Sylvia Plath - Ayna
12 Nisan 2024 Yazan: Editör
Kategori: Edebiyat, Sanat, Siir, Ustalara Saygı
Gümüşüm ve doğruyum. Önyargılarım yok
Gördüğüm her şeyi yutuveririm bir anda
Olduğu gibi, aşkın veya nefretin sisiyle kaplı değilim
Zalim değilim, içtenim yalnızca
Küçük bir tanrının gözüyüm, dört köşeli.
Çoğu zaman karşı duvarın üzerinde düşüncelere dalarım
Pembedir duvar, benekli. Öyle uzun zaman baktım ki ona
Kalbimin bir parçası olduğunu düşünüyorum. Fakat titriyor.
Yüzler ve karanlık ayırıyor bizi tekrar tekrar
Şimdi bir gölüm. Bir kadın eğiliyor üzerime,
Erimimi arıyor gerçekte ne olduğunu anlamak için
Sonra bu yalancılara dönüyor, mumlara veya aya.
Sırtını görüyorum ve sadakatle yansıtıyorum sırtını
Gözyaşlarıyla ve bir el hareketiyle ödüllendiriyor beni
Önemliyim onun için. Geliyor, gidiyor.
Her sabah onun yüzü alıyor karanlığın yerini
İçimde genç bir kızı boğdu ve içimde genç bir kadın
Havalanıyor ona doğru günden güne, korkunç bir balık gibi.
Çeviri: Tozan Alkan
Sayıklamalar
Aynalar…
Ben yansıyorum sanıyorum, yansıdığımda ne kadar kendimim ve aslında aynadaki ne kadar ben, bu bilinmez. Karşındaki adına da öyle ben senim diyorsun mesela kendini mi kandırıyorsun yoksa, karşındakini mi? Yansıyan ne kadar sensin, karşındaki ne kadar kendin acaba?
Muhasiblik var bir şiirimde, ne kadar alırsan o kadar verirsin ya da ne kadar verirsen o kadar alırsın gibi. Aynalarda da o mu var acaba ya da yansıdığını düşündüklerinde? Ne kadar görünürsen mi o kadar yansıyorsun ya da ne kadar görmek istersen o kadar mı görünür oluyorsun aynaya? Peki ayna gördüğünü mü yansıtmak istiyor ya da görmek istediğini mi?
……….
Dipte değilim, demiştim geçenlerde sana; ama dipte olmamak ne denli bana göre bir şey bu da tartışılır açıkçası, yani sığ sular bana göre değil. Sığ sularda boğulmadan, debelenmeden yaşamak da ters bana. “Dipteyim, dipteyim” diye dert yandığım zamanlarda, aslında ne denli hayatı araştıran sorgulayan ben olduğunu görüyorum; şimdiyse mutlak bir tevekkül içinde, huşu içinde, düşmanlarım da müttefikimdir der gibi bir tutum sergiliyorum ve bu da beni sığlaştırıyor sanki. Ya da beni sığlaştırıyor demeyeyim de sığ sulara itiyor gibi.
Bir dönem -üniversitedeyken özellikle- sığ insanlarla birlikte olmamak adına yalnız kaldığımı ve bir süre sonra yalnız kalmamak adına onlar gibi olduğumu biliyorum ve bu da beni mutlu etmemişti. Şimdi bir yanım mutlu, çünkü huzurlu, çünkü bir şey yok kafamı takacağım, alabildiğine mutluyum ama öbür yanım:
Ah o öbür yanım
Ah militan yanım
Her sorunun bir cevabı vardır ve zor da olsa her soru cevaplanır diyen yanım.
Bir gözümü çıkaranın iki gözünü çıkarırım diyen yanım
Affetmeyi bilmeyen yanım
Susan biriktiren ama mutlaka boşalacağı zaman olacağını bilen yanım
yok mu
O öbür yanım, hükümdarım.
Düşünüp düşünüp bulamadıklarım var, özgürlük düşüncesi özellikle kafamda, ne denli özgürüz ki yaşamda? Çok özgür ilişkimiz olduğunu söylesek bile sorumluluklarımız ne denli özgürlüklerimizin beklentilerimizin önüne geçiyor öyle değil mi?
Ah öbür yanımın istediği bu değil işte.
Hiç değil.
……….
Derinlerde değilim, diyorum.
Dipteyken kelebek olduğumu düşünüp yukarılara çıktığımda aslında bir balık olduğumu düşünmek bu aslında.
Med-cezir belki de…
Bendeki med-cezir yatay değil dikey ama…
Bir de iyi yönünden bakmak gerek, yüzeydeyken göğü görebiliyorum.
Yazan: reyan yüksel