Bejan Matur – Her Kadın Kendi Ağacını Tanır

6 Kasım 2024 Yazan:  

Kategori: Edebiyat, Sanat, Siir, Ustalara Saygı

Sana geldiğimde
Kanatlarını,
Siyah taşlarla örülmüş
O ıssız şehrin üzerinde açacak,
Bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek
Ve acıyla bağıracaktım.

Her kadın kendi ağacını tanır.

Uçtum o gece.
Karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim.
Gölge olmayınca ruh yalnızdı. Uludum.

Bejan Matur  

Her Kadın Kendi Ağacını Tanır 

Ahmet Hamdi Tanpınar – Eşik

1 Kasım 2024 Yazan:  
Kategori: Edebiyat, Sanat, Siir, Ustalara Saygı

Bu yekpâre akış, durgun, derinden…
Her aynada yalnız kendi görünen
Bu yüz ve şifasız hüznü eşyanın
Kendi cevherinde mahpus bir ânın
Dağıttığı dünya hep yaprak yaprak,
Dalgın, unutulmuş sesleri uzak
Bir uykudan bana tekrar dönenler,
İçimde, dışımda hep aynı çember!
Bin elmas parıltı oyun ve halka
Küçük ve hiç değişmez dalgalarla
Bende bana meçhul akşamlar yoklar!
Gülen ve gömülen gölge ufuklar
Acayip davetlerin rüzgârında
Her lâhza yine kendi sularında!…

Uzakta, aya çok yakın bir yerde,
Çılgın ve muhteşem harabelerde,
Büyük sükûtların fırtınası var.
Mermer duvarlarda kırılmış sazlar,
Çok genç uçuşunda ve hangi haşin
Yıldıza gülerek çarptığı için
Alnında bir siyah nokta geceden
Kovulanlar ışık bahçelerinden,
Bütün ayrılıklar hepsi orada
Bu çıplak, ümitsiz ve saf duada.
Ve bir kadın beyaz, sakin, büyülü
 Göğsünde kanayan bir zaman gülü
Mahzun bakışlarla dinler derinde
Olup olmamanın eşiklerinde.

Garip telâşını, binlerce fecrin
Ocağında nezir güvercinlerin
Hülyâm o kıvılcım ve kül yağmuru
Çırpınır bu beyaz mahşere doğru!
Ey hiç şaşmayan göz, büyük atmaca
Gölgesi güneşin üstünde uçan
Dişi kuyruğunda ebedî yılan,
Ve üstüste rüyâ!
Bir ses yavaşça,
Bir ses, bin uykudan mahmur ve zengin
Zümrüt usaresi maviliklerin
Suların üstünde arar kendini
Yoklar, ömrün bütün sahillerini
Çizgiler silinir, ufuk bir beyaz
Çin kâsesi olur, toprak, yosun, saz
Hep birden tutuşur, nârin kemerler
Alevden sütunlar, altın, mücevher,
Ah bu çılgın yağma…Orman çatırdar
Ve çıplak aynası ufkun tekrarlar
Büyük masalını aydınlıkların.

Elele bir oyun bugün ve yarın
Bütün pınarlara koştum cevap yok
Tekrar bana döndü her attığım ok
Her çığlık önümde tutuştu, yandı
Tahtayı kurt oydu, taş yosunlandı,
Yabanî otlarla örtüldü duvar…
İlhamlı çehresi hilkatin sular
Kaç kere değişti önümde böyle,
Birbiri ardınca gün ve mevsimle…
Ve kaç kere bahar güldü derinde
 Güllerin kanayan bekâretinde
Taze gülüşüyle toprağın suyun…
Tılsımlı kadehi her susuzluğun
Ey şafaktan, sırdan, arzudan hayâl
Yıldızların bize ördüğü masal
Kaç kere yarattım tenhada seni
Beyaz kollarını, sıcak buseni…
Bakışın, gülüşün, neş’en ve hüznün
Ay altında bir gül nağmesi yüzün…

