Çizer Bengi Gençer ile Röportaj
Ekim 16, 2024 by wrzl
Filed under Kara Kalem, Manşet, Resim, Röportaj
Bengi Gençer birçok değişik mecraya eserler veren bir çizer. Masal, öykü ve ders kitapları için çizimler, ambalaj, banner tasarımı yapıyor, Tübitak Bilim Çocuk ve Tübitak Meraklı Minik çocuk dergileri için her ay farklı konuları çiziyor. ayrıca YemekName dergisi için oluşturduğu GülName karekterinin maceralarını her ay çiziyor. Geri kalan bilgileri sitesinden edinebilirsiniz. Biz de hiperaktif çizer Bengi Gençer’e merak ettiğimiz soruları sorduk o da bizleri kırmayıp cevapladı.
- Çizer olarak mı yoksa ressam olarak mı isimlendirme size uyar? Size göre ikisi arasındaki fark nedir?
Çizerim. Çünkü mütemadiyen çizerim. İllüstrasyon bir konuyu, hikayeyi anlatır. Amacı sanat değildir. Resimde yaptığınız işin hesabını vermek zorunda değilsinizdir.
- İlk ne zaman çizim konusuna merak sardınız? Ve bunun sizin mesleğiniz olması gerektiğine nasıl karar verdiniz?
Kendimi bildim bileli çiziyorum. Merak değil de içimde olan, içimden gelen bir şey olmuş olmalı. Mesleğim olmasına karar vermemse lise son sınıfa denk gelir. Yapmak istediğimin ne olduğunu biliyordum, hayatımı geçindirebileceğime de inanıyordum fakat bunu hangi bölümde hangi dalda okuyarak yapabileceğimi bilmiyordum. Böylece grafik tasarım okumaya karar verdim. Bu karar hayatımı kurmuştur. Hem eşimi hem işimi bu karar sayesinde buldum!
- Kağıt üzerine çizme ve tablet üzerine çizme arasındaki iyi-kötü yönler nedir? Kullandığınız ekipmandan biraz bahsedebilir misiniz?
İkisi de keyifli yöntemler elbette. Kalemle ne çiziyorsanız, dijital ortamda da onu çizersiniz. Tek farkı çizginizin dijital olmasıdır. Yöntem, teknik ayrımı yapmak istemem. Hangi malzemeyle olursa olsun, kâğıt üzerine çizmek, tabletle çizmekten çok daha gerçek. Kâğıda ve kaleme dokunuyor, varlıklarını hissediyorsunuz. Parmaklarınıza, yüzünüze, saçınıza boya bulaştırıyorsunuz. Boyalar bazen birkaç gün çıkmıyor. Sizinle her yere geliyorlar. Kâğıt veya benzer malzemelerle çalıştığınızda yaptıklarınızı anında geri alma şansınız yok. Bir şeyleri değiştirmek istediğinizde tekniğinizi konuşturmanız ve sabırlı olmanız gerekiyor. Dijital çizimde değişiklik yapmak çok daha kolaydır. Fakat hem resim hem program bilgisine sahip olmak gerekir. Masamda her zaman kurşun kalem, kuru boya, mürekkepli kalem, markör, fırça gibi malzemeler bulunur. Yıllardır biriken malzemelerdir bunlar. Kırtasiyeleri çok severim ama kucak dolusu alışveriş yapmam. Kalemim veya defterim bitene kadar yenisini almam. Malzeme konusunda müsriflik etmeyi sevmiyorum. Bir kurşun kalemi bitene kadar onunla neler çizebilirsiniz? Bunu denemeden bilemezsiniz.
- Freelance çalışmanın bir çizer olarak artı ve eksileri neler? Daha önce bir kurum altında çalıştıysanız karşılaştırır mısınız?
Sanıyorum freelance çalışmak hemen her meslek için benzer artı ve eksilere sahiptir. Ülkemizde freelance çalışma konusunda halen bazı önyargılar var. Benzer söylemlere benzer cevaplar vermek zorunda kalıyorsunuz. “Hayır pijamayla çalışmıyorum ve hayır Seda Sayan izlemiyorum.” Freelance çizer olarak çalışmanın benim için en büyük artısı, mesleğime daha fazla zaman ayırabilmek. En kötü yanı ise kendinize zaman ayıramamak. Tabii eğer hayır demeyi bilmiyorsanız.
Daha önce reklam ajansı ve uluslararası bir yazılım firmasında grafik tasarımcı olarak çalıştım. İllüstratör olarak 12 yıl boyunca hep freelance çalıştım. Kurumlar size belli mesai saatleri, sosyal ortamlar ve gününde yatan maaşlar verirler. Elbette bir kuruma bağlı çalışmanın da birçok olumlu yanı var.
- Çocuklar için bir şeyler üretmek nasıl bir duygu? Nelere dikkat ediyorsunuz ve Tübitak’la nasıl bir iletişiminiz oluyor?
