil mi?) ve piyasada rahat bulunabilmesine bağladım. Maalesef ki piyasa derken tüm Türkiye’yi göz önüne almam mümkün değildi; ama sayacağım kitapları en azından İstiklal’de bulabileceğinize eminim.
Öncelikle karar vermeniz gereken nasıl bir makina kullanacağınız. Çünkü artık dijital ve geleneksel makinalara göre, kitaplar da çeşitlenmiş durumda. İkinci temel ayrım ise (en azından kitaplarda) iç mekan ile dış mekan çekimleri. Ama tüm bunların dışında elinizde bulunması gereken ilk kitap elbette ki kompozisyon kitabı.
Size ilk tavsiye edeceğim kitap, İfsak’ın da bir zamanlar kurslarında öğrencilerine ders kitabı olarak önerdiği Fotoğrafta Kompozisyon (1) kitabıydı. Maalesef ki baskısı bitti. Ancak şu an belkide ondan çok kullanılan, Sabit Hoca’nın Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon adlı kitabını bulabilirsiniz (2). Bu kitapta Sabit Hoca yeni başlayanların da anlayabileceği bir sadelikte fotoğrafın temel kompozisyon kurallarını anlatır. Aslında bu kitap ilkin 1981 yılında basılmış. 2024 yılında ise bu süre zarfında Hoca’nın değişen fikirleriyle beraber yeniden gözden geçirilmiş ve tekrardan basılmış. Renkli fotoğraf örnekleriyle, sayfa düzeni ve baskı kalitesiyle, aynı zamanda elde taşınabilir küçük boyutuyla (bu sayede ilk zamanlar yanınızda taşıyabilirsiniz) seçilmeye değer bir kitap. Bildiğim kadarıyla şu an fotoğraf kurslarında da önerilen kompozisyon kitabı bu. Piyasada bulunabilir bir dağıtımı var. Hiç bulamazsanız, Galatasaray’da yayınevinin kendisinin merkezi var. Oradan bulabilirsiniz.
Kompozisyon dışında kendinizi geliştirebileceğiniz diğer alan fotoğrafta rengin kullanımı. Jim Zuckerman’ın Fotoğrafta Rengin Sırları adlı kitabı bu konuda işinize yarar. Nedim Sipahi’nin çevirisiyle Homer Yayınları’ndan 2024 yılında basılan bu kitap tam bir cep kitapçığı. Renkli baskısı (rengi anlatan kitabın renksiz olması beklenemez zaten diyebilirsiniz, ama öyle kitaplar var emin olun), fotoğraf örnekleriyle okunanı anlamayı rahatlaştırıyor. Zuckerman ise hala çocuksuluğunu kaybetmemiş bir usta olarak, yeni başlayanları iyi bilen biri gibi anlatıyor; yenilikleri göz ardı etmeden, eski kuralları anlatıyor. Daha önce basılmış birkaç farklı kitap var. Ama baskıları tükenmiş. Bu konuyu işleyen diğer kitaplar ise A’da Z’ye fotoğrafçılık gibi çok daha geniş bir konunun parçası olarak almışlar renk olayını.
Alex Webb. İstanbul, 2024
Siyah beyaz çekmek istiyorsanız Remzi Kitabevi’nden çıkmış “Siyah-Beyaz Fotoğraf Sanatı ve Karanlık Oda Teknikleri” (3) kitabını deneyebilirsiniz. Fotoğrafçılık sanatının belkide bir yan sanatı (ya da zanaatkarlığı mı demeli?) olarak görülebilecek bir konu karanlık oda tekniği. Kimine göre ise karanlık odayı kullanmayı bilmiyorsanız, fotoğrafçı sayılmazsınız. Diğer yandan belkide hepimizin fotoğrafçılığa ilk özenmemiz filmlerdeki karanlık oda görüntüleriydi. Fotoğrafçı gün boyu gezer ve günün sonunda kendi yalnızlığıyla küçücük bir odaya hapsedip kendini harikalarını kağıda geçirir. Siyah beyaz kareler ise daha nostaljiktir ve şimdi de çekilseler geçmişi anımsatırlar. Sanki başka bir boyut, başka bir dünya vardır siyah beyazda. Her halükarda siyah beyaz fotoğraf ve karanlık oda beynimizin en arka planında fotoğraf denilen zanaatın yapıtaşları olarak işlenmiş. John Hedgecoe ise bu yapıtaşlarını çok güzel anlatmış.
