[RotterdaminIstanbul] Rotterdam’dan Tiyatro, Dans ve Müzik…

İstanbul 2024 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında, garajistanbul işbirliği ile hayata geçirilen ‘RotterdaminIstanbul’ gösteri sanatları programı 3 – 8 Kasım tarihleri arasında İstanbullu sanatseverlerle buluşuyor.

Rotterdam Belediyesi’nin girişimiyle Rotterdam Şehir Tiyatrosu tarafından organize edilen gösteri programına garajistanbul, Cemal Reşit Rey, İTÜ Maçka ev sahipliği yapacak. Biletler Biletix’te.

İstanbul’un kardeş şehirlerinden Hollanda’nın Rotterdam kenti, İstanbul 2024 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetmenliği etkinlikleri kapsamında ‘RotterdaminIstanbul’ adlı gösteri sanatları programıyla 3 – 8 Kasım tarihleri arasında İstanbullu seyircilerin karşısına çıkıyor.

İstanbul 2024 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve garajistanbul işbirliği ile İstanbul seyircisiyle buluşan ‘RotterdaminIstanbul’ gösteri programı, Rotterdam Belediyesi’nin girişimiyle Rotterdam Şehir Tiyatrosu (Rotterdamse Schouwburg) tarafından organize edildi. Rotterdam’ın önemli sanat kurumlarından Ro Theater, Conny Janssen Danst ve Productiehuis Rotterdam’ı İstanbul’a getiren programda sahne performanslarının yanı sıra Hollandalı ve Türkiyeli sanatçılarla seyircileri bir araya getirecek geniş kapsamlı yan etkinlikler de gerçekleşiyor. 50 yaş üstü profesyonel olmayan şarkıcılar için düzenlenecek Euro+ Songfestival bunlardan en önemlisi.

Rotterdam’dan taptaze portakallar geldi: VİTAMİNİ BOL MÜZİK!

Rotterdam Belediyesi bünyesinde yer alan Productiehuis Rotterdam topluluğunun çalışmalarında tiyatro sık sık müzik, plastik sanatlar, teknoloji gibi başka disiplinlerle bir araya getiriyor. 3 Kasım Çarşamba ve 4 Kasım Perşembe tarihlerinde saat 20.30’da garajistanbul’da sahnelenecek gösterilerinin adı Rosto in Turansureishon; yani ‘Lost in Translation’ın Japon ağzıyla telaffuzu. Sofia Coppola’nın yönetmenliğini yaptığı İngilizce filme gönderme tesadüf değil. Zira Coppola’nın filmindeki iki kahramanın başına Tokyo’da geldiği gibi, burada da iki kişi kendi hayatlarında yollarını kaybederler. Robbrecht mekân olarak Hollanda’yı seçtiği bu oyunda, efsane filmi ti’ye alıyor. Ancak bu sefer Japon kahramanlar yollarını şaşırmış değiller, bilinmeyeni ve yabancı olanı bulmaya çabalıyorlar. Kendilerini bir Hollanda karaoke barında bulduklarında, dünyanın, artık hiçbir şeyi saklayamadığı sonucuna varıyorlar.

Rotterdam’dan taptaze portakallar geldi: ENERJİ VEREN DANS!

Hollanda’nın önde gelen modern dans topluluklarından biri Conny Janssen Danst’ın en tanınmış eserlerinden Vuil & Glass (Kir & Glass) 2024 yılında bir çöp evinde tasarlandıktan sonra günümüzde tiyatroya uyarlandı. 5 Kasım Cuma günü saat 20.30’da CRR’de sahnelenecek uyarlama eser de, en az eski hali kadar etkileyici. Yeni bir dansçı grubu, yeni bir koreografi ve yeni bir tasarımla bir araya gelen Cello Octet Amsterdam’ın (‘Amsterdam Viyolonsel Sekizlisi’) sekiz viyolonselcisi, bir yığın yatak ve Philip Glass’ın uğuldayan, hipnotize eden müziği ile eskisi gibi sahnede varlığını koruyor.

Rotterdam’dan taptaze portakallar geldi: ZİNDE TUTAN TİYATRO!

