Tanpınar Edebiyat Müzesi Açıldı

Türkiye’nin dördüncü müze kütüphanesi, Topkapı Sarayı surları üzerinde yer alan Alay Köşkü’nde açıldı. Padişahların resm-i geçit alaylarını seyrettikleri köşkü mekan tutan Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi, 7 binden fazla kitaba sahip bir kütüphane olmasının yanı sıra ‘Edebiyatçılar Kahvesi’ ile edebî sohbetlere de imkân tanıyacak.

Padişahların, geçit yapan alayları, mesleklerini sergileyerek geçen esnafı, silaha, zırha gark olmuş bölük bölük askerleri seyrettikleri mekân Alay Köşkü. Gülhane’de Topkapı Sarayı’nın dış suru üzerinden yuvarlak zarif bünyesiyle caddeye uzanıyor. Geçmişte sarayın şehre açılan bir nevi gözü makamındaki köşk, artık edebiyata hizmet edecek. Alay Köşkü, önceki gün düzenlenen bir törenle Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müzesi olarak hizmete açıldı.

Ahmet Hamdi Tanpınar Müze Kütüphanesi, Ankara’daki Mehmet Akif Ersoy, Diyarbakır’daki Ahmet Arif ve Adana’daki Karacaoğlan Müze kütüphanelerinden sonra açılan 4. müze kütüphane. Kütüphanede, edebiyatın çeşitli alanlarına ilişkin Türkiye’de yayımlanan belli başlı eserlerin tümü bir arada yer alıyor. 7 binden fazla kitap, 100′den fazla süreli edebiyat ve estetik konulu derginin yer aldığı müze kütüphanede, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Necip Fazıl Kısakürek, Nedim, Orhan Pamuk ve Nazım Hikmet’in büstleri ile özgeçmişlerini anlatan köşeler bulunuyor.

Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi, işleyiş ve çalışma açısından bir uzmanlık kütüphanesi olarak il halk kütüphanesine bağlı çalışacak. Kütüphane, yazar, yayınevi, çevirmen, yayıncı, telif ajansı gibi akla gelebilecek edebiyatla ilgili bütün kurum ve kuruluşların her türlü etkinliğine açık olacak. İki katlı binanın üst katı kütüphane ve müze olarak hizmet verirken, giriş katı “Edebiyatçılar kahvesi” olarak kullanılacak. Müzede Tanpınar ailesi tarafından getirilen bazı objelerin yanı sıra Atillâ İlhan’dan Ayşe Kulin’e kadar birçok yazarın kalemlerinden oluşan koleksiyonlar sergileniyor.

Müze kütüphanenin açılışını Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yaptı. Kütüphanenin aynı anda bir kıraathane olduğunu anlatan Günay, “Burası hem buluşma hem de çalışma noktası olacak. Çünkü burası oturup insanların kitap okuyacağı şekilde dizayn edildi.” dedi ve ekledi: “İstanbul’da bir edebiyat müze kütüphanesinin okuryazar çevresine, yayın dünyasına yakın bir alanda ve tarihi doku içinde olmasını arzu etmiştik. Bu müzeyi hayata geçirdik. İstiyoruz ki bu müze kütüphanede, bir araştırmacı İstanbul ile ilgili çeşitli dillerden ne ararsa bulabilsin. Belki müze kütüphanesi sözünün altına, bir de ‘kıraathanesi’ dememiz gerekiyor. Çünkü İstanbul’daki okur yazarlarımız, şairlerimiz, edebiyatçılarımız için çalışma, buluşma mekânı olsun istiyoruz. Buna dönük de bazı düzenlemelerimiz var.”

Çelik Gülersoy Kitaplığı’nı da buraya taşıma düşüncesinde olduklarını ifade eden Günay, “İstiyorum ki bu müze, İstanbul ile ilgili edebiyat araştırmalarının merkezi haline gelsin. Gülhane Parkı, insanların seyir için dolaştığı bir mekân değil, aynı zamanda şairini, yazarını rahatlıkla bulabildiği gerçek bir mekân olabilsin.” dedi. Ahmet Hamdi Tanpınar Müze Kütüphanesi’nden sonra bakanlığın gündeminde Erzurum’da açılacak müze kütüphane var. 