Günümüzün en popüler alanlarından biri de (National Geographic’in etkisiyle olsa gerek), doğa fotoğrafçılığıdır. Esas öykünme doğa olmasa bile hemen hemen artık herkes mekan olarak dış mekanı seçmekte, hele ki magnumcular zamanla daha farklı yaklaşımlar sergilemekteler. Kameranız geleneksel ise Homer’in bastığı “Doğada Fotoğrafçılık” (4), dijital ise yine Homerin bastığı “Doğada Dijital Fotoğrafçılık” (5) kitaplarına bakabilirsiniz.
Tekrardan hatırlatmakta fayda var: Kitaplarda sanat yoktur. Sanat sizin yeteneğiniz olur ancak. Fotoğrafçılıkta sizi mükemmele ulaştıracak olan sürekli olarak denemeniz, sonuçlara göre kendi uslubunuzu yaratmanızdır.
Ve en son olarak, kitapları ordan burdan değil, yayınevlerinin kendi mağazalarından alın. Normale göre daha ucuza gelecektir (bu diğer tüm kitaplar için de geçerlidir ki en önemli yayınevlerinin İstiklal’de kendi mağazaları bulunur).
Yazan: Emin Saydut
Notlar:
(1) Grill, Tom. Fotoğrafta Kompozisyon. Homer Yayınları: İstanbul, 2024
(2) Kalfagil, Sabit. Fotoğrafın Yapısal Öğeleri ve Fotoğraf Sanatında Kompozisyon. Fotoğrafevi: İstanbul, 2024
(3) Hegecoe, John. Siyah-Beyaz Fotoğraf Sanatı ve Karanlık Oda Teknikleri. Remzi: İstanbul, 1999
(4) Gardner, Mark. Doğada Fotoğrafçılık. Homer: İstanbul, 2024
(5) Martin, James. Doğada Dijital Fotoğrafçılık. Homer: İstanbul, 2024
Afrika Müziğinin Efsaneleri
Ağustos 14, 2024 by admin
Filed under Dünya Müziği, Gösteriler & Topluluklar, Müzik, Müzik Albümleri, Sanat
Afrika Müziği ile ilk temasımı hala hatırlıyorum. Yaklaşık olarak 90’ların başındaydı ve o zaman tam bir müzik tutkunu delikanlıydım. Kulaklarımın alabileceği, algılayabildiği her türlü ritmi keşfetmek için adeta heyecandan yerimde duramazdım. Her ne kadar ülkemizde o dönemlerde çok fazla müzik farklılıkları olmasa bile, her gittiğim dükkânda (özellikle Zihni) farklı çalışmalara kulak verdim. Sonra bir gün okul çıkışı bir arkadaşımın evine gittiğimde babasının çalışma odasında farklı bir müzik dinlediğini algıladım. Kulağıma çalınan müzik daha önce duyduğum müziklerden çok farklıydı ve ne olduğumu anlayamadım. Daha sonra öğrendim ki söz konusu melodiler 1991 tarihli Fela Kuti’nin “Just Like That” adlı albümünden gelmekteydi.