Hollanda’nın en büyük üç tiyatro grubundan biri olan Rotterdam Belediyesi’nin tiyatro topluluğu Ro Theater, Yangınlar (Branden) adlı oyunla İstanbul seyircisinin karşısına çıkıyor. 7 Kasım Pazar günü saat 20.30’da CRR’de sahnelenecek, Lübnanlı yazar Wajdi Mouawad’ın imzasını taşıyan oyunda, “Kökenlerimiz nereye dayanıyor, nereden geliyoruz, anne babalarımız kimler” sorularını irdeliyor. Branden’da, suskunluğa gömüldüğü uzun yılların ardından hayata veda eden Nawal Marwan, vasiyetinde Jeanne ve Simon adlı çocuklarından, ölü olduğunu sandıkları babaları ile varlığından haberdar dahi olmadıkları kardeşlerini aramalarını ister. Gönülsüzce çıkılan bu yolculuk, iki kardeşi Ortadoğu’ya, savaş halinde olan bir ülkeye götürür ve acımasız bir gerçeğin perdesi adım adım aralanır. Branden’da tarih ile yaşam öyküleri arasındaki bağ ustaca kurulmuş. Savaş, oyunda intikam ve kısasın anlamsız kısır döngüsü olarak gösterilip her savaşın ebedi sorusu soruluyor: İnsan, insanlıktan çıkmış bir ortamda insan gibi davranmaya devam edebilir mi?

Rotterdam 2024’den İstanbul 2024’a: EURO+ SONGFESTIVAL

Euro+ Songfestival adı altında, İTÜ Devlet Konservatuarı’nın işbirliğiyle iddialı bir müzik projesi gerçekleşecek. Rotterdam’da geliştirilen Euro+ Songfestival projesi, çeşitli kültürlerden gelen 50 yaş üstü şarkıcıları bir araya getirip onların şarkı söylemeleri için ortam yaratacak. Proje, ilk olarak Rotterdam’ın Avrupa Kültür Başkenti olduğu 2024 yılında gerçekleştirilmiş, sonra Hollanda’nın çeşitli şehirlerinde farklı ülkelerden gelen ve güzel bir sese sahip olanlara hem kendi kültürlerinden şarkıları hem de yeni besteleri seslendirmeleri için fırsat yaratmıştı.

İTÜ Devlet Konservatuarı ve İstanbul 2024 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı işbirliğiyle şef Paul Mayer’ın yönetiminde Hollanda, Almanya veya Türkiye’den gelen, 50 yaş üstü profesyonel olmayan şarkıcılardan oluşan bir koro çeşitli şarkılar seslendirecekler. Koronun toplam üye sayısı 25’i geçiyor. İstanbul’dan katılan Darülaceze sakinlerine İTÜ Devlet Konservatuarı ve Rotterdam Codarts öğrencileri eşlik edecekler.

Bir hafta boyunca sürecek olan üst düzey dersler ve atölye çalışmalarından sonra 6 Kasım Cumartesi günü saat 16.00’da garajistanbul, 7 Kasım Pazar günü saat 19.30’da İTÜ Maçka Mustafa Kemal Amfisi’nde olmak üzere iki konser verilecek. Konserlerin sahne düzenlemesi yönetmen Ger Beukenkamp’a ait.

SanatLog Haber

sanatlog.com

Pasquale “Nero” Galante’nin “Magia / Sihir” Resim Sergisi

PASQUALE “NERO” GALANTE’nin “MAGİA / SİHİR” İsimli Resim Sergisi 26 Ekim – 7 Kasım 2024 tarihleri arasında GALERİ SELVİN’de gezilebilir…

1964 Carovingo (BR) İtalya doğumlu olan sanatçı, Roma’da yaşamakta ve kariyerini orada sürdürmektedir. Lecce Güzel Sanatlar Lisesi ve Lecce Güzel Sanatlar Akademisini bitirmiştir.

Sanatçı Pasquale “Nero” Galante’nin “MAGİA / SİHİR” ismini verdiği resim sergisi 26 Ekim – 7 Kasım 2024 tarihleri arasında Galeri Selvin’de izleyicilerini bekliyor.

Sergi; Ferdan Yusufi, Angelo Andriuolo ve Giorgio Bertozzi katkılarıyla gerçekleşmektedir.

Galeri Selvin: Arnavutköy Dere Sok. No:3 Arnavutköy, Beşiktaş/İstanbul – Tel: 212.263 74 81 – selvincg@gmail.com - www.galeriselvin.com

Galeri Pazar ve Pazartesi günleri hariç 11:00 – 19:00 saatleri arasında açıktır.

SanatLog Haber

sanatlog.com

Oscar Wilde – Herkes Öldürür Sevdiğini

Ekim 23, 2024 by  
Filed under Edebiyat, Kitaplar, Sanat, Siir, Ustalara Saygı

I

(…)

Kulak verin sözlerime iyice,
Herkes öldürebilir sevdiğini
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle,
Korkaklar öpücük ile öldürür,
Yürekliler kılıç darbeleriyle!