Evet çok bekledim, kaç kere hazan,
Dinç atlar koşturdu boş ufuklardan
Yeleler alevli, ağız köpüklü,
Bulutlar bir kanlı hiddetle yüklü
Geçtikçe batıya doğru önümden
Zâlim ümitlerle ürperirdim ben,
Duyardım her an uzlette bir yeni
Âlemin yıkılıp devrildiğini
Çılgın mahşerinde ses ve renklerin…
Benden sor sırrını mesafelerin
Benden sor ve benden dinle akşamı…
Rabbim bu sonsuzluk ve onun tadı…

Bir ses yavaşça der, bırak yalvarsın,
Hayat bu kapıda…ne çıkar varsın,
Nakışlar gülmesin beyaz taşında
Ölüme benzeyen bu susuzluğun
Çağlayan hayâller yeter başında…
Bir fikir, bir şekil dalında olgun
Bu ağır sallanan hazan meyvası,
Gurbet, mendillerin çırpınan yası,
Yüzler ki bir uzak müjdeye benzer,
Her türlü ışığa kapanmış gözler,
Her şey, hepsi, gülen, susan, kamaşan
Rengiyle toplanır bende ve akşam
Rüzgârla tarümar, mevsimle sarhoş
Gelir ta kalbimde düğümlenir…
-Boş…
Boş ve ümitsizdir akşamın hüznü
Bu tenha çeşmede bir an yüzünü
Seyredenler altın sazlar içinde
Ruh muammasının ürperişinde
Kaybolmuş sanırlar kendilerini…
Bırak bu tesadüf bahçelerini…
Hakikat çok uzak, karanlık, derin
Bir dille konuşur, büyük köklerin
Toprakla ezelden karışmış dili!
Geceyle ölümdür asıl sevgili
Bu ikiz aynada toplanır yollar
Karanlık yaratır, ölüm tamamlar.
Kaçalım seninle biz de geceye
Ölümün kardeşi saf düşünceye…
Yeter büyüsüne aldandığımız
Güneşin…biraz da yalnızlığımız
Kendi aynasında gülsün, gerinsin
Güvercin topuklu sükût gezinsin.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Eşik 

İlhan Berk – Aşk

8 Ekim 2024 Yazan:  
Kategori: Edebiyat, Sanat, Siir, Ustalara Saygı

sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk

mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu

sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu

sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler

nicedir bir pencereden deniz güzel değil

nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden

 sen gel bizi yeni vakitlere çıkar

İlhan Berk

Aşk 

Temrin Dergisi’nin 42. Sayısı Çıktı…

Hilmi Yavuz özel sayısı olan 41. sayımız yoğun ilgi gördü ve matbaadan çıkar çıkmaz neredeyse tükenme seviyesine geldi. Öyle ki bazı D&R mağazalarının daha ilk günden “yok satarı” oldu. Eylül sayımız Hilmi Hoca’nın da beğenisini kazandı. Hoca’nın beğenisini kazanan arşivlik bir sayı hazırladığımız için mutluyuz. Özel sayımıza her türlü desteği vererek derginin hazırlanma aşamasında yanımızdan hiç ayrılmayan Şair Ercan Yılmaz’a bir kez daha teşekkür ediyoruz.

Ekim sayımız da elinizden düşürmeyeceğiniz bir sayı oldu. Bu yılki Yaşar Nabi Şiir Ödülü’nü alan Taner Cindoruk “kök” ve “dünya narı” isimli iki şiiri ile sayfalarımızda yer aldı. Fatih Yavuz Çiçek, Şükran Kara ve Serdar Çakıcıoğlu diğer şairlerimiz.

