Kırgız Sanatçılar Resim Sergisi
27 Kırgız ressamın karma sergisi, Kırgızistan Büyükelçiliği işbirliği ile IC Sanat Galerisi’nde sergileniyor…
Türkiye ve Kırgızistan arasındaki siyasi, ticari, ekonomik ve eğitim işbirliği dışında, kültürel ve sanatsal alanlardaki işbirliği de önemlidir. Hem Kırgızistan hem Türkiye ortak köklere dayanan zengin ve aynı zamanda özgün kültüre sahiptir.
IC İbrahim Çeçen Vakfı Sanat Galerisi Müdürü Dr. Meral Dinçer “Bu sergide sunulan Kırgız ressamların çalışmaları, yüzyıllardır barış içinde birlikte yaşayanların izlerini ve Kırgızistan’ın rengarenk kültürünü yansıtıyor. Sanatçılar da resimlerinde farklı ekollerinin çeşitliliği içinde ustalık ve özgünlüklerini sergiliyorlar. IC Sanat Galerisi’nde Kırgızistan Büyükelçiliği işbirliği ile açacağımız bu sergi ile sanatseverler 27 Kırgız sanatçının farklı eserleriyle, Kırgızistan sanatını daha iyi tanıma fırsatı bulacaklar” dedi.
Açılış Kokteyli: 23 Kasım 2024 Çarşamba, Saat: 16.30
Sergi Süresi: 23 Kasım-23 Aralık 2024
Ziyaret Saatleri 10:00-18:00 (Pazar günleri hariç)
Kızılırmak Sokak No: 31 Kızılay-Ankara
Tel: (312) 417 82 64 Faks: (312) 417 82 96
“Kitaplarla Yelken Açmak” Zamanı
“Dünya Çocuk Kitapları Haftası”, 21 – 27 Kasım 2024 tarihlerinde, İstanbul’daki halk ve çocuk kütüphanelerinde düzenlenecek çeşitli etkinliklerle kutlanacak…
Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İstanbul İl Müdürlüğü işbirliği ile düzenlenen “Dünya Çocuk Kitapları Haftası” kutlama programı kapsamında, yaklaşık dört milyon çocuğun yaşadığı İstanbul’da, çocuklarla kitap ve kütüphanelerin buluşması gerçekleşecek.
Program kapsamında; İstanbul’un çeşitli semtlerinde yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı altı halk ve çocuk kütüphanesinde; yaratıcı drama ile kitap okumadan, kitap ayracı tasarımına, kitap resimlemeden, deneme atölyesine kadar uzanan birbirinden renkli ve keyifli etkinlikler binlerce çocukla buluşacak. Etkinliklerin gerçekleştirileceği kütüphaneler ve bulunduğu semtler ise şöyle; 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Kütüphanesi (Üsküdar), Bakırköy Rıfat Ilgaz İlçe Halk Kütüphanesi (Bakırköy), Levent Fatma Banat Çocuk Kütüphanesi (Beşiktaş), Maltepe İlçe Halk Kütüphanesi (Maltepe), Refik Halit Karay Fatih İlçe Halk Kütüphanesi (Fatih), Serap Sedat Çocuk Kütüphanesi (Kadıköy).
İstanbul’daki yaşayan çocukların, yakın çevrelerindeki kütüphanelerle tanışarak, kitaplar ve kütüphaneler hakkındaki bilinç ve farkındalıklarının geliştirilmesinin amaçlandığı etkinliklerle, çocukların merak ve ilgisini uyandırarak okumaya, yazmaya, yaratıcı ve eleştirel düşünmeye teşvik edilmeleri, ve kütüphanelerin bulundukları bölgedeki çocukların uğrak yerlerinden biri haline gelmesine destek olunması gibi kazanımlar öngörülüyor.
Veliler ve çocuklar, http://www.cocukkitaplarihaftasi.org/ adresinde yer alan web sayfasını ziyaret ederek kutlama programı kapsamındaki etkinlik tarihlerini ve kütüphanelerin iletişim bilgilerini öğrenebilecekler.
