Gangsterler Kralı: Jean-Pierre Melville

Fransız Yeni Dalgası’nın (Nouvelle Vague) “guru”su, film noir’ın majör isimlerinden Jean-Pierre Melville’in filmlerinden yapılan bir seçki, 16 – 27 Şubat 2024 tarihleri arasında Pera Müzesi’nde izlenebilir…

Gösterim programında Melville üzerine bir de belgesel yer alıyor…

Gösterimi yapılacak filmler şöyle:

Le Silence de la Mer (Denizin Sessizliği)

Yönetmen: Jean-Pierre Melville
Oyuncular: Howard Vernon, Nicole Stéphane, Jean-Marie Robain, Ami Aaröe
Fransa, 88′, 1947, siyah-beyaz
Fransızca, Türkçe altyazıyla

Melville’in ilk filmi Denizin Sessizliği, 1942′de Fransa’nın Naziler tarafından işgali sırasında gizlice yazılıp dağıtılan aynı adlı romandan uyarlanmıştır. Melville’in uyarlaması, işgal altındaki Fransa’da geçer ve yaşlı bir adam ile yeğeninin evine yerleştirilen Alman subay Werner von Ebrennac’ı konu alır. İkinci Dünya Savaşı’na dair en önemli Fransız filmlerinden olan ve Melville’in seçkin yapıtları içinde bir kilometre taşı olan film, işgal ve direniş dönemi deneyim ve mücadelelerinin lirik ve zamana meydan okuyan bir betimi.

Le Doulos (Unutulmazlar)

Yönetmen: Jean-Pierre Melville
Oyuncular: Jean-Paul Belmondo, Serge Reggiani, Monique Hennessy, Jean Desailly, René Lefèvre, Phillippe March
Fransa, 109′, 1962, siyah-beyaz
Fransızca, Türkçe altyazıyla

Bu karmaşık ve karamsar gerilim filmi, kaderin cilvesi sonucu yolları kesişen iki adamın ilişkisini anlatır. Maurice Faugel hapishaneden yeni çıkmış bir hırsız, Silien ise “doulos” ya da “muhbir” olup olmadığı belirsiz bir adamdır. Maurice vakit kaybetmeden kanundışı işlere bulaşır ve Silien’in yardımıyla bir dizi soygun düzenler, bu sırada da adamın polis muhbiri olabileceğinden şüphelenmeye başlar. Etkileyici yönetmen Melville’den sadakat ve ihanete dair göz kamaştırıcı bir Fransız kara filmi.

Le Cercle Rouge (Kızıl Çember)

Yönetmen: Jean-Pierre Melville
Oyuncular: Alain Delon, André Bourvil, Gian Maria Volontè, Yves Montand, Paul Crauchet, Paul Amiot, Pierre Collet, André Ekyan, Jean-Pierre Posier, François Périer
Fransa, 140′, 1970, renkli
Fransızca, Türkçe altyazıyla

Usta hırsız Corey hapishaneden yeni çıkmıştır. Fakat yasalara saygılı bir özgürlüğün tadını çıkarmak yerine, namlı bir kaçak ile alkolik eski bir polisin peşine takılıp yeniden suçun karanlık dünyasına adım atar. Bu tuhaf üçlü başarı şansı olmayan bir soygun planlarlar, peşlerine amansız bir müfettiş takılır ve kader ağlarını örer. Onurlu anti kahramanlar, ortamı “cool” bir atmosfer yaratan sinematografi ve nefes kesici görüntüleri bir araya getiren Kızıl Çember ile Jean-Pierre Melville polisiye filmlerin başyapıtlarından birine imza atıyor.

Kod Adı Melville

Belgesel
Fransa, 2024, 76′
Yönetmenler: Olivier Bohler, Raphaël Millet

Yönetmenin 1973′teki ölümünün ardından, hatta 1971′de, kendisi hala hayattayken yapılmış belgeselden bu yana hazırlanan ilk belgeseldir. Film; bazı TV programlarından, yönetmenin evinden, film stüdyosundan ve filmlerin setlerinden Melville’e ait arşiv görüntüleri içeriyor. Ayrıca yönetmeni tanıyan ve onunla birlikte çalışma fırsatı bulmuş ünlülerle birlikte, yönetmenden etkilenmiş sinemacılarla 2024 yılında yapılmış röportajları ve Melville’in filmlerinden parçaları da bir araya getiriyor.