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimileri yaşlı iken öldürür;
Şehvetli ellerle öldürür kimi
Kimi altından ellerle öldürür;
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

Kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
Herkes öldürebilir sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.

(…)

V

Yasaların yargısı doğru mudur
Ya da yanlış mıdır bunu bilemem;
Bildiğim tek şey bu hapishanede
Demir gibi sağlamdır tüm duvarlar,
Bir yıl kadar uzundur her geçen gün
Yıl bitmek bilmez, uzadıkça uzar.

Kabil’in Habil’i öldürdüğü
Günden beri hiç dinmedi acılar
Çünkü insanların insanlar için
Koymuş olduğu bütün yasalar
Tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
Taneyi eleyip samanı tutar.

Bildiğim başka bir şey daha var
-Ki bilmeli benim gibi herkes de-
İnsanın kardeşlerine ettiğini
İsa Efendimiz görmesin diye
Utanç tuğlalarıyla, parmaklıklarla
Örüldü yapılan her hapishane.

Parmaklıklar güneşi engelledi,
Kararttılar tatlı ay ışığını,
Cehennemi böyle örtbas ettiler
Yaptıkları bütün iğrenç şeyleri
İnsanoğlundan, tanrının oğlundan
Gizlemeyi ustaca başardılar.

Zehirli otlar gibi kötülükler
Büyür hapishanenin havasında,
Yok olur burada harcanıp gider
İyi olan ne varsa insanda:
Kapıyı tutar soluk bir keder
Umutsuzluk bekçiliğini yapar.

(…)

Çeviren: Tozan Alkan

III

Sert taşla döşelidir İdamlık Avluları,
Yüksek duvarlarından süzülür sızıntılar,
O, havaya böyle bir yerde çıkarılırdı,
Yoğun bir gök altına,
Dört yanını çevirmiş dolaşan Gardiyanlar
Kendi ölmesin diye adamı kollarlardı.

Bazan da otururdu kuşkul gözcüleriyle
Gece gündüz demeden acısını izleyen;
Ağlamak için bile kalkarsa gözetleyen,
Secdeye varmak için yere çömelse bile;
Kendisini çalmasın asılacağı ipten,
Diye gözleyenlerle.

Vali kesinlik yanlı,
Kurallara bağlıydı:
Doktora göre Ölüm
Bilimsel bir olaydı:
Ve Din-Adamı her gün iki kere uğrayıp,
Dinsel konularda bir özet bırakmaktaydı.

O her gün iki kere piposunu içiyor,
Bir bardak birasını:
Görüşünü kararlı,
Korkusuzdur, içinde bir yer yoktu korkuya;
Kıvançlı olduğunu sık sık belirtiyordu,
Asılacağı günü yakınlaşıyor diye.

(…)

Avluda süklüm püklüm dökülerek dolaşan
Bir Deli Sürüsüydük!
Umursamıyorduk hiç, biliyorduk ki bizler
Şeytan’ın Sürüsüydük:
Kabak kafamız, ağır adımlarımızla biz
Maskara Sürüsüydük.

Lime lime parçalar katranlı halatları
Kanlı kör tırnaklarla;
Kapıları ovalar ve yerleri silerdik,
Boyuna temizlerdik demir parmaklıkları:
Peş peşe sabunlardık tüm tahta kısımları,
Gürültüyle çarpardık yerlerde kovaları.

(…)

VI

O Reading zindanında Reading iline yakın
Şimdi bir çukur vardır çok alçakça bir çukur,
Bir mutsuz adam şimdi yatmaktadır orada
Alevin dişleriyle delik deşik olmuştur,
Yatmaktadır yakıcı bir kefene sarılmış
Mezarında ad yoktur.

İsa çağrısına dek, ölülerin orada,
O, sessiz yatacaktır:
Hiçbir gerek yok artık aptalca gözyaşında,
Ve onun için artık sızlanmak boşunadır:
Sevdiği bir kadını öldürmüştü bu adam,
Bu yüzden asılmıştır.

Ama herkes de gene sevdiğini öldürür,
Bu böylece biline,
Kimi bunu yüklü bakışlarıyla yapar,
Kimi de okşayıcı bir söz ile öldürür,
Korkak, bir öpücükle,
Yüreklisi kılıçla, bir kılıçla öldürür.

