Yiğit Altıparmakoğulları’nın “Yüzyüze” İsimli Resim Sergisi
Doruk Sanat Galerisi etkinliklerine Yiğit Altıparmakoğulları’nın “Yüzyüze” isimli sergisiyle devam ediyor…
Yiğit Altıparmakoğulları 1977′de Bursa’da doğdu.
2003 yılında MSÜ GSF Resim Bölümü, Neş’e Erdok, Nedret Sekban ve Ahmet Umur Deniz Atölyesi’nden mezun oldu. 2024 yılında aynı bölümde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra 2024 yılında sanatta yeterlik eğitimine başladı. Halen MSGSÜ GSF Resim Bölümü’nde Araştırma Görevlisi olan Yiğit Altıparmakoğulları’nın 3. kişisel sergisi 16 Aralık - 15 Ocak arasında izlenebilecek.
Sanatçının resimleri ile ilgili söyledikleri şöyle:
“Yüzyüze” isimli sergimde yakın çevremde bulunan ve farklı yönleriyle ilgi çekici bulduğum çeşitli disiplinlerden genç sanatçı ve edebiyatçıların potrelerinden oluşan bir seri oluşturmayı amaçladım. Deftere olan ilgim beni bir şekilde söz konusu portrelerle defterler arasında bir ilişki kurmaya yönlendirdi. Bu doğrultuda portrelerini yaptığım insanlara birer defter vererek hayatlarının bir bölümünde bu defterlerle birlikte yaşamalarını istedim. Daha sonra defterleri toplayarak inceledim ve çalışmalarıma konu olan kişilerin bir şekilde kendilerini tanımlayarak kendi portrelerine müdahale etmelerini sağladım. Böylece resmettiğim figür kendi imgesinin resim diliyle yeniden yaratılma sürecinde aktif bir rol oynamış oldu.
Serginin oluşum sürecindeki esas amaç izlenenin, defter vasıtasıyla farklı bir dilde iletişim kurup kendisini tanımlayarak, ressamın gözlemlerine müdahale etmesi, görüleni onaylaması, değiştirmesi veya yeni veriler ortaya koyması sonucu ressamın zihninde yeniden şekillenen imgenin plastik bir dille ortaya konmasıdır.
Erken yaşlarda edindiğim defter taşıma alışkanlığı, resim sanatıyla uğraşmaya başladıktan sonra farklı bir anlam kazandı. Özellikle eğitimime başladıktan sonra edindiğim desen anlayışı ve sürekli bir şeyler çizme ihtiyacı, defterlerimin önemini arttırdı. Yanımdan eksik etmediğim defterlerimde, hayatımın her yönüyle ilgili aldığım notların ve amaçsız çizimlerin yanında bilinçli desen çalışmalarım da yer almaya başladı.
Not almak; yazı yazarak veya çizim yaparak, boyayarak, hazır bir nesneyi yapıştırarak gerçekleştirilen bir eylemdir. Böylelikle kişisel bir inceleme ve belgeleme aracı olarak kullanılabilen defterler insanın büyük bir rahatlılık ve sınırsızlıkla özgürce kendini ifade edebildiği bir yüzeyler bütünü olarak düşünülebilir. Doğayı, çevreyi, içinde bulunduğu dünyayı, gözlemlediği insan birikimlerini veya aklına aniden gelen bir fikri deftere kaydedebilir.
Bir resme dair yapılan taslakların arasına sıkıştırılmış ‘bu gün yapılacaklar listesi’nden, bir sayfanın bir köşesine çizilen kahve fincanı desenine, bir şiirden alınmış birkaç dizeye, bir kitaptan alınmış notlara, yapıştırılmış bir gazete kesiğine, sinema biletine, sanatçının hayata ve sanata dair düşüncelerine kadar pek çok ize rastlanabilir. Bu özel ipuçları defter tutan sanatçının eserlerini daha iyi anlamamıza, özümsememize olanak verebilir.
Günümüzde defterler sadece sanatçıların ilgilendiği ve özellikle sanat sorunları açısından merak uyandıran araçlar olmaktan çıktılar. Bu özel ve kişisel özgürlük alanları bir eser olarak sergi salonlarında yer almakta hatta ‘sanatçı defterleri’ üzerine geniş kapsamlı sergiler düzenlenmektedir. Sanatçıların günlükleri yayımlanmakta, defterlerinin tıpkıbasımları yapılmaktadır.
Sergilenmeleriyle ve yayımlanmalarıyla sadece sanatçıların ilgi odağı olmaktan çıkan defterler sanat izleyicisinin rahatlıkla ulaşabileceği, inceleyebileceği, orijinaline ya da tıpkıbasımına sahip olabileceği eserler haline geldiler. Bu durum beraberinde sanatsal olarak ahlaki bazı soruları/sorunları getirmektedir. Sanatçı, defterin görülebilirliğini gözetmiş midir? Defterleriyle, diğer insanların birebir karşılaşabileceğini bilerek baş başa kaldığı zamanlarda ne kadar samimi davranmaktadır? Oto-sansür uygulamakta mıdır? Bağlı bulunduğu disiplin ya da disiplinlerin dili, başkalarınca görülebilir olduğunu düşündüğü defterde oluşanı, oluşmakta olanı ne derece etkilemektedir? Sanatsal bir süzgeç, estetik hale getirme kaygısı devreye girmekte midir? Bu sorular özellikle günümüzde yaşayan ve yakın dönemde yaşamış sanatçılarla ilgili olarak düşünülmekle beraber defterleri korunarak günümüze ulaştırılabilmiş geçmiş dönemlerin ustaları için de sorulabilir. Eğer defterlerini gizli tutmak istedilerse neden yok etmediler? Belki hayata gözlerini yummadan önce bunun için vakit bulamadılar. Belki de kendilerince bir elemeden geçirdikten sonra arkalarında bırakmak istedikleri dışında tüm defterlerini yaktılar. Gizlilik kaygılarıyla sanat tarihinin büyük ustalarının çoğu defterinin günümüze ulaşamamış olduğunu düşünebiliriz.
Bu sorular sadece defterin içerdikleriyle değil sanatçının sanatsal görüşü, sanata bakışı ve eserleriyle de ilişkilendirilebilir. Sanatçının, samimiyeti ile ilgili olanlar başta olmak üzere kendi kendisiyle hesaplaşması sonrasında cevaplar bulacağı sorulardır. Sanat yapıtı ya da asıl konumuz olan defter, içerdikleriyle bu konular hakkında bazı ipuçları barındırır. Bununla birlikte defterler, sanatçının özgürlük alanları olduğu düşünülürse öznelliklerini koruyacaktır ve defterdeki ipuçları söz konusu sorular hakkında kesin yargılarda bulunmamızı sağlamaya yetmeyecektir. Deftere yaklaşımdaki kaygılar sanatçının kendi problemidir ancak ne gibi kaygılarla yaklaşılırsa yaklaşılsın defter sanatçının olabilecek en saf, en samimi halinin görülebileceği yerdir. Defterdeki samimiyet genellikle defterin gizliliğinde saklıdır.”
Doruk Sanat Galerisi - Boğazkesen Caddesi No. 21/A Tophane - İstanbul- Tel: 0212 252 05 35 - E-mail: doruksanatgalerisi@gmail.com
SanatLog Haber
Yorumlar
Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz...
Yorumunuzda avatar çıkması için gravatara üye olmalısınız!
Additional comments powered by BackType