Afrobeat daha önce duyduğum hiçbir müzik türüne benzemiyordu. Dayanılmaz, hayali ritmik melodiler, gürleyen davullar, akan gitarlar ve sade basit sözler anında beni yakaladı. Bir daha ayrılmamak üzere bu müzik türü resmen önüme tüm dünyayı serdi. Bilmediğim diyarları keşfetmenin heyecanını duyumsayarak müziksel yolculuklar yaptım ve hayal dünyamda fiilen seyahat ettiğim bu bilinmez topraklardan mutlaka bana hitap eden bir ritim ve tarz ile döndüm. Adeta Matrix’te Neo’nun aldığı hap sayesinde önünde açılan yeni ve gerçek dünyaya açılmış oldum. İşte gerçek ve bozulmamış müzik buydu, dinlediğinizde orijinalliğini iliklerinizde hissedebileceğiniz herhangi bir teknolojik katkının yer almadığı öz müzik.
Çok kısa sürede Afrika müziğinin bağımlısı oldum. İçimde dizginlenemez bir arzu ile yurtdışında yaşadığım bu dönemde müzik dükkânlarını arşınlamaya, radyo programlarını can havli ile dinlemeye başladım. Araştırmalarım ve Afrikalı arkadaşlarımın tavsiyeleri üzerine daha çok müziksel keşiflerde bulundum. Yavaş yavaş koleksiyonumda Rail Band, Ebenezer Obey, Franco ve Youssou N’Dour gibi grup ve sanatçılar yer almaya başladı. Belirli bir süre sonra bu sanatçılar kendimi sadık hayranı olarak gördüğüm The Smiths, Stone Roses, Sonic Youth, R.E.M gibi grupların yerini almaya başladı. O dönemdeki arkadaşlarım ise evime gelmez oldular zira onlara dinlettiğim bu garip müziklere tahammülleri yoktu. Ancak o dönemde dinlediğimiz çoğu müziğin; rock, reggae, caz, R&B, blues’un köklerinin aslında Afrika’ya dayandığını bilmiyorlardı. Açıkçası yenidünyada dans ettiğimiz çoğu müziğin kolları Afrika’ya uzanıyordu ve bunu görmüyorduk.
Neyse, 17 yıl ileriye saralım bandı ve ben hala bugün Afrika müziği dinliyorum. Bu tutkum bana tüm dünyadan gelen müziklere açık olmayı ve önyargı duvarlarımı hep düşük tutmamı sağladı. Mesleğim olan turizm sayesinde birçok farklı toprağa ayak bastım ve her gittiğim yerde ilk yaptığım şey yerel insanların ne dinlediklerini araştırmak oldu. Daha sonra bavullar dolusu albümler ile odama döndüm ve bu zengin hazineyi tek tek dinleyerek hazmetmeye çalıştım.
Afrika müziği sadece kulaklarımı açmakla kalmayıp bu kıtaya karşı gözlerimin de açılmasına vesile oldu. Müziği bir lens olarak kabul edersek Afrika politikasına, kültürüne ve tarihine odaklanmamı sağladı. Böyle bir müziği dinledikçe mecburen bunu yapan insanların geçmişini araştırma dürtüsü içinizde kabarıyor. Daha fazla araştırdıkça Afrika ile Amerika arasındaki müziksel bağı daha fazla görmeye başladım.
Bu yazıyı kaleme dökerken ister istemez içimde bir heyecan patlaması oldu. Afrika müziğini yazmak kolay değil zira yazacak çok şey var ve bu nedenle mümkün olduğu kadar bir bölgeye veya tarza yığılmayıp genel bir havayı teneffüs etmek zorundayız. Bundan dolayı ben sizlere burada Afrika’nın gerçek sanatçılarını, koşullar ne olursa olsun müziği her zaman yaşatmayı başaran kahramanları bir liste halinde sunuyorum zira tek tek bu efsaneleri tanıtmak ancak 600 sayfalık bir kitabın içeriği olabilir. Bu müzik adamları özellikle 1960–1990 arasında alternatif pop akımının dolaylı yoldan temellerini atan kişiler. Alternatif pop yazıyorum zira daha on yıldan beri bu tarza Dünya Müziği denmekte.