Çeviren: Özdemir Asaf

Oscar Wilde

Herkes Öldürür Sevdiğini

(READING ZİNDANI BALADI’NDAN)

Pera Café’de Klasik Müzik Keyfi

PERA MÜZESİ DOSTLARI KLASİK MÜZİĞİN KEYFİNİ PERA CAFE’DE ÇIKARIYOR…

Her ay, Pera Café’de önemli klasik müzik eserlerinin icra edileceği programlarda hem dostlarınızla hoşça vakit geçirecek, hem de sanatın en değerli dallarından biri olan klasik müziğin derinliklerinde kendinizi bulacaksınız.

İlki 23 Ekim Cumartesi günü, saat 19:30′da düzenlenecek olan programımızda, çelloda Ozan Tunca, kemanda Özcan Ulucan, piyanoda Birsen Ulucan konuklarımız olacak, solo ve oda müziği icralarından oluşan renkli bir dinleti sunacaklar. Ayrıca, müzik yazarı Serhan Bali’nin modere edeceği mini söyleşide sanat ve yaşam üzerine düşünceler paylaşılacak.

Siz de Pera Müzesi Dostu olun, bu keyifli etkinlikte yerinizi ayırtın…

Pera Müzesi Dostu olmak için: www.peramuzesi.org.tr ya da 0212 334 99 00 (17)

Etkinlik ücretsizdir. Sınırlı kontenjan nedeniyle LCV yapmanızı rica ederiz.
LCV için Derya Aydın 0212 334 99 17 – peradostu@peramuzesi.org.tr

SanatLog Haber

sanatlog.com

Csontváry: “Macar Resminin Sıradışı Bir Ustası”

Csontvary: “Macar Resminin Sıradışı Bir Ustası”

21 Ekim – 12 Aralık

Csontváry, bir yüzyıl dönümü sanatçısıdır. Yapıtlarındaki zenginlik ve karmaşa, üslup kategorileriyle açıklanamaz. Gerçekçi gözlem, değişen ışığa vurgu, post-izlenimciliğe özgü süslü, coşkulu renk kullanımı, biçimin büyük ölçek üzerinden işlenmesi ve renklerdeki güçlü kırılma, çoğu zaman aynı tuvalde aynı anda belirir.

Sergi; bizleri, döneminin akımları dışında kalan, kendine özgü renkleri, simgesel anlatımı ve “göksel ses”i dinleyerek adeta resimleriyle şiir yazan Macaristan’ın bu sıradışı sanatçısını keşfetmeye davet ediyor.

Özgeçmiş

“Öğrenciyken ezberden nefret ederdim. Kutsal Kitap’ı masal gibi görüyor; daha çok, dışarıda, doğanın içinde olmaya, bülbülün ötüşünü dinlemeye, kâh burada kâh şurada polenli taçyapraklarını kelebek, arı, yaban arısı ve böcek sürüleri kuşatmış bir çiçeğe bakmaya can atıyordum.”

Mihály Tivadar Csontváry, 5 Temmuz 1853′te Kisszeben’de doğdu. Beş kardeşi vardı, babaları avcılığa meraklıydı. Spor, avcılık ve patende çok iyi olan Csontváry derslerinde bir o kadar başarısızdı. Babasının onu götürdüğü Eperjes’te üç yıl boyunca satıcılık yaptı, sonra kimya eğitimi aldı ve eczacı oldu. 1863′teki büyük sel felaketi ve ardından çekildiği dinlenmeden sonra kendini İgló’daki eczanenin önünde öküz arabasını reçetelere resmederken buldu. Yaklaşık on yıl süreyle eczacılıktan iyi para kazanan Csontváry, 1894′te, 41 yaşında resim yapma hayalinin peşine düşerek önce Münih’ten Karlsruhe’ye, oradan İtalya’ya ve Dalmaçya kıyılarına uzandı. Önce Düsseldorf Akademisi’ne, sonra Paris’teki Julian Akademisi’ne yazıldı. Akademik eğitimi terkederek Pompei’den başlayan uzun yolculuğu süresince İtalya kıyılarını dolaştı. Ardından Avrupa’yı, Mısır ve Kudüs’ü keşfetti. Yolculukları sırasında 1913′te İstanbul’a da uğradı. 1919 yılında Macaristan’ın gelmiş geçmiş en sıradışı ve yalnız sanatçısı olarak yaşama veda etti.

SanatLog Haber

sanatlog.com

« Önceki SayfaSonraki Sayfa »