SanatLog Haber

sanatlog.com

Fotoğraflarla Atatürk

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan Fotoğraflarla Atatürk
10 – 24 Kasım 2024 

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü 10 Kasım’da Atatürk’ü özel bir fotoğraf sergisiyle anıyor…

İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının farklı evrelerini aktaran anlamlı bir fotoğraf sergisine ev sahipliği yapıyor. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 73. yılına denk gelen 10 Kasım 2024’de açılan “1283” Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndan Fotoğraflarla Atatürk sergisinde 32 fotoğraf yer alıyor. Sergiye adını veren; Harbiye’de her yıl yapılan törenlerde okunduğunda, öğrencilerin hep birlikte ve tok bir sesle “İçimizde!” yanıtını verdikleri, Atatürk’ün Harbiye yıllarındaki okul ve apolet numarası olan “1283” Atatürk’e saygı sergisinin küratörlüğünü Ekrem Işın üstleniyor.

SanatLog Haber

sanatlog.com

Suretin Sireti

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu’ndan Bir Seçki
2 Kasım – 31 Aralık 2024

“Suret, siretin aynasıdır.
Bunun ne derece doğru olduğu bilinemez.
Yalnız bilinen bir şey varsa ahlâktan çok sanatın buna inanmış olmasıdır.”

Malik Aksel, Hisar, 1957

“Suretin Sireti”, bir sergi başlığı. Sergi, sanat tarihi yazımı, varolan bilginin doğası, kaynağı ile ilişkili olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu’ndan seçilerek sergilenen yapıtlarla sınırlı bir arkeoloji yapma, yeniden ziyaret etme ya da suretin sirete uygunluğuna ilişkin bir deneme olarak algılanabilir. Bu başlıkla amaçlanan Türkiye’deki modern/çağdaş sanat tartışmalarını, modern sanat müzeleri ile sanat tarihi yazımını belirleyen ana görüşleri bir koleksiyon sergisi üzerinden yeniden düşünmek, belli dönemleri önemsemek ya da eleştirmekten çok süreçleri şeffaflaştırılma isteğidir.

“Görünüş, biçim, resim, resim kopyası, nüsha, fotoğraf, yol, tarz” gibi anlamları olan “suret” sözcüğü, İslam felsefesinde, varlığın görünen, beş duyu ile algılanan yönüne karşılık geliyor. “Siret” ise bir kişinin görülmeyen, duyularla sezilebilen, soyut, tinsel durumunu, hal ve davranışlarını, doğasını, ahlakını, duygularını, karakterini, suretten öte olanı tanımlıyor. Bu açıdan bakıldığında, sergi dolayısıyla bir koleksiyonu yeniden ziyaret isteğinin, Merkez Bankası’nın birikimini 1994’te kamuyla paylaştığı “1950-2000” sergisinin “modern ve ötesi” eksenindeki görünümüyle ilişkili olduğu düşünülebilir. Bu ilişkinin temel değişkenleri, köşe taşları ise sergi metninin ana sorunsalıdır. Bu nedenle metni kuran ana fikir, Merkez Bankası Koleksiyonu’nun, kayıt altına alındığı ve oluşturulduğu tarih itibariyle anlamını, önerdiği tartışmaları ve sanat tarihi içinde nasıl bir yere konumlandığını, bugünden geçmişe yapılan bir ziyaret aracılığıyla sorgulamak ve sanat tarihi yapmaktan çok yazılı ve yazısız tarihin nasıl inşa edildiği üzerinde durmakla ilişkilidir.

Suretin Sireti sergisi, yapıtların kendi tarihlerini ne ölçüde aşacaklarını, sanat yapıtlarını ve tarihini değişik zamanlarda yorumsa-ya/n-cak kişiler açısından ne anlam ifade ettiğini/edeceğini düşünmek, bizi dünyaya açılmaya zorlayan yanlılıklar olarak işleyen önyargılarımıza karşı yeni önyargılar ve sorular üretmek için bir fırsat olarak görüldü. Bir bakıma, koleksiyonu oluşturan yapıtları, düşünceleri tarihselleştirerek ya da -meyerek bugünün değer yargılarıyla, yargı ya da önyargının değişmezliğine ilişkin bir diğer görüş üretme olasılığı her zaman vardır.  