Çocuklar için üretmek çok heyecan verici ve eğlenceli. En zor müşterilerdir çocuklar. Çünkü dürüsttürler. Eleştirileri, yorumları yetişkinlerin canını yakar. Her fırsatta onların fikirlerini almaya özen gösteriyorum. Onları heyecanlandırmak, meraklandırmak, hayal kurmalarını sağlamak, eğlendirmek ve mutlu etmek istiyorum. Binlercesinden bir tanesi bile bir gün illüstratör olmak isterse, dünyalar benim olur.
Çizdiğim çocukların yüzlerinde zaman zaman mahcubiyet, keyif, endişe gibi farklı ruh halleri bulabilirsiniz. Çorabının biri düşmüş, saçı bozulmuş, diğerlerine göre şişman veya kısa, gözlüklü veya çilli, farklı karakterlerde farklı görünümlerde çocuklar çizmeye özen gösteriyorum.
Her ay Tübitak Bilim Çocuk ve Tübitak Meraklı Minik dergileri için çiziyorum. İki dergi de benim için çok değerlidir. Derginin ekibiyle çalışmak beni çok mutlu bir çizer yapıyor. Dergiden yazı ve konuyla ilgili bilgiler geliyor. Bazen birlikte oturup konuşup karar vermemiz gerekebiliyor. Farklı konularda uzman kişilerin onayını alıyor. En başından beri “Bengi tarzında çiz” diyor olmaları beni çok mutlu ediyor. Konu elverdiği sürece ‘uçmak serbest’.
- Etkilendiğiniz ve sevdiğiniz çizerler kimler?
En çok etkilendiğim sanatçı kesinlikle Picasso’dur. Enerjisi ve zekası beni her zaman denemeye ve üretmeye motive eder. Can Göknil’i büyük beğeni ile takip ediyorum. İsim vermek çok zor çünkü her gün yüzlerce çizeri heyecanla takip ediyorum.
- İyi bir çizer olmanın olmazsa olmaz kuralları nelerdir sizce?
Olmazsa olmazı istek, sabır, gözlem,.. aslında daha bir sürü şey.
Olmasa da oluru çeşit çeşit, son model malzemeler.
Olursa olmazı ise kıskançlık ve hırs.
- Ambalaj tasarımından kartpostal ve banner tasarımına kadar çok fazla türde çalışıyorsunuz. En fazla keyif alarak ürettiğiniz dal hangisi? Ve Türkiye’de en gelecek vaadeden tür sizce neler?
En fazla keyif alarak ürettiğim kesinlikle anlık çizimlerdir. Çünkü orda müşterim benim. Elime gelen malzemeyle ne çıkacağını bilmeden çizmek, kendini ifade etmek dünyanın en eğlenceli işi olmalı. İçimden geldiği gibi çiziyor, kaygılardan uzak duruyorum. Anlık çizimlerimdeki rahatlık tüm diğer işlerime yansıyor. Onlara minnettarım.
- İnterneti nasıl kullanıyorsunuz, ne tür işlerinize yarıyor, sosyal medya size neler kazandırıyor?
İnternet olmazsa olmazım. Ama mobil internet kullanıcısı değilim. Aslına bakarsanız bilgisayarı ve internetsiz kalabilmeyi seviyorum. Sosyal medyada olduğum gibiyim. Hiç tanımadığım, belki dilini bile bilmediğim kişiler de, müşterilerim, komşum ve hatta babam bile beni takip ediyor. Olduğum gibi davranmazsam, hayat çekilmez olurdu! Gelen yorumları ve mailleri mutlaka cevaplıyorum. Yeni insanlar tanımak, yorumlarını, tepkilerini almak benim için en büyük kazanç.
- Sanatın başka dalları ile ilgili misiniz?
Elbette. Zaman ve koşullar doğrultusunda. Bir senedir seramik çalışıyorum. Üniversitede karanlık odada fotoğraf çalışmaktan büyük keyif alıyordum. Evimde atölyem var ama karanlık odam yok maalesef. Üniversiteye gitmeden önce birkaç yıl boyunca iki ayrı ressamdan dersler almıştım. Yağlıboyanın kokusunu hiçbir şeye değişmem. Her fırsatta boyalara bulaşırım. Oyuncak tasarımıyla ilgileniyorum son zamanlarda. Ama onu sanat dalı sayar mısınız, bilmem!
- Çizimle ilgilenen insanlara bir kaç tavsiyede bulunur musunuz? Neye önem versinler, nasıl bir çalışma mantıklı olur ve iş olarak artı ve eksileri neler?
Sadece ve mümkün olduğunca çok çizsinler. Malzeme ve tekniklere fazla takılmasınlar. Denemeye daima açık olsunlar. Çok incelesinler elbette fakat aradıkları şeyin dışarda değil içerde hem de çok içerde olduğunu hatırlatmak isterim.
- Gelecek ile ilgili ne hedef belirlediniz, ulaşmak istediğiniz nokta nedir?
Denemeye, üretmeye ve insanlara dokunmaya devam etmek.