Prof. Dr. Mahmut Kaplan, “Muhibbi’nin Şiir Aynasında Canan” başlıklı yazısında Kanuni’nin kadına bakışını ele aldı. Hakan Bilge “Ölümü Yenmek”, Şeref Yılmaz “Hiçbir Şey Gereksiz Değil”, Tahsin Yıldırım “1940 Yılının Edebiyat Dünyasında Bir Tartışma: Afrodit”, Ayşe Yılmaz “Hayatı Güzelleştiren Hikâyeler”, Sıddık Akbayır “Tezcan Bahar’ın Exlibrislerinde Renk Ve Öykü”, Gülşah Elikbank “Piyasanın Mantığı Edebiyatın Mantığı Değil”, Semra Bilgin “Alın Yazısını Denizin Öte Yakasında Denemek” başlıklı yazılarıyla bu sayımıza katkıda bulundular.

Bu sayımızın öykücüleri; Ahmet Büke, V.Hüseyin Kaya, Nurdan Beşergil ve Bekir Şakir Konyalı. Dört öyküyü de beğeniyle okuyacağınızı düşünüyoruz. Bekir Şakir Konyalı artık Temrin okurunun yakından takip ettiği bir öykücü. Bu sayımızda yer alan “Çivi” isimli öyküsü, Konyalı’nın öykü evreninin giderek nasıl da genişlediğinin bir göstergesi.

Bu ayki söyleşi konuğumuz İtalyan eleştirmen-romancı Umberto Eco. Kayahan Sarı, Umberto Eco ile “kurmaca” bir gezintiye çıkarıyor bizleri. Romanları ve romancılığı üzerine bilmediğimiz şeyleri fısıldıyor Eco.

“Ödülün Hikâyesi” köşesinde bu ay Yıldız Ramazanoğlu’nu ağırlıyoruz. Ramazanoğlu “Derin Siyah’ın Bahtı” başlıklı yazısında 2024 TYB Hikâye Ödülü’nü alan kitabı “Derin Siyah”ın serüvenini anlattı.

Fuat Ata “insanat” köşesinde yeni bir karikatürüyle yer aldı.

Alperen Köseoğlu çizimleriyle yine kapağımıza renk kattı.

Son olarak, Kalender Tufan “künye” köşesinde kitapların ve Seda Ülke “devran” köşesinde sanat ve edebiyatın izini sürdü.

Gelecek sayılarda buluşmak ümidiyle…

SanatLog Haber

sanatlog.com

Akatalpa Dergisi’nin 142. (Ekim 2024) Sayısı

27 Eylül 2024 Yazan:  
Kategori: Deneme, Dergi & Fanzin, Duyurular, Edebiyat, Eleştiri, Sanat, Siir

Akatalpa Dergisi’nin 142. (Ekim 2024) sayısına katkıda bulunan şair ve yazarlar:

Tahir Abacı, Alp Arslan Akman, Suat Kermal Angı, Serap Aslı Araklı, Gökhan Arslan, Erman Bazo, Engin Berk, Hakan Bilge, Yılmaz Bozan, Ahmet Cemil, Hüseyin Avni Cinozoğlu, Ünsal Çankaya, Ergül Çetin, Ersun Çıplak, Özlem Çiçek, Fuat Çiftçi, Aslı Dağeri, Deniz Dengiz, Erdinç Dinçer, Oresay Özgür Doğan, Gültekin Emre, Abdullah Eraslan, Z. Ersin Erdem, Mehmet Erikli, Osman Serhat Erkekli, Metin Fındıkçı, İzzet Göldeli, Zeynep Güngör, Adil İzci, Korkut Kabapalamut, Ozan Kaçar, Pınar Kocabay, Özge Kocatürk, Yağmur Mercanoğlu, Erhan Mındız, Salim Nacar, Mine Ömer, Musa Öz, Seyhan Özdamar, Mert Öztürk, Mehmet Rayman, Onur Sakarya, E. Sema Sezen, Kâzım Şahin, Volkan Şenkal, Tuncer Uçarol, Pınar Uysal, Güntürk Üstün, Yasemin Yaşar, Halim Yazıcı, Ali Galip Yener.

SanatLog Haber

sanatlog.com

« Önceki SayfaSonraki Sayfa »