“Suretin Sireti” sergisi, büyük ölçüde bundan on yedi yıl önce açılan “1950 ?2000” sergisinde yer alan yapıtlar arasından seçilerek düzenlendi. Zeynep Yasa Yaman’ın küratörlüğünü ve metin yazarlığını üstlendiği sergide doğumları 1905 ile 1960 yılları arasında değişen 36 sanatçının 61 yapıtı sergileniyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu

3 Ekim 1931 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, Sanat Koleksiyonu, doğumları 1882 ile 1960 yıllarına rastlayan farklı kuşaklardan sanatçıların, 1908’den günümüze ulaşan yaklaşık 100 yıllık bir dönemde ürettikleri resim, heykel, desen/çizim, baskı, yerleştirme gibi değişik teknik ve anlatım dillerindeki modern/çağdaş sanat yapıtlarından oluşuyor. Koleksiyon, Türkiye’deki belli başlı akım ve tartışmaları görünür kılarken bir yandan da bu süreçte ki değişen sanat anlayışlarına ilişkin fikir veriyor.

Kesin bir kayıt bulunmamakla birlikte koleksiyonun oluşumunu belirleyen başlangıç için 1931 yılı önerilebilir. . Banka’nın kuruluşu ile eşzamanlı olarak S. Süreyya Bükey ve Jean Axel Weinberg’in çektikleri ve boyayarak müdahale ettikleri Atatürk fotoğraflarının mekânlarda kullanılmak üzere satın alındığı, bununla birlikte koleksiyonu besleyen ana kaynağın, Cumhuriyet’in kurulmasıyla ivme kazanan, kamu kurum ve kuruluşlarının sanat yapıtı alımının özendirilmesi ve sanatçıların desteklenmesi amacıyla başta Halkevleri, Güzel Sanatlar Birliği, Devlet Resim ve Heykel sergileri olmak üzere düzenlenen çeşitli sergilerden yapılan alımlar ile devam ettiği düşünülebilir.

Koleksiyonun kataloglanarak sergilenmesi 1990 yılının başına rastlar. Merkez Bankası, koleksiyonunu tanıma ve tanıtmaya karar verdiğinde merkez ve taşra birimlerinde bulunan tüm yapıtlar Zeynep Yasa-Yaman tarafından titiz bir çalışmayla saptandı, fotoğraflandı ve sanatçı özgeçmişleri derlenerek kayıt altına alındı. 1991-1994 yılları arasında 1950’lerden 1990’lara uzanan sanatsal birikimi belli bir anlayış içinde koleksiyonuna katmayı amaçlayan Merkez Bankası, Bediz Demiray, Hasan Ersel ve Ali Artun’dan oluşan Sanat Kurulu çalışmalarıyla yeni eser satın alımları gerçekleştirdi ve sergiledi.

Sergi kataloğunda modernizm tarihinde yüzyılın ortasını ve sonunu belirleyen dönüşümlerin, çağdaş Türk sanatı araştırmalarının önemine dikkat çekiliyordu. Henüz bir başlangıç olduğu belirtilen “1950-2000” koleksiyonunun beklentilerinden biri ve belki de en önemlisi sanatta merkez-çevre ilişkilerinin yeniden tanımlandığı bir dönemde Avrupa merkezli kabullerin belirlediği modern bir dünyadaki öteki modernliklerin ve kimliklerin arkeolojisine duyulan gereksinimdi. Banka, koleksiyonu aracılığıyla yeni bir sanat tarihi yazımının önemine vurguda bulunuluyor, müzeleşmeyi talep ediyordu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, koleksiyonunu 12 Ocak-12 Şubat 1994 tarihleri arasında açılan ve II. Dünya Savaşı ertesinden 1990’lara; yaklaşık yarım yüzyıllık bir dönemden 41 sanatçının 111 yapıtının sunulduğu “1950-2000” sergisiyle, Ankara Atatürk Kültür Merkezi’nde 12 Ocak-12 Şubat 1994 tarihleri arasında ilk kez kamuyla paylaştı.

