Mavi Yeşil: 77. Sayı
Bu yılın sondan bir önceki sayısı olan 77. sayımızı da çıkardık. Şükür… İnşallah Kasım’da çıkacak olan 78. sayı ile birlikte 2024 yılına da nokta koymuş olacak Mavi Yeşil. Görsel olarak değiştiği 2024′nin ilk sayısının çıktığı Ocak ayını dün gibi hatırlıyorum. Hatta ilk çıktığı 2024 yılını da… Nereden nereye gelmişiz ve aslında nasıl da geçmiş zaman. Yanımızda olan ve olmaya devam eden onlarca okur ve yazarımıza teşekkür etmem gerek benim de bir Mavi Yeşil okuru olarak. Mavi Yeşil, dergicilik dünyasında bir “umut” olmaya devam ediyor…
Öteden beri söyledik. Söyledim ve söylemeye de devam ediyorum. Bu konudaki inatçı tavrım devam edecek. Mavi Yeşil kimsenin dergisi değildir. Mavi Yeşil’i yaşatan onu okuyanlar ve bu dergide yazanlardır. Hayatın merkezinde durduğu gibi edebiyatın, sanatın ve dergiciliğin de merkezinde duran Mavi Yeşil’in bu duruşunu bozmaya niyeti yok. Herkes böylece bilsin bunu. “Şucuların, bucuların dergisi” diye anılmayacak Mavi Yeşil. Bu anlamda biliyoruz ki talihsiz de bir noktadayız ve çeşitli yerlerde ismi anılan dergiler arasında hep “…ve ismini hatırlayamadığımız diğer dergiler” arasında kalacaktır belki de ama dik başlı duruşundan da taviz vermeyecektir.
İşte bunun en bariz örneği oldu belki de 77.sayımız. 77.sayı yine dopdolu ancak dolu olmasının yanında bir de dikkat edilmesi gereken bir yazı yelpazesi var. Türkiye’de çıkan kaç dergide Orhan Pamuk ve Sezai Karakoç’un isminin geçtiği yazılar aynı anda var olabilir düşünmemiz lazım. İşte Mavi Yeşil’in ulaştığı çıta burada… İsimler, ideolojiler, siyaset, dirsek temasları değil; sadece ve sadece yazının niteliği ölçüt olarak belirleniyor. Eleştirmek, çamur atmak olmadı hiçbir zaman. Ya da övgü, yalakalık sınırına ulaşmadı ve ulaşmayacak. Dergimizi bilenler zaten biliyor, bilmeyenler de görsün ve bilsin isteriz. Hak vereceklerdir.
Bu sayı gerçekten de zengin dedik. Esra Polat, Adalet Ağaoğlu‘nun Ölmeye Yatmak adlı romanı üzerindeki kimlikleri yeni kurulmuş Cumhuriyet ideolojisinin getirdikleriyle, doğu-batı ekseninde inceledi. Özellikle benim de ilgi alanıma giren bir konu olduğundan yazıyı dikkatle inceledim. Kitabı okumamıştım, en kısa zamanda okuyacağım. Tavsiye ederim. Ardından editörümüz Sezgin Taş‘ın romanın ne olduğuna ve Orhan Pamuk‘un bu roman anlayışında nerede durduğuna dair olan yazısı var. Sezgin Taş uzun süredir böylesi bir inceleme ile yoktu. Bundan sonra daha sık yazması için baskı yapmamız gerekebilir bu güzel yazıyı okuyunca. Sonrasında benim bir eleştiri yazım var. Tam da edebiyattaki ve dergicilikteki kutuplaşmalar üzerine yazmaya çalıştığım bir yazı. Yazıyı ilerleyen günlerde blogda da paylaşacağım. Sıkıntım büyük ve bitecek gibi de değil. Keşke böyle sorunlar olmasa da ben de böyle bir yazı yazmasam. Ama var… Hakan Bilge de bu sayıda gişede bir başarı yakalamış olan Nefes: Vatan Sağ Olsun filmini masaya yatırdı. Hakan Bilge’nin yazısını çok beğendim. Mükemmel bir yazı ve eleştirdiği her noktaya da katıldığımı belirtmem gerek. Kendisine de söyledim bunu. Sezai Karakoç üzerine olan yazısı ise Ayşegül Özalp yazdı. Onun Balkon adlı şiirini inceledi. Hoş bir metin. Gülnihal Keleş‘in yazısı eski edebiyat üzerine. Eski edebiyat kim içindi? Okuyup göreceksiniz. Akademisyen Servet Şengül ise Niall Lucy‘nin Postmodern Edebiyat Kuramı – Giriş adlı eserini örnek kısımlar aktararak inceliyor. Postmodern edebiyat üzerine okuma yapanların görmesi gereken bir yazı. Elif Balcı Kaştaş, Türk edebiyatındaki kadın yazarları eskiden günümüze doğru inceliyor. Yazıyı okuyunca, edebiyat dünyasında da kadınların da erkekler kadar etkili olabileceğini bir kez daha anlıyoruz. Bu sayıda iki öykü var. Birisi Sadık Dal’a ait. Nostaljik ve lirik bir öykü… Diğer öykü ise Sevda’nın… “Bitmesi gereken hiçbir sonu bitiremiyorum” diyen Sevda’nın öyküsünde bir başka yazarın izleri de var… Bu sayının şair yelpazesi de geniş. Erkan Karakiraz, Berdar Doğan, İsmail Kemal Durhan, A. G. Yörükoğlu, Aydın Meriç, Ömer Eski, Altay Taşkın ve Sebahattin Demirci bu sayıda ismi geçen şairler. İçerik olarak da üslup ve teknik olarak da farklı şiirler var bu sayıda. Şiir sevenlerin görmesi gerek…
Hasılıkelam Mavi Yeşil bir sayıyı daha geride bırakmanın ve yeni sayının hazırlıklarına girişmenin heyecanını yaşıyor şu sıralar. Her yeni sayının yeni bir “umut” olduğunu unutmuyoruz ve umut etmeye devam ediyoruz. Dileriz ki okurlarımız ve yazarlarımız da bizlerden umudunu kesmez…
İlker Aslan’ın yazdığı bu sunuş yazısı kendi blogunda yayımlanmıştır.
İşte Mavi Yeşil’in 77. sayısının içeriği:
Esra Polat / Ölmeye Yatmak Romanında Kimlikler… 2
Sezgin Taş / Roman Sanatı ve Orhan Pamuk… 6
İlker Aslan / Edebiyat Hangimizin Malı? … 10
Berdar Doğan / Yine Bahar… 13
Hakan Bilge / Propaganda Filminin Stil Araçları… 14
Erkan Karakiraz / Gönül Açılması… 17
Ayşegül Özalp / Sezai Karakoç’un Balkon Şiiri Üzerine… 18
Gülnihal Keleş / Divan Edebiyatı Yüksek Zümre mi İster? … 20
İsmail Kemal Durhan / Çekimli Zamanlar… 22
A. G. Yörükoğlu / Güzel… 22
Aydın Meriç / Geveze Sevdalar… 23
Sebahattin Demirci / İstiare… 23
Servet Şengül / Postmodern Edebiyat Kuramı… 24
Sevda / Üç Kişilik Dünya… 26
Altay Taşkın / Gece Düşüyor… 27
Elif Balcı Kaştaş / Türk Edebiyatında Kadın Yazarlar… 28
Ömer Eski / Aşkın Ayak İzleri… 30
Sadık Dal / Aramızda Kırk Gün… 31