İzdiham Kültür Sanat’ın 6. Sayısı Raflardaki Yerini Aldı!
21 Temmuz 2024 Yazan: admin
Kategori: Deneme, Dergi & Fanzin, Edebiyat, Eleştiri, Kitaplar, Sanat, Siir
4 yorum
“Cesaretiniz Var mı Tedirgin Olmaya?”
“Gerçekler Tanrı ve bilim içindir
Bana gereken yalanlar.”
diyerek 6. sayının kapısını aralayan kültür sanat dergisi İzdiham, bu sayıda edebiyattan hayata; çocukluktan yetişkinliğe “Korku”yu ele alıyor.
Her sayısında bilindik edebi söylemlerin uzağından, çemberin dışından okurlarına seslenen İzdiham, altıncı sayısında da cümlelerin sınırlarını zorluyor.
Ahmet Can, çocukluğumuzdan itibaren farkında olmadan benliğimizi esir almaya başlayan korku egemenliğini psikolojik olarak irdelerken, kişiyi özgürleştirenin sadece Allah korkusu olduğunu vurguluyor. Dilek Akıcı Tayanç ise “Korkunç Bir Örtü: Vehim” adlı yazısında korkunun tanımı, sosyolojik gelişimi ve birey üzerindeki etkisini inceledi. Özer Turan, hayatın içinde ve bir o kadar da hayata uzak olan arayışın hikayesini temsil eden Kafka’yı anlattı farklı bir pencereden. Edip Zakir, “Aslında Fena Adam Değildi” diyerek, Huzur’un huzursuz yazarı Ahmet Hamdi’nin bilinmeyenine ışık tuttu. “Korku, korkulan objeyle karşılaştıktan sonra etkisi azalan kemiyettir.” diyen Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat, “Korku”nun felsefi derinliğine bizi buyur ederken, Ali Görkem Userin korkunun beslendiği sanat açısından bakarak “Sanatçının Anayurdu”nda incelemelerde bulundu. Bilal Can ise, korkunun hükümranlığına boyun eğmiş büyük yazar Virginia Wolf’un ruhundaki korkulara değindi.
Her sayısında bize farklı bir kitabı, en çapraz açıdan bakarak tanıtan İzdiham bu sayıda Emine Şimşek ile Guy de Maupassant’ın kitaplarındaki karanlığı anlattı.
Sinemada ise, sinefil78, korku deyince ilk akla gelen isimlerden Hitchcock’un sinemasal bakış açısına bir gezinti yaptırdı.
Hakan Göksel, aykırı denemelerinden birini daha kaleme aldı ve “ölüm bana varmak için her defasında yeni bir yol buluyor” dedi.
İzdiham röportaj konuğuyla da yine farkını ortaya koyuyor. Dünyaca ünlü avukat, adaletin yalnız savunucularından Jacgues Verges ile yapılan söyleşi altı çizilecek notlar içeriyor.
İzdiham’ın şiirleri de yeni ve özgünlüğünü koruyor. Özgür Özmeral, Halil İbrahim Polat, Sevda Zeynep Karadağ, Hakan Kartal ve küçük şair Ilgım Anı Aymelek şiirleriyle dergide yer alıyor.
Şairler arasında elbette ki Bülent Parlak yer alıyor ve “Haritası Kayıp” adlı şiiriyle Gazze’ye şiir yazılmaz diyor.
İlk sayısından itibaren sıra dışı duruşunu değiştirmeyen İzdiham, altıncı sayısında da söylenmesi gerekenleri ezberbozan cümlelerle, farklı açılardan söylüyor. Baştan sona edebiyatseverlerin merakla okuyacağı İzdiham, tüm kadrosuyla birlikte taşıdığı, adeta satırlardan sızan heyecanını bize bulaştırıyor ve “Küfür, serserinin sadakasıdır.” diyor.
Biz de hala düşünebilen ve söyleyeceği bir şeyleri olanlara iyi okumalar diyelim…
**********
izdiham.com
İzdiham Dergisi satış noktaları için tıklayınız.
İzdiham Dergisi’nin 5. Sayısı Kitapçılarda!