Les Enfants Terribles (Dehşet Çocuklar)

Yönetmen: Jean-Pierre Melville
Oyuncular: Nicole Stéphane, Edouard Dermithe, Renee Cosima, Jacques Bernard, Melvyn Martin, Roger Gaillard, Maurice Revel, Adeline Aucoc, Jean Cocteau
Fransa, 106′, 1950, siyah-beyaz
Fransızca, Türkçe altyazıyla

Melville’in ikinci filmi Fransız sinemacıları ciddi anlamda etkilemiş ve Melville’e, ülkesinin stüdyo sistemi dışında da harikalar yaratabilen bağımsız bir yönetmen olarak ün kazandırmıştır. Film, senaryo aşamasında da Melville’le birlikte çalışan şair ve sinemacı Jean Cocteau’nun 1929 tarihli romanını temel almaktadır. Gözlerden uzak dünyalarına çekilmiş, erotik imalarla yüklü dramlar oynayan bir kız ile kardeşinin hikayesi, görsel bir bütünlüğün parçası olan lirik ve akıcı bir devinime sahip.

L’armée des ombres (Gölgeler Ordusu)

Yönetmen: Jean-Pierre Melville
Oyuncular: Lino Ventura, Simone Signoret, Paul Meurisse, Jean-Pierre Cassel
Fransa, 140′, 1969, renkli
Fransızca, Türkçe altyazıyla

Fransız Direnişi üzerindeki bu başyapıt, 2024′daki görkemli ve başarılı gösterimine dek tam otuz yedi yıl boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nde gösterilmedi. Lino Ventura, Paul Meurisse, Jean-Pierre Cassel ve müthiş oyuncu Simone Signoret’nin, Hitler rejimine karşı onur konusundaki düşüncelerini sorgulamak zorunda kalarak mücadele etmeye çalışan gözüpek yeraltı savaşçılarını canlandırdıkları sürükleyici bir atmosfer filmi olan Gölgeler Ordusu, Melville’in en öznel filmi.

GÖSTERİM PROGRAMI

16 – 27 Şubat

16 Çarşamba
19:00 Denizin Sessizliği / Le Silence de La Mer

18 Cuma
19:00 Les Enfants Terribles / Dehşet Çocuklar

19 Cumartesi
19:00 Unutulmazlar / Le Doulos

20 Pazar
15:00 Gölgeler Ordusu / L’Armee des Ombres
18:00 Kızıl Çember / Le Cercle Rouge

23 Çarşamba
17:00 Kod Adı Melville / Code Name Melville
19:00 Les Enfants Terribles / Dehşet Çocuklar

25 Cuma
17:00 Kod Adı Melville / Code Name Melville
19:00 Kızıl Çember / Le Cercle Rouge

26 Cumartesi
14:00 Denizin Sessizliği / Le Silence de La Mer
16:00 Kod Adı Melville / Code Name Melville
17:30 Konferans / Conference
19:00 Gölgeler Ordusu / L’Armee des Ombres

27 Pazar
13:00 Kod Adı Melville / Code Name Melville
15:00 Unutulmazlar / Le Doulos
17:00 Kod Adı Melville / Code Name Melville

SanatLog Haber

sanatlog.com

Leman Dergisi’nin Yeni Sayısı: Recep Tayyip Erdoğan, Hüsnü Mübarek ve Pınar Selek

Şubat 11, 2024 by admin  
Filed under Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Sanat

Bağımsız Mizah Dergisi Leman, ön ve arka kapağını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Pınar Selek’e ayırdı…

Ön kapakta, Ak Parti’nin Hüsnü Mübarek dolayımında “Amerikanvari” Mısır yorumu ve Türkiye’deki politik kaos yer alırken; arka kapakta Pınar Selek’in dramına yer verilmiş…

Demokrasi nutukları atan Başbakan Erdoğan ve AKP kadroları, karikatüristlere, rakip partilere, köşe yazarlarına, lara ve hatta yoldan geçenlere dava açmayı sürdürüyor. Bununla birlikte Mısır yönetimi ve Hüsnü Mübarek’e -adeta Amerikan’ın papağanlığı yaparak- demokrasi dersi vermeye kalkıyor…

Ve Orhan Veli Kanık’tan güzel bir şiirle bu haberi noktalıyoruz…

Vatan İçin

Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.

Ön kapak:

Arka kapak:

SanatLog Haber

sanatlog.com

Neden Telif Ödemelisiniz?