Bengi Gençer‘e sorularımıza verdiği cevaplardan dolayı çok teşekkür ediyoruz. SanatLog.com
Arpist Şirin Pancaroğlu’ndan Konser, Süreyya Operası’nda 19 Ekim’de
Ekim 16, 2024 by admin
Filed under Arp Sanatı, Arpistler, Etkinlik Cetveli, Klasik Müzik, Konser, Müzik, Türk Sanatçılar, Virtüözler
ŞİRİN PANCAROĞLU İLE ODA MÜZİĞİ
Şirin Pancaroğlu (arp), Elif Yurdakul (flüt) ve Evrim Baştaş (viyola) aynı sahnede….
Arpist Şirin Pancaroğlu, farklı bir repertuvar ile, 19 Ekim Pazartesi, saat 20:00’de, Süreyya Operası’nda, İstanbullu müzikseverleri buluşturuyor.
Türkiye’nin en tanınmış uluslararası arp sanatçısı olan Şirin Pancaroğlu, arpın alışılageldik romantizminin ötesinde her türlü müzikal düşünceyi ifade edebilecek güçlü bir çalgı olduğunu göstererek, yorum yeteneği ve çok yönlü müzisyen kişiliği ile dünya müzik sahnelerinde kendine has ayrı bir yer edinmiştir.
Pancaroğlu, bugüne kadar konserlerinde günümüz müziğinin yeni açılımlarına ve farklı coğrafyaların geleneksel müziklerine düzenli olarak yer vermektedir. Bu bağlamda, Şirin Pancaroğlu, günümüz bestecilerinin kendisi için yazdığı yapıtları arp repertuvarına kazandırdığı gibi, arpla daha önce denenmemiş değişik buluşmalara da kapı açmıştır. The Washington Post’un 1993’te Fransız arp müziğine yer verdiği bir solo resitalin sonrasında “uluslararası kalibrede büyük bir yetenek” olarak övdüğü Pancaroğlu, seçkin konser mekanlarında dünyaca ünlü birçok değerli müzisyen ile beraber solist olarak çaldı. Yurtiçi ve yurtdışında pek çok festivale katılan sanatçı, kariyerinin yanısıra eğitmenliğe de önem vererek çalgısını ülkemizde yaygınlaştırmak amacıyla 2024 yılında küçük mandallı arpların Türkiye’de ilk kez kullanıldığı bir ilköğretim programını hayata geçirdi. Küçük arpların Türkiye’ye getirilmesinde öncü bir rol oynayan Pancaroğlu, bu çalgıyı çok sayıda evin ve hayatın içine sokarak arpı görünür kıldı. 2024 yılında arp eğitimini daha da genişletmek ve geliştirmek amacıyla Arp Sanatı Derneğini kuran Pancaroğlu’nun “Hasret Bağı”, “Kuyruklu Yıldız Altında” , “Barokarp” ve “Telveten’’ başlıklı dört albümü bulunmaktadır.
Bugünlerde 30. sanat yılını kutlamaya hazırlanan Şirin Pancaroğlu, aralarında A.B.D.’de Kennedy Center ve Wolf Trap, Japonya’da Takemitsu Memorial Hall, İsveç’te Konserthuset, Kore’de Sejong Cultural Arts Center’ın da bulunduğu seçkin salonlarda ve Tokyo Senfoni Orkestrası, Avrupa Birliği Oda Orkestrası, Memphis Senfoni Orkestrası, Washington Chamber Symphony gibi orkestralar eşliğinde konserler verdi. Sanatçı, Fransa’da Berlioz, Trièves ve Chirens Festivalleri ile Villeveyrac Müzik Haftalarında; ABD’de Millenium Stage, Imagine New Music Festival, Ebb and Flow Arts Festivallerinde; Festival del Centro Historico de la Cuidad de Mexico, Uluslararası Belgrad Arp Festivali ve Kuzey Kıbrıs Bellapais Uluslararası Müzik Festivali ve Festival de Printemps des Arts’ta yer aldı.
Konserde Şirin Pancaroğlu ile birlikte yer alacak müzisyenler Elif Yurdakul ve Evrim Baştaş.
Biletler Süreyya Operası gişesinden ve internetten temin edilebilir.
(gişe tel: 0216 346 15 31 / 120-121)
www.sureyyaoperasi.org
PROGRAM
Dört Egzotik Parça Colin Brumby
(d. 1933)Con moto / Yürük
A piacere ma espressivo / Serbest ama duygulu
Cadenza-Alla danza / Kadans-Dans
Giocoso / OyunsuApres un rêve / Düşten sonra Gabriel Fauré
(1845-1924)Arabesque no.1 Claude Debussy
(1862-1918)Sonat Claude Debussy
Pastorale
Tempo di minuetto
Allegro moderato ma risolutoARA
And then I knew ‘twas Wind / ve o anda onun Rüzgar olduğunu anladım Toru Takemitsu
Türkiye’de ilk seslendirilişi (1930-1996)Sicilienne Gabriel Fauré
Tiger chasing the Wind / Rüzgarı kovalayan kaplan Jacqueline Jeeyoung Kim
Isang Yun’un anısına bestelenmiştir (d.1968)Saint-Louis-en-l’île Astor Piazzolla
(1921-1992)
Alfonsina y el Mar Ariel Ramirez
(d.1921)
Dernier Lamento / Son hüzün Astor PiazzollaPsikoz Astor Piazzolla