10 Mayıs 2024 Yazan: admin
Kategori: Dergi & Fanzin, Edebiyat, Sanat
“Yaşamak sağlığa zararlıdır.” diyerek farklı bir duruşla kültür-sanat dergileri arasındaki yerini alan İzdiham’ın beşinci sayısı çıktı. Her sayısında kalbe doğrudan inen bir sözü olan İzdiham, bu defa, “Hepimiz ölecek yaştayız…” dedi.
‘Kapı’yı araladıktan sonra Baudelaire’in Au Lecteur / Kar’ie isimli şiirini Alişanzade İsmail Hakkı Bey’in 1912’de yaptığı çevirisi ile okuyoruz.
İzdiham beşinci sayısında entelektüel kavramını ele alıyor ve bu bağlamda sorgulayıcı, kafa karıştıran yazılar sunuyor. Hakan Göksel, kibrin en entelektüel halini ‘Tanrı yazarlar’ diye ifadelendiriyor. Okuma yönünde gidişatın düzeltilmediği taktirde “elimizde sadece Tanrı yazarına biat etmiş kul okuyucular”ın kalacağını söylüyor. Dilek Akıcı Tayanç’ın ‘Ruhu çifte kavrulmuş bilgi koleksiyoncuları’ isimli yazısı entelektüel ve bilgeliğe dair esaslı bir bakış. Ahmet Can, entel bir leke izi olarak ‘Entelektüalizm‘i kapsamlı bir şekilde değerlendiriyor ve ekliyor: “Nihayetinde her şey çürüyecektir; bilgi, keşif, yalnızlık…”
Özer Turan “yağmur” köşesinden sesleniyor,’ “Entel, tarihle konuşan adam” yazısında aydın ve entelektüele farklı bir yerden bakıyor.
Bilal Can, Marx’ a “O bir hırsız” diyor ve komünistleri uyanmaya davet ediyor. Sartre’ı Halil İbrahim Polat’ın kaleminden okuyoruz. “Ey cemaat, rahmetli Jean-Paul kardeşinizi nasıl bilirdiniz?” diye sormayı da ihmal etmiyor yazar. Zeliha Yurdaer “Yalnız Gezen’in Acıklı İtirafları”nda Jean-Jack Rousseau‘nun tezatlıklarla dolu hayatını anlatmış.
Russell’ı de Tuğçe Karagöz’ün kaleminden okuyoruz.
Sinefil78, “Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği” filmini çeşitli açılardan değerlendiriyor ve filme dair bakışın ne olması gerektiği yönünde bilgi veriyor.
“Kalemden damlayan cinayet kokuları odanın dört bir yanını sarıyor”ken Umut Aydın, “Eskidik mi?” diye soruyor.
Nazan Bekiroğlu ile yapılan söyleşi faydalanılacak bir kaynak olarak derginin sayfalarındaki yerini almış. “Akıl tek şey değildir.’’ Röportajdan hemen sonra Ahmet Murat ‘ın “Toprak ve Tarih” isimli şiirini okuyoruz, içte kalan bir sızı ile.
Nefise Karataş, “Islık” adlı denemesinde soruyor: “Doğru mudur yeşiline tavaf ettiğim türbede aşk şehitlerinin sahte olduğu?”
Emine Şimşek, hep konuşanlar listesinde adı ilk sırada olan; ama yoklama kağıdında adı kayda geçmeyen, yıkanmak istemeyen çocuğu bir kitabın sayfalarından çağırıyor.
Mustafa Celep’in üzgünlüğü büyük şeylerden: “Benim adımdır bu durgunluk bu serinlik bu üzüntü bu boğulma…”
Bülent Parlak, evin taze gelininin canını çok sıktığı bardağın acısını yaşamış, onun mutfakta yalnız kalması şairin içini yakmış: “Kim duyacak şimdi bu bardağın sesini / Birkaç aya kalmaz musluk da bozulunca.”
Müesser Yeniay, yerinde durmayı bir çiçekten öğrenmiş, “Çiçek Köyü”nden sesleniyor.