SanatLog Haber

sanatlog.com

Ücretsiz Müze Günleri ve Sanatçı Atölyeleri

Kasım 4, 2024 by  
Filed under Duyurular, Müzeler, Sanat, Sanatsal Etkinlikler

İstanbul Modern, “Sizin Perşembeniz Ücretsiz Müze Günleri”ni Tepe İnşaat’ın Narkule projesi sponsorluğunda gerçekleştiriyor. Sanatı her kesimden ziyaretçinin yaşamının bir parçası yapmak amacıyla İstanbul Modern, her Perşembe saat 10.00-20.00 arasında, özel programlarla ve ücretsiz olarak kapılarını tüm ziyaretçilere açıyor.

Yetişkinler için hazırlanan “Sizin Perşembeniz Sanatçı Atölyeleri” ise yine Tepe İnşaat’ın Narkule projesi sponsorluğunda ayda bir kez düzenleniyor. Sanatçılarla katılımcıları bir araya getiren bu etkinlik dizisi, kasım ve mayıs ayları arasında gerçekleşiyor.“Sizin Perşembeniz Sanatçı Atölyeleri”, farklı sanatçıların uygulayacağı, yetişkinlere yönelik sekiz atölye çalışmasını içeriyor.

“Sizin Perşembeniz Sanatçı Atölyeleri” etkinliklerinde Seyhun Topuz, Hüsamettin Koçan, Merih Akoğul, Taldans, Meriç Hızal, Mürüvvet Türkyılmaz, Mustafa Pancar ve Ramazan Bayrakoğlu atölyeleri yer alıyor. Sanatçıların yaratım süreçlerini ve sanatsal deneyimlerini katılımcılarla paylaştıkları atölye çalışmaları, kısa söyleşi ve sanat uygulamalarından oluşuyor. İstanbul Modern, bu etkinliklerle ziyaretçilerini hem müzeyi, sanat yapıtlarını ve sanatsal üretim süreçlerini keşfetmeye hem de sanatçıları tanıyıp onlarla birlikte üreterek zengin deneyimler kazanmaya davet ediyor.

“Sizin Perşembeniz Sanatçı Atölyeleri” kapsamında;

17 Kasım 2024’de Seyhun Topuz,

24 Kasım 2024’da Hüsamettin Koçan,

15 Aralık 2024’de Merih Akoğul,

19 Ocak 2024’de Taldans,

9 Şubat 2024’de Meriç Hızal,

8 Mart 2024’de Mürüvvet Türkyılmaz,

5 ve 12 Nisan 2024’de Mustafa Pancar,

24 Mayıs 2024 tarihinde Ramazan Bayrakoğlu atölyeleri gerçekleşiyor.

“Sizin Perşembeniz Sanatçı Atölyeleri”nde katılımcılar, Seyhun Topuz ile maketlerle biçimin, rengin, boşluk ve dengenin türlü ifade biçimlerini ve ilişkilerini sorguluyor. Hüsamettin Koçan’ın rehberliğinde akrilik kökenli farklı teknikleri deniyor. Merih Akoğul ile, sanatçının fotoğraflarındaki kentin görünen yüzünü değerlendirerek, edebi metinler hazırlıyor. Taldans atölyesinde, sanatçılarla birlikte mekan algısı, boşluk, doluluk ve bir durumun analizi üzerine doğaçlama yapıyor.  Meriç Hızal ile birlikte doğa ve zaman kavramlarından yola çıkarak heykel çalışmaları gerçekleştiriyor.  Mürüvvet Türkyılmaz’ın rehberliğinde yazılarla şekillenen desenler ve yerleştirmeler yaratıyor. Mustafa Pancar ile “ütopya” ve “distopya” kavramlarını irdeleyerek, desenler çiziyor ve çeşitli konstrüksiyonlar kuruyor. Ramazan Bayrakoğlu ile kumaşlarla sanat çalışmaları gerçekleştiriyor.