Şubat 11, 2024 by admin  
Filed under Deneme, Duyurular, Edebiyat, Sanat

dergileri/gazeteler/yayınevleri! Yazılarını/şiirlerini yayımladığınız yazar ve şairlere telif ödemelisiniz! Öncelikle, yazar ve şairlerin emeğini sömürmemek için telif ödemelisiniz. Hemen ödemelisiniz, şimdi ödemelisiniz, ürünlerini yayımlandığınız tüm şair ve yazarlara ödemelisiniz. O yazar ve şairler, bugüne kadar ses çıkarmadılarsa da, bu bildiriden sonra örgütlü tavır gösterip, telif vermeyen hiçbir dergi ve gazeteye ürün yollamamalılar, emeklerini sömürtmemek adına, sadece yazarak geçimlerini sağlayabilmek adına. Ben kendi payıma, bugünden itibaren, bana telif ödemeyen herhangi bir dergi ve gazetenin yazınsal ürünlerimi yayımlamasını reddediyorum. Bütün şair ve yazarları da aynı yönde tavır koymaya davet ediyorum. Biz ancak toplu şekilde, örgütlü hareket edersek bu sömürü anlayışı yıkılır. Bu ülkenin tarihi için bir ilk de değildir bu, 60’lı yıllarda dergilerinin yazar ve şairlerine telif ödediğini anımsamak yeterli olsa gerek

dergicileri! Çıkardığınız dergilerin size mali geri dönüşü, derginin masrafını bile karşılamıyor olsa da, telif ödemelisiniz! O dergi size manevi bir rant sağlıyor, para kazandırmasa bile. Mikro ya da makro erk odağı oluyorsunuz bu sayede ki böyle bir olanak olmasa kaçınız sırf aşkıyla dergi çıkartır acaba. Böylece bu kadar seviyesiz dergi bolluğu da ortadan kalkar. Benzer poetik ve politik çizgideki dergiciler örgütlenip tek dergi çıkartırlar. Dergiler, yayımlanacak ürünlere telif ödeyecekleri için yayımlanan ürünlerin seçiminde nitelik de artar, bunca uyduruk metnin sanat eseri diye yayımlanması bolluğu da ortadan kalkar.

Yayınevleri telif ödemelisiniz! Çünkü ancak böylece bu ülkede gerçekten nitelikli sanatsal üretimi olan yazar ve şairler, yazmaktan başka iş yapmak zorunda kalmazlar. Yazarlar ve şairler, teliflerini almadan kitaplarının yayımlanmasına izin vermedikçe bu düzen sağlanabilir ancak. Bu da örgütlü bir yapı gerektirir elbette. Tabela sendikası ve örgütü olmaktan öteye geçmeyen ve birilerinin erk oyuncağı haline gelmiş Yazarlar Sendikası ya da PEN gibi atıl ve köhne örgütlenmelerle bu işin olmayacağı açık ki bugüne kadar bu bağlamda bir şey yapmamış olmaları da bunun kanıtıdır.

Yazar ve şairlerin telif haklarını sisteme bağlayan, dergiler, gazeteler ve yayınevleri ile yazar/şair teliflerini toplu sözleşmelerle belirleyen, sendika üyesi olmayan kimsenin kitap bastırmasına izin vermeyecek yasaların çıkması için mücadele edecek, gerçek anlamda işlevsel bir yazar sendikasına ihtiyaç vardır.

Yazarından şairinden kitabını basmak için üste para isteyen ahlaksız yayınevlerinin çarkını kırmak için ise, bunlara koyun gibi para verip kitabını bastıranlar artık aymalı. Manevi rant uğruna, matbu kitap sahibi olmanın sosyal etiketi adına, kendi onurlarını da ın onurunu da meze yapmamalı bu şahıslar. İşlevsel bir yazar sendikası kurulana ve sendika üyesi olmayanların kitap bastıramaması yönünde yasal dayanak sağlanana kadarki etik ve işlevsel adım budur ancak.

Onurlu yazar ve şairler! Bu köhne yazar örgütlerini lağvedin, içlerinde yer almayarak, bu çarkların dışına çıkarak. Kendi yazar sendikanızı kurun, sizi öğüten çarklara karşı birleşin, yayınevlerinin sultasına karşı örgütlenin, aranızda niteliksizleri barındırmayın. İpini koparan “şairim/yazarım” diye gezinemesin. Ahbap-çavuş ilişkisinden uzak ve her sene dönüşümlü olarak sendika üyelerinin oylarıyla seçilen bir seçici kurul, kimlerin sendikaya dahil olacağına nesnel sanatsal ölçütlere göre karar versin.

Evet yineliyorum, ben kendi payıma, bugünden itibaren, bana telif ödemeyen herhangi bir dergi ve gazetenin yazınsal ürünlerimi yayımlamasını reddediyorum. Tanımladığım gibi işlevsel bir yazarlar sendikası kurulup dergilerden, gazetelerden ve yayınevlerinden yazar ve şairlerin alacakları telifleri belirlemedikçe, ancak BENİM İSTEDİĞİM TELİF verilerek ürünlerim yayımlanabilir. Bütün şair ve yazarları da aynı yönde tavır koymaya davet ediyorum.

Birleşin, yöntemleri tartışın, ama sömürtmeyin kendinizi, bizi!

Emeğinizin hakkı için örgütlenin!