Ali Senkoş, dünyada dev, Türkiyede cüce diye nitelendirdiği Hayri Dev’i tanımamız için “Bir Fransız kaşifin onu keşfetmesini bekledik.” diyor.
Derginin kapağındaki fotoğraf herkeste farklı bir his uyandıracak ve arka kapağındaki o söz : “İstanbul ve yeryüzü hüznü avutacak gibi değil…” Hepimizin kalbine düşecek.
……….
izdiham.com
İzdiham Dergisi’nin satış noktaları için tıklayınız.
İzdiham’ın 4. Sayısı Çıktı!
İlk sayısından itibaren sıradışı bakışıyla edebiyatseverlerin beğenisini kazanan kültür-sanat dergisi İzdiham, dördüncü sayısında dosya konusu olarak farklı inançlarda “çile” kavramını inceliyor.
Dergiyi bulacağınız adresler şurada. Ayrıca www.kitabus.com adlı kitap satış sitesinden sipariş verebilirsiniz…
………………….
Ahmet Can, kaybetmenin çeşitlerini anlatıyor ve giriş yazısıyla “kaybın” kazancını kutsuyor.
Dilek Akıcı’nın giriş yaptığı “çile”, Özer Turan’ın, İslam tasavvufunda “kapı”yı gönlündeki aşkla zorlayanların başındaki Bişr-i Hafi yazısıyla devam ediyor. Selin Yankı, “Allah’ın vaat ettiği ülke için lekesizliği seçenlerden “Hristiyan keşişlerin ruhsal yolculuğuna kalem değdirirken; Ayşe Büşra Erkeç, bizi İslam tasavvufunda tekâmülüyle örnek, Divan-ı Hikmet piri Ahmet Yesevi’nin iklimine götürüyor.
Mevlana’nın “Aşkın yedi şehrini gezdi de biz ancak bir sokağın dönemecindeyiz.” dediği Feridüddin-i Attar’ı Bilal Can’ın satırlarında okurken, evrensel dil müziğe geçiyoruz ve Gül Çiğdem’in kaleminden Qawwali’nin deli dervişi Nusret Fatih Ali Khan’ın arayışını takip ediyoruz. Dünyanın en eski ruhsal öğretilerinden, sembollerin yorumları, nefis terbiyesiyle insanın Tanrı ile olan bağını kurmaya çalışan Kabala ve Yahudi Mistisizmine, Zeliha Yurdaer’in yazısında değiniliyor.
İzdiham, dünya sinemasının unutulmazlarını sinefil78’in “Sarhoş Atlar Zamanı” eleştirisiyle irdelemeye devam ediyor.
İzdiham, tasavvuftan sinemaya, müzikten kitaplara, özgün bakış açısının yanında bu sayısında farklı bir söyleşiyle de dikkat çekiyor. Tarık Tufan, söyleşide, Meksika Sınırı’ndan sinema yapımcılığına, medyadan edebiyata birçok konuya samimiyetle cevap veriyor.
Dünya edebiyatından hiçbir yerde rastlamayacağımız Stefan Zweig, Anton Çehov’un İntiharı yazısı ve Tatar Çölü kitap tanıtımını ise keyifle okuyoruz.
Ve şiir…
Melek Avcı “uzak kuşlara” seslendi.
Halil İbrahim Polat Aşkın İzdihamını dillendirdi. Mustafa Yeşilkaya “Sahne Yine”, Nihan Z. “ Devam Etmeyen Biri” dedi.
Emel İrtem ise “seni seviyem dedi bir duvar yazısından ilhamla. Bunu kendisi demedi. Billah duvar dedi.
Bülent Parlak kaybetmenin ağıdını yakan büyüyememiş bir çocuğun sesiyle “ben aslında büyürdüm yaşamak düşseydi bunca insandan payıma” dediği şiirinde içimizdeki çocuğun yüreğine dokundu.
Hâsıl-ı kelam “çocukluğunun vebasından kurtulamamış” İzdiham, dördüncü sayısıyla, her şeye rağmen “kaybetmek güzeldir” diyor.
HAŞİYE: Kazanan, kaybeden, büyüyen, büyümeyen, çocuk kalmak isteyen herkes okuyabilir.
izdiham.com