İstanbul Modern Eğitim Odası’nda 16.00-18.00 saatleri arasında düzenlenen atölyelere 20 kişi katılabiliyor. Rezervasyon ve detaylı bilgi için: 0212 334 73 41.

Seyhun Topuz Atölyesi

Eserlerinde biçim ve biçimin heykel dilindeki ifade olanaklarını araştıran Seyhun Topuz’un, İstanbul Modern koleksiyonunda yer alan eserlerinin yaratım sürecini ele alan atölye programı kısa bir söyleşi ile başlıyor. Söyleşinin ardından katılımcılar, Seyhun Topuz’un rehberliğinde hazırlayacakları maketlerle biçimin, rengin, boşluk ve dengenin türlü ifade biçimlerini ve bu kavramların birbirleriyle olan ilişkilerini sorguluyor. 

Tarih: 17 Kasım 2024, Perşembe

Saat: 16.00-18.00

Hüsamettin Koçan Atölyesi

Resimlerinde doku, renk gibi öğeleri alışılmışın dışında kullanan, sanatı algılamada yeni karşılaşma önerileri yaratan Hüsamettin Koçan’ın, farklı yaratım süreçlerini ele alan atölye programında katılımcılar kısa bir söyleşinin ardından sanatçının rehberliğinde akrilik kökenli farklı teknikleri deniyor. 

Tarih: 24 Kasım 2024, Perşembe

Saat: 16.00-18.00

Merih Akoğul Atölyesi

Fotoğraf ve edebiyat alanındaki çalışmalarıyla tanınan sanatçı Merih Akoğul, gerçekleştirdiği atölye çalışmasında fotoğraf ve edebiyat arasındaki ilişkiyi konu alıyor. Kentin, sanatçının fotoğraflarında görünen yüzü hakkında fotoğraf okumalarının yapıldığı atölyede, katılımcılar, inceledikleri fotoğraflardan yola çıkarak edebi metinler hazırlayarak yaratıcı yazın çalışmalarını tamamlıyorlar.   

Tarih: 15 Aralık 2024

Saat: 16.00-18.00

Taldans Atölyesi

Mustafa Kaplan ve Filiz Sızanlı tarafından 2024 yılında kurulan bir sanatçı oluşumu olan Taldans’ın atölyesinde beden ve hareket kavramlarından yola çıkan katılımcılar, sanatçılarla birlikte mekan algısı, boşluk, doluluk ve bir durumun analizi üzerine araştırma ve doğaçlama çalışmalar yapıyorlar. 

Tarih: 19 Ocak 2024

Saat: 16.00-18.00

Meriç Hızal Atölyesi

Doğa ve zaman kavramlarından yola çıkarak heykellerini ışık, gölge, yansıma gibi öğelerle oluşturan Meriç Hızal’ın atölyesi, İstanbul Modern koleksiyonunda “Her Şey Sevgiyle” ve “Değirmendere Onuruna” isimli eserlerin yaratım süreçlerine odaklanıyor. Atölye programı kısa bir söyleşi ile başlıyor. Söyleşinin ardından katılımcılar, Meriç Hızal ile birlikte doğa ve zaman kavramlarından yola çıkarak heykel çalışmaları yapıyor. 

Tarih: 9 Şubat 2024

Saat: 16.00-18.00

Mürüvvet Türkyılmaz Atölyesi

Yazı-çizim ve yerleştirmeleriyle tanınan Mürüvvet Türkyılmaz’ın atölye çalışması sözcüklerle oluşturduğu duvar desenlerinin ve yerleştirmelerinin oluşum sürecinden yola çıkarak gerçekleştiriliyor. Katılımcılar sanatçının eserleri hakkında kısa bir söyleşinin ardından Mürüvvet Türkyılmaz’ın rehberliğinde yazılarla şekillenen desenler ve yerleştirmeler yaratıyor.