Türk Kütüphaneciler Derneği İstanbul Şubesi tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen ve gelecek yıllarda da sürdürülmesi planlanan kutlama programının destekçileri arasında; Bir Dolap Kitap, Kütüphaneleri Seviyorum Girişimi, Günışığı Kitaplığı, Mavibulut Yayınları, Kelime Yayınları, Eğlenceli Bilim, Kahkecizade ve Okuyan Toplum Projesi Girişimi yer alıyor.
Dünya Çocuk Kitapları Haftası hakkında:
Dünya Çocuk Kitapları Haftası, her yıl dünyanın birçok ülkesinde Kasım ayının ikinci haftasında düzenlenen bir çok etkinlik ile kutlanmaktadır. Ülkemizde 1947 yılından bu yana özellikle okullarda “Belirli Gün ve Haftalar” kapsamında kutlanan Dünya Çocuk Kitapları Haftası’nın amaçları şunlardır: Çocuklara kitap okuma sevgisini kazandırmak, daha çok ve daha kaliteli çocuk kitabı yazılmasını ve yayınlanmasını sağlamak, aileler ve çocukları kitap almaya teşvik etmek, çocukların evlerinde kitaplık kurmalarını teşvik etmek, okul ve sınıf kitaplıklarına kitap sağlamak, çocuk kütüphanelerinin sayısını arttırmak, ders kitabı dışındaki kitapların da okunmasını sağlamak, bilinçli okurlar yetişmesini desteklemek, yeni çıkan çocuk kitaplarının takip edilmesini sağlamak, kitap okuma teknikleri, kitap tanıtımları ve not alma gibi konularda çocuklara rehberlik etmek, çocuklarla yazarların, imza günü etkinlikleri ile yüz yüze gelmesini sağlamak.
Küfür, Şiir ve İşçi Sınıfı
“İnsani olan hiçbir şey bana yabancı değildir” diyen Kartacalı Terentius’u şiar edinen Marksizmin izinden gidenlerin, sahtekar aristokrat tavrıyla, küfrü ve küfürlü şiirleri küçümsemesi, Marksizmin insana dair tüm durumları algılayıp çözümleme paradigmasına aykırıdır, çünkü “ruhun yellenmesi” olan küfür, insani bir “hâl”in dışavurumudur. Ereğine ulaşamayan yaşam pratiğinin sözlü isyanıdır küfür. Evet, ne yazık ki küfürlerin çoğu, sözel eril şiddet içermektedir. Ne var ki henüz, bunların yerine ikame edebileceğimiz, aynı dozda “ruh yellenmesi” etkisi veren sözcükler bulamadık.
Bu coğrafyada entelijansiya dahil (hatta kişisel gözlemlerime göre diğer toplumsal kesimlerine göre en çok) 7’den 70’e hemen herkes küfreder. Freudyen bir bakış açısıyla küfür, yeterince tatmin edilememiş cinsel dürtünün bir süblimleştirme yöntemidir. Bekaret kavramının halihazırda etkisini yitirmediği, dolayısıyla insanların genç yaşlardan itibaren sağlıklı bir cinsel hayat süremediği, bir o kadar da tabular nedeniyle cinsel sorunlar için yetişkinlerin ürolog ve pskiyatristlere gitmekten kaçındığı ülkemizde, çokça küfür edilmesi anlaşılabilir bir durumdur.
Küfürlerin içeriği eril seksüel şiddet düzleminde olsa da kadınların dahi aynı küfürleri kullanıyor olması, “ruh yellenmesi” talebinin kadın-erkek ayrımı yapmadığını, kadınların seksüel şiddet içeren küfürleri görece erkeklere göre daha az ediyor olmalarının ise sadece yerleşik toplumsal algıda bu durumun, kendileri için “kınanma” unsuru olmasından kaynaklanmaktadır.