Müzik hiç kuşkusuz evrenin iyileştirici gücü! Özellikle 21. yüzyıla adım atan insanoğlunun şu günlerde ihtiyacı olan en önemli devalardan biri. Kanımca müzik, değeri bilinmeyen bir emtia, zira kültürlerarası etkileşimi, alışverişi ve algılamayı en rahat sağlayacak güçlerden biri. Medya geliştikçe kültürel sınırlar ortadan kalkıyor ve farklı kültürlerden gelen insanlar birbirine karışıp ortaya oldukça dinamik bir yapı çıkıyor. Müzik ise bu etkileşimin en önemli faktörü zira müzik önyargıdan uzak, dil sınırını yok eden, herkese eşit konuşan, dünyamızın en kolay ve barışçıl iletişim aracı. Bundan dolayı başta Afrika müziği olmak üzere tüm müzik türlerine açık olmalıyız zira insanoğlu hamurunda tek düzelik formatına göre programlanmamıştır; ancak bu dipsiz kulvara çok rahat çekilebilmektedir.
Burada sıraladığım elli üç Afrikalı sanatçı en iyinin en iyisi ve bu tarzı keşfetmek isteyenlerin başvurabileceği en doğru adres. Elbette bazı isimler bu listede yer almayabilir, zira her gün Afrika’dan başka bir cevher çıkmakta. Antik zamanlarda (23 – 79 yılları arasında) yaşamış yazar, doğacı ve filozof Pliny the Elder olarak bilinen Gaius Plinius Secundus’un yazdığı gibi “Afrika’dan çıkan her zaman yeni bir şey vardır.” deyip bu yazıyı burada noktalamakta fayda var…
1. King Sunny Ade (Nijerya)
2. Africando (Senegal)
3. Aster Aweke (Etiyopya)
4. Bembeya Jazz (Gine)
5. Bonga (Angola)
6. Culture Music Club (Zanzibar)
7. i.k. Dairo (Nijerya)
8. Toumani Diabaté (Mali)
9. Manu Dibango (Kamerun)
10. Hamza El Din (Mısır)
11. Cesaria Evora (Cape Verde)
12. Brenda Fassie (Güney Afrika)
13. Franco (Kongo)
14. Ghorwane (Mozambik)
15. Jazz Epistles (Güney Afrika)
16. Mory Kante (Gine)
17. Umm Kulthum – Ümmi Gülsüm (Mısır)
18. Salif Keita (Mali)
19. Khaled (Cezayir)
20. Angelique Kidjo (Benin)
21. Tinariwen (Mali)
22. Bi Kidude (Zanzibar)
23. Toure Kunda (Senegal)
24. Fela Kuti (Nijerya)
25. İsmail Lo (Senegal)
26. Ladysmith Black Mamabazo (Güney Afrika)
27. Baba Naal (Senegal)
28. Mabulu (Mozambik)
29. Mahlathini and The Mahotella Queens (Güney Afrika)
30. Miriam Makeba (Güney Afrika)
31. Thomas Mapfumo (Zimbabwe)
32. Hugh Masekela (Güney Afrika)
33. Master Musicians of Jajouka (Fas)
34. Oliver Mtukudzi (Zimbabwe)
35. Youssou N’dour (Senegal)
36. Babatunde Olatunji (Nijerya)
37. Remmy Ongala and Super Matimila (Kongo)
38. Orchestra Baobab (Senegal)
39. Dolly Rathebe ( Güney Afrika)
40. Tabu Ley Rochereau ( Kongo)
41. Oumou Sangare (Maki)
42. Thione Seck (Senegal)
43. Super Eagles (Gambiya)
44. Super Rail Band (Mali)
45. Foday Musa Suso (Gambiya)
46. Tarika (Madagaskar)
47. Ali Farka Toure (Mali)
48. Boubacar Traore (Güney Afrika)
49. Papa Wemba ( Kongo)
50. Zaiko Langa Langa (Zaire)
51. Dr. Hukwe Zawose (Tanzanya)
52. Mahmoud Ahmed (Etiyopya)
53. Pierre Akendengue (Kamerun)
Yazan: Zekeriya S. Şen