Serkan Engin

11.02.2011

sekoengo@gmail.com

Altın Portakal Ödüllü Mircan Kaya, İMO (İnşaat Mühendisleri Odası)’da Yaratıcılık-Sanat-Bilim Üstüne Konuşma Yapacak

Müzisyen kimliğinin yanı sıra yüksek mühendis olarak da çalışmalarını sürdüren Mircan Kaya, 12 Şubat Cumartesi günü İMO (İnşaat Mühendisleri Odası)’nda Sanat-Bilim-Yaratıcılık üstüne bir konferans verecek.

İlginç bir sunumla izleyicilerle buluşacak olan Mircan, bu söyleşiyle sanat ve bilimi birleştirmek isteyen gençlere, profesyonellere ulaşmak istediğini belirtiyor.

Mircan kimdir?

Müzisyen, müzik prodüktörü, sanatçı, inşaat mühendisi, deprem yüksek mühendisi olan Mircan Kaya (Mircan) seslendirdiği ilk albümü, alanında ilk olan Bizim Ninnilerden sonra Kül, Sala, Numinosum, Outim ve Elixir adlı albümleri piyasaya çıktı.

Mircan, orta okulu birincilikle bitirip Nişantaşı Kız Lisesi’nden sonra, önce Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliğ bölümünü bitirmiş, daha sonra,Boğaziçi Üniversitesi’nde Deprem Mühendsiliği üzerine master yapmıştır. Müzik ve mühendislik çalışmalarını bir arada yürüten Mircan Kaya, önemli mühendislik projelerinde lider mühendis veya Proje Lideri olarak görev yapmıştır. Istanbul SCADA (Spervisory Control and Data Acquisition System / Uzaktan Kumandalı Veri Edinme, Değerlendirme Sistemi) kapsamında İstanbul İçme Suyu Şebekesinin Bilgisayar Destekli Matematik Modellemesi Projesi üzerinde Fransız bir kuruluş ile kilit mühendis olarak çalışmış, Öngerme ve ard-çekme teknolojilerinin Türkiye’de kullanımının yaygınlaştırılması amaçlı pek çok seminer düzenlemiş, araştırmalar yapmış, makaleler yazmış ve bu konuda yine fransızlarla çalışmış ve Fransa’da eğitim almıştır. Pek çok diğer projenin yanı sıra, Azerbaycan Samur Apsheron Projesi’nde proje müdürü olarak görev yapmış olan Mircan Kaya. Son yıllarda, alanında dünya lideri bir firma ile Türkiye’de ileri deprem koruma teknolojilerinin kullanılması için çalışmalar yapmakta, önemli pek çok projede anti-sismik cihazların kullanılması için hizmet vermektedir. Mircan (Kaya) 47.Uluslararası Antalya Film Festivali’nde Kar Beyaz filmine yaptığı müziklerle ‘En İyi Müzik’ dalında Altın Portakal aldı.

Tarih: 12 Şubat 2024, Cumartesi
Saat: 14.00
Yer: İMO İstanbul Şubesi
Adres: İMO Mustafa Ürgüplü Eğitim Salonu Halaskargazi Cad. 9/1 Harbiye
Tel: 0212- 219 99 62 / 0212- 247 96 57
Ayrıntılı bilgi için: Ayşe Dural / 0532 566 71 24

SanatLog Haber

sanatlog.com

Furuğ Ferruhzad - Rüzgâr Bizi Götürecek

Şubat 10, 2024 by admin  
Filed under Edebiyat, Sanat, Siir, Ustalara Saygı

küçücük gecemde benim, ne yazık
rüzgârın yapraklarla buluşması var
küçücük gecemde benim yıkım korkusu var

dinle
karanlığın esintisini duyuyor musun?
bakıyorum elgince ben bu mutluluğa
bağımlısıyım ben kendi umutsuzluğumun

dinle
karanlığın esintisini duyuyor musun?
şimdi bir şeyler geçiyor geceden
ay kızıldır ve allak bullak
ve her an yıkılma korkusundaki bu damda
bulutlar sanki, yaslı yığınlar misali
yağış anını bekliyorlar

bir an
ve sonrasında hiç.
bu pencerenin arkasında gece titremede
ve yeryüzü giderek durmada
bu pencerenin arkasında bir bilinmez
seni ve beni merak ediyor
ey baştan aşağı yeşil!
yakıcı anılar gibi ellerini,
bırak benim aşık ellerime
ve dudaklarını
varlığın sıcak duygusunu
benim sevdalı dudaklarımın okşayışına bırak
rüzgâr bizi götürecek
rüzgâr bizi götürecek.

Rüzgâr Bizi Götürecek

Çeviren: Haşim Hüsrevşahi

Sonraki Sayfa »