Türkçe Şiir’de küfrü izlek olarak yoğun biçimde kullananların başında şüphesiz Can Yücel ve Neyzen Tevfik gelmektedir. Can Yücel’in birkaç şiiri dışında kalanlar vasat olmasına rağmen, kendisine okurların gösterdiği bunca yoğun ilgi, okur öznenin düşünsel ve duyusal algısı ile şair öznenin düşünsel ve duyusal algısının çakışmasına bağlıdır. Bu da halkın, küfrü “ruh yellenmesi” aracı olarak, ereğine ulaşmamış yaşam pratiğine karşı isyan ve bu eksiliğin dışavurumu amacıyla kullanmakta olduğunun ispatı olsa gerek. Nitelik açısından bence Can Yücel’in en iyi şiiri olan “Danton’un Çaydanlığı” şiiri -içinde küfür geçmediği için- ortalama okurlar tarafından pek bilinmezken, “Seke Seke” şiirini hemen hemen tüm şiir okurları bilir. Keza Neyzen Tevfik de ortalamanın pek üstünde bir şair olmamasına karşın, aynı gerekçelerle okur tarafından özel bir yerde tutulan ve hâlâ küfürlü şiirleri iştahla okunan bir şairdir. Zaten sistem tarafından dört bir koldan kuşatma altına alınan işçi sınıfının ve tüm emekçilerin günlük konuşma pratiklerine koşut olan küfürlü şiirlerin, sol entelijansiya arasında yadsınması ise dünden bugüne sol entelijansiya erkinin sınıfa değil küçük burjuva ve aristokrat kökenli devrimcilerden ait olmasından kaynaklanmaktadır. Hiç şüphesiz sınıfa bilinç kazandırma yöntemi olmayan, ama sözel deşarj yoluyla yaşam pratiğinde burjuvazi ve faşizan uygulamalı burjuva devlet tarafından ezilen, sömürülen işçi ve emekçi sınıfların “ruh yellenmesi” olan küfürlü şiir, insana dairdir, bu coğrafyanın realitesidir. Can Yücel’in dediği gibi: “Bunca o.. çocuğunu küfürsüz nasıl anlatayım”.
sekoengo@gmail.com
Kasım 2024
“Ölüm Pornosu” Davası Başladı
Ayrıntı Yayınları yöneticisi Çıplak ile çevirmen Uncu’nun “Ölüm Pornosu” romanını çevirip yayınladıkları için yargılandıkları dava başladı…
ABD’li yazar Chuck Palahniuk’un Ölüm Pornosu isimli kitabını Türkiye’de yayınlayan Ayrıntı Yayıncılık’ın Genel Müdürü Hasan Basri Çıplak ile çevirmen Funda Uncu dün hâkim karşısına çıktı.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “müstehcen yayınların yayınlanmasına aracılık etmek” suçundan 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan yayıncı Çıplak, kitabın dünya dillerinin yarısına çevrildiğini belirterek, şunları söyledi:
“Chuck Palahniuk ABD’de yaşayan 100 önemli yazardan biri. 2024’den bu yana 10 kitabını yayınladı. Yazar sokak dili ve argo kelimeler kullanır. Bu da müstehcen yayın değildir. Kitap edebi bir eserdir. Kitapta bahsedilen konu erkek ve kadının meta unsuru olarak ele alınmasını eleştirmektir. Kitap çocuklar için yazılmadı. Yaş sınırı koysak çocukların ilgisini çekerdi. Toplumun ahlak yapısı ülkeden ülkeye değiştiği gibi bir ülkenin içinde bölgeden bölgeye de değişebilir. Bölgeye göre mi kitap basacağız?”
Çıplak, kitabın akademisyenlerden oluşan bir bilirkişi heyetince incelenmesini de istedi. Araya giren hâkim Onur Özsaraç, kitabı önce kendisinin okuyacağını sonra bilirkişiye gönderip göndermeyeceğine karar vereceğini söyledi.