Tarih: 8 Mart 2024

Saat: 16.00-18.00

Mustafa Pancar Atölyesi

Alışıldık gündelik hayat manzaralarını ve sıradan durumları ironik anlatılar etrafında kurgulayan, resimlerinde rastlantısal olarak toplanmış artık imajlarla ”alıntı”yı da sıkça kullanan Mustafa Pancar, birbirinin devamı niteliğinde iki atölye çalışması düzenliyor. Atölye çalışması sanatçının yaratım sürecine işaret eden bir tasarı ve tasarım sürecini kapsıyor. İlk uygulama günü olan 5 Nisan 2024 tarihinde Mustafa Pancar ve katılımcılar “ütopya” ve “distopya” kavramlarını irdeleyen kısa bir söyleşinin ardından, desenler çiziyor ve çeşitli konstrüksiyonlar kuruyorlar. İkinci uygulama günü olan 12 Nisan 2024 tarihinde ise atölye sürecinde üretimlerinde somutlaştırdıkları fikirleri paylaşıyorlar.

Tarih: 5 ve 12 Nisan 2024

Saat: 16.00-18.00

SanatLog Haber

sanatlog.com

Bayramda Ziyaret Edilecek 3 Mekan!

Kasım 4, 2024 by  
Filed under Duyurular, Müzeler, Sanat, Sanatsal Etkinlikler

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından işletilen Yerebatan Sarnıcı, Panorama 1453 Tarih Müzesi ve Miniaturk, Kurban Bayramı’nda da kapılarını ziyaretçilerine açık tutacak. Müzelere girişte 7 yaşından küçük çocuklardan ücret alınmıyor.

Yerebatan Sarnıcı, Panorama 1453 Tarih Müzesi ve Miniaturk, sadece tarihî özellikler taşıyan birer müze olarak değil, çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapan kültürel mekânlar olarak da yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettikleri müzeler arasında yer alıyor. Adeta birer ‘kültür merkezi’ gibi faaliyet gösteren bu müzeler, her yıl kendi ziyaretçi rekorlarını kırmaya devam ediyorlar. Bu üç müze de, İstanbul’a düzenlenen gezi programlarının ayrılmaz birer parçası durumunda.

Bayramın 1. günü Miniaturk 09.00’da, Panorama 1453 Tarih Müzesi 12.00’de, Yerebatan ise 13.00’te kapılarını açacak. Bayramın 2., 3. Ve 4. Günü saat 09.00’da ziyaretçi kabul etmeye başlayacak olan müzelerin kapanış saati ise 18.00’dir.

Yerebatan Sarnıcı

Tarihî Yarımada’nın ortasında bulunan Yerebatan Sarnıcı, 542 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırılmıştır. Suyun içinden yükselen mermer sütunlar arasındaki ihtişamından dolayı halk tarafından “Yerebatan Sarayı” olarak da anılıyor.

Yerebatan Sarnıcı, bir müze olarak hizmet vermesinin yanı sıra, ulusal ve uluslararası birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor.

Panorama 1453 Tarih Müzesi

Dünyadaki 30 kadar panoramik müze içerisinde “tam panoramik” özelliği taşıyan tek müze unvanını taşıyan Panorama 1453 Tarih Müzesi, 3 boyutlu panoramik görüntüsü ve ses efektleriyle gerçekçi bir etki uyandırarak, İstanbul’un fethini adeta yeniden yaşatıyor.

Ziyaretçiler, müzenin alt katındaki panoramik kısma girdiklerinde, kapalı bir mekâna girdikleri değil de, adeta açık bir alana çıktıkları duygusuna kapılıyorlar.

Miniaturk

Türkiye’nin geçmişten bugüne uzanan kültür ve medeniyet birikimini yansıtan mimarî eserlerini, sergilenen maketlerle bir araya getiren Miniaturk, “zamanın durduğu yer” olarak da nitelendiriliyor. Minyaturk’te, Türkiye ve dünyadan seçilmiş 120 mimarî eserin 1/25 oranında küçültülerek yapılmış maketleri sergileniyor.

Toplam 60 bin m2 alan üzerine kurulu olan ‘Büyük Ülkenin Küçük Modeli’ Miniaturk, restoran, kafeterya, alışveriş merkezi, açık hava gösteri alanı, çocuk oyun parkı ile dev bir kompleks durumunda. 

SanatLog Haber

sanatlog.com