Kitabı çeviren Funda Uncu ise “Chuck Palahniuk’un 8 kitabını çevirdim. Mesleğimi icra ediyorum. Kitabı olduğu gibi çeviriyorum. Kitabın basımını ve yayınını ben yapmıyorum” diye konuştu. Duruşma ertelendi.
Uncu, duruşma çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, Türk halkının namusuyla oynuyormuş gibi suçlanmasının kendisine komik geldiğini söyleyerek, “Çünkü kitabı ben yazmadım” dedi.
İddianamede, kitabın toplumun ahlak yapısıyla bağdaşmadığı, müstehcen bulunduğu, hiçbir uyarı yapılmadan satışa sunulduğu, çocuklara ulaşmasını engelleyecek hiçbir önlem alınmadığı iddia ediliyor.
Fark Yaratanlar
Sabancı Vakfı’nın hayata geçirdiği “Fark Yaratanlar” programı, toplumsal gelişmeye katkıda bulunan ‘sıra dışı kişilerin olağanüstü öyküleri’ni anlatmaya devam ediyor. Programın yeni ‘Fark Yaratan’ı, liselerde yaşanan sorunlara müzakereci öğrenciler aracılığıyla çözüm getirmeyi amaçlayan Prof. Dr. Abbas Türnüklü. Türnüklü’nün hikâyesi, 18 Kasım 2024, Cuma gününden itibaren www.farkyaratanlar.org ve www.sabancivakfi.org internet sitesinin yanı sıra Facebook, Twitter ve Youtube’da yayınlanacak.
Liselerdeki sorunları arabulucu öğrenciler çözüyor
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olan Prof. Dr. Abbas Türnüklü, liselerde öğrenciler arasında yaşanan çatışmaları çözmek hedefiyle müzakere sistemini geliştirdi. Rehberlik öğretmenleri tarafından uygulanan müzakere sistemiyle, anlaşmazlığın doğası, müzakere, iletişim, öfke yönetim ve arabuluculuk becerileri gibi konuları içeren 30 saatlik bir eğitim sonucu her okulda arabulucu ve müzakereci öğrenciler yetiştiriliyor. Okulun barıştırıcıları, uzlaştırıcıları olarak görev yapan öğrenciler, çatışma yaşayan öğrenciler arasındaki sorunları çözüyor.
5 yılda 350 arabulucu öğrenci yetişti
İlk olarak İzmir’deki Aybers Hikmet Karabacak Lisesi’nde pilot uygulaması yapılan arabulucu öğrenci sistemiyle 5 yılda 350 arabulucu öğrenci yetişti ve 750 çatışma masa başında müzakere edilerek çözüldü. Bu yenilikçi uygulamayla, okuldaki şiddet olaylarında azalmalar yaşandığı, öğrencilerin sorunları çözme konusunda daha girişimci oldukları gözlemlendi. Öğrenciler, okuldaki uzlaşmacı yaklaşımlarını mahallelerine ve ailelerine de taşıyarak sorunları çözme konusunda daha aktif rol almaya başladı. Projenin başarıya ulaşması dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı, “Şiddete Karşı Ulusal Eylem Planı 2024-2011” genelgesinde programa atıfta bulundu.
Prof. Dr. Abbas Türnüklü, “Anlaşmazlık Çözümü, Müzakere ve Akran-Arabuluculuk Eğitim Programı: Liselerde Şiddetin Önlenmesi” adlı bir de kitap hazırladı. Okuldaki sorunları ve bunlara karşı alınabilecek çözümleri içeren kitabın ders kitabı haline getirilerek tüm Türkiye’deki okullara dağıtılması hedefleniyor.
Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar programında 2024’dan bu yana 65 ‘Fark Yaratan’ kişinin öyküsü yayınlandı.
Videoları izlemek ve paylaşmak için:
www.sabancivakfi.org
www.farkyaratanlar.org
www.facebook.com/FarkYaratanlar
www.twitter.com/Farkyaratanlar
www.youtube.com/user/turkeychangemakers